Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Şeker Bayramı Mı? O Ne Ki?!! (1 Kullanıcı)

islam73

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Haz 2010
Mesajlar
78
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
Bir fırsatlar havuzu olan Ramazan ayını idrâk ettiğimiz şu günlerde, sokaklara çıkıp şöyle bir gezindim dün... Çok da içim sızladı. İnsanlar, ne kadar duyarsız ve bu kutsal iklimi ayaklarımıza kadar getirmiş mübârek aya ne kadar ilgisiz ve saygısız davranıyor... Gördükçe üzüldüm açıkçası. Tamam, dinde zorlama yoktur. Bu, âyetle sabit olan ve insan hakları açısından da sorgulanamayacak bir durum... Dileyen, inanmakta da inanmamakta da özgür neticede. Her iki türlü de kişinin muhatabı, sadece ve sadece Allah'tır. Ama ya saygı??? İşte bu, inançların üstünde, tüm insanlık için evrensel bir davranış biçimidir.

Normal zamanlarda bile çok sinir olduğum sigara içenleri bu mübârek aylarda da aynı şekilde görmek, beni üzdü. Neden oruç tutmuyor gibi bir soru sormak, benim ilgi alanım dahilinde değil. Neticede bu, karşındakinin inanç derecesi ile ilgili. Ama o sigaranın dumanını savurtarak yollarda yürürken, "Acaba karşımdaki oruçlu mu? Ona saygısızlık olur mu?" diye düşünememesi, benim sınırımın başladığı çizgi... Üstelik az da değil bu insanlar.

Ya, insan, en azından içinde bulunduğu aya hürmet bekliyor. Hani inanç özgürlüğü ve kişisel haklara saygı var ya... Bu, karşılıklı olmalı. Ben, onun oruç tutup tutmamasına saygı gösterebiliyorum. Ama karşımdakinden de "Acaba etrafımda bir oruçlu var mı?" gibi gayet insânî bir tavır sergilenmesini beklemiyorum desem yalan olur.

Eskiden Şeker Bayramı ve Ramazan Bayramı'nı ayrı ayrı iki bayram sanırdım. Öyle ya, Ramazan bitiminde bayram yapmamızın sebebi: tâbi olduğumuz bir aylık sabır ve nefis testini başarıyla tamamlamış olmamızın verdiği haklı sevincimizi bayram yaparak kutlamaktır. Arkamızda bıraktığımız Ramazan ayının bayramı olması hasebiyle de adı "Ramazan Bayramı"dır. Çünkü kutlama sebebi, bu ay'dır.

Ha, oruç tutamayan miniklerimiz için "Şeker Bayramı" denirse tamam. Ama öyle değil... Oruç tutmayanlar için "Şeker Bayramı", Oruç tutanlar için "Ramazan Bayramı" oluyor. Bu farkı büyüdükçe anladım.

Şimdi buradan tutup da bayramı kutlamak kimin hakkı gibi bir tartışma başlatmak değil elbette niyetim. Ama Ramazan ayının mânevî hazzını yaşamış olanların kutladığı bayramın rûhu ile "Şeker Bayramı"nı kutlayanların rûhu, aynı mâneviyât dairesinde buluşabilir mi? "Şeker Bayramı"ndaki mâneviyât, cadılar bayramındaki kadar bile değil.

Neden mi oraya atıfta bulundum: ortak noktaları var da, o sebepten. Hani ya bolca şeker dağıtılıyor her ikisinde de. Ama onlar bile mânevî bir duyarlılıkla kutluyorlar bu bayramlarını. Eh, ben de o zaman merak ediyorum; "Şeker Bayramı"nı kutlayanlar, hangi mânevî sebepten dolayı kutluyorlar bu bayramı?

Ben, burada kesinlikle oruç tutan - tutmayan, inanan- inanmayan gibi bir fikrin peşinde değilim. Sadece anlamak istiyorum... Tamamen dini temelli olan, oruç ayının sona ermesini takiben kutlanan bu bayram, yani Ramazan Bayramı ile aynı günlere denk gelen bu "Şeker Bayramı" ne ola ki??? Başta da dedim ya, bir fırsatlar havuzudur Ramazan. İster içine girer, sonuna kadar faydalanırsın (ki bu, her iki dünyada da insanı ferahlatır), ister sadece kenarından durup seyredersin ve neler kazanıp kazanamayacağını da asla öğrenemezsin...

Elbette ki iş, sadece oruç tutmakla bitmiyor. Bu, sadece bütünün parçalarından. Ama ana parçalarından birini teşkil ediyor... İnsanın kendi kendini kontrol edebilme yeteneği elde edebilmesi için uygulanan bir aylık mânevî bir kurstur bu.ve başarı derecesi, tamamen kişinin inanç derecesiyle orantılıdır.

Bir de küçüklükten alıştırılmamış bu mânevî duyguya yabancı olan insanlardan bilmedikleri bir his için vicdânî rahatsızlık hissetmelerini beklemek, ne kadar doğru; bu da ayrı bir tartışma konusu. Ama benim anlatmaya çalıştığım, bu ayda en azından karşı taraftakine karşı azıcık daha hassasiyet gösterilebilmesi, o kadar... Yabancıların dahi gösterebildiği, inancımızdan olmadığı halde sırf bizim inançlarımızda olduğunu bildikleri için buna göre tavır sergileyen pek çok insan gördüm. Demek ki aynı inançtan olmakla da alakası yok. Sanırım "duyarlı olmak"la alakası var. O zaman, duyarlı olalım...

Ha, bir de Ramazan geldi mi bu aya hürmeten farklı davrananları eleştirenler var ya; hani "Bir aylık Müslüman" benzetmesi yapılıyor.. Ya, bırakın; olsun da bir aylık olsun. Hiç olmamasından iyidir. Demek ki yüreğinin köşesinde böyle bir duygu saklıyor. Sadece Ramazan'da mı ortaya çıkarıyor; olsun!... Olsun...

Son yıllarda beni güldüren bir komedi ise; hani yeni bir trend var ya, TV'de rast gelmişsinizdir. Oruç tutmadıkları halde iftar yemeklerine gidenler ve iftar yemeği verenler... Akşam yemeğine mâneviyât yükleme maskesi... İçlerinde istisnalar yok mudur? Tabii ki vardır. Peki kaideyi bozar mı? İşte orasını ben bilemem...

Ayşegül Osmanoğlu,
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt