Gülüşü Yaralı
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 6 Şub 2008
- Mesajlar
- 5,741
- Tepki puanı
- 3
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
- Konum
- ha bura :)
- Web Sitesi
- www.facebook.com
Binbir ayrılığın verdiği acıyla; Yüreğimde parça parça sevdalarım.
Ellerimde solmuş çiçeklerim; Üzüntümde ve sevincimde,
Benliğime benden yakın olanı arıyorum...
Muhtaçken ruhum ve her uzandığım seraplaşırken; Gözlerimin önünde bırakıp gitmeyeni,
Nefesi ölüm kokmayanı, Sonu gelmeyeni arıyorum..!
Hiç düşündünüz mü dünya neden bu kadar güzeldir ya da öyle görünür?
Niçin sevilir ve sevilmeye lâyıktır tüm güzeller?
Niçin şu koca dünya küçücük bir kalbi dolduramayacak kadar küçük kalır?
Çünkü sonsuz bir sevgi barınır kalpte.
Sonsuzun yanında dünya da küçük kalır, içindekiler de.
İnsan bir sevdi mi, ne dünya kalır, ne de içindekiler...
Bir davaya sevdalanmak insanı o davanın yolunda nâr-ıbeyzâ eder. Vücudundan parçalar koparan kılıçlara karşı lâl kesilir
Ebu Akil gibi.
Sevda vardır; Uhutda kırılan inciye bedel bütün dişlerini söktürür Veysele de,
aceb şu muydu yoksa bu muydu diye diye..
Sonra Nebiler Nebisinin (Sallallahu aleyhi alihi ve sellem) hırkayı saadetini giyer.
bu sevda seyyahı.
Nebiler Nebisi (Sallallahu aleyhi alihi ve sellem) gönderir onu; bu kır çiçeklerinden başka râyiha duymamış Nebi Âşıkı Gül-ü Muhammediyi koklasın diye.
Sevda hasbî olursa muhakkak sevdiğine vâsıl eder insanı!
- Bülbül güle aşıktır ve mevsimi gelince gülşende birbirine kavuşturur Mevlâ onları..
- Tohumlar bahara, çiçekler meyveye, dallar yaprağa sevdalı gibi.
Ya bizler neye sevdalıyız acaba..? Bir an sonra sönecek yahut da elimizden uçacak fâni şeylere mi? Bir rüzgâr gibi geçen temelsiz ömre mi? Yoksa nazarımızı süsleyen ve iştihamızı açan şeylerle bizleri aldatmaya çalışan dünyanın fani lezzetlerine mi?
Hayır, bizler Mevlâya (Celle celalehu) sevdalıyız.
Onun yolunda çöllere de düşsek tıpkı bir gedâ gibi
rahmetini celbedinceye kadar Onun kapısında beklemeye kararlıyız...
alıntı
Ellerimde solmuş çiçeklerim; Üzüntümde ve sevincimde,
Benliğime benden yakın olanı arıyorum...
Muhtaçken ruhum ve her uzandığım seraplaşırken; Gözlerimin önünde bırakıp gitmeyeni,
Nefesi ölüm kokmayanı, Sonu gelmeyeni arıyorum..!



Niçin sevilir ve sevilmeye lâyıktır tüm güzeller?
Niçin şu koca dünya küçücük bir kalbi dolduramayacak kadar küçük kalır?
Çünkü sonsuz bir sevgi barınır kalpte.
Sonsuzun yanında dünya da küçük kalır, içindekiler de.
İnsan bir sevdi mi, ne dünya kalır, ne de içindekiler...


Bir davaya sevdalanmak insanı o davanın yolunda nâr-ıbeyzâ eder. Vücudundan parçalar koparan kılıçlara karşı lâl kesilir
Ebu Akil gibi.
Sevda vardır; Uhutda kırılan inciye bedel bütün dişlerini söktürür Veysele de,
aceb şu muydu yoksa bu muydu diye diye..
Sonra Nebiler Nebisinin (Sallallahu aleyhi alihi ve sellem) hırkayı saadetini giyer.
bu sevda seyyahı.
Nebiler Nebisi (Sallallahu aleyhi alihi ve sellem) gönderir onu; bu kır çiçeklerinden başka râyiha duymamış Nebi Âşıkı Gül-ü Muhammediyi koklasın diye.
Sevda hasbî olursa muhakkak sevdiğine vâsıl eder insanı!
- Bülbül güle aşıktır ve mevsimi gelince gülşende birbirine kavuşturur Mevlâ onları..
- Tohumlar bahara, çiçekler meyveye, dallar yaprağa sevdalı gibi.
Ya bizler neye sevdalıyız acaba..? Bir an sonra sönecek yahut da elimizden uçacak fâni şeylere mi? Bir rüzgâr gibi geçen temelsiz ömre mi? Yoksa nazarımızı süsleyen ve iştihamızı açan şeylerle bizleri aldatmaya çalışan dünyanın fani lezzetlerine mi?
Hayır, bizler Mevlâya (Celle celalehu) sevdalıyız.
Onun yolunda çöllere de düşsek tıpkı bir gedâ gibi
rahmetini celbedinceye kadar Onun kapısında beklemeye kararlıyız...
alıntı