Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

şeyh Ahmed_i Kuddusi (1 Kullanıcı)

beyazz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2007
Mesajlar
112
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
AHMED-İ KUDDUSİ (Rahmetullahi Aleyh)

Beytullahtan gelirim



Niğde-Bor kazasında doğan bu mübarek zat,

Seksen yaşında iken, bu yerde etti vefat.



Uzlet etti yıllarca, Mekke ve Medine'de.

Çok riyazet eyledi, mescid-i Nebevi'de.



Peygamber-i zişan'ın, lütuf ve hitabına,

Mazhar olup, kavuştu yüksek iltifatına.



Gelince kendisine, ikaz-ı Peygamberi,

Niğde-Bor beldesine, oradan döndü geri.



Lakin o döndüğünde, Hicaz'dan tekrar Bor'a,

Din düşmanı olanlar, azgın idi o ara.



Kurtulmak gayesiyle, onların şerlerinden,

Onüç sene müddetle, hiç çıkmadı evinden.



Kendisini sevenler, evine geliyordu.

O, gelen kimselere ilim öğretiyordu.



İşte bu günlerdeydi, bir Cuma günü yine,

Dostlarından birisi, geldi ziyaretine.



Oturup konuştular ve ettiler çok sohbet.

Az sonra, Cuma vakti yaklaşmıştı nihayet.



Lakin hiç telaş yoktu Kuddusi Efendi’de.

Nihayet biraz sonra, geldi ezan vakti de.



Misafir, kalkmak için müsade isteyince,

Buyurdu ki: (İstersen, gideriz beraberce.)



Fakat o, ısrar edip, istedi yine izin.

Sonra kalktı ayağa, Cumaya gitmek için.



Ahmed-i Kuddusi de, buyurdu ki o zaman:

(Bekleseydin, beraber gidecektik birazdan.



Madem ki sen acele ediyorsun gitmeye,

Namazdan sonra tekrar, beklerim seni eve.)



Ayrılıp gitti o zat, namaz için nihayet.

Cumadan sonra yine, bu eve etti avdet.



Gördü ki sofra hazır, var çeşitli meyvalar.

Hem dahi ağacından yeni kopmuş hurmalar.



Dedi: (Bu meyvaları göremezdik burada.

Bahusus bu hurmalar, hiç yetişmez bu Bor'da.



Nereden aldınız ki, yeni kopmuş dalından.

Bunların esrarını, bana da edin beyan)



Buyurdu ki, (Evladım, haklısın, bu meyveler,

Bor'da bulunmaz, zira, burada yetişmezler.



Beytullah'tan getirdim gördüğün hurmaları.

Dalından yeni kopmuş, satın aldım onları.



Sen dahi söz dinleyip, gelseydin benim ile,

Beytullah'ta kılardın Cumayı böylelikle.)



Bu zat buyuruyor ki: (Kalp, Allah'a mahsustur.

Onun muhabbetiyle bulur rahat ve huzur.



Eğer ki meylederse, Allah'tan gayrisine,

Hasta olmuş demektir, bakmalı çaresine.



Allah adamlarının sözü ve nasihati,

Söküp atar gönülden, dünyaya muhabbeti.



Onların bir nazarı, bulunmaz hazinedir.

Sözleriyle, kararmış gönüller temizlenir.)
 

beyazz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2007
Mesajlar
112
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
AHMED-İ KUDDUSİ (Rahmetullahi Aleyh)

O dertli benim



Kuddusi hazretleri yaşarken Niğde-Bor'da,

Makam sahibi biri, o anda İstanbul’da,



Evinde otururken sevdikleri ile hep,

Sordu ki: (Bu zamanın, velisi kimdir acep?



Onunla bir hususta görüşmek istiyordum.

Zira bir sıkıntım var, çare bulsa diyordum.)



Dediler ki: (Bu kişi Ahmed-i Kuddusi'dir.

Bu zat, Bor'da yaşar ve zamanın velisidir.)



Hemen davet ettiler bu zatı İstanbul'a.

O dahi bu davetle, aynı gün düştü yola.



İstanbul'a varınca Kuddusi hazretleri,

Mahalli kıyafetle, gelip girdi içeri.



O makam sahibinin etrafında bulunan,

Âlimler, bu mübarek zatı gördükleri an,



İltifat etmediler nedense kendisine.

O dahi bir köşede oturdu öylesine.



O sohbet esnasında, Kuddusi hazretleri,

Konuşmayıp, sadece dinledi âlimleri.



Sonunda ev sahibi dedi: (Ey üstadımız!

Siz dahi bu sohbette, bir şey buyursaydınız.)



Buyurdu ki; (Ben yalnız, dinlemeyi severim.

Konuşmak hususunda sizden haya ederim.



Velakin bir vakayı nakledeyim sadece.

Biri, Sarayburnu'nda geziyorken bir gece,



Güzel bir hanım gelip, sandala bindi, ama,

Bunun gözü, bir anda takıldı bu hanıma.



Lakin fena cezbetti bu hanım kendisini.

Hemen başka sandalla, takip etti izini.



Vakta ki kadın çıktı Üsküdar’da sahile,

O da indi peşinden, yetişmek gayesiyle.



Hanım, köşkten içeri atınca adımını,

Görmedi ondan sonra, bu kişi o kadını.



Lakin unutamıyor onu hiç bir an bile.

Hatta yanıyor kalbi, onun muhabbetiyle.



Şimdi de, utancından kimseye diyemiyor.

Bu derdime bir derman, bir çare bulsam diyor.)



Sözünü bitirince Kuddusi hazretleri,

Ev sahibi, gönderdi diğer misafirleri.



Baş başa kalır kalmaz, bu veliye, o bizzat,

Dedi ki: (İşte benim, dediğin o dertli zat.



Benim başımdan geçen şeyleri anlattınız.

Ve ondan halas edip, beni rahatlattınız.



Zira siz, sözünüzü bitirdiğiniz zaman,

O kadının sevgisi, kalbimden çıktı o an.



Sizi, bu maksat ile çağırmıştım evime.

Çok şükür teşrifiniz çare oldu derdime.



İyice anladım ki, siz gerçek velisiniz.

Çünkü benim derdimi, sadece siz bildiniz.)



Sonra da bu veliye, bol bol ihsan ederek,

Hürmetle uğurladı, dualar eyleyerek.
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
selamun aleyküm kardeşim. Rabbul alemin sizden razı olsun.
dergahlarını ve türbesini ziyaret etmek nasip oldu birkaç sene önce..
mübareğin yaşarken abdest aldığı yer, her cuma ıslak olurmuş..
biz de cuma günü ziyaret etmiştik..görünce çok etkilenmiştim gerçekten..:gulegule
Rabbul alemin bu güzel dostları hürmetine bizleri merhametiyle yargılasın, affeylesin, şefaatlerini nasip eylesin inşaAllah..selametle kalın..hayırlı cumalar..
 

beyazz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2007
Mesajlar
112
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
selamun aleyküm kardeşim. Rabbul alemin sizden razı olsun.
dergahlarını ve türbesini ziyaret etmek nasip oldu birkaç sene önce..
mübareğin yaşarken abdest aldığı yer, her cuma ıslak olurmuş..
biz de cuma günü ziyaret etmiştik..görünce çok etkilenmiştim gerçekten..:gulegule
Rabbul alemin bu güzel dostları hürmetine bizleri merhametiyle yargılasın, affeylesin, şefaatlerini nasip eylesin inşaAllah..selametle kalın..hayırlı cumalar..

aleykümselam ziyaret ettiğinize sevindim biz her sene ziyaret ediyoruz mübareği Allah şefaatlerini nasip etsin.

ALLAHA EMANET OLUN
 

beyazz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2007
Mesajlar
112
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Dünya Böyle Görünür Bize

Ahmed-i Kuddûsî “rahmetullahi aleyh”, Padişahın davetiyle İstanbula gitti bir gün.
Başka âlimler de vardı mecliste.
Bir ara padişah, avcuna bir şey alıp;
- Şu avcumda ne olduğunu bileniniz var mı? diye sordu.
Âlimlerden her biri bir tahminde bulundu.
- Para var.
- Hayır.
- Şeker var.
- Değil.
Sultan, “Ahmed Kuddûsî” hazretlerine döndü.
- Siz söyleyin hocam.
Buyurdu ki:
- Dünyâyı taradım bu arada. Bir balık, yavrusunu arıyordu deryâda.
Avcunda, bir “Yavru balık” vardı gerçekten.
Padişah, firasetine hayran olup sarayda kalmasını teklif etti.
Ama o nazikçe reddetti.
Ve izin isteyip döndü memleketine.
Sultan, iki memur gönderdi arkasından.
Bilgi almak istiyordu “Maddî sıkıntısı”ndan.
Bir torba “Altın” gönderdi bunun için. Memurlar geldiğinde, O bahçe belliyordu. Maksatlarını da biliyordu.
Nitekim;
- İstanbul’dan benim için geldiniz, buyurdu. Ama bizim sizden yoktur bir isteğimiz.
- Evet efendim, dediler. Sultanın emriyle geldik. Ve size padişahtan biraz altın getirdik.
Onlara;
- Açın eteğinizi, buyurdu.
Sonra küreğini alarak, döktü eteklerine, bir kürek “Toprak”.
Sonra mı?
Topraklar “Altın” oldu.
Memurlar şaşkın şaşkın bakınırken etrafa,
- Onları yere dökün! buyurdu bu defa.
Döktüler. Daha da hayret ettiler.
Zira altınlar, “Yılan, Çıyan” oldu bu sefer.
Buyurdu:
- İşte gördünüz ya, böyle görünür bize dünyâ.
Ama yine de;
- Fukarâya dağıtırız, diye aldı altınları onlardan.
Ve işine etti devam.
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
aleykümselam ziyaret ettiğinize sevindim biz her sene ziyaret ediyoruz mübareği Allah şefaatlerini nasip etsin.

ALLAHA EMANET OLUN

ne mutlu size kardeşim. Rabbul alemin ziyaretlerinizi, şefaatlerine vesile eylesin inşaAllah..siz de Mevlaya emanet olun..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt