Muâz b. Cebel'in(r.a) İbn Abbas'tan(r.a) naklen rivayet ettiği bir hadis-i şerif şöyledir;
Birgün Resulullah(s.a.v) ile birlikte ensardan bir adamın evindeydik. Epeyce kalabalıktık. o sırada dışardan bir ses,
''Ey ev halkı! içeri girmeme izin verirmisiniz? İhtiyacınız olduğunu bildiğim bir mesele var, size ondan haber vereceğim'' dedi.
Resulullah(s.a.v.) ashabına dönerek, ''bu seslenenin kim olduğunu biliyormusunuz'' diye sordu. ''allah ve resulu daha iyi bilir dediler."
resulullah(s.a.v), ''O Allahın kendisine lanet ettiği İblis'tir'' buyurdu.
Bunu duyan Ömer. b. Hattap(r.a) hemen ileri atılarak,
''ey Allahın rasulü bana izin verde onu öldüreyim dedi. Resulullah buna izin vermeyerek,
''dur ya ömer! Bilmezmisinki ona kıyamet gününe kadar izin verilmiştir. Ona kapıyı açın içeri girsin çünkü ona buraya gelmesi için izin verilmiştir. Onun dediklerini iyi anlayın ve size söylenenleri iyi dinleyin'' buyrdu.
İbn Abbas(r.a.) der ki:
-Sonra kapı açıldı.Karşımıza oldukça yaşlı,bir gözü kör ve yüzünde hiç tüyü olmayan garip biri çıktı.Çenesinde at kılına benzer yedi tane kıl vardı.Gözleri fal taşı gibi fırlamış, kafası ise büyük bir filin kafası gibiydi. Dişleri domuz dişileri gibi dışarıdaydı, dudakları da öküz dudağı gibi büyüktü.
İçeri girdi ve,
''Es-Selamü alaeyke Ey Muhammed, Es-selamü aleyküm ey müslümanlar''diye selam verdi.
Resulullah (s.a.v)
"Ey mel'un şeytan, selam Allah'ındır"dedi. Ardından
"Bir iş sebebiyle geldiğini duyudum; nedir o?" diye sordu
İblis
"Ey Muhammed! Ben buraya kendi arzumla gelmedim; mecburiyetten geldim" karşılıgını verdi.
Hz. peygamber (s.a.v)
"Seni buraya gelmeye mecbur eden şey nedir ey mel un şeytan?" diye sordu. İbvlis şöyle cevap verdi:
-İzzet ve yücelik sahibi Allah'ın katından bir melek yanıma geldi ve bana dedi ki:
"Allah teala senin, alçak ve zelil bir halde boyun eğerek Muhammed'in yanına gidip ona, insanları nasıl kandırdığını; onları aldatıp nasıl saptırdığını anlatmanı ve o sana ne sorarsa hepsine dogru cevaplar vermeni emretti. Ayrıca Allah teala şöyle buyurdu:
İzzetime ve celalime yemin olsun ki eğer ona tek bir kelime dahi yalan söylersen ve sorduğu soruların birine bile dogru cevap vermezsen, seni kül ederim; rüzgarın önünde savrulur gidersin. Düşmanlarının önünde rezil rüsva eder, alay konusu yaparım."
Ey Muhammed, işte durum böyle... Emeredildiği üzere geldim. Bana dilediğini sor.Şayet sorduklarını birine dahi doğru cevap vermezsem düşmanlarım benimle eğlenecek, alay konusu olcağım. Benim için bundan daha zor ve kötü bir şey olamaz .
Resûlullah (s.a.v) iblis'in bu dediklerini dinledikten sonra ona,
mademki doğruları konuşacaksın, o halde söyle bana,
"insanlar arasında en çok kızıp öfkelendiğin kimdir?" diye sordu.
iblis,
"sensin ey Muhammed! Allah'ın yarattıkları arasında en çok kızdığım kişi sensin. Senden daha fazla beni kim kızıdırıp, kim öfkelendirebilir ki?
resûlullah (s.a.v),
"seni başka kimler öfkelendirir?"
İblis,
"Takvâ sahibi, Allah'tan korkan, malını canını Allah için ortaya koymuş bir genç"dedi.
Resûlullah
"Bundan başka seni öfekelenediren birileri varmıdır?"
İblis,
"Evet, sabırlı olduğunu bildiğim, takvâ sahibi, şüpheli şeylerden sakınan âlimler"
Resûlullah,
-Sonra?
-Temizliğine özen gösteren kimse.
-Sonra?
-Fakirliğinden kimseye söz açmayan ,halinden kimseye şikayetçi olmayan sabırlı fakirdir.
-Peki, onun sabırlı olduğunu nasıl bilirsin?
-Ya Muhammed! bir kimse, birine üç günden fazla darlık ve yoksulluk içinde bulundğunu anlatırsa Allah o kimseyi sabredenlerden yazmaz. Resûlullah sormaya devam ederek,
-Sonra kime kızarsın?
-Şükreden zengine.
-Peki, bir zengini şükredenlerden olduğunu nasıl bilirsin?
-Onu her gördüğümde, alacağı şeyi helalinden alır ve onu kullanması gereken yerde kullanır.
Resûlullah,
-Peki, Ümmetim namaza kalktığı zaman durumun nasıl olur?
-Ey Muhammed, işte o zaman beni bir sıtma tutar,titremeye başlarım.
-Ey Mel'un, neden böyle olursun?
-Çünkü bir kul ,Allah için secde ettiği zaman Allah (c.c)onun her secdesi ile onu bir derece yükseltir de ondan.
-Peki, ümmetim oruç tuttuğunda...?
-Z zaman (ZİNCİRLERLE)bağlanırım; tâki onlar iftarlarını edinceye kadar...?
-Ya haccediklerinde...?
-O takdirde DELİYE dönerim
-Kur'an okudukları zaman nasıl olursun?
-Tıpkı ATEŞE ATILMIŞ BİR KURŞUN GİBİ ERİRİM.
-Peki ya sadaka verdiklerinde ?
-İşte ovakit varya...O vakit sanki sadaka veren kişi eline bir testere alırda beni LİME LİME eder...
Bu cevap üzerine nebi(s.a.v),
-Bunun sebebi nedir yâ Ebû mürre?(şeytanın lakaplarından biridir)
İblis bunun sebebini şöyle anlatır:
-Çünkü sadakada dört güzellik vardır:
#Allah o sadaka veren kişinin malında bereket ihsan eder.
#Onu insanlara karşı sevimli yapar, insanlar ondan hoşnut ve razı olurlar.
#Verdiği sadaka, cehnnemle onun arasında bir perde olur.
#Verdiği sadaka sebebiyle allah teâlâ ondan bela ve musibettleri savar.
Resûlullah konuyu değiştirerek bu safer ashabından bazıları hakkında sorular sormaya başaldı.
-Ebû Bekir hakkında ne düşünüyorsun?
İblis,
-Ya Muhammed, o bana cahiliye devrinde bile itaat etmedi; islamla müşerref olduktan sonra nasıl itaat etsinki!
-Ömer b. Hattâb hakkında ne dersin?
-Yeminle söylüyorum, ne zaman ki onu görsem hemen oradan kaçarım.
-Peki, Osman b. Affân hakkında ne dersin?
-O öyle hayâ sahibi biridirki, melekler dahi ondan hayâ ederken ben nasıl hayâ etmeyeyimki?
-peki ya, Ali b.Ebû Tâlib hakkında ne dersin ?
-Keşke...Keşke ondan şöylece bir kurtula bilsem, o beni bıraksa bende onu bıraksam... Ne yazsıkki böyle bir günüm hiç olmadı
Resûlullah iblis'in ağzından bu sözleri duyduktan sonra,
"ümmetime saadetler ihsan eden senide cehennemliklerden kılan allah'a hamdolsun"dedi
bunun üzerine iblis,
"Heyhatki heyhat! Ümmetinin saadete ulaşması pek mümkün değil. Ben kıyamet gününe kadar hayattayım. ölmeyeceğim. Nasıl olurda sen ümmetin hakkında gönlünü ferah tutarsın"
Ben onların damarlarına ve içlerine girerim onlar benim farkıma bile varmazlar.
Beni yaratan ve bütün mahlukatın tekrar diriltileceği güne kadar bana zaman tanıyan Allah adına yeminle söylüyorumki, onlardan Allahın ihlaslı kulları müstesna alimini, cahilini, abidini ve günahkarını, kısaca tümünü saptıracağım" dedi
MUHYİDDİN B. ARABİ
TERCÜME: HÜSEYİN OKUR
Birgün Resulullah(s.a.v) ile birlikte ensardan bir adamın evindeydik. Epeyce kalabalıktık. o sırada dışardan bir ses,
''Ey ev halkı! içeri girmeme izin verirmisiniz? İhtiyacınız olduğunu bildiğim bir mesele var, size ondan haber vereceğim'' dedi.
Resulullah(s.a.v.) ashabına dönerek, ''bu seslenenin kim olduğunu biliyormusunuz'' diye sordu. ''allah ve resulu daha iyi bilir dediler."
resulullah(s.a.v), ''O Allahın kendisine lanet ettiği İblis'tir'' buyurdu.
Bunu duyan Ömer. b. Hattap(r.a) hemen ileri atılarak,
''ey Allahın rasulü bana izin verde onu öldüreyim dedi. Resulullah buna izin vermeyerek,
''dur ya ömer! Bilmezmisinki ona kıyamet gününe kadar izin verilmiştir. Ona kapıyı açın içeri girsin çünkü ona buraya gelmesi için izin verilmiştir. Onun dediklerini iyi anlayın ve size söylenenleri iyi dinleyin'' buyrdu.
İbn Abbas(r.a.) der ki:
-Sonra kapı açıldı.Karşımıza oldukça yaşlı,bir gözü kör ve yüzünde hiç tüyü olmayan garip biri çıktı.Çenesinde at kılına benzer yedi tane kıl vardı.Gözleri fal taşı gibi fırlamış, kafası ise büyük bir filin kafası gibiydi. Dişleri domuz dişileri gibi dışarıdaydı, dudakları da öküz dudağı gibi büyüktü.
İçeri girdi ve,
''Es-Selamü alaeyke Ey Muhammed, Es-selamü aleyküm ey müslümanlar''diye selam verdi.
Resulullah (s.a.v)
"Ey mel'un şeytan, selam Allah'ındır"dedi. Ardından
"Bir iş sebebiyle geldiğini duyudum; nedir o?" diye sordu
İblis
"Ey Muhammed! Ben buraya kendi arzumla gelmedim; mecburiyetten geldim" karşılıgını verdi.
Hz. peygamber (s.a.v)
"Seni buraya gelmeye mecbur eden şey nedir ey mel un şeytan?" diye sordu. İbvlis şöyle cevap verdi:
-İzzet ve yücelik sahibi Allah'ın katından bir melek yanıma geldi ve bana dedi ki:
"Allah teala senin, alçak ve zelil bir halde boyun eğerek Muhammed'in yanına gidip ona, insanları nasıl kandırdığını; onları aldatıp nasıl saptırdığını anlatmanı ve o sana ne sorarsa hepsine dogru cevaplar vermeni emretti. Ayrıca Allah teala şöyle buyurdu:
İzzetime ve celalime yemin olsun ki eğer ona tek bir kelime dahi yalan söylersen ve sorduğu soruların birine bile dogru cevap vermezsen, seni kül ederim; rüzgarın önünde savrulur gidersin. Düşmanlarının önünde rezil rüsva eder, alay konusu yaparım."
Ey Muhammed, işte durum böyle... Emeredildiği üzere geldim. Bana dilediğini sor.Şayet sorduklarını birine dahi doğru cevap vermezsem düşmanlarım benimle eğlenecek, alay konusu olcağım. Benim için bundan daha zor ve kötü bir şey olamaz .
Resûlullah (s.a.v) iblis'in bu dediklerini dinledikten sonra ona,
mademki doğruları konuşacaksın, o halde söyle bana,
"insanlar arasında en çok kızıp öfkelendiğin kimdir?" diye sordu.
iblis,
"sensin ey Muhammed! Allah'ın yarattıkları arasında en çok kızdığım kişi sensin. Senden daha fazla beni kim kızıdırıp, kim öfkelendirebilir ki?
resûlullah (s.a.v),
"seni başka kimler öfkelendirir?"
İblis,
"Takvâ sahibi, Allah'tan korkan, malını canını Allah için ortaya koymuş bir genç"dedi.
Resûlullah
"Bundan başka seni öfekelenediren birileri varmıdır?"
İblis,
"Evet, sabırlı olduğunu bildiğim, takvâ sahibi, şüpheli şeylerden sakınan âlimler"
Resûlullah,
-Sonra?
-Temizliğine özen gösteren kimse.
-Sonra?
-Fakirliğinden kimseye söz açmayan ,halinden kimseye şikayetçi olmayan sabırlı fakirdir.
-Peki, onun sabırlı olduğunu nasıl bilirsin?
-Ya Muhammed! bir kimse, birine üç günden fazla darlık ve yoksulluk içinde bulundğunu anlatırsa Allah o kimseyi sabredenlerden yazmaz. Resûlullah sormaya devam ederek,
-Sonra kime kızarsın?
-Şükreden zengine.
-Peki, bir zengini şükredenlerden olduğunu nasıl bilirsin?
-Onu her gördüğümde, alacağı şeyi helalinden alır ve onu kullanması gereken yerde kullanır.
Resûlullah,
-Peki, Ümmetim namaza kalktığı zaman durumun nasıl olur?
-Ey Muhammed, işte o zaman beni bir sıtma tutar,titremeye başlarım.
-Ey Mel'un, neden böyle olursun?
-Çünkü bir kul ,Allah için secde ettiği zaman Allah (c.c)onun her secdesi ile onu bir derece yükseltir de ondan.
-Peki, ümmetim oruç tuttuğunda...?
-Z zaman (ZİNCİRLERLE)bağlanırım; tâki onlar iftarlarını edinceye kadar...?
-Ya haccediklerinde...?
-O takdirde DELİYE dönerim
-Kur'an okudukları zaman nasıl olursun?
-Tıpkı ATEŞE ATILMIŞ BİR KURŞUN GİBİ ERİRİM.
-Peki ya sadaka verdiklerinde ?
-İşte ovakit varya...O vakit sanki sadaka veren kişi eline bir testere alırda beni LİME LİME eder...
Bu cevap üzerine nebi(s.a.v),
-Bunun sebebi nedir yâ Ebû mürre?(şeytanın lakaplarından biridir)
İblis bunun sebebini şöyle anlatır:
-Çünkü sadakada dört güzellik vardır:
#Allah o sadaka veren kişinin malında bereket ihsan eder.
#Onu insanlara karşı sevimli yapar, insanlar ondan hoşnut ve razı olurlar.
#Verdiği sadaka, cehnnemle onun arasında bir perde olur.
#Verdiği sadaka sebebiyle allah teâlâ ondan bela ve musibettleri savar.
Resûlullah konuyu değiştirerek bu safer ashabından bazıları hakkında sorular sormaya başaldı.
-Ebû Bekir hakkında ne düşünüyorsun?
İblis,
-Ya Muhammed, o bana cahiliye devrinde bile itaat etmedi; islamla müşerref olduktan sonra nasıl itaat etsinki!
-Ömer b. Hattâb hakkında ne dersin?
-Yeminle söylüyorum, ne zaman ki onu görsem hemen oradan kaçarım.
-Peki, Osman b. Affân hakkında ne dersin?
-O öyle hayâ sahibi biridirki, melekler dahi ondan hayâ ederken ben nasıl hayâ etmeyeyimki?
-peki ya, Ali b.Ebû Tâlib hakkında ne dersin ?
-Keşke...Keşke ondan şöylece bir kurtula bilsem, o beni bıraksa bende onu bıraksam... Ne yazsıkki böyle bir günüm hiç olmadı
Resûlullah iblis'in ağzından bu sözleri duyduktan sonra,
"ümmetime saadetler ihsan eden senide cehennemliklerden kılan allah'a hamdolsun"dedi
bunun üzerine iblis,
"Heyhatki heyhat! Ümmetinin saadete ulaşması pek mümkün değil. Ben kıyamet gününe kadar hayattayım. ölmeyeceğim. Nasıl olurda sen ümmetin hakkında gönlünü ferah tutarsın"
Ben onların damarlarına ve içlerine girerim onlar benim farkıma bile varmazlar.
Beni yaratan ve bütün mahlukatın tekrar diriltileceği güne kadar bana zaman tanıyan Allah adına yeminle söylüyorumki, onlardan Allahın ihlaslı kulları müstesna alimini, cahilini, abidini ve günahkarını, kısaca tümünü saptıracağım" dedi
MUHYİDDİN B. ARABİ
TERCÜME: HÜSEYİN OKUR