Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sessiz (1 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,595
Tepki puanı
961
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Bazen sessizliği özler insan. Bir kısacık an için de olsa gürültüden uzaklaşıp sakin sakin dinlenmek ister.
O sessizlik içinde, sükûneti dinlemek ister doya doya.
Fakat medeniyetin ortasında değil. Şehirlerin, sokakların, binaların, kalabalıkların arasında değil.
Sessizlik tek bir yerde dinlenir:
Tabiatın kucağında.
Ve o sessizlik içinde konuşur yapraklar, ağaçlar, kuşlar, bulutlar.
Diller susar, şekiller ve renkler konuşur.
Niçin insan sessizliği özler ve niçin onu tabiatın kucağında dinler?
Niçin huzur vermez evler, arabalar, fabrikalar, gökdelenler, pazarlar, radyolar, televizyonlar?
Niçin insan bu kadar bağlı olduğu şeylerden kaçmak ister?
Niçin bütün insanların erişmek için çabaladığı şey, çoğu zaman insandan uzak yerde bulunur?
İnsan, tabiatın kucağında sessizliği dinler.
Çünkü bir yaprağın anlattığını hiçbir insan eseri ona anlatamaz.
Gerçi o bir ağaç dibinde sessiz sessiz düşünceye dalıp gitmişken, şehirler dolusu faaliyet, o anda da insanın etrafında sürüp gitmektedir.
Fakat sessiz, sadasız...
Her an yerin derinliklerinden tonlarca su görünmez hidroforlarla ağaçların tepesine taşınır da kimsenin haberi olmaz.
Ömrünü doldurmuş yapraklar sessizce düşer yere.
Sonra sessizce parçalara ayrılıp yerin altına iner ve öğütülür.
Yine kimsenin haberi olmaz.
Yerin altında ve üstünde şehirler dolusu tesisler çalışır durmaksızın.
Kimse farkına varmaz olup bitenlerin.
Farkına vardıklarımız, bir şiir güzelliğinde karşımıza çıkar.
Baharlar yazılır, güzler bestelenir, açanlar ve solanların herbiri ayrı ayrı güzellikleri sergiler bir muhteşem sessizlik içinde.
Doğum kadar ölüm de bir şiirdir tabiatta.
Medeniyet, tabiattaki örneklerine bakarak ilerler.
Kendiliğinden icad ettiği hiçbir şey yoktur insanlığın.
O örneklere yetişmek için çabalar, durur.
Teknoloji harikaları, seyredenlere parmaklarını ısırttırır.
Fakat örnekler, insan eserinin çok ilerisindedir.
Hiçbir uçak, ne bir sinek gibi iniş takımlarıyla sırtını kaşıyabilir, ne bir tombul serçe kadar sevimli olabilir.
Üstelik kuşlar hiçbir zaman uçarken çarpışmazlar.
...Ve, hiçbir zaman insan medeniyetinin ulaşamayacağı bir hedef, meydan okurcasına hükmeder kâinatın dört bir köşesinde:
Sessizlik.
Gerçi seslerin ayyuka çıktığı zaman da olur.
Bir çağlayan, bir kuş sürüsü, yahut ağustos böcekleri, veya göklerde yankılanan bulut nâraları, neredeyse kulağını sağır edercesine insanın dünyasını kaplayıverir.
Ama ses ne kadar yoğun veya şiddetli olursa olsun, gürültü yoktur kâinatta.
O sesler, bir şiir zarafeti içinde dinlenir.
Ama sessizlik, bazan şiirlerin en güzeli gibi gelir insana.
Doyasıya dinlemek ister onu.
Bazan yaprak hışırtılarının, bazan bir akarsu şırıltısının, bazan da kuşların eşliğinde.
Bazan da puslu bir akşamüstü, dalgalarla martıların sesleri arasında.
Çünkü sisi de güzel, pusu da güzeldir dünyanın.
Sesi de, sessizliği de güzeldir.
İnsan ona erişemez.
Ancak dinler ve zevk eder.
Çünkü kendisi de onu yapanın bir eserinden başka birşey değildir.
Ümit Şimşek


7fe3155db84b76e6fecdb8c.jpg
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Kâinat mescid-i kebirinde Kur’ân kâinatı okuyor, onu dinleyelim. O nur ile nurlanalım. Hidayetiyle amel edelim. Ve onu vird-i zeban edelim(sürekli okuyalım). Evet, söz odur ve ona derler…”Bediüzzaman’ın ifadesiyle Kâinat büyük bir mesciddir. Yedi gök, yer ve bunların içindekiler Allah’ı tesbih eder; O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Bu mescidi anlaşılır kılan ise Kur’an’dır.Kur’an, Güneşin Dünya’yı aydınlattığı ve ısıttığı gibi kalplerimizi aydınlatır, ısıtır. Şiddetli ışık gözleri kör ederken, Kur’an’ın kıyaslanamayacak güçteki ilahi ışığı göremeyen gözleri açar. İnsanların kalpleri imanla, ruhları da Kur’an ahlakıyla nurlanır… Kur’an, saygıyla içi titreyerek Rabb’inden korkup sakınanların yol göstericisidir. İnsana, hep doğru yönü gösteren bir pusula gibi rehberlik yapar.Kur’an, insanı ve kainatı anlamayı kolaylaştırır. Her okumada, insana ve Kâinata dair bir önceki okumadan farklı sırlar önümüzde açılır. O’nu okuyan, Allah’ın hikmetle yarattığı sayısız güzelliği, sarıp kuşattığı harikaları fark eder ve şuur kapısından içeriye girer.Kur’an ayetleri, gözleri Kâinat kitabına yönlendirir.
“… İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.
(Mülk Suresi, 3-4)
buyrulur ayette ve Allah’ın Sani sıfatına dikkat çekilir. Kur’an, büyük Sanatçının eserlerini kare kare bize izletir. Her kare O’nun bir tablosudur. Eşsiz benzersiz bir tablosu…İlâhi İradeden Gelen Şeriat-ı FıtriyyeAllah, Kâinatın işleyişini düzenleyen kanunlar koymuştur. Kâinattaki sayısız varlığın birbirleriyle olan uyumu ile oluşmuş muhteşem bir düzen vardır. Bu düzen, akılları hayrete düşüren detaylarla kusursuzca yaratılmış ve ince ayarlarla dengelenmiştir. Bu, “Şeriat-ı fıtriye”dir. Rabb’imiz, yarattığı sistemleri ve düzeni kontrolünde tutar, tüm Kâinattaki uyumu korur. Kâinat bütünüyle Allah’ın kusursuz yaratmasını, olağanüstü düzeni ve ölçüyü işaret eder.Bediüzzaman, her şeyin ölçü ile bağlandığını, kaderin her şeye bir miktar verdiğini şöyle ifade eder:“Nakkaş-ı Ezeli gözümüzün önünde kışın beyaz sayfasını çevirip, bahar ve yaz yeşil yaprağını açıp, yeryüzü sayfasında üçyüzbinden fazla çeşit mahlukatı kudret ve kader kalemiyle en güzel şekilde yazar. Birbiri içinde birbirine karışmaz; beraber yazar birbirine mani olmaz. Teşkilce, suretçe birbirinden ayrı, hiç şaşırtmaz, yanlış yazmaz.”Nakkaş-ı Ezeli kudret ve kader kalemini eksiksiz ve kusursuz kullanır. Kâinattaki bütün olaylar, Rabb’imizin iradesinden gelen şeriat- ı fıtriye ile düzenlenir.Kainattaki mucizevi uyum Yüce Allah’ın ayetidir. Samimiyetle bakabilen bir göz, tüm varlık aleminin yalnızca Allah’ın ayetlerinden oluştuğunu kavrayabilir. Evrendeki her milimetrekaredeki ayetler, sonsuz güzellikleri sanatının içinde yaratan Rabb’imizin varlığını ve sıfatlarını bize gösterir, bildirir.İnsan yalnızca kendi yaratılışını, ya da doğadaki bir varlığı incelediğinde, sistemlerdeki müthiş uyumu ve planlayan büyük ve eşsiz gücü görebilir. Kainattaki düzen, tesadüfe kesinlikle yer olmadığının ve Allah’ın varlığının açık delillerinden biridir.Mesela Dünya, Güneş çevresinde dönerken öyle bir yörünge çizer ki, her 29 km. de bir doğru çizgiden yalnızca 2.8 milimetrelik bir sapma gösterir. (Bilim ve Teknik Dergisi, Temmuz 1993) Eğer bu sapma 0.3 milimetre az veya 0.3 milimetre daha fazla olsa, yeryüzündeki canlılar donarak veya kavrularak ölürlerdi. Küçük bir bilye değil söz edilen, dev kütlesiyle Dünya’nın bu hareketi, milyarlarla ifade edilen büyüklükteki sistemlerin milimetrik dengelerle korunması mucizesidir.Yalnızca Dünya ve Güneş mi? Milyarlarca yıldız ve galaksi kusursuz bir uyumla, tespit edilmiş yörüngelerinde sürekli hareket ederler. Yıldızlar, gezegenler ve uydular hem kendi etraflarında, hem de bağlı bulundukları sistemlerle birlikte dönerler. Hatta bazen içinde yaklaşık 300 milyar yıldız bulunan galaksiler birbirlerinin içinden geçerler; ancak evrendeki düzen ve uyum asla bozulmaz.Ve gökten belli bir ölçü ile inen yağmur. Yağmurun sahip olduğu ölçülerden biri, her yıl dünyaya yağan yağmurun ve buharlaşan suyun ölçüsünün aynı olmasıdır. Bir diğeri ise yağmurun düşüş hızıdır. Eğer yağmur damlası kendisiyle aynı ağırlık ve büyüklükteki bir cisimle aynı yükseklikten aynı şekilde düşecek olsaydı, bu durumda tarlalar, evler ve arabalar hasar görürdü.Hayat kaynağımız suyun ise özellikleri ve önemi kadar oluşumu da oldukça düşündürücüdür. İki hidrojen atomu ve bir oksijen atomunu su molekülü oluşturacak şekilde birleştirmek, yüzlerce yıl da bekleseniz oldukça zordur. Ancak dünyanın her yerindeki denizler, nehirler ve göller; tümü Allah’ın üstün yaratmasına örnektir.Kur’an kainat kitabını okuyor, okutuyor, şifrelerini çözüp, sırlarını açığa çıkarıyor. Kur’an, kainatın yanı sıra dünya hayatının ve amacının, ölümün ve sonsuz ahiretin gerçeğini bize öğretiyor.Mesela dünya hayatındaki imtihanı kavrayamayan insanların zorluk zamanlarında ya da bir felaketle karşı karşıya kaldıklarında isyana varan sözlerine tanık oluruz. “Madem Allah kullarına karşı çok merhametli, neden böyle zorlu olayları yaratıyor?” diye düşünürler.Ancak insan, iman ve Kur’an penceresinden baktığında bunun en önemli sebebinin, insanın dünya hayatında zorluk ve sıkıntıyla eğitilmesi olduğunu görebilir. Zorluklar olmalı ki insan Allah’a olan bağlılığını, aşkını ve sadakatini kanıtlayabilsin. Yaşadığı her zorluk insana, Rabb’inin üstün gücü karşısındaki aczini hatırlatır. İnsan, yaşanan felakete engel olamadığında, aczinin ve Allah’ın yardımına ne denli muhtaç olduğunun farkına varır; verilen nimetlerin önemini daha iyi takdir eder.Bediüzzaman Kur’an’ın, Kâinatın en büyük yorumcusu ve tercümanı olduğunu şöyle ifade ediyor:“Evet, Kur’ân-ı Hakîm, şu Kur’ân-ı Azîm-i Kâinatın en âli bir müfessiridir(yorumcusudur) ve en beliğ(en uygun ve güzel söz söyleyen) bir tercümanıdır. Evet, o Furkandır ki, şu kâinatın sayfalarında ve zamanların yapraklarında kalem-i kudretle yazılan âyât-ı tekviniyeyi (görünen ayetleri) cin ve inse ders verir…”Şu Saniyede…Siz sessiz sakin bir ortamda bu yazıyı okurken, haberiniz bile olmadan Kâinatın her santimetrekaresinde tek bir saniyede bile sayısız faaliyet sürüyor.Şu saniye, vücudunuzda 20 trilyar (20.000.000.000.000.000.000.000) metabolik reaksiyon gerçekleşti. Dahası bu işlem etrafınızdaki insanlar, anneniz babanız, kardeşleriniz, dostlarınız, iş arkadaşlarınız, televizyon ve gazetelerde gördüğünüz, kısacası şu an yaşayan milyarlarca insanda gerçekleşti.Şu saniye, bir sinek 500 kez kanat çırptı. Ve yeryüzündeki trilyonlarca sinek, geçen 1 saniye içinde 500 kez kanat çırptı.Şu saniye, 300 milyar galaksiden biri olan Samanyolu Galaksisindeki yıldızlardan biri olan Güneş, 564 milyon ton hidrojeni 560 milyon ton helyuma çevirdi. Böylece Dünya’ya ısı ve ışık enerjisi sağladı.Evet, Üstad’ın ifadesiyle, büyük bir Kur’an gibi ince ve derin manalar ifade eden Kâinatın gözle görünen âyetleri, o âyetlerin noktaları ve harfleri sayısınca mucizeler gösteriyorlar.Şimdi susun lütfen ve dinleyin; “Kâinat mescid-i kebirinde Kur’ân Kâinatı okuyor!”Fuat Türker
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt