İrşat eserlerinde okuduğumuz bir hadiste, ?Bir saat tefekkür, (kısa bir zaman düşünmek) uzun bir zaman nafile ibadetten üstündür.? buyurulmuştur.
İşte böyle bir anlayış içinde şöyle sakince bir tefekkürle hayatımızın geçen kısmına bir bakalım, diyorum. Harcadığımız hayatımızın senelerini, aylarını, günlerini hangi hayırlı hizmetin yardımcısı ve destekçisi olarak tükettiğimizi bir gözden geçirelim, diye düşünüyorum... Bilmem siz ne dersiniz böyle bir tefekkür derinliğiyle geçmişimizi incelemeye? Bakalım, hayatımız yaratılış hedefini buluyor mu; var oluş gayesine eriyor mu?
Bizi yaratan Rabbimizin rızasına uygun düşen bir hizmetin ucundan bucağından tutuyor, desteğinde olabiliyor muyuz? Şayet böyle bir hizmetimiz varsa, sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü toplumun her kesiminde yaymak istiyor, vatanına, devletine bağlı imanlı bir nesil yetiştirmeye biz de destek veriyor, karınca kararınca bir feragat ve fedakârlığın içinde biz de bulunabiliyorsak; sevinmeli, mutluluk duymalı, şükretmeliyiz Rabb?imize. Çünkü, Nefsi, nefsi! diyerek hayatımızı tüketmiyor, ?Ümmeti, ümmeti!? diyen Resulüllah?ın sünnetine tabi olarak ?Hizmeti, hizmeti!? diyerek hayatımızı değerlendiriyoruz.
Bana öyle geliyor ki, hayatını böylesine hayırlı ve kalıcı hizmetlerle değerlendireni, vatanına, devletine bağlı imanlı bir neslin yetişmesine yardım edip destek olanı, semada ruhaniler, yeryüzünde de ehli iman alkışlar. Böyle umumi bir alkıştan sonra da destek verdiğiniz hizmetiniz sınırları aşar, insanlığın yardımına koşar, nice gönüllerin hidayetine vesile olacak boyutlara ulaşır. İşte bu türlü eşsiz bir hizmetin içinde olma mutluluğu, hayatını bu hizmetle değerlendiren insan için yetip de artar bile. Çünkü en değerli hizmet, insana yapılan hizmettir, en kıymetli yatırım insana yapılan yatırımdır. Siz de bunun içinde, ya da kıyısında köşesinde desteğinde olmakta, hayatınızı bu hizmetle değerlendirmektesiniz...
Ancak, herkesten de böylesine eşsiz hizmetlerin takdir ve tebrikini beklemek yanlış olur. Çünkü sizin feragat ve fedakârlığınızı takdir değil tenkit takdirsizliğine düşenler de çıkabilir. Bu bir sürpriz de sayılmaz. Tarih boyunca hep hizmet edenler, menfaatine aykırı bulduğu için engel olmaya çalışanlar var olmuşlardır. Aslında bu gibi engeller hizmete daha derin bir ihlasla sahip çıkmaya vesile teşkil etmeli, bunlarla meşgul olup da, hizmetten geri kalma yerine, balarısıyla yabanarısının misalini hep hatırda tutmalıdır.
Bilindiği üzere balarısı kırlardaki çiçeklerden topladığı malzeme ile bal yapıp insanlara bal yedirirken bir gün yabanarısıyla karşılaşır. Yabanarısı, bal arısının önüne dikilerek ?Benim yiyeceğim balları sen insanlara götürüyor, beni aç bırakıyorsun.? diyerek engel olmak istediği balarısının önünden çekilmez. Bu sırada bir arı beyi oradan kanat çırpıp geçerken bal arısı ?Benim önüme çıktı, hedefime doğru uçup gitmeme engel oluyor.? diye sızlanır. Arı beyinin ona tavsiyesi şöyle olur: ?Sen seviyeni yükselt seviyeni! Seviyeni yükseltirsen karşında kimsenin olmadığını görecek, hedefine doğru uçmaya devam edeceksin!? Gerçekten de balarısı bir kanat çırpar, seviyesini yükseltir, bakar ki önü bomboş, uçup gider hedefine doğru.
[big]
Öyle ise siz de hizmetinizde önünüze çıkan engellerin seviyesinde kalmayın. Onlarla meşgul olup da burun buruna vuruşmaya kendinizi mecbur sanmayın. Seviyenizi yükseltin, seviyenizi!.. Göreceksiniz ki, yüksek seviye bomboş. ?Herkes seviyesinin gereğini yapar!? diyerek uçup gidin, hoşgörü çiçekleriyle dolu hizmet ufkunuza doğru. Meşgul olmayın aşağıdakilerle... [/big]
Alıntı:Ahmet ŞAHİN
İşte böyle bir anlayış içinde şöyle sakince bir tefekkürle hayatımızın geçen kısmına bir bakalım, diyorum. Harcadığımız hayatımızın senelerini, aylarını, günlerini hangi hayırlı hizmetin yardımcısı ve destekçisi olarak tükettiğimizi bir gözden geçirelim, diye düşünüyorum... Bilmem siz ne dersiniz böyle bir tefekkür derinliğiyle geçmişimizi incelemeye? Bakalım, hayatımız yaratılış hedefini buluyor mu; var oluş gayesine eriyor mu?
Bizi yaratan Rabbimizin rızasına uygun düşen bir hizmetin ucundan bucağından tutuyor, desteğinde olabiliyor muyuz? Şayet böyle bir hizmetimiz varsa, sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü toplumun her kesiminde yaymak istiyor, vatanına, devletine bağlı imanlı bir nesil yetiştirmeye biz de destek veriyor, karınca kararınca bir feragat ve fedakârlığın içinde biz de bulunabiliyorsak; sevinmeli, mutluluk duymalı, şükretmeliyiz Rabb?imize. Çünkü, Nefsi, nefsi! diyerek hayatımızı tüketmiyor, ?Ümmeti, ümmeti!? diyen Resulüllah?ın sünnetine tabi olarak ?Hizmeti, hizmeti!? diyerek hayatımızı değerlendiriyoruz.
Bana öyle geliyor ki, hayatını böylesine hayırlı ve kalıcı hizmetlerle değerlendireni, vatanına, devletine bağlı imanlı bir neslin yetişmesine yardım edip destek olanı, semada ruhaniler, yeryüzünde de ehli iman alkışlar. Böyle umumi bir alkıştan sonra da destek verdiğiniz hizmetiniz sınırları aşar, insanlığın yardımına koşar, nice gönüllerin hidayetine vesile olacak boyutlara ulaşır. İşte bu türlü eşsiz bir hizmetin içinde olma mutluluğu, hayatını bu hizmetle değerlendiren insan için yetip de artar bile. Çünkü en değerli hizmet, insana yapılan hizmettir, en kıymetli yatırım insana yapılan yatırımdır. Siz de bunun içinde, ya da kıyısında köşesinde desteğinde olmakta, hayatınızı bu hizmetle değerlendirmektesiniz...
Ancak, herkesten de böylesine eşsiz hizmetlerin takdir ve tebrikini beklemek yanlış olur. Çünkü sizin feragat ve fedakârlığınızı takdir değil tenkit takdirsizliğine düşenler de çıkabilir. Bu bir sürpriz de sayılmaz. Tarih boyunca hep hizmet edenler, menfaatine aykırı bulduğu için engel olmaya çalışanlar var olmuşlardır. Aslında bu gibi engeller hizmete daha derin bir ihlasla sahip çıkmaya vesile teşkil etmeli, bunlarla meşgul olup da, hizmetten geri kalma yerine, balarısıyla yabanarısının misalini hep hatırda tutmalıdır.
Bilindiği üzere balarısı kırlardaki çiçeklerden topladığı malzeme ile bal yapıp insanlara bal yedirirken bir gün yabanarısıyla karşılaşır. Yabanarısı, bal arısının önüne dikilerek ?Benim yiyeceğim balları sen insanlara götürüyor, beni aç bırakıyorsun.? diyerek engel olmak istediği balarısının önünden çekilmez. Bu sırada bir arı beyi oradan kanat çırpıp geçerken bal arısı ?Benim önüme çıktı, hedefime doğru uçup gitmeme engel oluyor.? diye sızlanır. Arı beyinin ona tavsiyesi şöyle olur: ?Sen seviyeni yükselt seviyeni! Seviyeni yükseltirsen karşında kimsenin olmadığını görecek, hedefine doğru uçmaya devam edeceksin!? Gerçekten de balarısı bir kanat çırpar, seviyesini yükseltir, bakar ki önü bomboş, uçup gider hedefine doğru.
[big]
Öyle ise siz de hizmetinizde önünüze çıkan engellerin seviyesinde kalmayın. Onlarla meşgul olup da burun buruna vuruşmaya kendinizi mecbur sanmayın. Seviyenizi yükseltin, seviyenizi!.. Göreceksiniz ki, yüksek seviye bomboş. ?Herkes seviyesinin gereğini yapar!? diyerek uçup gidin, hoşgörü çiçekleriyle dolu hizmet ufkunuza doğru. Meşgul olmayın aşağıdakilerle... [/big]
Alıntı:Ahmet ŞAHİN