Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sen olmasaydın kainatı yaratmazdım (1 Kullanıcı)

-Ammar Bin Yasir-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2007
Mesajlar
4,864
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
36
(Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım) kudsi hadisine, kim niye karşı çıkıyor?
CEVAP
Resulullahın üstünlüğünü anlamayan veya ona düşman olan yahut hadis-i şeriflere rast gele uydurma diyenler, karşı çıkar.

Âdem aleyhisselam, Arşta gördüğü nurun mahiyetini sual etti. Hak teâlâ buyurdu ki:
(Bu nur, gökte Ahmed, yerde Muhammed denilen, zürriyetinden bir peygamberin nurudur. O olmasaydı, seni de, yer ve gökleri de yaratmazdım.) [Mevahib-i ledünniyye]

Allahü teâlâ yine hadis-i kudsilerde buyuruyor ki:
(Ya Âdem, Muhammed aleyhisselamın ismiyle her ne isteseydin, kabul ederdim. O olmasaydı, seni yaratmazdım.) [Hâkim]

(Ey Resulüm, İbrahim’i halil [dost], seni de habib [sevgili] edindim. Senden daha sevgili hiç bir şey yaratmadım. Senin, benim indimdeki yüksek derecenin bilinmesi için, dünyayı ve dünya ehlini yarattım. Sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım.) [Mevahib-i ledünniyye]

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Âdem aleyhisselam Cennetten çıkarılınca, ya Rabbi, Muhammed aleyhisselamın hürmetine beni affet diye dua etti. Allahü teâlâ ise, [ne cevap vereceğini bildiği halde, cevabını diğer insanların duyması için] “Ya Âdem, onu henüz yaratmadım. Nereden bildin?” buyurdu. Âdem aleyhisselam da, “Arşta, la ilahe illallah, Muhammedün Resulullah yazılı olduğunu gördüm. Anladım ki, şerefli isminin yanına, ancak en çok sevdiğinin, en şerefli olanın ismini layık görürsün” dedi. Allahü teâlâ buyurdu ki: “Ya Âdem doğru söyledin. O bana insanların en sevgilisidir. Onun hürmetine dua ettiğin için seni affettim. Eğer Muhammed aleyhisselam olmasaydı, seni yaratmazdım.”) [Taberani]

(Allahü teâlâ, İbrahim’i halil edindiği gibi beni de halil edindi.) [M. Ledünniyye] (Demek ki Resulullah, hem habib, hem halildir.)

(Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım) kudsi hadisi, Marifetname’nin ön sözünde, Yusuf-i Nebhani hazretlerinin Envar-ı Muhammediyye kitabının 13. sayfasında ve İmam-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat’ının 122. mektubunda vardır. Mektubat’ın farsça haşiyesinde, bu hadisin Deylemi’nin Firdevs’inde bulunduğu bildirilmektedir. Deylemi de, Buhari ve diğer muhaddisler gibi, meşhur ve muteber bir hadis âlimidir. Mektubat-ı Rabbani’nin 3. cildinde, (Sen olmasaydın Cenneti yaratmazdım) ve (O olmasaydı kâinatı yaratmaz, rububiyetimi izhar etmezdim) kudsi hadisleri de bildirilmektedir.

Miracda Allahü teâlâ, Resulullaha, (Senden başka her şeyi, senin için yarattım) buyurunca, Resulullah da, (Ben de, senden başka her şeyi, senin için terk ettim) dedi. (Mirat-i kâinat)

dinimiz islam
 

ELİZAN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2008
Mesajlar
418
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Web Sitesi
subat.blogcu.com
Allahümme Salli Ala Seyidina MUHAMMEDİN ve Ala Ali Seyidina MUHAMMED
Allah cc razı olsun hayırlı cumalar
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
selamünaleyküm kardeşim emeğine sağlık güzel bir paylaşım...

Allahümme Salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed...

selametle kalın...

 

tuna_35

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2007
Mesajlar
137
Tepki puanı
1
Puanları
18
Yaş
38
Konum
Eskişehir
Deliller vardırki hakkı savunsun deliller vardır ki nefsi savunsun...Hidayet pınarına erişmek istemeyen uydurma desin...gitsin nefsini içsin...Eğer tadı güzelse nefsin o hidayete nasıl erişsin....Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina muhammedin ve ala ali muhammed...Ne mutlu bizeki rabbin resulunun ümmetiyiz çok şükür...Elhamdulillah...
 

Guo1903

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Haz 2008
Mesajlar
2,657
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Alıntı Yaptığım Link:http://forum.islamiyet.gen.tr/fikih-ve-akaid/63712-mezhepsizlerin-taktikleri.html[/COLOR]
Huyela Kardeşim..Yazdıklarınızı görünce senin açmış olduğun bir konu hatrıma geldi..Bende tekrar hatırlatmak istedim.. Allah senden razı olsun..

Ehli bid’atin taktiklerinden bazıları şöyledir:

1- Herhangi bid’at ehli, birini büyük bir zat olarak takdim edebilmek için, büyük zatların arasına sokup takdim ederler. Mesela şöyle derler:
(Ebu Hanife, imam ibni Teymiye ve Gazzali gibi büyük zatlara dil uzatılmaz.) [Burada sapık ibni Teymiye iki büyük zat arasına konmuştur.]

Bir Maocu da aynı taktikle şöyle demişti:
(Fatih ve Mao gibi büyük zatların kıymetini bilmeli.)

2- Hurafeleri sayıp araya sünnet olanları katarlar. Mesela derler ki:
(Yatırlara çaput bağlamak, mum dikmek ve ölü için Kur’an okumak hurafedir.)

Çaput bağlamak, mum dikmek caiz değil ama, ölü için Kur’an okumak sünnettir. Mason Abduh gibi reform istiyorum diyen şair de aynı teraneyi okur:
(Bu Kur’an inmemiştir, ne fal bakmak için, ne de kabirde okumak için.)
Görüyorsunuz aynı taktik. Elbette Kur’an-ı kerim fal bakmak için inmedi, ama ölülere okunmasını Resulullah efendimiz defalarca bildirdi.

Evliyadan yardım istemeye karşı çıkarak yatırdaki evliya zata leş diyor:
(Bu hakkı ne taştan, ne de leşten istemeli.)
Burada da taşın yanı sıra asıl maksadını bildiriyor.

3- Rahmet için söylenmiş farklı hadis-i şerifleri bahane edip diyorlar ki:
(Peygamber bir öyle bir böyle söylemez, onun için hadisler bize delil olamaz. Kur’andan başkasına bağlanmamak gerekir.)

4- Mezhepler arasındaki rahmet olan farklı ictihadı bahane edip, sapıkların sözlerinin de bir ictihad olduğunu söylüyorlar:
(Şeyhülislam ibni Teymiye’nin de, imam Şevkani’nin de farklı ictihadları tenkit edilmemeli.)

5- Hakiki İslam âlimlerini gözden düşürmek için şöyle diyorlar:
(Her âlim bir şey söylüyor, hangisinin doğru olduğunu nereden bilelim. Onun için yalnız Kur’ana uymak lazım.)

6- Tesettürün aleyhine konuşurlar. Kapanmayı emreden açık bir âyet yok derler. Mevcut âyetleri de değiştirerek şöyle diyorlar:
(Allah başınızı örtün demiyor, yakanızı göğsünüzü örtün diyor.)

7- Namazdaki tesettürü inkâr edip şöyle diyorlar:
(Allah her şeyi görür. Onun için hiçbir şey perde olmaz. Karanlıkta da görür, elbiseli iken de görür. Onun için, kimse yok iken namazı çıplak kılmanın mahzuru olmaz.)

8- Dini hükümleri bozmaya çalışıp diyorlar ki:
(Kur’anda sadece inek ve koyun kurban edilir demiyor, balıktan da olur horozdan da olur, herkes gücünün yettiğini keser.)

9- Ezanı ve namazı bozmak için Türkçe yapılmasını isteyerek diyorlar ki:
(Anlamadan yapılan ibadetin faydası olmaz. Ezanda da, namazda da her millet kendi dilini esas almalıdır.)

10- Dinde reform yapmak, yani dini değiştirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Diyorlar ki:
(Zaman sana uymazsa sen zaman uy demişler. Luther’i örnek alarak dinin zamana uymayan yönlerini değiştirmek gerekir.)

Bunların oyununa gelmemelidir.
 

Hakikate sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2009
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Adem aleyhisselam, Arşta gördüğü nurun mahiyetini sual etti. Hak Teâlâ buyurdu ki:

Bu nur, gökte Ahmed, yerde Muhammed denilen, zürriyetinden bir peygamberin nurudur. O olmasaydı, seni de, yer ve gökleri de yaratmazdım.” [Mevahib-i ledünniyye]

ALLAH Teâlâ yine buyuruyor ki:


Ya Adem, Muhammed aleyhisselamın ismi ile her ne isteseydin, kabul ederdim. O olmasaydı, seni yaratmazdım.” [Hakim]

Ey Resulüm, İbrahim’i halil [dost], seni de habib [sevgili] edindim. Senden daha sevgili hiç bir şey yaratmadım. Senin, benim indimdeki yüksek derecenin bilinmesi için dünyayı ve dünya ehlini yarattım. Sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım.” [Mevahib-i ledünniyye]

Hadis-i Şeriflerde de buyuruluyor ki:

Adem aleyhisselam Cennetten çıkarılınca, ya Rabbi, Muhammed aleyhisselamın hürmetine beni affet diye dua etti. ALLAH Teâlâ ise, -ne cevap vereceğini bildiği halde, cevabını da diğer insanların duyması için- ‘Ya Âdem, onu henüz yaratmadım. Nereden bildin?’ buyurdu. Adem aleyhisselam da, ‘Arşta ‘La ilahe illallah Muhammedün Resulullah’ yazılı olduğunu gördüm. Anladım ki şerefli isminin yanına ancak en çok sevdiğinin, en şerefli olanın ismini layık görürsün’ dedi. ALLAH Teâlâ buyurdu ki: ‘Ya Âdem doğru söyledin. O bana insanların en sevgilisidir. Onun hürmetine dua ettiğin için seni affettim. Eğer Muhammed aleyhisselam olmasaydı, seni yaratmazdım’ ” [Taberani]


Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım” kudsi hadisi, Marifetname’nin ön sözünde,

Yusuf-i Nebhani hazretlerinin Envar-ı Muhammediyye kitabının 13. sayfasında

ve imam-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat’ının 122. mektubunda vardır.


Mektubat-ı Rabbaninin 3.cildinde,
Sen olmasaydın Cenneti yaratmazdım”, “O olmasaydı kâinatı yaratmaz, rububiyetimi izhar etmezdim” kudsi hadisleri de bildirilmektedir.


Mektubat’ın farisi haşiyesinde, bu hadisin Deylemi’nin Firdevsi'nde bulunduğu bildirilmektedir. Deylemi de, Buhari ve diğer muhaddisler gibi, meşhur ve muteber bir hadis âlimidir.




Miracda ALLAH Teâlâ, Peygamber Efendimize, Senden başka her şeyi senin için yarattım buyurunca, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem de, “Ben de senden başka her şeyi senin için terk ettim” dedi. (Mirat-i kâinat)
 

Hakikate sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2009
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Hafız İbni Hacer-i Mekki hazretleri (vefatı m. 1566) Cevher-ül-munzam kitabında diyor ki:

"Hadîs âlimlerinden Hâkim-i Nişâpûrînin bildirdiği hadîs-i şerîfde,

'Âdem aleyhisselâm hatâ edince, 'yâ Rabbî! Muhammed aleyhisselâm hakkı için beni afv ve mağfiret et' dedi.

ALLAH Teâlâ da, 'Muhammed aleyhisselâmı dahâ yaratmış değilim. Sen Onu nasıl tanıdın?' buyurdu.

O da, 'yâ Rabbî! Beni yaratıp rûh verdiğin zaman, başımı kaldırdım. Arşın kenârlarında, lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah yazılmış gördüm. Kullarının içinde en çok sevdiğinin ismini, kendi isminin yanına koymuş olduğundan anladım' dedi.

ALLAH Teâlâ da, 'yâ Âdem! Doğru söyledin. Kullarım arasında en çok sevdiğim Odur. Onun hakkı için (onun vesilesiyle) benden af dileyince, seni hemen af ettim. Muhammed aleyhisselâm olmasaydı seni yaratmazdım' buyurdu' buyurulmuştur."

_______________________

Mevlana Celaleddin Rumi Hz. Mesnevisi'ndeki "Bilgiler Emen Zahit" başlıklı hikayeden:

"Pak aşk, Muhammed’le eşti. ALLAH aşk yüzünden ona 'Sen olmasaydın' dedi. Hasılı o, aşktan tekti. Onun için ALLAH, onu peygamberler içinden seçti. 'Sen, pak aşka mensup olmasaydın, sende aşk olmasaydı dedi, hiç gökleri var eder miydim? Ben aşkın yüceliğini anlayasın diye kadri yüce göğü yücelttim. ..."

Mevlana Abdurrahman Cami Hz., Sevahid-ün Nübüvve isimli eseri sf 30'dan (Molla Cami olarak da bilinen bu alim insanın ilminin üstünlüğü maruf ve meşhurdur.):

"O Sultânı Enbiyâ ... bütün dinler Onun dîninin tûfeylisi olması tabi’îdir. ALLAH teâlâ hadîs-i kudsîde:

'Sen olmasaydın mahlûkâtı yaratmazdım'


_________________


Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz. Marifetname Giriş'inden:

" ... Salavatların en faziletlisi, tahiyyatların en mükemmeli, teslimatların en güzeli, kâinatın efendisi, yaratıkların en şereflisi, varlıkların hülasası Peygamberimiz aleyhissalatüvesselam Hazretlerinin en büyük ismine ve akl-ı evvel olan en mükemmel ruhuna olsun ki; O,

'Sen olmasaydın, sen olmasaydın felekleri yaratmazdım.'

hitabıyla yüceltilmiştir ...


______________________-


Mektubat-ı Rabbani 505. MEKTUP'tan:

" ... Böyle olunca, her şeyin daha ilerisinde bulunan, Hatemü'n-nübüvvet Resulullah Efendimizin hakikatidir. Sonrakilerin zuhur menşei dahi yine Odur. Bu mana icabıdır ki; kudsi hadiste, Habibüllah şanında şöyle varid olmuştur:

'Sen olmasaydın, eflâki yaratmazdım. Rübubuyeti izhar eylemezdim.' ..."

__________________________

'Senolmasaydın, senolmasaydın felekleri yaratmazdım.' Kudsi Hadis-i Şerifi...

Bu Hadisin sahih olduğunu bildiren alimler arasında Kadı İyaz (eş-Şifa; Kadı İyaz hazretleri ayrıca Ebulleys Semerkandi ve Ebu Muhammed el-Mekki gibi meşhur alimlerin de bu hadisi zikrettiklerini bildiriyor), İbni Cevzi, Ebu Nuaym da mevcuttur...


Her durumda, İbni Teymiyye, Acluni ve Aliyyülkari gibilerin sözlerinin, İmam-ı Hakim, İmam-ı Taberani ve İmam-ı Beyheki gibi hadis imamlarının sözlerine karşı bir ağırlığı yoktur.
 

Hakikate sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2009
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Hazreti Şeyh Abdulkadir Geylani Efendimiz Hazretleri buyuruyor ki:

- Allahu Teâlâ Ya Muhammed! diyor, eğer sen olmasan ben yerleri ve gökleri yaratmazdım. Senin yüzün hürmetine yarattım diyor. (İrşad, Cild 2, Sayfa: 446; Delâli-i Hayrat Şerhi «Kara Davud», Sayfa: 334)


________________

Ali bin Ebî Tâlib radıyallahü anh da hazret-i dürretü sadefi’l-vücûd [varlık sedefinin incisi] ve vâsıtatü ıkdi’l-mürselîn [peygamberler gerdanlığının bağı],Makâm-ı Mahmûd sâhibi, Allahü teâlânın en büyük halîfesi, sırru vücûdi’l-emlâk, “Levlâke, Levlâke, le-mâ halaktü’l-eflâk” [Sen olmasaydın, gökleri yaratmazdım!] hitâbının muhâtabı, seyyidünâ ve seyyidü’s-sekaleyn Muhammed el-Mustafa sallallahü aleyhi ve sellemden almışdır.

O da, mukarreb melekler arasında mümtâz, Rabbü’l-âlemînin elçisi, Rûhü’l-emîn Cibrîl aleyhisselâm vâsıtasıyla Allahü teâlâdan almışdır.

Ey azîz kardeşim! Zâhir ve bâtındaki sırlara hâkim olan Allahü teâlâdan korkmayı, yasaklardan sakınmayı, emrlere uymayı, emr-i bi’l-ma’rûf ve nehy-i ani’l-münkere devâmı tavsıye ederim. Tedrîs ve ta’lîmde bilgilerin yok olmaması için, devamlı mütâleada bulunmanızı;

bilhassa Beydâvî tefsîri, Buhârî, Mektûbât, Hanefi fıkhında İbni Âbidîn, belâgatda Mutavvel’i mütâlea etmenizi; anlama ve halka anlatmada basîretli olmanızı tavsıye ederim.

Cealekallahü teâlâ saîden fi’d-dâreyn. (Allahü teâlâ seni iki cihanda saîd etsin!)

İmzâ: Ahmed Mekkî bin Abdilhakîm

Mühr: es-Seyyid Ahmed Şihâbüddîn Neyyir Mekkî
 

Hakikate sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2009
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-’ın rivâyetine göre Âdem -aleyhisselâm-,

bir müddet sonra cennetten çıkarılmasına sebeb olan zellesi dolayısıyla da affı için Hazret-i Muhammed Mustafâ’yı vesîle ederek Cenâb-ı Hakk’a şöyle yalvardı:

“–Yâ Rab! Muhammed hakkı için Sen’den beni bağışlamanı istiyorum!..”


Allah Teâlâ (çok iyi bildiği hâlde, biz kullarına da mâlum olsun diye) :


“–Ey Âdem! Henüz yaratmadığım hâlde Muhammed’i sen nasıl bildin?” diye sordu.

Âdem -aleyhisselâm-:

“–Yâ Rab! Sen beni yed-i kudretinle yaratıp bana rûhundan üfürdüğünde başımı kaldırdım. Arşın sütunları üzerinde; «Lâ ilâhe illâllâh Muhammedü’r-Rasûlullah» cümlesinin yazılı olduğunu gördüm. Bildim ki Sen, ismine ancak mahlûkâtın en sevimlisini izâfe edersin!..” dedi.

Bunun üzerine Cenâb-ı Hak:

“–Doğru söyledin ey Âdem! Hakîkaten O, Bana mahlûkâtın en sevgili olanıdır. (Duâ edeceğin zaman) O’nun hakkı için Bana duâ et! (Çünkü şu an O’nun hakkı için ettiğin duâ sebebiyle) Ben seni bağışladım!

(Bilesin ki), şâyet Muhammed olmasaydı, seni yaratmazdım.” buyurdu. (Hâkim, II, 672/4228; Beyhakî, Delâil, V, 488-489)
 

Hakikate sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2009
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Fahr-i Kâinât -Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem-'in Dünyâyı Şereflendirmesi..



Osman Nuri Topbaş

"(Ey Habîbim!) Sen olmasaydın, Sen olmasaydın; bu kâinâtı yaratmazdım!.." seklinde beyân buyurulmuştur.

Sâir de, bu yaradılış sırrını ne güzel ifâde eder:

Doğmazdı kalbe îmân
İnmezdi arza Kur'ân
Meçhûl olurdu esmâ;
Levlâke Yâ Muhammed!..

Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor:

Ashâb-i Kirâm Hazaratı Allâh Rasûlü'ne sordular:

"- Size peygamberlik ne zaman ihsân oldu?"

cevâben O (s.a.v.):

"- Âdem, su ile toprak arasında iken..." buyurdular.

Demek ki, nübüvvet-i Muhammedî, Âdem âilesi teşekkül etmeden, kudsî bir tecellî ile başlamıştır. Yâni, ilk parlayan varlık cevheri, "nûr-i Muhammedî"dir.

Hazret-i Peygamber, nûru ile Hazret-i Âdem'den önce, cismâniyeti ile bütün peygamberlerden sonra zuhûr etmekle, nübüvvet takvîminin ilk ve son yaprağı olmuştur. O, zaman Îtibariyle son, gâye Îtibariyle ilk peygamberdir. Zirâ risâlet takvîmi, "nûr-i Muhammedî" ile başlamış; son yaprağı da "cismâniyet-i Muhammedî" ile nihâyet bulmuştur. Bu Îtibarla denilebilir ki;

Meleklerin secdeye mecbûr kılındığı Âdem (a.s.);
 

Hakikate sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2009
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
İmam-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat’ının 122 mektubunda vardır

Mektubat’ın farsça haşiyesinde, bu hadisin Deylemi’nin Firdevs’inde bulunduğu bildirilmektedir..
 

Hakikate sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2009
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Tekirdağ`dan İsmail Karaavcı: Levlake kudsi hadisinin kaynağı hakkında bilgi verir misiniz? Kimisi zayıf diyor, kimisi de bu kudsi hadise zayıf diyene akılsız diyor. Bunun ortası yok mudur?


Kaynağını araştıran birisi neden akılsız olsun?

Bir kudsi hadisin zayıf olma ihtimali nasıl olabilir?

Levlake levlake Lema halaktü l-eflak=Sen olmasaydın, sen olmasaydın Ben alemi yaratmazdım sözü İslam ümmetinin alimleri ekseriyetince kudsi hadis olarak biliniyor. Bu hadis-i kudsinin kaynakları vardır şüphesiz.

Bu hadis-i kudsi, Suyuti`nin El-Leali`l-Masnua; Aliyyü`l-Kari`nin El-Esraru`l-Merfua ve diğer bir eseri olan Şerhü`ş-Şifa; Şevkani`nin El-Fevaidü`l-Mecmua; Hafız Acluni`nin Keşfü`l-Hafa; Muhammed Said Zalul`ün Tahkik; İmam-ı Nevevi`nin El-Ezkar adlı eserlerinde kayıtlıdır.

Diğer yandan Mevlana Cami, Ahmed-i Cezeri,
Mevlana Halid,
İmam-ı Rabbani,
Bediüzzaman Said Nursi gibi nice İslam alimleri bu hadis-i kudsiyi eserlerine alıp tevhid inancına uygun izahlar getirmişlerdir.

Fakat bu hadis-i kudsi, kütüb-ü sitte içerisinde yer almıyor. Günümüzdeki hadis tenkitçileri için hadis diye bilinen bir sözün kütüb-ü sitte içinde yer almaması ise hadis için bir eksiklik teşkil ediyor. Bu duyarlılığı kınamıyoruz. Kütüb-ü sitte gibi sıhhatinden ümmetçe şüphe edilmeyen ciltlerle hadis kitapları şüphesiz önemli, makbul ve sahih kaynaklardır. Hadis diye bilinen (bilhassa hadis-i kudsi olarak bilinen) bir sözün kütüb-ü sitte içinde yer alıp almadığı hususunda titizlik göstermeyi doğru algılayabiliyoruz. Bu konuda titizlik gösteren insanları akılsız olarak itham etmek şüphesiz doğru bir üslup değildir. Buna katılamayız.

Fakat ameli hüküm ihtiva etmeyen,
ümmeti yanlış amel etmeye yönlendirmeyen,
tevhid ve iman esaslarına da aykırılık taşımayan bir hadis için,

kütüb-ü sitte içerisinde yer almıyor diye eleştiri dozunu şiddetlendirmeyi ve ortalığı tozu dumana katmayı da fazla abartılı buluyoruz.

O halde önce üslubumuzu düzeltmemiz gerekiyor. Ne bu hadis-i kudsiye, kütüb-ü sitte içerisinde yer almıyor diye hücum edelim, ne de bu hadis-i kudsi için kaynak soruşturması yapanları akılsızlıkla itham edelim! Bunun orta yolu vardır.

Orta yolu şudur:

Ümmet ilk asırlardan beri bu hadis-i kudsiye nasıl yaklaşmış?

Ve ümmet bu yaklaşımıyla sapık yollara girmiş mi?

Hadis-i kudsi diye bilinen bu söz, ümmetin istikametini bozmuş mu?

Bunlara bakılmalıdır. Ümmet bu hadis-i kudsiye nasıl bakmış ise, bizim de o pencereden bakmamızda hiçbir sakınca yoktur.

Bir defa şiddetli hadis tenkitçileri bin dört yüz yıldan beri hep var olagelmiştir.

Bu tenkitçilerin çoğundan bu hadis senet itibariyle olmasa da, mana itibariyle geçer not almıştır. Yani bu hadise mana olarak ilişen bir tenkitçi olmamıştır. Hadis tenkitçileri bu hadisin kuvvetli bir senedi olmadığı konusunda birleşmişlerse de, bu hadisi mana olarak doğrulayan ve senedi de kuvvetli olan başka hadisler ve hatta ayetlerin de bulunması bu hadisi temize çıkarmaya yetmiştir.

Mesela, Kur`an, Hazret-i Muhammed(asm) için, `Vema erselnake illa rahmeten lil alemin`1 buyuruyor. Şimdi düşünelim: `Alemin` ne demektir? Kainat demek değil midir? Eflak demek değil midir?

`Alemin` sözcüğü yerine `kainat`ı koyduğumuzda bu ayetin manası: `Biz seni kainata rahmet olmasaydın göndermezdik!` olmaz mı? Bu ayet ile, `Sen olmasaydın, sen olmasaydın Ben alemi yaratmazdım` sözü arasında manaca neredeyse örtüşme yok mudur? Peki manası bu denli kuvvetli bir hadis-i kudsi, kütüb-ü sitte içinde kaydedilmemiş olabilir mi? Olabilir. Görüldüğü gibi olmuştur!

Kim bilir, ilk dönemlerde, çok yaygın olarak bilinen bir hadis-i kudsi olduğu için rivayet zinciri önemsenerek kaydedilmemiş; bu yüzden de, sonradan şiddetli usuller ortaya koyan kütüb-i sitte imamları tarafından ayıklanmış olabilir. Ne var ki, hiçbir kütüb-ü sitte imamı, sahih hadislerin sadece kendi kitaplarında yer alan hadislerden ibaret olduğu iddiasında bulunmamıştır!

Bu hadis-i kudsinin, tevhid inancı çerçevesinde hiç kimsenin reddedemeyeceği izahlarını ise Risale-i Nur`un değişik risalelerinde bulmak mümkündür. O halde bu hadis-i kudsiyi; kütüb-ü sittede kayıtlı olup olmadığına bakmaksızın, Risale-i Nur`un izahları çerçevesinde anlamanın imanımıza tahkik kazandıran önemli bir boyuta sahip olduğu unutulmamalı; şekil üzerinde durmayıp, mana ile kifayet edilmelidir. Dipnotlar: 1- Enbiya Suresi: 107.

28.04.2005
 

ayşe.a

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Tem 2008
Mesajlar
3,140
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
emeğine sağlık kardeşim Rabbim razı olsun..
selam ve dua ile:a03:
 

azizislam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 May 2006
Mesajlar
1,330
Tepki puanı
0
Puanları
0
Bu nasıl bir insan Benim Amellerimi hesaplarsalar nekadar çıkarki?
 

Gülfidan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Nis 2008
Mesajlar
679
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Hz Muhammed (sav) ALLAH ın sevgilisi.

Allahın peygamber efendimize verdiği değer ölçülemeyecek kadar cok.

bizler onun yüzü suyu hürmetine yatıldık

Ve Bizler Eğer Cennete gireceksek onun sayesinde girecez.

peygamber Efendimiz olmasa Halimiz duman.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt