Diyanet İşleri Başkanlığı, bazı uygulamalar ve yanlış algılamalarla Mevlana’nın magazinleştirildiğini belirterek, semanın bir eğlence aracı yapılmasının, doğru bir yaklaşım tarzı olmadığına işaret etti.
Diyanet İşleri Başkanlığı aylık yayın organı olan “Diyanet" dergisinin yeni sayısını Mevlana’ya ayırdı.
Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Dr. Ömer Yılmaz’ın “Mevlana ve Magazinleştirilmesi Sorunu?" makalesinde UNESCO’nun 2007 yılını Mevlana yılı ilan ettiği anımsatılırken, Mevlana hakkında gerek yurt içi gerekse yurt dışında 50 kadar yüksek lisans, 25 civarında doktora, yerli ve yabancı müellif olmak üzere 250 kadar kitap, 600 bildiri ve makale kaleme alındığı kaydedildi.
Mevlana’nın söylemlerine bugün dahi sadece İslam aleminin değil, tüm insanlığın ihtiyacı olduğu ifade edilen makalede, “Ancak ne var ki yazılı ve görsel medyada söylemlerine bu denli önem verilen ve adından çokça bahsettiren Mevlana, yanlış anlaşılmaya müsait magazine konu edinilen önemli İslam mütefekkirlerinde bir tanesidir… Bununla birlikte günümüzde o denli bir magazin kültürü hakim ki adeta insanlar her hangi bir konuyu magazin dışı bir dil ile anlayamayacak hale gelmiştir. Elbetteki dini konuların ve önemli şahsiyetlerin magazinleştirilmesi başka konulara benzememektedir. İzlenme oranını artırmak maksadıyla halkın bilmesi gerekmeyen, ancak din konusunda uzman kimselerin kendi aralarında tartışıp belli sonuca varması gereken hususların ulu orta gündeme getirilmesi üzüntü vericidir? denildi.
Makalede, Mevlana’nın magazinleştirilmesinde ana hatlarıyla iki konunun öne çıktığı belirtilirken, bunlardan birinin ona ait olmadığı halde kendisine nispet edilen sözler, diğerinin de uygun zaman ve mekana bakılmaksızın düzenlenen sema ayinleri olduğu kaydedildi.
“SEM'A DANS DEĞİLDİR?"
Mevlevi kültürün de Allah aşkıyla dönüşü sembolize eden semanın bir eğlence aracı yapılmasının, hele de onun bir dans gibi uygulanmasının ve algılanmasının doğru bir yaklaşım tarzı olmadığına işaret edilen makalede, semanın anlamını idrak ederek yapmak gerektiği dile getirildi.
“’NE OLURSAN OL YİNE GEL’ SÖZÜ MEVLANAYA AİT DEĞİL?"
“Ne olursan ol yine gel?" sözünün Mevlana’ya değil, Ebu Said Ebu’l-Hayr’a ait olduğu bildirilen makalede, bu sözün Mevlana’nın meşrep ve tarikatına çok da aykırı olmadığı kaydedildi. Makalede, “Ne olursan ol yine gel?" sözünün devamındaki “Tevbeni bozsan da yine gel?" sözünün farklı algılanmasının da dini açıdan yanlış olduğu ifade edilirken, bunun, “Tevbeni yüz defa bir defa bozsan da, bunda istikrar sahibi ve içten olmasan da yine olur?" gibi bir anlama uygun gelecek tarzda algılandığı belirtildi.
(Alıntıdır - 10 Mayıs 2007)
Diyanet İşleri Başkanlığı aylık yayın organı olan “Diyanet" dergisinin yeni sayısını Mevlana’ya ayırdı.
Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Dr. Ömer Yılmaz’ın “Mevlana ve Magazinleştirilmesi Sorunu?" makalesinde UNESCO’nun 2007 yılını Mevlana yılı ilan ettiği anımsatılırken, Mevlana hakkında gerek yurt içi gerekse yurt dışında 50 kadar yüksek lisans, 25 civarında doktora, yerli ve yabancı müellif olmak üzere 250 kadar kitap, 600 bildiri ve makale kaleme alındığı kaydedildi.
Mevlana’nın söylemlerine bugün dahi sadece İslam aleminin değil, tüm insanlığın ihtiyacı olduğu ifade edilen makalede, “Ancak ne var ki yazılı ve görsel medyada söylemlerine bu denli önem verilen ve adından çokça bahsettiren Mevlana, yanlış anlaşılmaya müsait magazine konu edinilen önemli İslam mütefekkirlerinde bir tanesidir… Bununla birlikte günümüzde o denli bir magazin kültürü hakim ki adeta insanlar her hangi bir konuyu magazin dışı bir dil ile anlayamayacak hale gelmiştir. Elbetteki dini konuların ve önemli şahsiyetlerin magazinleştirilmesi başka konulara benzememektedir. İzlenme oranını artırmak maksadıyla halkın bilmesi gerekmeyen, ancak din konusunda uzman kimselerin kendi aralarında tartışıp belli sonuca varması gereken hususların ulu orta gündeme getirilmesi üzüntü vericidir? denildi.
Makalede, Mevlana’nın magazinleştirilmesinde ana hatlarıyla iki konunun öne çıktığı belirtilirken, bunlardan birinin ona ait olmadığı halde kendisine nispet edilen sözler, diğerinin de uygun zaman ve mekana bakılmaksızın düzenlenen sema ayinleri olduğu kaydedildi.
“SEM'A DANS DEĞİLDİR?"
Mevlevi kültürün de Allah aşkıyla dönüşü sembolize eden semanın bir eğlence aracı yapılmasının, hele de onun bir dans gibi uygulanmasının ve algılanmasının doğru bir yaklaşım tarzı olmadığına işaret edilen makalede, semanın anlamını idrak ederek yapmak gerektiği dile getirildi.
“’NE OLURSAN OL YİNE GEL’ SÖZÜ MEVLANAYA AİT DEĞİL?"
“Ne olursan ol yine gel?" sözünün Mevlana’ya değil, Ebu Said Ebu’l-Hayr’a ait olduğu bildirilen makalede, bu sözün Mevlana’nın meşrep ve tarikatına çok da aykırı olmadığı kaydedildi. Makalede, “Ne olursan ol yine gel?" sözünün devamındaki “Tevbeni bozsan da yine gel?" sözünün farklı algılanmasının da dini açıdan yanlış olduğu ifade edilirken, bunun, “Tevbeni yüz defa bir defa bozsan da, bunda istikrar sahibi ve içten olmasan da yine olur?" gibi bir anlama uygun gelecek tarzda algılandığı belirtildi.
(Alıntıdır - 10 Mayıs 2007)