SIDK
Bu ayki konumuz, her işimizde muvaffakiyetimizin bir gereği olan sadakat (sıdk) hakkında olacaktır.
Sıdk, imanın şartlarından biridir. Müminin sıdkı, onu, Allah katında sıddıklar mertebesine yükseltir. Zira sıdk, doğruluk, Allah'ın kullarına emri-dir.Allah sadıklarla beraberdir. Bu ise kulu Cennete ve oradaki la yuat ve la yuhsa olan nimet-i uzmala-ra götürür. Cenab-ı Hak bize bu hakikati Nisa Süresi âyet 69 da meâlen şöyle bildirilmektedir: "Allahü Teala'ya ve Resulüne itaat edenler, kıyamette Allah-ü Teâlânın nimetlerine kavuşan peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle bir arada olurlar. Onların her biri ne güzel arkadaşlardır".
Vasit Hz.; "Sıdk, kast ile birlikte tevhidin sağlamlığıdır." diyor. Öyleyse sıdk, insanın kalbi ile dilinin ahenk sağlamasıdır. Sıdk Allah'ın birliğine, H* Muhammed Mustafa'nın Allah'ın Resulü olduğuna inanır ve Cenab-ı Hakk'ın emirlerini yerine getirirken doğruluk ve samimiyetten ayrılmaz.
Zinnuni Mısri Hz.; "Kulu Hâlik'ine eriştiren, sıdk ve halvettir. Üç nesne ihlâs nişandır:
l - Meth ve zem onun yanında beraber olur.
2- Amellerini unutur, günahlarını anar.
3-"Rabb'inden gayrisini gönlünden çıkarır." diyerek şunlar, ilave ediyor: "Kul, kul olmaz; Rabb'inin emrine muti olmadıkça. Şakirde dahi üstadlarına muti olmadıkça üstad olmaz. Her kim korkarsa, Allah'a kaçsın. Her kim Allah'a kaçarsa necat bulur. Sıdk, Allah-ü Teâlâ'nın kılıcıdır. Neyin üzerine konarsa onu keser." Buyurmuşlardır.
Anlaşılıyor ki; doğru ve hayırlı işler yapan, yalan söylemeyen, sözünde duran, ahlâki vazifelerini ihmal etmeyen, namazını kılan, zekâtını veren, fa-
kir ve yoksulları doyuran, ihlâs ile hareket eden kimse mümindir, imanında bu derece sadakat gösteren insanlar Allah kitabına "sıddık" olarak yazılır ve onlar yukarda mealini verdiğimiz âyet-i celılede olduğu gibi Cennetle de müjdelenir. "Elnecatü fıssıdk" hadis şerifi, sadıkların necat bulacaklarına; yani saadet ve selâmet kapılarının onlara ardına kadar açılacağına işaret etmektedir.
Sıdkın bize bahşetmiş olduğu güzel hallerden biri de temkindir. Temkin; gönül adamının, tahkik ehlinin sıfatlarındandır. ihsan Hakka varınca durulur ve artık herşeyin sebep ve hikmetine vakıf olur. O zaman da temkin sıfatı ile sıfatlandırılır. Vasıl olanlar temkindedir. Temkin sahibleri, bu cihetten kendi varlığını aşan kişilerdir. Bunlar mah-ı vücud eder, zâtını Allah'ın zâtında, sıfatını Allah'ın sıfatında fani kılarak kendini ortadan kaldırır. Sevgili Peygamberimizin Miraca gidip gelişi ve ayni halde kalışı onun temkin sıfatından ilen gelir. Allah'ın en kıymetli sıfatlarından sayılan temkin, toplum huzuru, cemiyet rahatlığı, millet ve memleket selâmeti ve saadeti, insan mutluluğu için şarttır, insan temkin olunca acele etmez; sabır ve tevekkül faziletlerini iktisab eder. Can pazarında ortalığı telâşa vermediği gibi, hırs ve hiddete de kapılmaz. Ne hak yer, ne hakkını yedirir. Çünkü mümin ne aldanır, ne de aldatır.
Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri. "Sadık, bir günde kırk kere değişmede ve yüksek derecelere ulaşmada bulunur. Mürâi ise, kırk yıl bir halde durur" buyurulur.
Hulasa her şeyin direği sıdktır. Her işin tamamı, nizam ve intizamı sıdk, yani doğruluk iledir. Sıdk Peygamberliğin ikinci derecesidir.
Bu ayki konumuz, her işimizde muvaffakiyetimizin bir gereği olan sadakat (sıdk) hakkında olacaktır.
Sıdk, imanın şartlarından biridir. Müminin sıdkı, onu, Allah katında sıddıklar mertebesine yükseltir. Zira sıdk, doğruluk, Allah'ın kullarına emri-dir.Allah sadıklarla beraberdir. Bu ise kulu Cennete ve oradaki la yuat ve la yuhsa olan nimet-i uzmala-ra götürür. Cenab-ı Hak bize bu hakikati Nisa Süresi âyet 69 da meâlen şöyle bildirilmektedir: "Allahü Teala'ya ve Resulüne itaat edenler, kıyamette Allah-ü Teâlânın nimetlerine kavuşan peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle bir arada olurlar. Onların her biri ne güzel arkadaşlardır".
Vasit Hz.; "Sıdk, kast ile birlikte tevhidin sağlamlığıdır." diyor. Öyleyse sıdk, insanın kalbi ile dilinin ahenk sağlamasıdır. Sıdk Allah'ın birliğine, H* Muhammed Mustafa'nın Allah'ın Resulü olduğuna inanır ve Cenab-ı Hakk'ın emirlerini yerine getirirken doğruluk ve samimiyetten ayrılmaz.
Zinnuni Mısri Hz.; "Kulu Hâlik'ine eriştiren, sıdk ve halvettir. Üç nesne ihlâs nişandır:
l - Meth ve zem onun yanında beraber olur.
2- Amellerini unutur, günahlarını anar.
3-"Rabb'inden gayrisini gönlünden çıkarır." diyerek şunlar, ilave ediyor: "Kul, kul olmaz; Rabb'inin emrine muti olmadıkça. Şakirde dahi üstadlarına muti olmadıkça üstad olmaz. Her kim korkarsa, Allah'a kaçsın. Her kim Allah'a kaçarsa necat bulur. Sıdk, Allah-ü Teâlâ'nın kılıcıdır. Neyin üzerine konarsa onu keser." Buyurmuşlardır.
Anlaşılıyor ki; doğru ve hayırlı işler yapan, yalan söylemeyen, sözünde duran, ahlâki vazifelerini ihmal etmeyen, namazını kılan, zekâtını veren, fa-
kir ve yoksulları doyuran, ihlâs ile hareket eden kimse mümindir, imanında bu derece sadakat gösteren insanlar Allah kitabına "sıddık" olarak yazılır ve onlar yukarda mealini verdiğimiz âyet-i celılede olduğu gibi Cennetle de müjdelenir. "Elnecatü fıssıdk" hadis şerifi, sadıkların necat bulacaklarına; yani saadet ve selâmet kapılarının onlara ardına kadar açılacağına işaret etmektedir.
Sıdkın bize bahşetmiş olduğu güzel hallerden biri de temkindir. Temkin; gönül adamının, tahkik ehlinin sıfatlarındandır. ihsan Hakka varınca durulur ve artık herşeyin sebep ve hikmetine vakıf olur. O zaman da temkin sıfatı ile sıfatlandırılır. Vasıl olanlar temkindedir. Temkin sahibleri, bu cihetten kendi varlığını aşan kişilerdir. Bunlar mah-ı vücud eder, zâtını Allah'ın zâtında, sıfatını Allah'ın sıfatında fani kılarak kendini ortadan kaldırır. Sevgili Peygamberimizin Miraca gidip gelişi ve ayni halde kalışı onun temkin sıfatından ilen gelir. Allah'ın en kıymetli sıfatlarından sayılan temkin, toplum huzuru, cemiyet rahatlığı, millet ve memleket selâmeti ve saadeti, insan mutluluğu için şarttır, insan temkin olunca acele etmez; sabır ve tevekkül faziletlerini iktisab eder. Can pazarında ortalığı telâşa vermediği gibi, hırs ve hiddete de kapılmaz. Ne hak yer, ne hakkını yedirir. Çünkü mümin ne aldanır, ne de aldatır.
Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri. "Sadık, bir günde kırk kere değişmede ve yüksek derecelere ulaşmada bulunur. Mürâi ise, kırk yıl bir halde durur" buyurulur.
Hulasa her şeyin direği sıdktır. Her işin tamamı, nizam ve intizamı sıdk, yani doğruluk iledir. Sıdk Peygamberliğin ikinci derecesidir.