Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Seyyid Abdülhâkîm El-Hüseynî'den... (1 Kullanıcı)

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
Insan için en büyük tehlike ömrünün sonundadir. Ömrünün evvliyati pek mühim degil. Mühim olan ömrünün nihayeti, sekarat zamanidir. Her kim ömrünün nihayetinde imanini kurtarirsa artik o ebedül ebed rahata kavusmus, kurtulmustur. Sayet ömrünün sonunda hüsn-ü hatime nasib olmazsa, imanini kurtarmazsa, neuzubillah, isterse evveliyati Gavs, isterse Kutup olsun, ne faydasi olur kendine? Eger ömrünün sonunda iman nasib olmaz, Allah muhafaza buyursun küfürle giderse evveliyatinda Gavs olmasi, evveliyatinda kutbu'l-aktab olmasi ne ise yarar?

Onun için insan ömrünün sonunu iyi getirme çareleri aramali, kendini günahlardan muhafaza etmeli, amellerinden geri kalmamali her zaman tâât ve ibadette olmali, Seyhine bagli olmali, tesbihini devamli çekmeli ki hüsn-ü hatimeye kavussun. Nitekim Rabbü'l-Âlemîn de âyet-i kerîmesinde buyuruyor : "Iyi ahibet Allah'tan korkanlarindir." (Kasas: 87)

Tâât ve ibadetini eksiltmeyerek artiran, ömrü uzadikça tâât ve ibadetlerini ziyadelestiren kimse muttakilerden yazilir. Ancak muttakilerden yazildiktan sonra yukardaki ayette zikredilen hüsn-ü hatimeye, iyi akibete kavusabilir. Hiçbir is tembellikle olmaz. Ister dünya isi, ister ahiret isi olsun. Ciddi ve samimi olmasi lazimdir ki muvaffakiyet olabilsin. Mesela dünya isinde insan bir saat çalisir, bir saat çalismazsa, bir gün çalisir, bir gün çalismazsa, haliyle isler aksar ve muvaffak olamaz. Ahiret isi de, aynen böyledir. Her kim isi tembellige dökerse, muhabbeti kesilir, Allah yoluna sevgisi azalir, gafleti artar, günah islemek Allah'in emirlerine karsi gelmek ona kolay gelir. Tereddi ede ede nihayet günün birinde Allah yolunu terk eder. Insan, ciddi davranir, firsatlari zamanini degerlendirirse o zaman muhabbeti artar, aski çogalir. Artik seytan da onu aldatamaz.

Cok zor, çok zahmetli, bir dünya isini, samimi ve ciddi çalisip, bütün gayretiyle ugrasan kisi nasil basarabilirse, ahirete de gönüldenbagli, hakiki olarak sarilan kisi mutlaka basarili olur.

Ulemanin en meshur ve büyüklerinden olan Ibn-i Hacer, ilme, tahsile ilk basladigi siralar okuduklarindan pek bir sey anlamazmis. Bir gün su kenarinda dolasirken suyun gelip magara sekline getirdigi bir kaya parçasiyla karsilasiyor. Gördügü manzara karsisinda ibret gözlügünü takarak tefekküre daliyor. Diyor ki, bu kadar yumusak olan su, bu koskocaman kayayi ancak azim ve sebatiyle delebilir. Demek ki azim elinden bir sey kurtulmaz. Derhal o tastan ilhamini alarak ilmi hürmet görmeye devam eden, bir alim oluyor. Ilhamini aldigi tastan dolayi kendisine tas oglu manasina gelen Ibn-i Hacer deniliyor. Demek ki kendini ilkin ciddi olarak ilme vermiyordu. Ne zaman ki yumusak suyun çok sert olan kayayi deldigini görünce gafletten siyrildi, samimi olarak sa'ye sarildi ve nihayet ilmi zamanimiza kadar gelen bir alim oldu.

Iste Allah yolu böyledir. Her kim tembellik eder, ciddi çalismazsa, o hakiki müttaki, hakiki iman sahibi olamaz, imani kamil olamaz. Imaninda noksanlik meydana gelir.

Her kim ki ciddi ve hakiki olarak davranirsa, o zaman o kimsenin imani kemale erer. Imani erdikten sonra seytan da kolay kolay imanina zarar veremez.

Kim ki müslümanliginda samimi, tâât ve ibadeti daha çoksa, o Allah'in yaninda daha makbuldür. Bu dünyada bulunmak, Allah yoluna girmek, rizasini tahsil etmek için büyük bir firsattir... Insan ölüp gittikten sonra o çok büyük firsati kaçirmis olur. Artik amel yapmaya kazanç temin etmeye gücü yetmez.
Bütün kazançlar, Allah rizasinda, salih amellerde toplanir.
 

siyah_beyaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Eyl 2006
Mesajlar
2,656
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Seyyid Abdülhâkîm El-Hüseynî'den...

Çok güzel bir yazıydı ..B)B)B)
Rabbim'in huzuruna salih amellerle çıkarız inşaallah ... Rabbimin salih ve saliha kullarından olmak duasıyla ...
Allah sizden razı olsun ... Hayırlı ameller işleyen kullarından olun inşaallah ...
Selametle, Allah'a emanet olun ..
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
RE: Seyyid Abdülhâkîm El-Hüseynî'den...

değerli kurban rabbim razı olsun ne muhterem bir zatı konuk etmişsiniz sitemize inş kardeşlerimizede faydalı olur bende acizane olarak bugün kendisinin hayatı ile ilgili bir cd seyretmişim buda güzel oldu rabbim şefaatlerine nail eylesin dua ile
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Seyyid Abdülhâkîm El-Hüseynî'den...

Ulemanin en meshur ve büyüklerinden olan Ibn-i Hacer, ilme, tahsile ilk basladigi siralar okuduklarindan pek bir sey anlamazmis. Bir gün su kenarinda dolasirken suyun gelip magara sekline getirdigi bir kaya parçasiyla karsilasiyor. Gördügü manzara karsisinda ibret gözlügünü takarak tefekküre daliyor. Diyor ki, bu kadar yumusak olan su, bu koskocaman kayayi ancak azim ve sebatiyle delebilir. Demek ki azim elinden bir sey kurtulmaz. Derhal o tastan ilhamini alarak ilmi hürmet görmeye devam eden, bir alim oluyor. Ilhamini aldigi tastan dolayi kendisine tas oglu manasina gelen Ibn-i Hacer deniliyor. Demek ki kendini ilkin ciddi olarak ilme vermiyordu. Ne zaman ki yumusak suyun çok sert olan kayayi deldigini görünce gafletten siyrildi, samimi olarak sa'ye sarildi ve nihayet ilmi zamanimiza kadar gelen bir alim oldu.

Allah razı olsun kardeşim. Rabbul Alemin bu mübareklerin şefaatinden ayırmasın bizleri. Zamanımızın büyük abide-i şahsiyetlerinden bi tanesi idi. Rabbim makamlarını ali eylesin. Sohbetlerinden derlemeleri bizde yollayabilirmiyiz kardeşim.
Allaha emanet olun
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Seyyid Abdülhâkîm El-Hüseynî'den...

Ravza_Nur yazdı:
değerli kurban rabbim razı olsun ne muhterem bir zatı konuk etmişsiniz sitemize inş kardeşlerimizede faydalı olur bende acizane olarak bugün kendisinin hayatı ile ilgili bir cd seyretmişim buda güzel oldu rabbim şefaatlerine nail eylesin dua ile

allah razı olsun allah a emanet olun..
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Seyyid Abdülhâkîm El-Hüseynî'den...

mustafa_xtar yazdı:
Ulemanin en meshur ve büyüklerinden olan Ibn-i Hacer, ilme, tahsile ilk basladigi siralar okuduklarindan pek bir sey anlamazmis. Bir gün su kenarinda dolasirken suyun gelip magara sekline getirdigi bir kaya parçasiyla karsilasiyor. Gördügü manzara karsisinda ibret gözlügünü takarak tefekküre daliyor. Diyor ki, bu kadar yumusak olan su, bu koskocaman kayayi ancak azim ve sebatiyle delebilir. Demek ki azim elinden bir sey kurtulmaz. Derhal o tastan ilhamini alarak ilmi hürmet görmeye devam eden, bir alim oluyor. Ilhamini aldigi tastan dolayi kendisine tas oglu manasina gelen Ibn-i Hacer deniliyor. Demek ki kendini ilkin ciddi olarak ilme vermiyordu. Ne zaman ki yumusak suyun çok sert olan kayayi deldigini görünce gafletten siyrildi, samimi olarak sa'ye sarildi ve nihayet ilmi zamanimiza kadar gelen bir alim oldu.

Allah razı olsun kardeşim. Rabbul Alemin bu mübareklerin şefaatinden ayırmasın bizleri. Zamanımızın büyük abide-i şahsiyetlerinden bi tanesi idi. Rabbim makamlarını ali eylesin. Sohbetlerinden derlemeleri bizde yollayabilirmiyiz kardeşim.
Allaha emanet olun

allah razı olsun allah a emanet olun..selametle..ne demek yollayın inş..
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Seyyid Abdülhâkîm El-Hüseynî'den...

siyah_beyaz yazdı:
Çok güzel bir yazıydı ..B)B)B)
Rabbim'in huzuruna salih amellerle çıkarız inşaallah ... Rabbimin salih ve saliha kullarından olmak duasıyla ...
Allah sizden razı olsun ... Hayırlı ameller işleyen kullarından olun inşaallah ...
Selametle, Allah'a emanet olun ..




allah razı olsun rabbıme emanetsınız..selametle..
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Seyyid Abdülhâkîm El-Hüseynî'den...

İnsan hep iyilerle bulunmalı, iyilerle arkadaşlık yapmalıdır. İyilerle bulunmanın menfaati ebediyete kadar devam eder. İşte Eshabı Kehf’in köpeği. Köpek olması münasebetiyle haram, necisülayndır. Islakken dokunduğu yerin temizlenmesi için yedi defa yıkamak lâzım gelir. Çünkü haramdır (Şafi mezhebine göre). Fakat iyilerle kaldığı için, Allah-u Teâla onu beraber kaldığı iyilerin hürmetine cennetlik yaptı. Haram ve necisülayn olduğu halde cennetlik oldu ve cennette de iyilerle beraber bulunacak.

Halbuki Nuh Peygamberin oğlu, Ulü’l-azm bir peygamber oğlu olduğu halde kâfirlerle arkadaşlık yapıp onlarla beraber bulunduğu için imanını kaybetti. Rabbü’l - Alemîn de onu kâfirler zümresinden yazdı. Peygamber oğlu olduğu halde kâfirlerle arkadaşlık yapmasından dolayı son nefeste küfür üzerine, imansız olarak gitti ve Cehennemlik oldu. Öte taraftan haram olan bir köpek ise Cennetlik oldu. Çünkü iyilerle beraberdi, onlardan ayrılmadı.

Bu mevzuda Peygamber (S.A.V) şöyle buyuruyor : İnsan her kimi seviyorsa (Kıyamette de) onunla beraber (haşr olacak kiminle arkadaşsa Haşirde de onunla arkadaş olacaktır.)


Öyleyse kimlerle arkadaş olmamız lâzım geldiğini, kimleri sevmemiz icap ettiğini bilmemiz lâzım; dolayısıyla Hazret’i sevmemiz, şeyhlerimizi sevmemiz, Sâdât-ı sevmemiz lâzımdır ki, ;Kıyamet gününde de onlarla beraber olup sevdiğimizden menfaat görmüş olalım.

Düşmanlarına bile iyilik yapan, onlara ihsanlarda bulunan Rabbü’l – Alemîn çok büyüktür. Kâfirler ki Allah’ın münkirleridir, Allah’ı inkar ederler, dolayısıyla Allah’ın düşmanlarıdırlar, onlara bile iyilik eden, mal veren, evlât veren, dünya keyfi ve zevki veren Rabbü’l – Alemîn nasıl olur da doslarına, yüzünü Allah’a çevirip onu seven kimselere iyilikde bulunmaz, onlara nimetler verip ihsan etmez?

İnsan kendisine fenalık eden, düşmanlık yapan kimselere, elinden geldiği kadar kötülük yapmak ister. Halbuki çok büyük olan Allah-u Teâlâ kendisini inkâr eden düşmanlarına bile ihsanlarda bulunurken, tabii ki dostlarına da ihsanlarda bulunacak, yüzünü ona çevirip onu sevenlere de ikramlarda bulunacaktır.

Her kim ki, Allah’a doğru bir adım atarsa, Allah da ona on adım yaklaşır. Her kim ki, yüzünü Allah’a döndürürse Allah da ona yüzünü döndürür. Fakat her kim Allah’a sırt çevirirse, şüphesiz Allah da ona sırt çevirir. Demek ki her şey insanın elindedir. Çünkü Allah-u Teâlâ insana cüz’i ihtiyar vermiş ve doğru yolu da göstermiştir. Doğru yolu tutup o yoldan giden herkes Allah’a kavuşur. Fakat eğri yoldan giden kimse ise kendini helâk etmiş olur. Böylece en büyük düşmanlığı kendi kendine yapmış olur. Haşa Allah kimseye kötülük yapmaz. Haşa Allah kimseye zulmetmez. İnsan kendi nefsine zulüm yapmakta, kendi nefsine kötülük etmektedir.

Dünya ve âhirette olan her şeyin, hâtırı için yaratıldığı Peygamber (A.S.V) her an için tâât ve ibadette bulunurdu. Peygamber (A.S.V) o kadar büyük halk edilmiştir ki, O’nun şefaati olmasa Kıyamet günü hiçbir Peygamber bile Cennete giremez. Hal böyle iken O’nun şefaati olmadan başkaları nasıl Cennete girebilir? Bütün Cennete girecekler ancak ve ancak O’nun şefaati neticesi Cennete girebileceklerdir. İşte bu kadar mükerrem yaratılmış olan Peygamber (A.S.V) devamlı olarak Allah’a tâât ve ibadette bulunurdu. O kadar ibadet ederdi ki, ibadetinin çokluğundan mübarek dizleri şişerdi. Bununla beraber Rabbü’l-Âlemîn :

(Emrolunduğun şekilde dosdoğru hareket et.)

… diye buyurmuştu. Bu hitap Peygamber ve şahsında bütün ümmete gelmektedir. Demek ki biz ümmet-i Peygamber (A.S.V) de Allah’ın emrettiği ve Peygamberin (A.S.V) tebliğ ettiği şekilde hareket etmemiz lâzımdır.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt