Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sevgisiz kalpler, çiçeksiz bahçeler gibi (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
70
Konum
BURSA
SEVGİSİZ KALPLER, ÇİÇEKSİZ BAHÇELER GİBİ


Yakışmıyor hiç. Yakışmıyor bize, insana, kâinatın gözbebeğine. Hani Allah’ın yarattığı bu kâinat onu bilen ve tanıyan bizler içindi? Seccade kadar malı, mülkü olmayan ben, kâinatın Yaratıcısı’na olan inancımla bırakın dünyayı, cennete ve daha da ötelerine sahip olacak, O’nun rızasına erişecek, ulaşacak bir sevginin sahibiydim hani? Ne oldu bana? Elimde delikli bir kalbur, güya deryaları boşaltıyorum, abesle uğraşıyorum. Olmuyor, bir türlü boşalmıyor. Ömrümüz tükeniyor boş işlerin peşinde.

Dillerden hiç düşmüyor, ağızlarda sakız oldu sevgi kelimeciği ama sevginin de bir gerçeği var. Her şeyin olduğu gibi. Bunu göz ardı edince, sevdiğimiz şeylerle problem yaşıyoruz. Allah’ın rahmetine, şefkatine yol bulup gitmeli bu sözcük. Sevgi, muhabbet, aşk, sevda her neyse. Yanlış yerlerde kullanmamalıyız onu. Ama olmuyor nedense. Nefsimizin izinde gidiyoruz. Oysa, Allah için sevmeliyiz. Sermayemizi boş yere tüketmemeliyiz. Yanlış pazarlardan mal aldık, mal sattık. Aldığımız, yığdığımız maldan ise, elde bir eser yok. Kırk yıllık kulluk buğdayımı didiklemiş, aşırmış fareler. Ambar boş, kalpler bomboş. Şimdi yeniden doğmanın, doğrulmanın, kalpleri; Allah sevgisiyle doyurmanın zamanı. Bunu duydum bu sabah. Hiç olmazsa kendimden başlayayım. Gücüm yetmiyor başkasına, nefsimden gayrısına…

Yerinde sarf edilmeyen bir sevginin cezasını ve belâsını dünyada dahi çekiyor kalbim. Ticaretten habersiz acemi tüccar gibi, cam parçalarının peşinde yıllarca elmas diye koştu, koştu da ne oldu? Yoruldu bugün, ihtiyar oldu gönlüm.

Yolumun üzerindeki işaretleri unuttuğum andan beri, bu yolun beni çıkmazlara sürükleyeceği belliydi zaten. Buralarda olmamalıydım. Giriş ve çıkışları karıştırmışım. İstanbul yerine yanlışlıkla Ankara’ya giden yok ama Allah’a giden yolda nedense çıkmazlara saplanan çok. Belli ki Sanatkâr unutulmuş, O’nu bildiren manevî işaretler de anlaşılmaz olmuş. Rahmetli Selahaddin Şimşek’in dediği gibi; “Çoklarının aradıkları doğru idi ama doğrular doğru yerlerde aranmazlarsa bulunmazlar.”

Bir çiçeği çiçek olarak sevmek, koklamak, değildi ki maksat. Bir çiçekten Rabbimizin isimlerine, cemâline ve güzelliğine yol bulacaktık. İşaretler, biz yolcular içindi. Yaratılan ne varsa her şey; çiçekten yıldıza kadar, yapraktan ağaca kadar hepsi Allah’tan bize bir işaretti. Mektuptu. Okuyabilmeliydik mektupları. Okuyabildik mi acaba? Ne gezer… Fânilerden bâkiye yol bulmalıydık. Bu güzelliğin kaynağına ulaşmalıydık. Ayıldık, uyandık derken yine gaflete daldık. Hem de binler defa. Horoz sesleri, köpek ulumaları arasında bir sabah hiç olmazsa bu sabah, şu ezanların davetkâr seslenişi ile, uyan be gönlüm, uyan artık. Uyan da yanlışını gör, yanmadan, pişman olmadan önce uyan artık.


ŞEYTANIN İŞİNİ, KENDİNDEN BİLME

Ey nefsim, ilerde başına gelecekleri bir bilsen. Bu dünyada çektiklerin onların yanında hiç kalır. Geç kalma. Bak, Rahman olan Allah, rahmet kucağını açmış, gitmemizi beklerken, ne diye gecikiriz? Neden böyleyiz anlamıyorum? İbadet desen sonra, sohbet desen yarın, yazmak, okumak desen ileride. Ne varsa hayra dâvet eden her şeyi devamlı öteliyoruz.

Uzaklaştırıyoruz kendimizden. Ey nefsim, yarınlarla randevun mu var? Şeytan işte, bu ninnilerle nefsimi uyutmuş, uyumuşum. Uyuduğumdan bile haberim yok. Allah’tan ki, uyandıran dâvetçiler var. Gözlerimi açmam yeterli. Gaflet gözünün perdeleri o kadar kalın ki, perde değil duvar sanki. Ey kalbim, yık şunları bir çırpıda. Açılan delikten, Rahman’ın nuru dolsun içeriye. Katranı pekmez diye yalayan nefsim. Melekût cihetine, iç yüzüne geç de eşyanın, neymiş gerçek sevgi, neymiş gerçek lezzet o zaman daha iyi anlayacaksın. “İnsanlar uykudadır. Ancak ölünce uyanırlar” deniliyor. Uyanışımız mahşere kalmadan uyanmalıyız.

Allah’ım, bir rüyadan bile kısa olan bu dünya hayatına, gaflet uykusuna daldırma beni. Bir sesle, bir nefesle, Habibinle, Sevgilinle, Kur’ân’ınla uyandır beni… Uyandır ki Allah’ım, uyuyanları da uyandırabileyim. Sevgilim, sevgili Rabbim. Daldırma beni karanlıklara, atma sakın yokluğun zindanlarına. Yapamam oralarda, dayanamam. Lütfen çağır beni huzuruna. Al beni ışıl ışıl o gecelerin nuruna. Yüce dâvetinin katına al, çıkar beni bu kuytulardan. Kurtar beni uçurumlardan.
Allah’ım, duâlarım adının anılmaya en lâyık bir zamanda yapılan bir duâ ise, mübarek ayların içindeki Mi’rac sırrı adına düşüncelerime de bir Mi’rac, bir yükseklik nasip et ya Rab. O Mi’rac ki, yücelişin, katına varışın, bütün mekânları geride bırakışın işaretiydi. Peygamberimin, Mi’rac’da Sana getirdiği hediyeyi unutmadım, unutamam.

İşte Mi’rac’ın binbir sırrı içinde, erimişliğin, yok olmuşluğun, şu dakikada bitmiş ve tükenmişliğin adına Allah’ım, doyumsuz duygularımı sonsuz nimetlerinle şereflendir.
Sensin bu kâinatın sultanı. Ebediyetlerin hükümdarı. Kalbimin ve sevgimin sahibi Sensin. Kâinatı ve sevgimi Yaratan… Sevdiklerimi Yaratan. Ne olur ömrümü, bu biricik sermayemi yanlış yollarda tüketmeme izin verme. Yanlış yerlere yönlendirmeye çalışan şeytanımdan ve nefsimden Sana sığınıyorum. Koru beni şerlerinden. Bir meleğinin eliyle, kalbime bir Nur, bir ışık gönder lütfen. Adımlarım yanlışa kaymasın. Bırakma beni, tut elimden.
Peygamberimin (asm) sohbet arkadaşlarının, hayallerini bile israf etmeyen o erişilmez kahramanların, o sönmeyen yıldızların, karanlık dünyamızın kutuplarının adına, Bedir’de, Uhud’da şehit düşenler adına affet. Şehitlerin efendisi, Uhud’un aziz hatırası, Hz. Hamza adına, Sevgili Peygamberimin (asm) onun mübarek cesedine damlayan o mübarek gözyaşları adına affet Allah’ım. Affet ne olur. Yaratılış toprağıma kattığın bu mayanın, bu sevginin hatırına affet. Doğru adrese ulaşamayanlar adına, yanlış sevgilerde boğulanlar adına, sevgisizlik çölünde kaybolup, yitenler adına beni, onları ve bütün duâma katılanları, hepimizi affet.
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
70
Konum
BURSA
selamünaleyküm hepinize hayırlı akşamlar
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt