Hak rahmet saçmazdı sen olmasaydın.
Sırrını açmazdı sen olmasaydın.
Açışı gülüşün, şebnemi terin,
Güller sen kokmazdı sen olmasaydın.
Dicle-Fırat sensizlikten buz keser,
Cömert Nil akmazdı sen olmasaydın.
Ebediyyen ateşlerde yanardık,
Bize af çıkmazdı sen olmasaydın.
Sinesine yaslandığın Nur dağı,
Mekke’ye bakmazdı sen olmasaydın.
Kölelikten sultanlığa Yusuf’u, (a.s)
Kuyu bırakmazdı sen olmasaydın.
Sohbetinde melekleşti vahşiler,
Putlar kırılmazdı sen olmasaydın.
Aklını da yitirmişti insanlık,
Kendini bilmezdi sen olmasaydın.
Canlarından zevkle geçen aslanlar,
Dünyaya gelmezdi sen olmasaydın.
Seyre dalıp müjdesini verdiğin
İstanbul gülmezdi sen olmasaydın,
Şol göklerin delindiği tufandan,
Kimse kurtulmazdı sen olmasaydın.
Ey hüznün sultanı, Hakk’ın habibi,
Kur’an verilmezdi sen olmasaydın.
Kıyamete kadar dövünsün İblis,
Böyle kahrolmazdı sen olmasaydın.
Bedirlerde, Uhutlarda Hak için,
Yaylar gerilmezdi sen olmasaydın.
Şehitlerin efendisi Hamza’ya (r.a)
Cennet vurulmazdı sen olmasaydın.
Muhabbetin, merhametin zirvesi,
Sevgi derilmezdi sen olmasaydın.
Yetimlerin, gariblerin yarası,
Kanar, sarılmazdı sen olmasaydın.
Bir kasvet ki, kalblerimiz çatlardı,
Sükunet bulmazdı sen olmasaydın.
Arap atlar ufuklarda kayboldu,
Yollar dürülmezdi sen olmasaydın.
Her sayfası şanla doldu tarihin,
Hilal görülmezdi sen olmasaydın.
Hep hicreti sayıkladı Medine,
Daha dirilmezdi sen olmasaydın.
Ne dedinse, ne gördünse amenna,
Batıl sürülmezdi sen olmasaydın.
Hakikatı bilemedi Kisralar,
Hayal kurulmazdı sen olmasaydın.
O sürmeli gözlerinde öteler,
Dosta erilmezdi sen olmasaydın.
Beni Kıtmir diye bağla kapına,
Bu sevda olmazdı sen olmasaydın.
Ah, bu aşk olmazdı sen olmasaydın.
Servet Yüksel