__Fidan ve Sema__
Küçük fidan varlığını fark ettiğinde içini ısıtan bir sıcaklık hissetti.
Başını yukarı kaldırdığında muhteşem bir manzarayla karşılaştı.
Semaydı sıcak ve masmaviydi, o kadar büyülüydü ki küçük fidan
Başını hiç eğmek istemedi.
İçinin birden bire bu güzellikle ve devamında gelen güvenililirlik hissi hoşuna gitmişti.
Günler birbirini kovaladı ve ansızın birden gövdesinden aşağıya suların süzüldüğünü fark etti.
Bu ne demeye kalmadan her yanı sırılsıklam olmuştu.
Artık başını eğmekten başka çaresi yoktu çünkü eğmez ise su damlaları ona zarar verecekti belki.
Gökyüzünden inen damlalar durduğunda gözlerini açıp tekrar gökyüzüne baktı.
O muhteşem manzara yine gövdesini ısıtıyordu.
Sonra gövdesine bakmak için başını eğdiğinde yeni tomurcukları fark etti eskisinden daha çok
Büyümüştü sanki evet evet öyle olmuştu.
Ve sonra anladı ki başını eğmesinin bir sebebi vardı.
Ve bir daha su damlalarından ürkmedi. Her yağdığında başını artık rahatça eğebiliyordu.
Bu onun buyumesini sağlıyordu.
Günler birbirini kovaladı ve ansızın birden gövdesiyle beraber sağa sola sallandığını fark etti.
Bu da neydi onu bu kadar sarsan şey ne olsa gerekti.
Çaresizce sallanırken fidan artık fidancık olmaktan çıkmış kendini esen rüzgarın seyrine bırakmıştı.
Delicesine salanırken birden bire durdu ve ne olup bittiğini anlamaya çalıştı.
Sonra baktı ki gövdesinde ki yapraklardan bazıları uçup gitmişti ama yerine yenisinin çıkması için hazır bekleyen tomurcuklar gülümsüyordu.
Sonra anladı ki bu rüzgar eski ve yıpranmış tortusunu alıp yerine taze ve hızla çıkmayı sağlayacak zemin hazırlamıştı.
Artık rüzgardan da hiç şikayet etmedi her esişinde kendini onun yelkenine bıraktı.
Aylar geçti artık iyice buyumuştu ve güçlüydü öyle zannediyordu.
Bir sabah uyandığında gövdesinde ki beyazlığı fark etti.
Bu da ne olsa gerek diye yakınmaya başladı.
Sonra tepesinden aşağıya inen beyazlıkların hızla gelip yavaşca gözdesine ve yapraklarına yapıştığını hisseti
Artık iyice ağırlaşmıştı.
Yağmuru özledi, sonra rüzgarı en çokta güneşi.
Günler böyle geçerken yine aniden içine bir sıcaklık düştüğünü fark etti.
Başını kaldırdı, güneşi ve maviyi gördü. O kadar özlemiştiki.
Bu manzarayı hiç terk etmek istemedi.
Gövdesine inip yapışan beyazlıkların yavaş yavaş eridiğini fark etti.
Bir de ne görsün gövdesi eskisinden daha diri olmuştu.düşmekte olan kabuklarından sıyrılmış.
Taze ve dipdiriydi.
Sonra anladı ki bu yağan beyazlık onun diri kalmasını ve tazelenmesini sağlıyordu.
O günden sonra artık ne yağmurdan ne rüzgardan ve ne de kardan hiç şikayet etmedi.
Güneş ise onların ortak rölünü üstleniyordu.
4 mevsim onun için vardı ve o dört mevsim içinde yaşıyordu.
HAKAN FİDANCI
Sevgiyle kalın!..
Küçük fidan varlığını fark ettiğinde içini ısıtan bir sıcaklık hissetti.
Başını yukarı kaldırdığında muhteşem bir manzarayla karşılaştı.
Semaydı sıcak ve masmaviydi, o kadar büyülüydü ki küçük fidan
Başını hiç eğmek istemedi.
İçinin birden bire bu güzellikle ve devamında gelen güvenililirlik hissi hoşuna gitmişti.
Günler birbirini kovaladı ve ansızın birden gövdesinden aşağıya suların süzüldüğünü fark etti.
Bu ne demeye kalmadan her yanı sırılsıklam olmuştu.
Artık başını eğmekten başka çaresi yoktu çünkü eğmez ise su damlaları ona zarar verecekti belki.
Gökyüzünden inen damlalar durduğunda gözlerini açıp tekrar gökyüzüne baktı.
O muhteşem manzara yine gövdesini ısıtıyordu.
Sonra gövdesine bakmak için başını eğdiğinde yeni tomurcukları fark etti eskisinden daha çok
Büyümüştü sanki evet evet öyle olmuştu.
Ve sonra anladı ki başını eğmesinin bir sebebi vardı.
Ve bir daha su damlalarından ürkmedi. Her yağdığında başını artık rahatça eğebiliyordu.
Bu onun buyumesini sağlıyordu.
Günler birbirini kovaladı ve ansızın birden gövdesiyle beraber sağa sola sallandığını fark etti.
Bu da neydi onu bu kadar sarsan şey ne olsa gerekti.
Çaresizce sallanırken fidan artık fidancık olmaktan çıkmış kendini esen rüzgarın seyrine bırakmıştı.
Delicesine salanırken birden bire durdu ve ne olup bittiğini anlamaya çalıştı.
Sonra baktı ki gövdesinde ki yapraklardan bazıları uçup gitmişti ama yerine yenisinin çıkması için hazır bekleyen tomurcuklar gülümsüyordu.
Sonra anladı ki bu rüzgar eski ve yıpranmış tortusunu alıp yerine taze ve hızla çıkmayı sağlayacak zemin hazırlamıştı.
Artık rüzgardan da hiç şikayet etmedi her esişinde kendini onun yelkenine bıraktı.
Aylar geçti artık iyice buyumuştu ve güçlüydü öyle zannediyordu.
Bir sabah uyandığında gövdesinde ki beyazlığı fark etti.
Bu da ne olsa gerek diye yakınmaya başladı.
Sonra tepesinden aşağıya inen beyazlıkların hızla gelip yavaşca gözdesine ve yapraklarına yapıştığını hisseti
Artık iyice ağırlaşmıştı.
Yağmuru özledi, sonra rüzgarı en çokta güneşi.
Günler böyle geçerken yine aniden içine bir sıcaklık düştüğünü fark etti.
Başını kaldırdı, güneşi ve maviyi gördü. O kadar özlemiştiki.
Bu manzarayı hiç terk etmek istemedi.
Gövdesine inip yapışan beyazlıkların yavaş yavaş eridiğini fark etti.
Bir de ne görsün gövdesi eskisinden daha diri olmuştu.düşmekte olan kabuklarından sıyrılmış.
Taze ve dipdiriydi.
Sonra anladı ki bu yağan beyazlık onun diri kalmasını ve tazelenmesini sağlıyordu.
O günden sonra artık ne yağmurdan ne rüzgardan ve ne de kardan hiç şikayet etmedi.
Güneş ise onların ortak rölünü üstleniyordu.
4 mevsim onun için vardı ve o dört mevsim içinde yaşıyordu.
HAKAN FİDANCI
Sevgiyle kalın!..