Sen Ümmetim ! Ümmetim! dedin,
biz ise nefis ! nefis! Dedik.
Taşlar bile sana selâm veriyordu,
Biz ise selât ü selaâmı unuttuk.
Ağaçlar sen çağırınca lebbeyk; diyordu,
Biz ise, sanki sağır olmuşçasına kayıtsız kaldık davetine !...
Sen biz nûra davet ettin, biz ise yarasalar gibi hep kaçtık.
Mescidindeki kütük bile hasretinden inliyordu,
Biz ise gözyaşlarımızı hep dünyevî arzularımız uğruna israf ettik.
Tevbe ediyoruz yâ Rabbi,
Şefaat et yâ Resûlallah !
Yâ Resûlallah ! Senin elinde taşlar zikre başlamıştı,
Senin elinle hastalar şifa bulmuştu, Senin elinden çıkan taşlar düşmana bomba olmuştu.
Elini semâya kaldırdığında, işaretinle kamer ikiye bölünmüştü...
Sen bize de harika elini uzattın.
Lâkin biz senin bu kadar mucizelere mazhar olan elinle hakkıyla beyat yapamadık. Kalplerimiz taşlardan daha mı katılaştı ?
Bir ağaç kadar da mı olamadık ?
Neden sensizliğe ağlayamadık yâ Resûlallah ! ?
Tevbe ediyoruz yâ Rabbi,
Şefaat et yâ Resûlallah !
Ey Habib-i İlâhî ! Sen kâinatın varlık sebebi olduğun halde, Allah;ın izni ile sen âlemlere rahmet olarak gönderildiğin halde; sen bize şefaatçi, rehber, en güzel örnek, imam, mürşid, seyyid olarak gönderildiğin halde, dillerimizden bir türlü dökülmedi, dökemedik, döktürmediler.
ANAM, BABAM, CANIM SANA FEDA OLSUN
YÂ RESÛLALLAH ! sözünü dünyamız için, nefsimiz için senin sünnetini dahi feda ettik.
biz ise nefis ! nefis! Dedik.
Taşlar bile sana selâm veriyordu,
Biz ise selât ü selaâmı unuttuk.
Ağaçlar sen çağırınca lebbeyk; diyordu,
Biz ise, sanki sağır olmuşçasına kayıtsız kaldık davetine !...
Sen biz nûra davet ettin, biz ise yarasalar gibi hep kaçtık.
Mescidindeki kütük bile hasretinden inliyordu,
Biz ise gözyaşlarımızı hep dünyevî arzularımız uğruna israf ettik.
Tevbe ediyoruz yâ Rabbi,
Şefaat et yâ Resûlallah !
Yâ Resûlallah ! Senin elinde taşlar zikre başlamıştı,
Senin elinle hastalar şifa bulmuştu, Senin elinden çıkan taşlar düşmana bomba olmuştu.
Elini semâya kaldırdığında, işaretinle kamer ikiye bölünmüştü...
Sen bize de harika elini uzattın.
Lâkin biz senin bu kadar mucizelere mazhar olan elinle hakkıyla beyat yapamadık. Kalplerimiz taşlardan daha mı katılaştı ?
Bir ağaç kadar da mı olamadık ?
Neden sensizliğe ağlayamadık yâ Resûlallah ! ?
Tevbe ediyoruz yâ Rabbi,
Şefaat et yâ Resûlallah !
Ey Habib-i İlâhî ! Sen kâinatın varlık sebebi olduğun halde, Allah;ın izni ile sen âlemlere rahmet olarak gönderildiğin halde; sen bize şefaatçi, rehber, en güzel örnek, imam, mürşid, seyyid olarak gönderildiğin halde, dillerimizden bir türlü dökülmedi, dökemedik, döktürmediler.
ANAM, BABAM, CANIM SANA FEDA OLSUN
YÂ RESÛLALLAH ! sözünü dünyamız için, nefsimiz için senin sünnetini dahi feda ettik.