kalbiminurlandır
Eposta Onaylanmamış Üyeler
- Katılım
- 7 Tem 2008
- Mesajlar
- 4,040
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 34
Sevgi hayatımızın anahtar kelimelerinden biri. Sevgisiz bir hayatın lezzeti olmadığı gibi böyle bir hayatta huzuru yakalamak da zor. Sevgiyle büyüyen çocuktan, sevgiyle yapılan ibadete, hatta pişirilirken sevginin de katıldığı yemeğe kadar sevginin değdiği her şey bambaşka bir hale bürünüyor.
Sevgisiz kalan kalplere ise bencillik, para hırsı, merhametsizlik ve vahşet duyguları yerleşerek toplumu telafisi olmayan sonuçlara götürüyor. Türkiye’de 2007 yılında 166 bin boşanma davası görülmesi, son yedi yılda 50 bin kişinin cezaevine girmesi bunun kanıtı olarak karşımıza çıkıyor. Batı kültürünün ve kapitalist sistemin tüm dünyaya dayattığı yapay sevgi günlerinin tuzağına düşen Türkiye yapılan son Dünya Huzur İndeksi araştırmasında da 140 ülke arasında 115’inci sırada yer alıyor. Birçok Batı ülkesiyle birlikte dünyanın en huzursuz ülkelerinden biri haline gelmek için acaba nerede yanlış yaptık, diye sormamız gerekiyor. Sevgi ahlakını, Kur’an-ı Kerim’den ve Sevgili Peygamberimiz’den (s.a.v) öğrenen, Hz. Mevlana’dan, Yunus Emre’den, Hacı Bektaş-ı Veli’den dinleyen bu toplum nasıl oldu da bu kadar sevgisiz oldu? Sohbetlerimizin adı bile “muhabbet etmek” iken şimdi neden Sevgililer Günü gibi yapay günlerden medet umuyoruz.
HER DUYGUYA SEVGİ DENİLDİ, SEVGİ TÜKETİLEN BİR NESNE HALİNE GELDİ
Edebiyatçı-Yazar Belkıs İbrahimhakkıoğlu sevgiyi tarif ederken, tezahürleriyle farklılaşsa da kaynağının Cenab-ı Hak olduğunu söylüyor. Allah’ın yeryüzünde nurunun sönmeyeceğini, bu bakımdan sevginin baki kalacağını belirten İbrahimhakkıoğlu, günümüz insanının her duyguya sevgi diyerek sevgiyi tüketilen bir nesne haline getirdiğini sözlerine ekliyor. İbrahimhakkıoğlu, “Neyi çok kullanırsanız içini boşaltırsınız. Yaşadığımız sistem insanı her şeyin içini boşaltmaya odaklayan, yönlendiren, farkında olmadan şartlandıran bir sistemdir. Üzücü olan, Müslüman toplumların da bu sistemi kabullenmeleridir” diyor. Sistemin insanlara sürekli bir şeyler dayattığını ifade eden İbrahimhakkıoğlu, kapitalizmin işine yarayan Sevgililer Günü’ne, Anneler Günü’ne ve Babalar Günü’ne duygusallık yüklense bile mahiyeti itibariyle içinin boş olduğunu söylüyor.
Sevgisiz kalan kalplere ise bencillik, para hırsı, merhametsizlik ve vahşet duyguları yerleşerek toplumu telafisi olmayan sonuçlara götürüyor. Türkiye’de 2007 yılında 166 bin boşanma davası görülmesi, son yedi yılda 50 bin kişinin cezaevine girmesi bunun kanıtı olarak karşımıza çıkıyor. Batı kültürünün ve kapitalist sistemin tüm dünyaya dayattığı yapay sevgi günlerinin tuzağına düşen Türkiye yapılan son Dünya Huzur İndeksi araştırmasında da 140 ülke arasında 115’inci sırada yer alıyor. Birçok Batı ülkesiyle birlikte dünyanın en huzursuz ülkelerinden biri haline gelmek için acaba nerede yanlış yaptık, diye sormamız gerekiyor. Sevgi ahlakını, Kur’an-ı Kerim’den ve Sevgili Peygamberimiz’den (s.a.v) öğrenen, Hz. Mevlana’dan, Yunus Emre’den, Hacı Bektaş-ı Veli’den dinleyen bu toplum nasıl oldu da bu kadar sevgisiz oldu? Sohbetlerimizin adı bile “muhabbet etmek” iken şimdi neden Sevgililer Günü gibi yapay günlerden medet umuyoruz.
HER DUYGUYA SEVGİ DENİLDİ, SEVGİ TÜKETİLEN BİR NESNE HALİNE GELDİ
Edebiyatçı-Yazar Belkıs İbrahimhakkıoğlu sevgiyi tarif ederken, tezahürleriyle farklılaşsa da kaynağının Cenab-ı Hak olduğunu söylüyor. Allah’ın yeryüzünde nurunun sönmeyeceğini, bu bakımdan sevginin baki kalacağını belirten İbrahimhakkıoğlu, günümüz insanının her duyguya sevgi diyerek sevgiyi tüketilen bir nesne haline getirdiğini sözlerine ekliyor. İbrahimhakkıoğlu, “Neyi çok kullanırsanız içini boşaltırsınız. Yaşadığımız sistem insanı her şeyin içini boşaltmaya odaklayan, yönlendiren, farkında olmadan şartlandıran bir sistemdir. Üzücü olan, Müslüman toplumların da bu sistemi kabullenmeleridir” diyor. Sistemin insanlara sürekli bir şeyler dayattığını ifade eden İbrahimhakkıoğlu, kapitalizmin işine yarayan Sevgililer Günü’ne, Anneler Günü’ne ve Babalar Günü’ne duygusallık yüklense bile mahiyeti itibariyle içinin boş olduğunu söylüyor.