Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

SEN OLMASAYDIN SULTANIM... (1 Kullanıcı)

Mehmet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Ara 2005
Mesajlar
73
Tepki puanı
0
Puanları
0
Canlılar içinde ilk olarak Hz. Muhammed’in (s.a.v) ruhu yaratıldı. Hak Teala “Her şeyi senin için yarattım, sen olmasaydın, hiçbir şeyi yaratmazdım” buyurdu. Tevrat, İncil ve Zebur’da övülüp müjdelenmiştir.

Peygamber Efendimizin dünyaya teşrifi sırasında dünyada harikulade bir takım olaylar meydana gelmiştir. Hz. Amine validemiz Efendimize hamile olunca, bütün putlar yüzüstü devrildi. Bütün şeytanlar ve sihir yapan büyücüler aciz kalıp, işlerini yapamaz oldular. Efendimiz dünyaya gelince de bütün putlar yıkıldı. Doğduğu gece, Kisra’nın sarayının sütunları yıkıldı. Mecusilerin bin yıldan beri yanan ateşi söndü. Save gölünün suyu kurudu. Safiye Hatun anlatır: Doğduğu gece 6 alamet gördüm:
1- Doğar doğmaz Allah’a secde etti.
2- Başını kaldırıp “La ilahe illallah inni Resulullah” dedi.
3- Her taraf aydınlandı.
4- Yıkayacaktım, “Biz Onu yıkadık” diye bir ses işittim.
5- Göbeği kesilmiş ve sünnet edilmiş gördüm.
6- Sırtında nübüvvet mührü vardı. İki küreği ortasında “La ilahe illallah Muhammedün Resulullah” yazılı idi.



PEYGAMBER EFENDİMİZİN FAZİLETLERİ

Adem (a.s), “Arşta gördüğü nurun mahiyetini sual etti. Hak Teala buyurdu ki: “Bu nur, gökte Ahmed, yerde Muhammed denilen, zürriyetinden bir peygamberin nurudur. O olmasaydı, seni de, yer ve gökleri de yaratmazdım.” Mevla Teala; “Ey Resulüm! İbrahim’i halil (dost), seni de habib (sevgili) edindim. Senden daha sevgili hiç bir şey yaratmadım. Senin, benim indimdeki yüksek derecenin bilinmesi için dünyayı ve dünya ehlini yarattım. Sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım.

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki, Adem (a.s) Cennetten çıkarılınca;

- “Ya Rabbi! Muhammed’in (s.a.v) hürmetine beni affet” diye dua etti. Allah-ü Teala ise,

- “Ya Adem, O’nu henüz yaratmadım. Nereden bildin?” buyurdu. Adem (a.s)’de;

- “Arşta "La ilahe illallah Muhammedün Resulullah" yazılı olduğunu gördüm. Anladım ki, şerefli isminin yanına ancak en çok sevdiğinin, en şerefli olanın ismini layık görürsün” dedi. Allah-ü Teala buyurdu ki:

- “Ya Adem doğru söyledin. O bana insanların en sevgilisidir. O’nun hürmetine dua ettiğin için seni affettim. Eğer Muhammed (s.a.v) olmasaydı, seni yaratmazdım.” (Taberani)

Diğer bir hadis-i şerifte ise Efendimiz (s.a.v); “Allah-ü Teala, İbrahim’i “halil” edindiği gibi beni de “halil” edindi” buyurmuştur. Şu halde Peygamber Efendimiz hem “habib”dir, hem “halil”dir.

Çocuk iken, başı hizasında bir bulut gölge yapardı. O’na salavat okumak ayet-i kerime ile bildirildi. Kelime-i şehadette, ezanda, ikamette, namazdaki teşehhüdde, birçok dualarda ve Cennette Allah-ü Teala, O’nun ismini kendi isminin yanına koymuştur. Allah-ü Teala, O’nu kendisine habib (sevgili) yaptı, herkesten daha çok sevdi. Kimseden bir şey öğrenmemiş iken, Allah-ü Teala O’na, her ilmi, her üstünlüğü verdi. Her yerde her zaman mübarek kalbi hep Allah-ü Teala ile idi. Allah-ü Teala, bütün peygamberlere “Ya Âdem, ya Musa, ya İsa” diyerek ismi ile hitap ederken, O’na; “Ya Eyyühen Nebiyyu, ya Eyyüher Resul” diye özel hitap ediyor.

Namazda otururken, “Esselamü aleyke eyyühen nebiyyü ve rahmetullahi” okuyarak, O’na selam vermek emr olundu. Namazda, başka bir Peygambere böyle söylenmedi. Her Peygamber kendi milletine, Efendimiz ise her millete gönderilmiştir. Her Peygamber, iftiralara kendisi cevap verdi, fakat Efendimize yapılan iftiralara Allah-ü Teala cevap verdi.

Mübarek teri, gül gibi güzel kokardı. Uzun kimselerin yanında iken, onlardan yüksek görünürdü. Güneş ve Ay ışığında gölgesi yere düşmezdi. Taş üstüne basınca, izi kalır, kum üstünde iz bırakmazdı. Sözü çok vecizdi. Az kelime ile çok şey anlatırdı. Ashabının hepsi, peygamberler hariç, bütün insanlardan üstündür. O’nun ümmeti de bütün ümmetlerin en üstünüdür. O’nun mübarek ismini taşıyan mümin Cennete girer. O’nu ve ehli beytini sevmek farzdır.

Mevla Teala kitabı Kur’an-ı Kerimde buyuruyor ki, “Resullerden kimisini kimisine üstün kıldık.” (Bakara 253) “Nebilerden bazısını bazısından üstün kıldık.” (İsra 55)

Bu iki ayet-i kerime de, peygamberlerden bazısının, diğerinden üstün olduğunu göstermektedir. Fetih suresinin, “Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Resulünü hidayet ve hak din ile gönderen O’dur” mealindeki 28. ayeti de Resulünün en üstün olduğunu göstermektedir. Resulullah, her peygamberden üstün olduğu gibi, ashabı da diğer ashabdan, ümmeti de diğer ümmetlerden üstündür.

Kur’an-ı Kerimde Mevla’mız Resulullah Efendimizin ve ashabının faziletlerinden şöyle bahsediyor: “Muhammed (s.a.v), Allah’ın peygamberidir. O’nunla birlikte bulunanlar (Ashab), kafirlere karşı şiddetli ve birbirlerine karşı merhametlidir.” (Fetih 29)

Diğer bir ayeti kerimede, “Mekke’nin fethinden önce Allah için mal veren ve savaşanlarla, fetihten sonra verenlerden ve savaşanlardan daha yüksek derece vardır. Bunların dereceleri eşit değildir. Hepsi için Hüsnayı (Cenneti) söz veriyorum.” (Hadid 10)
“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz.” (Al-i İmran 110)

Musa (a.s), bu ümmetin faziletini Tevrat’ta okuyunca,

- “Ya Rabbi! Bu hayırlı ümmete beni peygamber olarak gönder” diye dua etti. Cenab-ı Hak da;

- “Onlar Ahmed’in (s.a.v) ümmetidir” buyurdu. Hz. Musa;

- “Ya Rabbi, Ahmed’in ümmeti için bu kadar nimet ihsan ettin, beni de O’nun ümmetinden eyle” diye dua etti. Hz. Musa gibi büyük bir Peygamberin, bu ümmetten olmayı istemesi, Peygamber Efendimizin ve O’nun ümmetinin üstünlüğünü göstermektedir.

ALEMLERİN RAHMET VE UYARICISI



Kur’an-ı Kerim baştan sona kadar Resulullah Efendimizi övmektedir. Bu konudaki âyet-i kerimelerden bazılarının mealleri şöyledir:

* “Biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya 107)
* “De ki, ey insanlar, ben, Allah’ın hepiniz için gönderdiği Resulüyüm.” (Araf 158)
* “Âlemlere (Cin ve insanlara ilahi azap ile) korkutucu (uyarıcı) olarak Furkanı (Kur’an-ı) kuluna (Muhammed aleyhisselama) indiren (Allah’ın şânı) ne yücedir.” (Furkan 1)
* “Biz seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik fakat insanların çoğu bunu bilmez.” (Sebe 28)
* “Rabbinin sana verdiği nimetlerle mecnun değilsin. Senin için bitmeyen, sonsuz mükafat vardır. Elbette sen en büyük ahlak üzeresin.” (Kalem 2-4)
* “Rabbin sana (çok nimet) verecek, sen de razı olacaksın!” (Duha 5)
* “Allah ve melekleri, Resule salavat getiriyor, iman edenler, siz de salavat getirin.” (Ahzab 56)

İncil’in aslında Efendimizin (s.a.v) vasıfları, üstünlükleri yazılıydı. Bunları bilen İsa (a.s)’da, Musa (a.s) gibi, Hz. Muhammed’in ümmetinden olmak için çok yalvardı. Dua etti ve bu duası da kabul oldu. Allah-ü Teala, Onu diri olarak göğe yükseltti. Kıyamete yakın tekrar yer yüzüne inecek, İslam dinine ve Peygamberimize uyacak ve yayacaktır. Bu ümmetin üstünlüğünü bildiren bir hadis-i şerif meali de şöyledir: Allah-ü Teala, bu ümmeti şu üç halden emin etti:
1-) Bu ümmet Peygamberinin, [diğer Peygamberlerin kavimlerine yaptıkları gibi] bedduası ile mahvolacak değildir.
2-) Kafirler, (Ne kadar çok olursa olsun) bu ümmeti mahvedecek kadar galebe edemez.
3-) Bu ümmet dalalet üzerinde (sapık bir yolda, sapık bir mezhepte) birleşmez. Allah’ın rahmeti (salih) cemaatle beraberdir. “Salih müslümanların çoğunluğuna tabi olun. Böyle Müslümanların çoğunluğundan ayrılan Cehenneme gider.” (Ebu Davud)



RESULULLAH SEVGİSİNİN ÖNEMİ



Bir Müslüman, Resulüllahı, Allah’ın emri olduğu için sever. Biz, Allah-ü Teala’yı sevdiğimiz için, Resulünü seviyoruz. Müslüman, niye haramlardan kaçar? Niye namaz kılar, niye oruç tutar? Peygamberi sevdiği için mi, yoksa Allah’ı sevdiği için mi? Elbette Allah’ı sevdiği için. Allah-ü Teala, Resulü için “habibim” diyor, O’nu çok seviyor, bizim de sevmemizi ve O’na uymamızı istiyor. Bir ayet meali şöyledir: “Resulüm de ki, Allah’ı seviyorsanız, bana uyun. Bana uyanları Allah sever!” (Al-i İmran 31)

Allah’ın sevgisi ile Peygamberin sevgisi farklı olmadığı gibi, Allah’ın emri ile, Peygamberin emri de ayrı değildir. Bir ayet meali şöyledir: “Allah’ın emirleri ile, Peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak isteyenler kafirdir.” (Nisa 150-151)

Müslüman, sadece Allah’ın Resulünü değil, diğer Müslümanları da sevmesi gerekir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: “Müminleri Allah için seven ve kafirleri Allah için düşman bilen, ancak o zaman Allah-ü Teala’nın sevgisine kavuşur.”

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: “Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerimde Resulüne itaat etmenin kendisine itaat etmek olduğunu bildiriyor. O halde, Resulüne itaat edilmedikçe, O’na itaat edilmiş olmaz. Bunun pek kesin ve çok kuvvetli olduğunu bildirmek için de (Muhakkak böyledir) buyurdu. Bazı doğru düşünmeyenlerin bu iki itaati birbirinden ayrı göstermelerine meydan vermedi.” (1/152)

* “Allah ve Resulüne itaat edin.” (Enfal 1, 20, 46, Ahzab 33, Maide 92, Teğabün 12, Mücadele 13, Nur 54)

* “Allah’a itaat edin, Peygambere itaat edin. İşlerinizi boşa çıkarmayın.” (Muhammed 33)
* “Allah ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir.” (Ahzab 71)
* “Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisa 80)
* “De ki, “Allah’a ve Peygambere itaat edin! Eğer (uymayıp) yüz çevirirlerse, (kafir olurlar) Elbette Allah kafirleri sevmez.” (Al-i İmran 32)
* “Allah ve Resulüne itaat eden Cennete, isyan eden Cehenneme gider.” (Nisa 13,14)
* “Allah’a ve Resulüne inanmayan (kafir olur) kafirler için çılgın bir ateş hazırladık.” (Feth 13)
* “Allah ve Resulü, bir işte hüküm verince, artık inanmış kadın ve erkeğe, o işi kendi isteğine göre, tercih, seçme hakkı kalmaz.” (Ahzab 36)
* “Allah’a ve Resulüne karşı gelen, bilsin ki, Allah’ın azabı çok şiddetlidir.” (Enfal 13)
* “Allah’a ve Resulüne itaat edin ki rahmete kavuşturulasınız.” (Al-i İmran 132)
* “Allah’a ve Resulüne itaat ederseniz, işlediklerinizden bir şey eksilmez.” (Hucurat 14)
* “Allah’a ve Resulüne itaat edenler, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu nebiler, sıddıklar, şehidler ve salihlerle beraberdir.” (Nisa 69)

Ayrıca, Allah ve Resulüne itaat etmenin müslümanlık, karşı gelmenin sapıklık, kâfirlik olduğu, iman ve itaat edenlere Cennet nimetlerinin olduğu, inkar ve karşı gelenlere Cehennem azaplarının olduğu, bunların Cehennemde (keşke Allah’a ve Resulüne itaat etseydik) diyecekleri başka ayetlerde de bildirilmiştir. Sadece Habibine uymayı da bildiriyor:
* “Resulüme uyun ki, doğru yolu bulun!” (Araf 158, Nur 54)
* “Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!” (Haşr 7)
* “O, kendiliğinden konuşmaz. O’nun (din ile ilgili) her sözü vahiy iledir.” (Necm 3-4)
* “Namaz kılın, zekat verin, Resule itaat edin ki size merhamet edilsin.” (Nur 56)
* “Kimi, O’na (Resulüme) iman etti, kimi de, O’ndan yüz çevirdi. Bunlara da çılgın ateşli Cehennem yetti. Ayetlerimizi inkar ederek kafir olanları elbette ateşe atacağız.” (Nisa 55-56)
Habibini övüyor:
* “Biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya 107)
* “Biz seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” (Sebe 28)
* “Resulullah’ta sizin için (uyulması gereken) güzel örnekler vardır.” (Ahzab 21)
* “Senin şanını, şöhretini yücelttik.” (İnşirah 4) Bu ayetin tefsirinde deniliyor ki: “Ezan, ikamet, teşehhüd, hutbe gibi bir çok yerde benimle beraber adını andırmak suretiyle şanını yücelttik.” (Celaleyn)

“Senin ismini doğuda, batıda, yeryüzünün her yerinde yükselttim.” (Savi tefsiri) Batıya doğru, bir tul derecesi gidilince, namaz vakitleri 4 dakika gecikiyor. Her 28 km gidişte, aynı vaktin ezanı birer dakika sonra tekrar okunuyor. Böylece, yer yüzünün her yerinde, her an ezan okunmakta, Efendimizin ismi, Allah-ü Teala’nın ismi ile beraber her an, her yerde işitilmektedir.

Öyle bir yükseltme, yüceltme ki kendi ismini Habibinin ismi ile birlikte andırdı. O’na itaati kendisine itaat olarak gösterdi, melekler O’na salat etti, müminlere de O’na salavat getirmeyi emretti, O’nu ismiyle değil, hep “Resulüm”, “Habibim” gibi güzel sıfatlarla andı. (Beydavi)

Cenab-ı Hak Resulünün nâmını dünya ve ahirette de yükseltti. Hiçbir şehadet getiren, hiçbir namaz kılan yoktur ki şehadet kelimesini ve Resulullah’ın mübarek adını zikretmiş olmasın. (Katâde) Allah-ü Teala buyurdu ki: “Ben anıldıkça habibim sen de benimle birlikte anılmak suretiyle şânını yükselttim.” (Ebu Ya'la, İbni Hibban)

Evet değerli okurlarımız taa konumuzun başından beri hep Resulullah Efendimizin özelliklerinden bahsetmeye çalıştık. Bizler öyle bir Peygamberin ümmetiyiz ki, bütün peygamberler Efendimize ümmet olmak istemiş. Peki böyle bir peygambere nasıl bir ümmet olmalıyız? Bizi bizden fazla düşünen, gece gündüz “ümmeti ümmeti” diye Rabbine yalvaran Peygamberimize nasıl layık bir ümmet olabiliriz? Ya Resulullah bağışla bizi sana layık ümmet olamadık ki!..

Ya Resulullah anamız babamız sana feda olsun! Sen önceleri bir kütüğün üzerine çıkıp hutbe okuyordun. Ashabı kiram çoğaldığı vakit söylediklerini tüm cemaat duysun diye minber yaptı. O zaman senden ayrılmaya tahammül edemeyen kütük ağlamıştı. Sen ona dokunana kadar ağlaması devam etmişti. Ancak elini üzerine koyunca sükunete kavuşmuştu. Senin ayrılığına bir ağaç parçası bile tahammül edemezken Müslümanlar nasıl dayanabilsin. Allah rahmet deryalarını senin üzerine boşaltsın.

Ya Resulullah anamız babamız sana feda olsun! Sen Allah-u Teala katında o kadar faziletlisin ki, Mevla Teala sana yapılan itaati zatına yapılmış kabul ediyor. “Kim Allah Resulüne itaat ederse muhakkak Allah’a itaat etmiş olur.”

Ya Resulullah anam babam sana feda olsun! Senin faziletin Allah’ın katında öyle yüksek derecelere ulaşmıştır ki, seni bütün peygamberlerden sonra göndermesine rağmen, hepsinin başında zikredip yer veriyor. “Ey Resulüm hatırla ki bir vakit peygamberlerden söz almıştık. Senden de Nuh (a.s)’tanda İbrahim (a.s)’den de Musa (a.s)’dan da Meryem oğlu İsa (a.s)’dan da onlardan sağlam bir söz aldık.” Allah rahmet deryalarını senin üzerine boşaltsın.

Ya Resulullah anamız babamız sana feda olsun! Eğer Allah-u Teala Hazreti Süleyman’a sabahtan öğleye kadar kat ettiği mesafe bir aylık, öğleden akşama kadar kat ettiği mesafede bir aylık yol olan rüzgarı vermişse de o, sana verilen ve üzerinde gece yedinci semaya kadar çıkıp sonra aynı gecenin sabahında dönerek sabah namazını Mekke’de kıldığın Burak’tan daha mucizevi değildir. Allah rahmet deryalarını senin üzerine boşaltsın.

Ya Resulullah anamız babamız sana feda olsun. Eğer Allah-u Teala Meryem oğlu İsa (a.s)’ya ölüleri diriltme mucizesi vermişse de onun bu mucizesi zehirlenmiş ve pişirilmiş koyunun seninle konuşup “Zehirliyim beni yeme” diyen mucizesinden daha üstün değildir.

Ya Resulullah Nuh (a.s) kavmine beddua etmişti “Ey Rabbim inkarcılardan hiç kimseyi yeryüzünde bırakma” demişti. Eğer sende o beddua gibi bizim için bir beddua etseydin muhakkak hepimiz helak olurduk. Halbuki secde halindeyken senin sırtına pislik dolu işkembeyi attılar, yüzünü kanatıp dişlerini kırdılar, taşladılar bu yapılanlara rağmen sen onlar için hayır dua etmekten başka bir şey yapmadın. Ve şöyle dedin “Allah’ım kavmimi bağışla çünkü onlar bilmiyorlar.”

Ya Resulullah! Allah’ın salat ve selamı senin üzerine olsun. Anamız babamız sana feda olsun.
 

mustafa_46

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
238
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SEN OLMASAYDIN SULTANIM...

B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)
 

baltefsiri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Eyl 2006
Mesajlar
619
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SEN OLMASAYDIN SULTANIM...

Allah razı olsun
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt