Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ŞER GÖRÜNEN HAYIR.... (1 Kullanıcı)

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
ŞER GÖRUNEN HAYIR Umulur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır. Umulur ki, sevdiğiniz bir şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara Suresi: 216)


ŞER GÖRÜNEN HAYIR

Pencereden içeriye dolan çam kokusuyla gözlerini araladı. Yavaşça doğruldu yatağından. Artık rahatça hareket edebiliyor, yardıma ihtiyaç duymuyordu. Hastanenin dışarısı rahatlıkla görülüyordu. Çam ormanlarının içinde bulunan bu hastane, göle nazırdı. Her taraf yemyeşil bir örtüyle kaplıydı. Mavi göle baktı. Yakamozu göz kamaştırıyordu. İçi huzurla doluyor, ruhu sükunet buluyordu bu doyumsuz manzaraya baktıkça. Aklına doktorunun sözleri geldi. “Geçmiş olsun! Tehlikeyi atlattın, iyileştin artık…” demiş, “Allah kurtarsın!” diye eklemişti. Delikanlı, on sekizinde henüz lise son sınıf öğrencisi bir tutukluydu. Gurbet elde hastanedeydi. Kalbine pil takılmış, başarılı bir ameliyat geçirmişti. Uzun boylu, zayıfa yakın, akşar tenli, zeki ve çalışkandı. Yaşadıklarını düşündü gölün muhteşem güzelliğine bakarken: On ay kadar önceydi. Son sınıfı bitirme heyecanıyla beraber, üniversite telaşı sarmıştı onu. Fakat ağrıları gittikçe artıyordu. Ciddi bir şekilde kalbinden rahatsızdı. Babası hastane hastane gezdirmiş, imkansızlık ve çaresizlik denizinde bocalamıştı. Ameliyat, doktor, hastane parası gibi masraflar belli olunca, beli bükülmüştü. Babasının çaresizliğine üzülüyordu delikanlı. İş yeri sahibi olmasına rağmen istenilen ücret, gücünün üzerindeydi. Zaten işleri de kötü gidiyordu. Yine de çalmadık kapı bırakmıyordu babası. Aile, sıkıntılı günler yaşıyordu. O gün okul çıkışı evde aynı sorun gündem olmuş, canı sıkılmıştı delikanlının. Her zamanki gibi camiye yöneldi o akşam. Huzurun kucağına sığındı. Akşam namazını cemaatle kıldı. Ellerini açtı. Büyük bir edep ve huşuyla Rabbine yöneldi. Ailesinin içinde bulunduğu çıkmaz için yakarışlarda bulundu. Rahatlamış bir şekilde yüzüne sürdü ellerini. Her akşam evinin yakınındaki camiye uğrar, Kur’an-ı Kerim derslerine katılırdı. Mahallenin çocuk, genç ve ihtiyarları, geri kalmazdı Kur’an derslerinden. Minik gözlerde okumayı sökmenin heyecanını gördükçe, tatlı bir sıcaklık yayılırdı yüreğine. Hastalığını unutur, tebessüm sadakaları dağıtırdı çevresine. Yatsı sonrasıydı evde. Babası oflayıp pufluyordu. Anlaşılan yine bulamamıştı ameliyat parasını “Allah’ım! Nedir bu başımıza gelenler?.. Bir yandan şu hastalık, bir yandan da işlerin kötü gitmesi…” İniltilerini duydu. Annesi onu teselli ediyordu. Yanaştı babasına: “Üzülme baba!” dedi. “Bir hayır vardır bu işte elbet. Allah’a dayanalım, Ona güvenelim. Hem siz bana demiyor muydunuz her zaman: “Şer görünen şeyde belki bir hayır vardır” diye…” Sevgi dolu bakışları üzerinde hissetti. Şefkatli bir el uzandı. Başını tutup kendine çekti. Alnında sıcak bir buse hissetti delikanlı. Gece yarısıydı. Kapıları kırılırcasına vuruluyordu. Paldır küldür içeri dalınmış, yatağından ailesinin gözü önünde, gözaltına alınmıştı. Hasta halini fark ettiklerinde fiziki işkencenin dozunu düşürmüştüler. Yapılan hakaretleri, eziyetleri hatırladı… Savcılıktan sonra hakimin karşısına çıkmış, derken kendini cezaevinde bulmuştu. Suçu: Kur’an öğretmek, bu sebeple camiye gitmek… Tatlı bir tebessüm yayıldı simasında: “Suçsa bu” diye düşündü, “… razıyım bu şerefli suçu taşımaya.” İlk görüşüydü ailesiyle. İçine demir parmaklıklar döşenmiş çift camların önündeydi annesi. Arkasında da birkaç günde adeta ihtiyarlamış, yüzüne keder ve hüzünden mühür vurulmuş, dili tutulmuşçasına konuşamadan duran babası vardı. -Hoş geldin ana! Dedi sevinçle -Anan sana kurban olsun oğlum! Nasılsın? Sana çok hakaret ettiler mi?... -İyim ana, merak etme. Hastayım diye fazla hakaret etmeye korktular. Ama aynı gece gözaltına alınan arkadaşlarıma çok işkenceler ettiler. Elektrik, soğuk ve tazyikli su, askı, falaka, kaba dayak… Sustu bir an, annesinin gözlerine baktı. Ağlıyordu annesi: -Üzülme Ana! mazlumların sahibi Allah’tır… dedi. Hala ağlıyordu annesi. Garipsedi: -Niçin ağlıyorsun ana? İyiyim dedim ya! Sesine ve hareketlerine samimiyet vererek biraz geri çekildi. -Bak ana! Dedi. Bak! İyiyim vi! Dedi. Gülümseyerek. -Nasıl desem oğul? dedi efkarla annesi. Önce hastalığın, sonra temin edemediğimiz ameliyat masrafların, derken şimdi de cezaevi… Başımızda bir felaket bulutudur dolaşıyor. Bir haftada ihtiyarlardı baban… Saçlarına kır düşmüş, ağarmış; hüzün dolu babasına baktı. Annesine döndü tane tane konuştu: -Ana! Hakkımızda neyin hayır, neyin şer olduğunu/olacağını bilemeyiz. Belki zindan gizli hayırlara gebedir. Dün şu ayetle karşılaştım ana Kur’an okurken: “… Olabilir ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olabilir ki sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”[1] Kim bilir, Rabbimiz belki iyi görmediğimiz zindanda, bize bilmediğimiz ihsanlar ve lütuflarda bulunur… Elleriyle gözyaşlarını sildi annesi. Aklına gelmiş gibi konuştu: -Yüce kelamı konuşan ağzına kurban olduğum. Ben pek bilmem amma, duyduğum kadarıyla Hz. Yusuf (a da zindana atılmış. Sonra Mele Said[2] de… Demek ki zindan iyilere de han olurmuş. Kendini üzme yavrum. Kötü bir sıfatla zindana girmektense “Kur’an dersi verdi.” diye girmek daha iyidir. -Ana! Canım ana… Günler, derken aylar geçti. Zindan medresesi manevi mektep, Yusufî ahlak edep oldu delikanlıya. Şer sanılan mekan hayra tebdil olurken, bir başka gelişme yaşandı: Rahatsızlığı arttı delikanlının. Revir, hastane derken kendisini Çukurova’nın bu üniversite hastanesinde buldu. Ciddi rahatsızlığının farkına varan doktorlar, buraya sevk etmişlerdi.Tahliller, tetkikler, ilaç kokulu koridorlar… Neticede ameliyatına karar verildi. Tutukluydu. Hiç masraf yapmadı. Babasının karşılayamadığı o büyük meblağ, ilahi lütufla ödenmedi bu hastanede. Kalbine yerleştirilen pille iyileşmişti. Şer sanılan zindan, maddi ve manevi hayır kapıları açmıştı delikanlıya. Mavi gölün uyuyan bir bebek misali dingin, sütliman suyuna baktı. Avukatından aldığı habere göre, döner dönmez tahliye olacaktı. Yakında memleket yolu görünecekti. Yüzüne bir tebessüm yayıldı. Serin bir meltem ve çam kokusu çarptı yüzüne. Dudaklarından ilahi bir kelam döküldü. “..
Olabilir ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olabilir ki sevdiğiniz şey de sizin için şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz B)B)
 

ravzanuru

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Kas 2006
Mesajlar
190
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ŞER GÖRÜNEN HAYIR....

S.A
RABBİMİZ her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Herkesin kazandığı (hayır) kendine, yapacağı (şer) de kendinedir. Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!

Zilzal suresinde ise, hayır ve şer gene insan tarafından yapılmış ve işlenmiştir.
7. Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür.
8. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.
HER HAYIRDA BİRŞER
HER ŞER DE BİR HAYIR VARDIR.
HAYIRLA KALINB)B)B)
ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ŞER GÖRÜNEN HAYIR....

ravzanuru yazdı:
S.A
RABBİMİZ her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Herkesin kazandığı (hayır) kendine, yapacağı (şer) de kendinedir. Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!

Zilzal suresinde ise, hayır ve şer gene insan tarafından yapılmış ve işlenmiştir.
7. Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür.
8. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.
HER HAYIRDA BİRŞER
HER ŞER DE BİR HAYIR VARDIR.
HAYIRLA KALINB)B)B)
ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM

HER HAYIRI ŞER BİL.....HER ŞERİ HAYIR BİL.......
 

siyah_beyaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Eyl 2006
Mesajlar
2,656
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ŞER GÖRÜNEN HAYIR....

Her zahmetin altında Rabbin bir rahmeti vardır mutlaka ...
Bazen o rahmeti, hayırı göremiyor gözlerimiz ... yakınmaya, sızlanmaya başlıyoruz ...
Allah affetsin günahımızı ... Çok güzel bir paylaşımdı kardeşim ... eline sağlık ...B)
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ŞER GÖRÜNEN HAYIR....

siyah_beyaz yazdı:
Her zahmetin altında Rabbin bir rahmeti vardır mutlaka ...
Bazen o rahmeti, hayırı göremiyor gözlerimiz ... yakınmaya, sızlanmaya başlıyoruz ...
Allah affetsin günahımızı ... Çok güzel bir paylaşımdı kardeşim ... eline sağlık ...B)
AMİN KARDEŞİM.....RABBİM HEPİMİZE ŞU HAYATA ŞERİN İÇİNDEHAYIRI,HAYIRIN İÇİNDE ŞERİ GÖREN BİLEN KULLARINDA EYLESİN...
 

BRC

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Kas 2006
Mesajlar
236
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ŞER GÖRÜNEN HAYIR....

"Şüphesiz ki, Rabbim her şeyin en hayırlısını bilir ve en güzelini yapar..
O'nun (c.c) verdiği her hüküm hayırdır.."

Ellerinize sağlık.. A.E.O B)
 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
ankara
RE: ŞER GÖRÜNEN HAYIR....

Allah razı olsun. mutlak bilgi sahibi Rabbime hamd olsun..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt