_YUSUF_
Yönetici
- Katılım
- 26 Haz 2008
- Mesajlar
- 4,070
- Tepki puanı
- 1,043
- Puanları
- 113
- Yaş
- 43
1727 Yılında Osmanlı coğrafyasında Arap harfli baskı yapan ilk matbaa Şeyhulislam Yahya Efendi'nin fetvası ve Sultan III. Ahmed'in fermanı ile resmen faaliyete başladı.
Aslında fiili olarak 1726 yılında baskı denemelerine başlayan matbaanın ruhsat işlemleri 1727 yılında tahakkuk etmiştir.
Macar asıllı bir mühtedi olan İbrahim Müteferrika'nın bu girişiminden evvel İstanbul'da Musevi ve Hıristiyanların matbaaları 16. Yüzyıldan itibaren mevcuttu.
Müteferrika'nın Orlin Sabev tarafından yayınlanan kendi terekesindeki kayda göre 1747 yılında vefatına kadar 16 kitap bastığı anlaşılmaktadır.
Yine terekeden anlaşıldığına göre 10.000 adet basılan bu 16 kitaptan yirmi yıl zarfında yaklaşık 7000 adedi satılmıştır.
Yani ortalama 500 ila 1000 adet baskı yapan kitapların satılması için yirmi yıl dahi kifayet etmemiştir.
Buradan hareketle basılı kitaba toplumsal talebin az olduğunu, şifahi(sözlü) kültüre meyilli bir yapımız olduğunu söyleyebiliriz.
O tarihlerde matbaa dizgi teknolojisinin henüz yeterince gelişmemiş olduğunu ve Arap harflerinin kelime başında, ortasında ve sonunda farklı şekillerde ve bitişik olarak yazılması gerektiğini göz önüne alırsak, matbaanın en azından o tarihler için hızlı ve zaruri bir teknoloji olduğunu söyleyemeyiz.
Nitekim Müteferrika'nın vefatından sonra uzunca bir süre matbaa kapalı kalmıştır.
Cevdet Paşa'ya göre ilk basılan 16 kitap arasında dini metinlerin olmayışı henüz bu teknolojiye yeterince güvenilmediğinden ve özellikle Kuran-ı Kerim basılırken hata yapılırsa bunun binlerce nüshaya sirayet edeceği endişesinden kaynaklanmıştır.
Fakat din adamlarının matbaanın kurulmasına muhalefet ettiklerine dair bir kayıt bulunmamaktadır.
Dini metinler ilk zamanlarda basılmadığı için hattatların karşı çıktığını gösteren bir bilgi de yoktur.
Hattatlık çok mühim ve prestijli bir meslek olmasına rağmen İstanbul'daki hattatların sayısıyla alakalı verilen rakamlar da abartılıdır ve gerçeği yansıtmamaktadır. Hulasa-i kelam, yaygın bir okuma alışkanlığımız ve batıdaki gibi ihtiraslı bir toplumsal talep olsa idi matbaanın çok önceleri faaliyete geçmesi mümkün olabilirdi.
Hazırlayan: Ahmet Çolak Habervaktim.com

Aslında fiili olarak 1726 yılında baskı denemelerine başlayan matbaanın ruhsat işlemleri 1727 yılında tahakkuk etmiştir.
Macar asıllı bir mühtedi olan İbrahim Müteferrika'nın bu girişiminden evvel İstanbul'da Musevi ve Hıristiyanların matbaaları 16. Yüzyıldan itibaren mevcuttu.
Müteferrika'nın Orlin Sabev tarafından yayınlanan kendi terekesindeki kayda göre 1747 yılında vefatına kadar 16 kitap bastığı anlaşılmaktadır.
Yine terekeden anlaşıldığına göre 10.000 adet basılan bu 16 kitaptan yirmi yıl zarfında yaklaşık 7000 adedi satılmıştır.
Yani ortalama 500 ila 1000 adet baskı yapan kitapların satılması için yirmi yıl dahi kifayet etmemiştir.
Buradan hareketle basılı kitaba toplumsal talebin az olduğunu, şifahi(sözlü) kültüre meyilli bir yapımız olduğunu söyleyebiliriz.
O tarihlerde matbaa dizgi teknolojisinin henüz yeterince gelişmemiş olduğunu ve Arap harflerinin kelime başında, ortasında ve sonunda farklı şekillerde ve bitişik olarak yazılması gerektiğini göz önüne alırsak, matbaanın en azından o tarihler için hızlı ve zaruri bir teknoloji olduğunu söyleyemeyiz.
Nitekim Müteferrika'nın vefatından sonra uzunca bir süre matbaa kapalı kalmıştır.
Cevdet Paşa'ya göre ilk basılan 16 kitap arasında dini metinlerin olmayışı henüz bu teknolojiye yeterince güvenilmediğinden ve özellikle Kuran-ı Kerim basılırken hata yapılırsa bunun binlerce nüshaya sirayet edeceği endişesinden kaynaklanmıştır.
Fakat din adamlarının matbaanın kurulmasına muhalefet ettiklerine dair bir kayıt bulunmamaktadır.
Dini metinler ilk zamanlarda basılmadığı için hattatların karşı çıktığını gösteren bir bilgi de yoktur.
Hattatlık çok mühim ve prestijli bir meslek olmasına rağmen İstanbul'daki hattatların sayısıyla alakalı verilen rakamlar da abartılıdır ve gerçeği yansıtmamaktadır. Hulasa-i kelam, yaygın bir okuma alışkanlığımız ve batıdaki gibi ihtiraslı bir toplumsal talep olsa idi matbaanın çok önceleri faaliyete geçmesi mümkün olabilirdi.
Hazırlayan: Ahmet Çolak Habervaktim.com