Ashab–ı kiram, Resulüllah‘ın söz ve fiillerine titizlikle uymuşlardır. Ashabın hadis ve sünnete olan bağlılığı, itaat ve teslimiyeti bizlere en güzel örnektir. İslâm’ı anlama ve yaşamada Allah Resulü’ne mükemmel bir şekilde uymuşlar hayatlarını bu ölçü ile yaşamışlardır.
Ashab, Allah Resulünü dinlerken dikkatle dinler, anlamadıklarını, kafalarına takılan meseleleri hemen Resulüllah’a sorarlardı.
‘’Suffa’’ mektebinin dışında sohbetlerde, karşılıklı sorulu–cevaplı sohbetlerde, çarşıda, evde, seferde, ziyaretlerde, hâsılı tüm insan ilişkilerinde Allah Resulünün sözlerini ezberlerler, kimi öğrenciler kaydederlerdi. Hayatın içinde bir kişi olarak; Allah Resulünün davranışlarını, olaylar, tavırlar, tepkiler, karşısındaki tutumunu görür ve öylece hareket ederlerdi. Bu, Allah’ın razı olacağı Peygamber tavrı, sünnetiydi.
Hadis–i şeriflerin bize kadar ulaşmasında, akıllara durgunluk veren ilmi ciddiyet, realite, disiplin, bütünlük, akıcılık vardır. Allah’ın bir tecellisi olarak, hadis ilminde otorite, ilim öncüleri, sahabe–i güzin efendilerimiz ile bir sonraki nesle aktarılmıştır. O ilmi koruyan ve bize ulaştıranlardan Allah razı olsun. Cenab–ı Hak şefaatlerine nail eylesin.
***
İstanbul’umuzda misafir bulunan kutlu sahabi, Halid b. Ebu Eyyüb El Ensari, ’’Dünyada bir mü’minin ayıbını örten kimsenin, kıyamet gününde yüce Allah tarafından ayıbının örtüleceği’’ hakkında duyduğu hadis–i şeriften emin olmak için, Mısır’daki Ukbe b. Âmir’in yanına kadar gitmişti. Çünkü, bu hadîsi Peygamberimizden ikisi birlikte duymuşlardı. Ukbe b. Âmir’e:
– Ben sana bir hadis soracağım ki, onu, Resulüllah’ın yanında bulunup işitenlerden seninle benden başka kimse kalmamıştır. Rasulüllah’tan mü’minin ayıbını örtme hakkındaki hadisini, sen, nasıl işitmiştin dedi.
Ukbe b. Âmir:
– Resulüllah (sav): ‘’Kim, dünyada bir mü’minin ayıbını örterse, yüce Allah da, kıyamet günü, onun ayıbını örter’’ buyurduğunu işittim, dedi.
Halid b. Ebu Eyyüb El–Ensari hayvanını çözmeden, izi sıra Medine’ye döndü. (İslâm Tarihi, M. Asım Köksal, c. 18., Müsned, c. 4 sy. 159’dan).
Ashab–ı kiramın, ilme ve ilmin kaynağına olan bağlılığını, ciddiyetini anlamak isteyene işte bu serlevha yeter. Ve yine o yüce sahabi değil miydi 90 küsur yaşına rağmen bir hadis–i şerifin müjdesine nail olmak için İstanbul’a kadar gelen...
***
Kimileri, Allah Resulünü, evinde, gönlünde misafir eder cennet tebessümüne bağlanır.
Hadislerini okur, okutur.
Koşar O’nun yolunda göklere yürürcesine...
Er olur, Allah adamı olur cennetler kıskanır.
Yıldız olur âleme nur saçar.
İyi bir kul olur.
Kimi de, aklına, enaniyetine takılır sürünür, süründürür ne hadis tanır, ne âlemi...
Fitneci olur, bozguncu olur, âleme ateş saçar.
Ashab, Allah Resulünü dinlerken dikkatle dinler, anlamadıklarını, kafalarına takılan meseleleri hemen Resulüllah’a sorarlardı.
‘’Suffa’’ mektebinin dışında sohbetlerde, karşılıklı sorulu–cevaplı sohbetlerde, çarşıda, evde, seferde, ziyaretlerde, hâsılı tüm insan ilişkilerinde Allah Resulünün sözlerini ezberlerler, kimi öğrenciler kaydederlerdi. Hayatın içinde bir kişi olarak; Allah Resulünün davranışlarını, olaylar, tavırlar, tepkiler, karşısındaki tutumunu görür ve öylece hareket ederlerdi. Bu, Allah’ın razı olacağı Peygamber tavrı, sünnetiydi.
Hadis–i şeriflerin bize kadar ulaşmasında, akıllara durgunluk veren ilmi ciddiyet, realite, disiplin, bütünlük, akıcılık vardır. Allah’ın bir tecellisi olarak, hadis ilminde otorite, ilim öncüleri, sahabe–i güzin efendilerimiz ile bir sonraki nesle aktarılmıştır. O ilmi koruyan ve bize ulaştıranlardan Allah razı olsun. Cenab–ı Hak şefaatlerine nail eylesin.
***
İstanbul’umuzda misafir bulunan kutlu sahabi, Halid b. Ebu Eyyüb El Ensari, ’’Dünyada bir mü’minin ayıbını örten kimsenin, kıyamet gününde yüce Allah tarafından ayıbının örtüleceği’’ hakkında duyduğu hadis–i şeriften emin olmak için, Mısır’daki Ukbe b. Âmir’in yanına kadar gitmişti. Çünkü, bu hadîsi Peygamberimizden ikisi birlikte duymuşlardı. Ukbe b. Âmir’e:
– Ben sana bir hadis soracağım ki, onu, Resulüllah’ın yanında bulunup işitenlerden seninle benden başka kimse kalmamıştır. Rasulüllah’tan mü’minin ayıbını örtme hakkındaki hadisini, sen, nasıl işitmiştin dedi.
Ukbe b. Âmir:
– Resulüllah (sav): ‘’Kim, dünyada bir mü’minin ayıbını örterse, yüce Allah da, kıyamet günü, onun ayıbını örter’’ buyurduğunu işittim, dedi.
Halid b. Ebu Eyyüb El–Ensari hayvanını çözmeden, izi sıra Medine’ye döndü. (İslâm Tarihi, M. Asım Köksal, c. 18., Müsned, c. 4 sy. 159’dan).
Ashab–ı kiramın, ilme ve ilmin kaynağına olan bağlılığını, ciddiyetini anlamak isteyene işte bu serlevha yeter. Ve yine o yüce sahabi değil miydi 90 küsur yaşına rağmen bir hadis–i şerifin müjdesine nail olmak için İstanbul’a kadar gelen...
***
Kimileri, Allah Resulünü, evinde, gönlünde misafir eder cennet tebessümüne bağlanır.
Hadislerini okur, okutur.
Koşar O’nun yolunda göklere yürürcesine...
Er olur, Allah adamı olur cennetler kıskanır.
Yıldız olur âleme nur saçar.
İyi bir kul olur.
Kimi de, aklına, enaniyetine takılır sürünür, süründürür ne hadis tanır, ne âlemi...
Fitneci olur, bozguncu olur, âleme ateş saçar.