Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sen olmasaydın Yâ Muhammed, Sen olmasaydın kainatı yaratmazdım (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Sen olmasaydın Yâ Muhammed, Sen olmasaydın kainatı yaratmazdım"

Bin dört yüz yıl öncesiydi. Yağmurlar
bitkilere küsmüş gibiydi. Güneş olabildiğince kavuruyordu
Mekke Sokaklarını. Sanki intikam alıyordu beşerden. Ve diyordu ki;
beni müzeyyen bir şekilde süsleyip, semâya ziyalı bir ışık yaparak,
istifadenize sunan Hâlıkımızı niçin tanımaz, görmezsiniz,
şükretmezsiniz?” ama cahilolan insanın ne gözünde
o hitâbı anlayacak bakış, ne de kalbinde o mânâyı sezecek
his kalmıştı. Adetâ yaşayan cenazeye dönmüştü insanoğlu.
İşte böyle bir zamandı cahiliyet devri.

Derken, bir gece semâvat ve arz büyük bir sarsıntıyla uyandı.
Nihayet beklenen an gelmişti. Her şey anlam kazanmaya
başlamıştı. Dünya kendi mevcûdiyetinin asıl sebebi olan,
bununla da “sen olmasaydın
Yâ Muhammed, sen olmasaydın kainatı yaratmazdım.”ilâhî hitabına
mazhar olan, Kainatın Reis’i, Fahr’i, Nur’u Muhammed Mustafa
teşrif etmişti.

Her şeyi gibi dünyaya gelişi de büyük bir mucize olmuştu.
Ve tenindeki gül kokusunu sunmaya başlamıştı daha ilk anda.
Evet, harikalar içerisinde gelmişti, öyle bir gelişti ki bu...
o doğduğunda zuhur eden nur, kıyamete kadar kainatı
ışıklandıracaktı.
Bin yıldan beri yanan Mecûsilerin ateşini söndüren
o “nur” bin üçyüz elli sene sonra dinsizliğin manevî
ateşini söndürmüştü.
Güneş bile sıcaklığını onun nurundan alıyordu bu zamana kadar.

Çocukluğundaki harika halleriyle de insanları şaşkınlık içerisinde
bırakıyor, kendisine teveccüh ettiriyordu. Ve bin dört yüz sene
sonra da sosyologların psikologların akıllarını hayrette bırakıyor,
kendine hayran ettiriyordu o “nur” çocuk.
Ve nihayet o an gelmişti. Nübüvvet mührünün farklılığını
farketme ve Risalet tâcını giymek zamanıydı. Hira mağarasında
Cebrail(as) isimli meleğin kendisini üç defa sıkıştırarak,
“oku, Rabb’inin adıyla oku” demesiyle, kendisini, kainatı,
Kur’an-Hakîm’i okuması istenmişti daha ilk vahiyle birlikte.
O Şefkatli Nebî , o mübarek insan, ürkmüş ve korkmuş bir halde
zevcesinin yanına geldi. “Beni örtünüz , beni örtünüz”dedi.
Onu bu derece titreten “oku” emri, bizi neden hiç sarsmıyordu?
Yoksa önemsiz miydi “ben”i, kainatı, Kur’an-ı Kerîm’i okumak?

Zât-ı Zülcelâl, irşad etme vazifesiyle görevlendirdiği sevgilisine
önce “oku” demişti, “Alîm” isminin tecellisiyle ona ilminin
kapısını açmıştı.
Zât-ı Zülcelâl kainat kitabına yazdığı Tekvîni Ayetleri
Kur’an-ı Hakîm’inde tercüme etmiş, o Kelâm-ı Ezelîyi de
Resûlünün şahsında bütün insanlığa göndermişti.

Artık semâvat ve arz Muhammed-ül Emin olan Resûl-ü
Ekrem’i miraçtaki Risaletiyle beraber kendi üzerinde
taşımaktan son derece
mes’ud ve müsterih olup, her daim ona salât ve selâm getirmişlerdi.
Çünkü O,Hâlıklarının en sevgilisiydi. Onun Risaletiyle suların
akışı daha bir canlı, güneşin ziyası daha bir aydınlıktı. Kuşların,
böceklerin mânidar ötüşlerinde, güllerin açılışında onun
nurunun tecellisi vardı.

Karanlık nura, cehalet ilme, sefalet safahata döndüğü o zaman asr-ı saadetti artık. Cehaletin kilit vurduğu
kalpler, iman hakikatleriyle, “sohbet-i nebevî” ile bir bir açılarak
ilim meyvelerini vermeye başlamıştı. İlk meyveydi hanımı ve
sevgili dostu Hz. Ebûbekir. Ahir olan bu zamanda da
sohbet-i Nebevîye
mazhar olmak, Sünnet-i Seniyye’ye kemâl-i ittibâ ile olabilirdi.
İşte o zaman, her duamızda mânen yanımızda olurdu
Resûl-ü Ekrem (asm). Ziyası öyle bir ışıktı ki; Arabistan
yarımadasından dünyaya, dünyadan kainata ulaşacak kadar etkiliydi.
Çünkü O, kainatın “Hakikat Güneşi”ydi. Ve O zamanın ve tüm
zamanların en Bedîsiydi.

Belki bin dört yüz sene geçmişti O En Sevgilinin devri
üzerinden, ama Hadisleri, Sünnetleri değişmemişti. O zaman
“çölde açan bir gül” idi. Şimdi ise, “karla kaplanmış gönül yollarında
açan bir kardelen.” Onun ismi gökte hâlâ “Ahmet”,
yerde “Muhammed”di. Almalıydık o Nur’u tarihin tozlu raflarından.
Yaşantımızı o nurun ziyasıyla ışıklandırmalıydık. İç dünyamızı
Risâlet gülleriyle süslemeliydik.
Çünkü; kalpler ancak onun sohbetiyle aydınlanırdı.

__________________
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Sen olmasaydınSual: Allahü teâlâ, Peygamber efendimiz için, (Eğer sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım) buyuruyor. Bu kudsi hadis hakkında bilgi verir misiniz?
CEVAP
Âdem aleyhisselam, Arşta gördüğü nurun mahiyetini sual etti. Hak teâlâ buyurdu ki:
(Bu nur, gökte Ahmed, yerde Muhammed denilen, zürriyetinden bir peygamberin nurudur. O olmasaydı, seni de, yer ve gökleri de yaratmazdım.) [Mevahib-i ledünniyye]

Allahü teâlâ yine buyuruyor ki:
(Ya Âdem, Muhammed aleyhisselamın ismi ile her ne isteseydin, kabul ederdim. O olmasaydı, seni yaratmazdım.) [Hakim]

(Ey Resulüm, İbrahim’i halil [dost], seni de habib [sevgili] edindim. Senden daha sevgili hiç bir şey yaratmadım. Senin, benim indimdeki yüksek derecenin bilinmesi için dünyayı ve dünya ehlini yarattım. Sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım.) [Mevahib-i ledünniyye]

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Âdem aleyhisselam Cennetten çıkarılınca, ya Rabbi, Muhammed aleyhisselamın hürmetine beni affet diye dua etti. Allahü teâlâ ise, [ne cevap vereceğini bildiği halde, cevabını da diğer insanların duyması için] “Ya Âdem, onu henüz yaratmadım. Nereden bildin?” buyurdu. Âdem aleyhisselam da, Arşta "La ilahe illallah Muhammedün Resulullah" yazılı olduğunu gördüm. Anladım ki, şerefli isminin yanına ancak en çok sevdiğinin, en şerefli olanın ismini layık görürsün dedi. Allahü teâlâ buyurdu ki: “Ya Âdem doğru söyledin. O bana insanların en sevgilisidir. Onun hürmetine dua ettiğin için seni affettim. Eğer Muhammed aleyhisselam olmasaydı, seni yaratmazdım”) [Taberani]

(Allahü teâlâ, İbrahim’i halil edindiği gibi beni de halil edindi.) [Mevahib-i ledünniyye]

Şu halde Peygamber efendimiz hem habibdir, hem halildir.
(Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım) kudsi hadisi, Marifetname’nin ön sözünde, Yusuf-i Nebhani hazretlerinin Envar-ı Muhammediyye kitabının 13. sayfasında ve imam-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat’ının 122. mektubunda vardır.

Mektubatın farisi haşiyesinde, bu hadisin Deylemi’nin Firdevsinde bulunduğu bildirilmektedir. Deylemi de, Buhari ve diğer muhaddisler gibi, meşhur ve muteber bir hadis âlimidir.

Mektubat-ı Rabbaninin 3.cildinde, (Sen olmasaydın Cenneti yaratmazdım), (O olmasaydı kâinatı yaratmaz, rububiyetimi izhar etmezdim) kudsi hadisleri de bildirilmektedir.

Miracda Allahü teâlâ, Peygamber efendimize, (Senden başka her şeyi senin için yarattım) buyurunca, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem de, (Ben de senden başka her şeyi senin için terk ettim) dedi. (Mirat-i kâinat)

Sen olmasaydınSual: Allahü teâlâ, Peygamber efendimiz için, (Eğer sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım) buyuruyor. Bu kudsi hadis hakkında bilgi verir misiniz?
CEVAP
Âdem aleyhisselam, Arşta gördüğü nurun mahiyetini sual etti. Hak teâlâ buyurdu ki:
(Bu nur, gökte Ahmed, yerde Muhammed denilen, zürriyetinden bir peygamberin nurudur. O olmasaydı, seni de, yer ve gökleri de yaratmazdım.) [Mevahib-i ledünniyye]

Allahü teâlâ yine buyuruyor ki:
(Ya Âdem, Muhammed aleyhisselamın ismi ile her ne isteseydin, kabul ederdim. O olmasaydı, seni yaratmazdım.) [Hakim]

(Ey Resulüm, İbrahim’i halil [dost], seni de habib [sevgili] edindim. Senden daha sevgili hiç bir şey yaratmadım. Senin, benim indimdeki yüksek derecenin bilinmesi için dünyayı ve dünya ehlini yarattım. Sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım.) [Mevahib-i ledünniyye]

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Âdem aleyhisselam Cennetten çıkarılınca, ya Rabbi, Muhammed aleyhisselamın hürmetine beni affet diye dua etti. Allahü teâlâ ise, [ne cevap vereceğini bildiği halde, cevabını da diğer insanların duyması için] “Ya Âdem, onu henüz yaratmadım. Nereden bildin?” buyurdu. Âdem aleyhisselam da, Arşta "La ilahe illallah Muhammedün Resulullah" yazılı olduğunu gördüm. Anladım ki, şerefli isminin yanına ancak en çok sevdiğinin, en şerefli olanın ismini layık görürsün dedi. Allahü teâlâ buyurdu ki: “Ya Âdem doğru söyledin. O bana insanların en sevgilisidir. Onun hürmetine dua ettiğin için seni affettim. Eğer Muhammed aleyhisselam olmasaydı, seni yaratmazdım”) [Taberani]

(Allahü teâlâ, İbrahim’i halil edindiği gibi beni de halil edindi.) [Mevahib-i ledünniyye]

Şu halde Peygamber efendimiz hem habibdir, hem halildir.
(Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım) kudsi hadisi, Marifetname’nin ön sözünde, Yusuf-i Nebhani hazretlerinin Envar-ı Muhammediyye kitabının 13. sayfasında ve imam-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat’ının 122. mektubunda vardır.

Mektubatın farisi haşiyesinde, bu hadisin Deylemi’nin Firdevsinde bulunduğu bildirilmektedir. Deylemi de, Buhari ve diğer muhaddisler gibi, meşhur ve muteber bir hadis âlimidir.

Mektubat-ı Rabbaninin 3.cildinde, (Sen olmasaydın Cenneti yaratmazdım), (O olmasaydı kâinatı yaratmaz, rububiyetimi izhar etmezdim) kudsi hadisleri de bildirilmektedir.

Miracda Allahü teâlâ, Peygamber efendimize, (Senden başka her şeyi senin için yarattım) buyurunca, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem de, (Ben de senden başka her şeyi senin için terk ettim) dedi. (Mirat-i kâinat)
 

seher vakit

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Kas 2006
Mesajlar
1,103
Tepki puanı
0
Puanları
0
Konum
berlin
Allah razi olsun ablam emegine saglik Allah c.c. peygamberimiz muhammed s.a.v askinna
bizleri aff etsin insallah
 

evla

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Şub 2008
Mesajlar
141
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
ALLAH hepinizden razı olsun amin
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt