Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

şeriatın metoduna aykırı tezler (1 Kullanıcı)

HUSEYIN SASMAZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
1,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
ŞERİATIN METODUNA AYKIRI TEZLER
İslâm'a davet ederken; Rasulullah (s.a.v.)'in metodunu, onun metoduna bağlanmamızın önemini ve onun dışına çıkılmamasının gerektiğini söylediğimiz zaman, arkasında bir kısım İslâmi cemaatların veya Müslüman düşünürlerin bulunduğu kimselerden bu konu ile ilgili çeşitli tezlerle karşılaşmaktayız. Biz bu tezleri ileri sürenlere bakmadan tezlerin kendisini ele almak istiyoruz. Müslümanların şaşkınlık içerisinde kalmaması, bu tepkiler içerisinde boğulup kaybolmaması veya davayı yüklenmekle ilgili şüphelere sahip olmaması için hızlı bir şekilde bu tezlerin neler olduğunu arzedeceğiz. Bunların en önemlilerinden bazısı şunlardır:




1. Tez: Hilâfeti Kurma Farziyeti Yalnız Yöneticileri ve Onların Çevrelerini Buna Çağırmakla Sınırlıdır



İnsanlardan bir grub, insanlara liderlik etmekte, yönetim işini elinde bulundurmaktadırlar. Eğer bunlar davete icabet ederlerse, toplum İslâm lehine çevrilir ve böylece değişir. Bu kişileri böyle bir anlayışa iten sebep ise, onlarca şöyle ifade ediliyor: "Sıradan Müslümanları çağırmak, davetçileri, yöneticilerin zelilleştirme operasyonuna maruz bırakır. Bu ise kişinin sabrı ve takati dışında bir işi üstlenmesi demektir. Böyle bir davranış ise şeriatça nehyedilmiştir. Çünkü Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor "Müslüman'ın kendi kendini zillete uğratması doğru değildir." Soruldu ki: "İnsan nasıl kendi kendini zillete uğratır?" Dedi ki: "Dayanamayacağı belaya maruz kalmasıdır."

Toplumlardaki davet hareketlerini inceleyen kimse, bunların zulüm, fısk, şaşkınlık, sıkıntı ve meşakkatlerin çoğalıp arttığı zamanlarda ortaya çıktığını görür. Yalnız Allah'a kulluk etmekten ve Allah'ın hakimiyetinden uzaklaşıldığı zaman bu türden görüntüler toplumu kuşatır. Bu sebeplerdir ki bütün Peygamberler, Muhammed (s.a.v.) de insanları ilk önce yalnız Allah'a iman etmeye ve yalnız O'na kulluk etmeye davet etmiştir.

Geçmişteki veya günümüzdeki toplumlar genel olarak yöneticiler ve onların çevreleri tarafından yönetilmiştir. Batıl inançlar, tasavvurlar ve bunlardan kaynaklanan kanunlar hep bunların çıkarları doğrultusunda ortaya konmuştur. O yüzden makam ve çıkarlarını korumak için bunları himayeleri altına alırlar ve onları savunma işini üstlenirler. Bundan dolayı uyanık bir bedevi Arap Rasulullah (s.a.v.)'in davetini ilk defa için duyunca şu derin ve isabetli sözü söyledi. "Bu dava krallar tarafından kerih görülür." Toplumlardaki insanlar, yöneticilerin ve bunların çevrelerine boyun eğerler. Etkileyen değil etkilenen olurlar. Onları sevmeseler bile onların kendileri üzerine uyguladıkları hükümlere boyun eğerler. Yöneticilere, onların çevrelerine ve uyguladıkları düzene karşı çıkıp değiştirmek istediklerinde karşılaşacakları tepkiyi bilirler.

Allahu Teâla tarafından, hakla aydınlatmak ve sahih yola ulaştırmak için gönderilen Peygamberler, ilk önce kavimlerindeki yöneticiler ve onların çevreleri tarafından reddedilmişler ve karşı çıkışlara maruz kalmışlardır.

Yöneticilerin çevreleri şunları kapsar; yöneticilerin yardımcıları, çıkar çevreleri ve çok zengin iş adamları. Bunlar insanların liderleri ve önderleri olurlar. Yöneticiler için gerekli olan siyasi ve fikri ortamı oluştururlar. Yöneticiler bunlara dayanırlar ve onların desteğini alırlar. Allahu Teâla, bunların Peygamberler ve davetlerine karşı gelme hususunda öncülük yapanların ta kendileri olduklarını belirtmiştir. Çünkü mal, para ve makam sahibi olma sevgisi ve isteği kalplerini doldurmuştur. Onların çıkarları merkezlerine ve yönetime doğru olmuştur. Bundan dolayı, Allahu Teâla'ya davet edilince, bu kesim davanın, kendi çıkarlarıyla ve merkezleriyle çeliştiği endişesine kapılıp davaya karşı cephe oluştururlar. Yöneticilerin kalplerini davaya karşı kinle doldururlar. Bununla savaşma işini ve yok etme hareketini onlara süslü gösterirler. Böylece yöneticiler kesimi de kendi göğüslerinde sakladıkları şer ve günahla o çevrenin çağrısına ve nasihatına uyarlar. Böylece Allah'ın Peygamberleri ile bu yöneticiler ve çevreleri arasında mücadele başlar. Aralarında fikri kavga ve siyasi mücadele kızışır. Her iki taraf, halkı kendi yanına çekmeye çalışır. Nebiler silahsız, güçsüz ve doğru sözün gücü dışında başka güce malik olmadıkları halde hak silahıyla hakka davet etmekle kaim olurlar.

Yöneticiler ve çevreleri peygamberlerin davetlerini başlangıçta batıl iddialarla çürütmeye gayret ederler ve şöyle iddia ederler: "Bu davetçilerin sözleri bir büyüdür, eskilerin masallarıdır, bunlar yalancıdırlar. Buna inanan kimseler beyinsiz, ve insanların en alçağı ve düşüğüdür."
Islm'a Davet - ERATIN METODUNA AYKIRI TEZLER
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt