ismail fakihullah
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 15 Haz 2006
- Mesajlar
- 280
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Seni Özledik Efendim ...
İş, güç, yalnızlık,güneşzilik ve günsüzlük...
Yeni yazının başlığı böylemi olsa acaba.
Yada yazı yazamasam.
Köşe yazarlarının, entelektüellerin, düşünürlerin, gazetecilerin dönüp dolaştıkları yerleri bugün aklımdan geçirmesem diyorum.
Bugün akımların etkisi altında kalmayıp, irademin ve bedenimin secde ettiği Allah’ın Habibi için toplasam kalemlerimi ve birleştirsem.
Bütün akılların birleşip onun kullandığı bir bağların derinliğine erişemeyeceklerini bilerek bütün kalemlerimi toplasam ve çok bilmişliğimi, artristik kelimelerimi, felsefik tartışmaların ateşlediği nefsimi, dağ kılmak yerine dağlasam bugün...
Peygambere bir mektup yazsam...
Ellerim hiç bu kadar titrememişti efendim.
Kütüphanedeki hiçbir kitabı tanımıyorum seni düşününce, kitaplarıma kaldığım yerden devam edemiyorum.
Fikri tartışmalarda savunacağım düşünceleri bile savunamıyorum.
Sonu izmle biten düşüncelerin yozluğunu umursamıyorum.
Kesip biçenlere, atıp tutanlara, entelektüel dergahın içinde, tanrı kabul ettikleri bilimin savrukluğuna aldırmıyorum.
Sen olsaydın diyorum, tartşılmazdı kavramlar, uzlaşırdık her konuda...
Demogoji yaparak kutsanan beyinlerce, iteklenen herşey biterdi.
İlmini alır haddimizi bilirdik.
Azıcık susardık, sen olsaydın burnumuzun dikine gitmezdik.
Aklımıza esen havayla, ağzımıza geleni söylemezdik. Sen olsaydın, kendimizin bir karşılığı olurdu.
Sen olsaydın bildiğimizi bilirdik.
En çok satan kitapları okuyarak, kendimizi bir bilen ilan etmezdik.
Kelimeleri israf etmezdik, matematiği kutsamazdık.
Dar düşünüp çıkar yol bulamamaktan yakınmazdık.
Her el sıkıştığımız düşünce karşısında, benliğimizin sömürülmesine izin vermezdik.
Dilimizi başkalarının diline çevirmezdik.
Sen olsaydın şiir yazılmazdı ve köşe yazılarının kapanırdı köşeleri.
Fizik yasalarını mutlak aklın yarasaları haline dönüştürenlerin,kesilirdi dönüşümleri.
Sırf konuşmak olsun diye, harf sırasına göre boşluğa düşmezdik.
Sen değdiğinde bize biz sana değen olurduk ve sana erişirdik, sen bizleri ertelemezdin,
sana danışan ümmetini geri çevirmezdin.
Açıklardın, anlatırdın, aklımıza su serper bizleri endişe tuzağına düşüren düşünce sahiplerine kendini siper ederdin.
Sen olsaydın Uhudu, Bediri, Hudeybiyeyi yaşardık.
Ve bütün bunlar karşısında, kimse bize hikaye anlatmazdı.
Kutlu doğumunun yıldönümünde seni rahmetle , minnetle anıyoruz.
----------------
İş, güç, yalnızlık,güneşzilik ve günsüzlük...
Yeni yazının başlığı böylemi olsa acaba.
Yada yazı yazamasam.
Köşe yazarlarının, entelektüellerin, düşünürlerin, gazetecilerin dönüp dolaştıkları yerleri bugün aklımdan geçirmesem diyorum.
Bugün akımların etkisi altında kalmayıp, irademin ve bedenimin secde ettiği Allah’ın Habibi için toplasam kalemlerimi ve birleştirsem.
Bütün akılların birleşip onun kullandığı bir bağların derinliğine erişemeyeceklerini bilerek bütün kalemlerimi toplasam ve çok bilmişliğimi, artristik kelimelerimi, felsefik tartışmaların ateşlediği nefsimi, dağ kılmak yerine dağlasam bugün...
Peygambere bir mektup yazsam...
Ellerim hiç bu kadar titrememişti efendim.
Kütüphanedeki hiçbir kitabı tanımıyorum seni düşününce, kitaplarıma kaldığım yerden devam edemiyorum.
Fikri tartışmalarda savunacağım düşünceleri bile savunamıyorum.
Sonu izmle biten düşüncelerin yozluğunu umursamıyorum.
Kesip biçenlere, atıp tutanlara, entelektüel dergahın içinde, tanrı kabul ettikleri bilimin savrukluğuna aldırmıyorum.
Sen olsaydın diyorum, tartşılmazdı kavramlar, uzlaşırdık her konuda...
Demogoji yaparak kutsanan beyinlerce, iteklenen herşey biterdi.
İlmini alır haddimizi bilirdik.
Azıcık susardık, sen olsaydın burnumuzun dikine gitmezdik.
Aklımıza esen havayla, ağzımıza geleni söylemezdik. Sen olsaydın, kendimizin bir karşılığı olurdu.
Sen olsaydın bildiğimizi bilirdik.
En çok satan kitapları okuyarak, kendimizi bir bilen ilan etmezdik.
Kelimeleri israf etmezdik, matematiği kutsamazdık.
Dar düşünüp çıkar yol bulamamaktan yakınmazdık.
Her el sıkıştığımız düşünce karşısında, benliğimizin sömürülmesine izin vermezdik.
Dilimizi başkalarının diline çevirmezdik.
Sen olsaydın şiir yazılmazdı ve köşe yazılarının kapanırdı köşeleri.
Fizik yasalarını mutlak aklın yarasaları haline dönüştürenlerin,kesilirdi dönüşümleri.
Sırf konuşmak olsun diye, harf sırasına göre boşluğa düşmezdik.
Sen değdiğinde bize biz sana değen olurduk ve sana erişirdik, sen bizleri ertelemezdin,
sana danışan ümmetini geri çevirmezdin.
Açıklardın, anlatırdın, aklımıza su serper bizleri endişe tuzağına düşüren düşünce sahiplerine kendini siper ederdin.
Sen olsaydın Uhudu, Bediri, Hudeybiyeyi yaşardık.
Ve bütün bunlar karşısında, kimse bize hikaye anlatmazdı.
Kutlu doğumunun yıldönümünde seni rahmetle , minnetle anıyoruz.
----------------