Sevgiyi "sebil" etmekle, "zibil" etmek arasında fark var.
Sevgiyi sebil etmek, onun, harcandıkça çoğalan ilahi bir
sermaye olduğunu fark etmekten geçer…
Sebil "yol" demektir.
Su, kim olduğuna bakılmaksızın, yol üzerinde,
yolcuya sunulduğu zaman "sebil" olur…
Sebil olan sevgi, "yol" olur.
İki menzili birbirine bağlar.
Yolcuyu menziline eriştirir.
Aşıkla maşuku buluşturur.
Canla cananı birbirine kavuşturur…
Sevgiyi zibil etmek,
sevginin içini karartmak, yüzünü kızartmaktır.
Sevgi, kararınca "sevda"ya dönüşür.Sevda, "kara" demektir.
Sevginin değerini bilmeyip saçıp savuranlar,
sevgiyi "sevda"ya, hatta "kara sevda"ya dönüştürürler.
"Kara sevda", zifiri sevgi olmuş olur…
Sevgi kararınca o artık sevgi değil "tutku"dur.
Sevgi özgür kılar, tutku tutuklar.
Sevgi âzâd eder, tutku esir.
Tutkusunu sevgi diye pazarlayanlar, sevgiyi zibil edenlerdir…
Zibil olan sevgi, tavukların önüne atılmış incidir.
Bu durumda suç, önüne darı yerine atılmış incinin
değerini bilmeyen tavukta aranmaz. Suç,
tavuğun önüne darı yerine inciyi atanındır.
İnciye darı muamelesi yapan, darıya inci muamelesi yapar.
Bu yüzden sevgiyi zibil edenleri, sadece tavukların önüne
inci atarken değil, ak gerdanlara darı dizerken de görürsünüz…
İşte bu yüzden, sevgiye tavuk karası bir gözle bakanlar
nasıl sevgi ile sevdayı birbirinden ayıramazsa,
Leyla ile Mevla'yı da birbirinden ayıramaz.
Çünkü Leyla, "gece" demektir.
Tavuklar karanlıkta göremezler.
Karanlıkta akı göremeyen,
karanlıkta karayı nasıl görür?
alıntı
Sevgiyi sebil etmek, onun, harcandıkça çoğalan ilahi bir
sermaye olduğunu fark etmekten geçer…
Sebil "yol" demektir.
Su, kim olduğuna bakılmaksızın, yol üzerinde,
yolcuya sunulduğu zaman "sebil" olur…
Sebil olan sevgi, "yol" olur.
İki menzili birbirine bağlar.
Yolcuyu menziline eriştirir.
Aşıkla maşuku buluşturur.
Canla cananı birbirine kavuşturur…
Sevgiyi zibil etmek,
sevginin içini karartmak, yüzünü kızartmaktır.
Sevgi, kararınca "sevda"ya dönüşür.Sevda, "kara" demektir.
Sevginin değerini bilmeyip saçıp savuranlar,
sevgiyi "sevda"ya, hatta "kara sevda"ya dönüştürürler.
"Kara sevda", zifiri sevgi olmuş olur…
Sevgi kararınca o artık sevgi değil "tutku"dur.
Sevgi özgür kılar, tutku tutuklar.
Sevgi âzâd eder, tutku esir.
Tutkusunu sevgi diye pazarlayanlar, sevgiyi zibil edenlerdir…
Zibil olan sevgi, tavukların önüne atılmış incidir.
Bu durumda suç, önüne darı yerine atılmış incinin
değerini bilmeyen tavukta aranmaz. Suç,
tavuğun önüne darı yerine inciyi atanındır.
İnciye darı muamelesi yapan, darıya inci muamelesi yapar.
Bu yüzden sevgiyi zibil edenleri, sadece tavukların önüne
inci atarken değil, ak gerdanlara darı dizerken de görürsünüz…
İşte bu yüzden, sevgiye tavuk karası bir gözle bakanlar
nasıl sevgi ile sevdayı birbirinden ayıramazsa,
Leyla ile Mevla'yı da birbirinden ayıramaz.
Çünkü Leyla, "gece" demektir.
Tavuklar karanlıkta göremezler.
Karanlıkta akı göremeyen,
karanlıkta karayı nasıl görür?
alıntı