ÖFKELENME KAYBEDERSİN
Sevgi, Muhabbet ve Hürmet üzerine…
Şükür ve sabır üzere olan daima kuvvetlidir.
Canlılar, İnsanlar, kaplanlar, aslanlar, yılanlar v.b… neden bunlar huzursuz ve bir saldırma halinde ömürlerini tüketiyorlar? Korktuklarından şüphesiz. Şüphesiz vahşi hayvanlar korktukları için saldırırlar. Başka türlü davranışa kabiliyetleri ve kudretleri olmadığı için aklı selim, hissi selim’den mahrum oldukları için.
Kuvvetli diye, sabır ve şükür üzere olana, önce kendi nefsine karşı bağımsız olana, sonrada herkese ve bütün dünyaya karşı bağımsız olarak davranabilen canlıya, insana denir, denmelidir. Nefsinin azabına, hıncına, hırsına mağlup olan, hırs ve kinleriyle hareket eden insan, başkalarına esir olan kişiden farklı durumda mıdır?
Hür ve kuvvetli insan, yırtıcı değil merhameti olan insandır. O, alemde aydınlık olan güneş misali bir varlıktır. Kin, zaafın ve esaretin sonucudur. Muhabbet, karanlığı aydınlatan rahmet dayanağıdır. Zayıf beddua eder, kavi dua eder. Kavi duanın sevgilisidir. Yeryüzünde rahmet ve şefkatle, muhabbetle fetholunmayacak belde yoktur. Şiddet ve kin kendini yener, yer bitirir kişiyi. Muhabbetin, dünyamızı daha ilk yaratılışta fethettiğini bilmeyenler bedbaht ve zayıf ruhlardır.
Yeryüzünün, toprağın kendi üstünde binbir sefaletle sürünenlere acıyarak sonunda bağrına bastığını, ümidin varlığımızı her an kovalayan ölümün üstüne gerilmiş bir örtü olduğunu biliyormusunuz?
Acımayan korkaktır ve gafildir. Evet kendi varlığından habersiz yaşayan –ama kendini haberli sanan- kendi olmaktan korkan zavallı… Sana sunulan emanetin sahibi ol! Güneş için ısıtmamak nasıl imkansızsa, kuvvetli ruhlar için de insanlara acımamak öylece imkansızdır. Merhamet, bütün akıl, yaygın ilahi bir cevherdir. O sevginin kaynağıdır. Sevgi ise kuvvetin, insanı gerçekten yaşatan bütün kuvvetlerin kaynağıdır. İlahi merhametin gerçekleşmesi için emanettir bize varlığımız, varoluşumuz. Toprağına merhamet tohumu ekilmeyen, serpilmeyen ülkeler nice tehlikelerle matem ülkesi oldu. Anlayışsızlık, merhametsizliğin ürünüdür. Merhamet eden, muhatabını anlar, anlayabilir.
Merhametin kudreti yoksa, acıyamazsın zira o en büyük kuvvettir, kudrettir. Acımayan mutluluğun anahtarını kaybetmiştir. Aslı bir olan dünya eserini durmadan tekmeleyen cahil kuvvet! Sen aczin timsalisin. Bu yolda gidişe her zaman acıyan Yunus’un aşkındaki kuvvete ulaşmak mümkün mü, kabil mi?
Biraz sonra, yarın çok geç olabilir. Kim öle, kim kala. Çünkü gerekçelerin sudan hikayeler. Unutma! İşlerini yarına, biraz sonraya, başka bir güne bırakanlar helak oldu! Yarın yaparım diyenler helak oldu. Devmet-i vid Hamid’in son cümlesini unutma, hürmet göster. (Gideceğin yere ulaştığın zaman, bizleri hayırla an ve vereceğin hükümde merhametli ol!)
Hepinizi Hz. Molla’nın selamı ile selamlıyorum.
Son Söz :İnsanın baş edemediği zamanı ve ölümü unutma! Unutma ki zaman, Murad-ı İlahi’yi idrak için verilmiştir. Ölüm ise ebedi yurdumuz, Ahiretin kapısıdır. Bu günden itibaren Ol kapıdan giriş sürecini ve sonrasını tefekkür eyle ve hayatını buna göre tanzim eyle… “Mü’minler gabya inanırlar…” O gayb alemi Yüce Kur’an’da o kadar net, açık, şeffaf bir şekilde ifade edilir, tasvir edilir ki, hiçbir açıklık, netlik bu tasvirler kadar şeffaf değildir.
----alıntı------Sevgi, Muhabbet ve Hürmet üzerine…
Şükür ve sabır üzere olan daima kuvvetlidir.
Canlılar, İnsanlar, kaplanlar, aslanlar, yılanlar v.b… neden bunlar huzursuz ve bir saldırma halinde ömürlerini tüketiyorlar? Korktuklarından şüphesiz. Şüphesiz vahşi hayvanlar korktukları için saldırırlar. Başka türlü davranışa kabiliyetleri ve kudretleri olmadığı için aklı selim, hissi selim’den mahrum oldukları için.
Kuvvetli diye, sabır ve şükür üzere olana, önce kendi nefsine karşı bağımsız olana, sonrada herkese ve bütün dünyaya karşı bağımsız olarak davranabilen canlıya, insana denir, denmelidir. Nefsinin azabına, hıncına, hırsına mağlup olan, hırs ve kinleriyle hareket eden insan, başkalarına esir olan kişiden farklı durumda mıdır?
Hür ve kuvvetli insan, yırtıcı değil merhameti olan insandır. O, alemde aydınlık olan güneş misali bir varlıktır. Kin, zaafın ve esaretin sonucudur. Muhabbet, karanlığı aydınlatan rahmet dayanağıdır. Zayıf beddua eder, kavi dua eder. Kavi duanın sevgilisidir. Yeryüzünde rahmet ve şefkatle, muhabbetle fetholunmayacak belde yoktur. Şiddet ve kin kendini yener, yer bitirir kişiyi. Muhabbetin, dünyamızı daha ilk yaratılışta fethettiğini bilmeyenler bedbaht ve zayıf ruhlardır.
Yeryüzünün, toprağın kendi üstünde binbir sefaletle sürünenlere acıyarak sonunda bağrına bastığını, ümidin varlığımızı her an kovalayan ölümün üstüne gerilmiş bir örtü olduğunu biliyormusunuz?
Acımayan korkaktır ve gafildir. Evet kendi varlığından habersiz yaşayan –ama kendini haberli sanan- kendi olmaktan korkan zavallı… Sana sunulan emanetin sahibi ol! Güneş için ısıtmamak nasıl imkansızsa, kuvvetli ruhlar için de insanlara acımamak öylece imkansızdır. Merhamet, bütün akıl, yaygın ilahi bir cevherdir. O sevginin kaynağıdır. Sevgi ise kuvvetin, insanı gerçekten yaşatan bütün kuvvetlerin kaynağıdır. İlahi merhametin gerçekleşmesi için emanettir bize varlığımız, varoluşumuz. Toprağına merhamet tohumu ekilmeyen, serpilmeyen ülkeler nice tehlikelerle matem ülkesi oldu. Anlayışsızlık, merhametsizliğin ürünüdür. Merhamet eden, muhatabını anlar, anlayabilir.
Merhametin kudreti yoksa, acıyamazsın zira o en büyük kuvvettir, kudrettir. Acımayan mutluluğun anahtarını kaybetmiştir. Aslı bir olan dünya eserini durmadan tekmeleyen cahil kuvvet! Sen aczin timsalisin. Bu yolda gidişe her zaman acıyan Yunus’un aşkındaki kuvvete ulaşmak mümkün mü, kabil mi?
Biraz sonra, yarın çok geç olabilir. Kim öle, kim kala. Çünkü gerekçelerin sudan hikayeler. Unutma! İşlerini yarına, biraz sonraya, başka bir güne bırakanlar helak oldu! Yarın yaparım diyenler helak oldu. Devmet-i vid Hamid’in son cümlesini unutma, hürmet göster. (Gideceğin yere ulaştığın zaman, bizleri hayırla an ve vereceğin hükümde merhametli ol!)
Hepinizi Hz. Molla’nın selamı ile selamlıyorum.
Son Söz :İnsanın baş edemediği zamanı ve ölümü unutma! Unutma ki zaman, Murad-ı İlahi’yi idrak için verilmiştir. Ölüm ise ebedi yurdumuz, Ahiretin kapısıdır. Bu günden itibaren Ol kapıdan giriş sürecini ve sonrasını tefekkür eyle ve hayatını buna göre tanzim eyle… “Mü’minler gabya inanırlar…” O gayb alemi Yüce Kur’an’da o kadar net, açık, şeffaf bir şekilde ifade edilir, tasvir edilir ki, hiçbir açıklık, netlik bu tasvirler kadar şeffaf değildir.