"Kahrolsun Şeriat!" diye sokaklara dökülen güruha karşı Müslümanların tavrı ne olmalı?
"Kahrolsun Şeriat!" diye sokaklara dökülen güruh, sanırım iki gruba ayrılır. Bunlardan bir tanesi cahillerdir, bilmeyenlerdir. Yani İslâm'a dine inandığı halde, kendisine "Din başka, şeriat başkadır; şeriat İslâm'dan değildir. Şeriat birtakım yobazların, istismarcıların, din tacirlerinin kendiliklerinden ortaya koydukları kurallardır. Onun dinle, Kur'ân'la, Sünnet'le alâkası yoktur ve bu kurallar insanlığı Ortaçağın karanlığına götürmektedir. O halde herşeyden önce Müslümanlar bunlarla mücadele etmeli, bu anlamda şeriatın hayatlarına girmemesi için çalışmalıdırlar" diye anlatılan, bu anlamda kafaları karıştırılan insanlardır. Bunlar "Kahrolsun Şeriat" diye bağırdıklarında İslâm'dan çıkmazlar, dinden çıkmazlar, ama bir hususun doğrusunu anlamak için yeterince gayret sarfetmedikleri için; şeriatın çeşitli anlamlarını bildikleri, bu kendilerine söylendiği ve bu kelimeyi kullanarak arkasından da 'kahrolsun' dediklerinde, şeriatı hakikatine uygun olarak kullanan, algılayan ve yaşayan insanların bundan rencide olacaklarını bildikleri veya bilmeleri lazım geldiğinden dolayı da sorumlu ve kusurludurlar.
"Kahrolsun şeriat" diye bağıranların ikinci grubu ise doğrudan doğruya dine ve özellikle İslâm'a karşı olanlardır. Belki Allah'a inanmayan, kesin olarak İslâm'ı kabul etmeyen insanlardır. Peygamber Efendimiz'i, O'nun getirdiği dini, nizamı benimsemeyen, ona karşı çıkan, en doğrusunu Kitâb ve Sünnet'in özünden anlatsanız dahi ona karşı çıkan "Ben bağlayıcı, iktisat, siyaset, hukuk, ahlâk, cemiyet kuralı istemiyorum. Vahye, dine dayalı, yani Allah'ın gönderdiği böyle bir kuralı tanımıyorum. Ben hayatımı aklıma ve arzuma göre yaşamak istiyorum. Bu anlamda hür ve özgür olmak istiyorum" diyen insanlardır. Yani dine, İslâm'a, Allah'a, peygambere, bu anlamda baş kaldıran insanlardır. Elbette ki onları bizim tekfir etmemize gerek yok. Elmaya elma, armuta armut, taşa taş, suya su demek gibi onlar da Müslüman değildirler. Belki de kendilerine Müslüman dediğinizde bundan rahatsız da olabilirler, oluyorlardır.
Bunlara karşı tavrımız ne olmalıdır? Birincilere doğruyu anlatmalıyız. Çünkü onlarla biz aynı değeri paylaşıyoruz. Madem ki biz de, onlar da Müslümanız, Allah'ı, Peygamber'i, Kitâb'ı kabul ediyoruz. Oturup şeriatın ne olup ne olmadığını, ona kahrolsun demenin caiz olup olmadığını söylemeliyiz. Kendilerine şeriat diye anlatılmış olan şeyin şeriatla alâkasının olmadığını anlatmalıyız.
İkinci gruba gelince onlara karşı tavrımız sabredebildiğimiz ölçüde şöyle olmalıdır: Biz bir geminin içerisinde beraber yaşıyoruz. Başka bir Türkiye, başka bir vatan, başka bir ülke yok. Bu ülke, her bir karışı bizim ecdâdımızdan birkaçının kanıyla kazanılmış, elde edilmiş ve "dârü'l-İslâm" olmuş, yani Müslümanların yurdu, ülkesi olmuş bir yerdir. Eğer sulh içerisinde insan hak ve hürriyetlerini karşılıklı olarak tanımak sûretiyle bu topraklar üzerinde yaşamak istiyorsak, bazı ortak değerler ve ilkelerde anlaşmamız gerekir. Aksi halde "Kahrolsun Şeriat" diyenler sokaklara dökülürse, "kahrolsun falan ve filan" diyenler de sokağa dökülmek durumunda kalırlar. Sonra sokaklar onları bir meydanda birleştirir. Yakın tarihimizde defalarca yaşadığımız manzaraları yeniden yaşarız. O halde, bütün bunları hatırlattıktan sonra, "Kahrolsun Şeriat" diyen ve İslâm'ı din olarak bizimle paylaşmak istemeyen insanlara "Sizin dininiz size, benim dinim bana" kaidesince davranmak gerekir. Yani: "Sizin bir dininiz ve inancınız vardır; bizim de dinimiz ve inancımız vardır.
Geliniz karşılıklı olarak her bir ferdin ve grubun kendi inancını yaşaması hak ve imkânını birbirimize tanıyalım. Siz kendi inancınızı yaşayın, biz kendi inancımızı yaşayalım. Hiçbirimiz karşı tarafa inanç ve nizam dayatmasın. Her birimiz kendi inancımızı yaşama konusunda yardımlaşalım; yani insan hak ve hürriyetlerini koruma mevzuunda yardımlaşalım. Bir başka gücün, bir başka grubun hangimize olursa olsun, istemediğimiz, benimsemediğimiz bir inancı, bir nizamı dayatmasını engelleyelim. Laikliği, demokrasiyi böyle telakki edelim. Bu telakki içinde yardımlaşalım, anlaşalım ve bu ülke üzerinde yaşayalım. Yani, siz sokaklardan evinize, işinize çekilin. Ağzınızdan da 'kahrolsun şeriat' kelimesini çıkarın. Bir daha bu kelimeyi çıkarmayın. Aksi halde, Müslümanlar da, yani doğru mânâda şeriata bağlı olan insanlar da sizin inancınıza zıt olan şeyleri haykırırlar."
Hâsılı, ister yanlış anladığı için, ister doğru anladığı halde benimsemediği için şeriata karşı çıkan ve "Kahrolsun Şeriat" diye bağıranlarla kavga etmeden önce birileri bir yerlerde oturup karşılıklı olarak anlamayı ve anlaşmayı denemeleri gerekir.
PR.DR.HAYRETTİN KARAMAN