Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Şehid Öğretmen Dr. Fethi Şikaki'nin Hayat Öyküsü (1 Kullanıcı)

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
5681.jpg


Şehid Öğretmen Dr. Fethi Şikaki'nin Hayat Öyküsü
Fethi İbrahim Abdulaziz Şikaki, 1951 yılında Rafah'da dünyaya geldi. Ailesi Zernogah’lıdır. Zernogah, Filistin'deki Yafa'ya bağlı köylerden birisidir. Doğumundan sonra ailesi ile birlikte Gazze şeridindeki Rafah'a taşındılar. Babası işçi olan Şikaki, mülteci kampında yetişti. 15 yaşındayken annesini kaybetti. Ailesinin en büyük çocuğuydu.
Beir Zeyt üniversitesine girerek, burada Matematik eğitim gördü. Mezun olduktan sonra Kudüs'teki okullarda 4 yıl öğretmenlik yaptı. Sonra da Kahire'ye tıp eğitimi için gitti. Zakazik Üniversindeki tıp eğitiminin ardından, 1980 yılında Filistin'e doktor olarak döndü. Gazze’deki hastanelerde doktor olarak çalıştı.
Milliyetçilikten İslam'a Dönüş ve İslami Cihad'ın Kuruluşu
Şikaki 1966 yılından itibaren siyasetile içli dışlıydı. 15 yaşlarındayken Nasır’ın estirtiği milliyetçilik rüzgarının etkisinde kalmıştı. 1967 yılındaki hezimetin ardında düşüncesinde değişiklikler başladı. Arkadaşlarından birisinin Şehid Seyyid Kutub'un Yoldaki İşaretler adlı eserini Şikaki'ye hediye etmesiyle, Şekaki'de İslami düşüncenin temelleri oluşmaya başladı. Dr. Şikaki İhvan-ı Müslimin Hareketinden büyük ölçüde etkilenmişti.
Zakazik Üniversitesindeyken tıp, mühendislik ve siyasi ilimlerdede okuyan arkadaşlarıyla birlikte Filistin İslami Cihad Hareketi'ni Kurdu. Şikaki, hareketinin Ömer Muhtar, İzzeddin el-Kassam, Afgani ve Abdulkadir el-Cezairi gibi gibi İslam önderlerin kurduğu halkalardan bir halka olmasını istiyordu. Şikaki’nin bazı makalelerinde İzzeddin el-Kassam mahlasını kullanması da onun İslami direniş önderlerinin yonu sürdürmekteki bağlılık ve azmini gösteriyordu.
Şikaki hareketini kurduğu zaman, sadece gasbedilen Filistin topraklarında intikam eylemlerini düzenleyeceklerini belirleyerek, cihadın ve direnişin hedefini-sınırını tayin etmişti.
Tutuklanışı ve Lübnan’a Sürgünü...
Şikaki, aktif hayatından dolayı gerek Filistin ve gerekse Mısır'da bir çok defa tutuklanmıştı. 1979 yılındaki ilk tutuklanışının sebebi, İran'daki İslam devrimi hakkında yazdığı "Humeyni: İslami Çözüm ve Alternatif" başlıklı eseridir. İkinci tutuklanışının sebebi ise İslami yöndeki eylemleridir.
İmam Humeyni’nin batılılar karşısında dik duruşunu tasvib eden, saygıyla karşılayan ve bu sebeple İmam Humeyni hakkında övücü sözler söyleyenlere sarfedilen hakaretler ya da asılsız iddialar Şikaki için de geçerlidir. Şikaki, özellikle yazdığı bu eserden dolayı "Şii" olmakla suçlanmıştır. Fakat, Fehmi Huveydi’nin de dediği gibi Şikaki’nin İslami ilk yönelişinde İhvan-ı Müslimin hareketi etkili olmuştur.
İmam Humeyni, tüm müslümanlara olduğu gibi Filistinlilere ve özellikler de Şikaki’ye büyük bir ümit vermişti. Şikaki’nin İran’a olan yakınlığı, İmam Humeyni ve İranlıların, Şah ve arkasındaki Amerika’ya karşı tavizsiz bir mücadele girmesi ve sonunda başarı ulaşmalarını fark etmesine dayanır bu yönüyle Şikaki, Filistin’de kesintisiz direnişi öneren ve uygulayan önder şahsiyetler arasında yerini almıştır.
Şia ve Sünnilik üzerine kaleme aldığı bir eserinde, İmam Humeyni’den esinlenen Şikaki “Şii ve Sünnilik adı altında Müslümanların saflarını ayrıştırıcı her türlü eylem, İslam’a ve müslümanlara karşı küfrün yanında yer almaktır” diyecektir.
Dr. Şikaki serbest bırakılmasının ardından 1981 yılında Filistin'e gizlice döndü. siyasi hayattaki etkinliğinden dolayı 1983-1986 yılları arasında da Filistinde bir çok defa tutuklandı. Onu tutuklayan zihniyet, Şikaki'ye engel olamayacaklarını anlamıştı. Çünkü Şikaki'yi hapse koysalari hapiste de etkin çalışmalarına devam ediyor, İslami ilkeleri ve cihad ruhunu tutukluların zihinlerine işliyordu. bu sebepten ötürü, 1988 yılında Filistin'den bazı arkadaşlarıyla beraber Güney Lübnan'daki Mercu'z-Zuhur bölgesine sürgün edilmesine karar verildi.
Şikaki bir yıl burada kaldıktan sonra Suriye'ye geçti.
Suikast Emri ve Şikaki'nin Şehadeti
22 siyonistin ölümüne 87 tanesinin de yaralanmasına sebep olan istişhad eyleminden sonra siyonist terör rejimi, Şikaki'nin şehid edilmesi için kesin karar almış, Mossad ajanlarına da bu yönde emirler verilmişti.
Fakat, bu eylem Mossad ajanları açısından hiç de kolay olmayacaktı. Çünkü karşılarında normal bir insan değil Fethi Şikaki vardı. Bir çok defa suikast girişiminde bulundular ama başaramadılar. Suriye'de suikast girişiminde bulunmak da onlar için zordu. Şikaki'nin yurt dışına çıkmasını bekleyeceklerdi ki Şikaki de güvenlik gerekçesi ile yurt dışına çok fazla çıkkmıyordu. Şehadetinden önceki en son ziyaretini Ramazan ayında İran'a yapmıştı.
Şikaki’ye suikast planlayan Mossad ajanları, Suriye’de düzenlenecek bir suikastin Suriyelilerin öfkesine sebep olacağı için Şam dışında bir yeri tercih etmişlerdi. Bunun için de Şikaki’nin yurt dışına çıkmasını beklediler. Şikaki’nin Malta’ya gideceğini öğrendiklerinde önce kaçırma planını kurdular. Sonra bu planı, suikast düzenlemeye çevirdiler.
Şikaki, Libya'da bulunan mülteciler sorununa çözüm bulmak üzere 1995 yılında "İbrahim Şaviş" adındaki bir pasaportu kullanarak Kaddafi ile görüşmek üzere Malta'ya gitti. Malta, havaalanına indiği zaman, Mossad’ın ajanları da Şikaki’yi beklemekteydiler. Şikaki’nin başka bir isim kullanarak Mlata’ya geldiğini Mossad, havaalanında farkedemedi.
Bir saat Malta’da kalan Şikaki, Libya’ya geçti. Şikaki’nin yanında koruması yoktu. Yanında sadece Filistin Kurtuluşu Halk Cephesi liderlerinden Tılal ve Ebu Musa vardı.
Şikaki, Kaddafi ile görüşmesini tamamlamıştı. 26.10.2005 tarihinde Malta’ya döndü. Bir gece Otelde kalmayı planlıyordu. Eşyalarını otele yerleştirdikten sonra dışarıya alış veriş yapmaya çıkmıştı. Pazarda birkaç elbise aldıktan sonra otele dönerken bir motosikletli yaklaştı ve Dr. Şikaki'nin başına üç kurşun sıktı. Şikaki orada şehid olurken, Mossad'ın ajanları onu ve katilini izlemekteydiler. Katilin motosikleti, olay yerine yakın bir noktada bulunmuştu.
Aradan yıllar geçtikten sonra, bir siyonist yazar 4 ay önceki yazısında Şikaki'nin Mossad ajanları tarafından şehid edildiğini itiraf etmişti.
Direnişin Öğretmenine Vefa: Cenaze Töreni
Şehadetinin ardından, şehidin aziz nâşının nakli sorunu ortaya çıktı. Malta yönetimi Şikaki'yi vermek istemiyor, Arap rejimleri de kabul etmeye yanaşmıyorlardı. Yoğun görüşmelerden sonra şehidin aziz nâşı Libya ve oradan da Suriye'nin başkenti Şam'a getirildi.
31.10.1995 tarihinde Suriyelileri ve Filistinliler, Tunus'daki Cerbe havaalanından kalkan ve içinde aziz şehidin bedeninin bulunduğu uçağı karşılamak için meydanlara indiler. Tüm Filistinli hareketler de lider kadrolarıyla birlikte şehidi karşılamak, şehide olan vefalarını göstermek için meydanlardaydılar.
01.11.1995 tarihindeki tören adeta şehidin cenazesi değil de düğünü olmuştu. 3 milyondan fazla seveni, cenaze törenine katılmış, siyonistlerden intikamını alacaklarını sloganlarıyla ifade etmişlerdi. Şikaki, Yermuk mülteci kampındaki Şehidler mezarlığına defnedildi.
Şikaki’nin defnedildiği gün İran’da da yas ilan edilmişti.
Şehadetin Ardından İntikam Eylemleri
Öğretmenleri şehid edilen Şikaki'nin öğrencileri, bu acı olayın intikamını alacaklarını vaad ettiler. Şikakinin iki öğrencisi, şehidin ardından giderek aralarında ölü ve yaralılarında bulunduğu 150 siyonisti kapsayan şehadet eylemi düzenlediler.
Şehadetinden 7 yıl sonra düzenlenen başka bir eylemde ise 16 kişi öldürülmüş, 50 kişi de yaralanmıştı. İslami Cihad bu eylemi de şehidin anısına düzenlemişti.
Suikast Emrini Veren Rabin Öldürüldü
Aziz Şehid için suikast emrini veren Rabin, hakkındaki ilahi adalet şehadetinden 10 gün sonra gerçekleşti. 1971 doğumlu, Yemen asıllı Yigal Amir adlı bir yahudi de Rabin'i öldürdü. Rabin 4 Kasım'da düzenlenen bir miting alanında barış şarkısı söylemekteydi. Arabasına binmek üzereyken, Amir tarafından öldürüldü...
 

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
Şehid Öğretmen Dr. Fethi Şikaki ve Filistin İslami Cihad Örgütü
İslami Cihad ve Kuruluş Nedeni?
İslami Cihad Hareketi, kurulmazdan önce 1953 yılında Filistin’de iki cemaat vardı. Birincisi İhvna-ı Müslimin, ikincisi de Hizbu’t-Tahrir hareketidir. İslami Cihad Hareketinin şimdiki lideri Ramazan Şallah, neden mavcut hareketlere alternatif olarak yeni bir hareket kurduklarını kendisi ile yapılan bir roportajda açıkladı. Şallah, Hizbu’y-Tahrir’in Filistin’deki gayretlerini değerli bulurken cihad ve direniş konusunda farklı düşündüklerini söylemektedir. “Hatta onların kanaatleri filistin’in sadece cihadla kurtulacağı yönündedir. Fakat onlar bunu eyleme indiremediler. Çünkü onlara göre ilk yapılması gereken Hilafet devletinin kurulmasıdır. Hizbu’t-Tahrir yaklaşık olarak her şeyi hilafetin kurulmasından sonrasına bıraktı. Bu durum partinin üzerinde olumsuz etkiler yarattı.”
İhvan-ı Müslim Hareketine gelince, Şallah “İslami Cihadın kurucuları arasında yer alan bazı arkadaşlarımız İhvan-ı Müslimin’de üyeydiler. Bizler Hasan el-Benna’nın düşünceleri ve Seyyid Kutub’un kitapları üzerene yetiştirildik” dedikten sonra Şikaki’nin cihad için harekete geçilmesi düşüncesini ortaya koyduğunu, bu düşüncesine de hiç kimsenin karşı çıkmadığını ifade eder. İslami Cihad’ın kurulmasında da Şikaki’nin cihad düşüncesi etkili olmuştur. Şikaki, seksenli yılların sonunda İsrail’e karşı aktif cihada başlanılması taraftarıydı. Fakat o günlerde İslami Hareket içerisindeki ağırlıklı görüş cihad için hazırlık yapılmasıydı.
O günlerde, Şikaki Filistin meselesinin Müslümanların merkezi meselesi ve mücadelenin İslami görünümünden uzaklaşmasından şikayet etmekteydiler. İslami Hareket liderlerine göre Filistin Kurtuluş Örgütü'nde olduğu gibi İslam'sız bir direnişin mücadeleyi yolunda saptırmak ve haklardan taviz verme anlamına gelmekteydi.
İslami Cihad Hareketi, 70'li yılların başında İslami Hareket içerisindeki Filistin, cihad hakkında bazı siyasi ve fikri tartışmaların sonucunda kuruldu. Başta Dr. Fethi Şikaki olmak üzere, bazı İslami Hareket liderleri,İslami referanslara dayalı yeni direniş ve cihad projelerinin geliştirilmesinin zaruretine inanmaktaydılar.
O günlerde harekete ismi verilmese de özellikle öğrencilerin de katıldığı heyetler oluşturuldu. Bu heyetlere başta Mısır olmak üzere diğer ülkelerde okuyan öğrenciler de katıldı. Cihad ve Direnişi, Filistin'in kurtuluşu için zaruri gören İslami Hareket liderleri, o günlerde cihad ve direnişin halkın zihninden yok olmak üzere olduğunu görmüşlerdi.
1986 yılında Filistin’in kurtuluşu için İslami Cephe, Şehid Dr. Fethi Şikaki önderliğinde kurulmuştur.
Şikaki’nin de deyimiyle İslami Cihad Hareketi, üç önemli dönemden geçmiştir. Birincisi toplumu bilinçlendirme, siyasi, enformasyon; ikincisi cihad ve savaş; üçüncüsü de 1987’de başlayan halk İntifasadıdır.
Şikaki, hareketi’nin ilk döneminde öğrenciler arasında yayıldığını, Gazze ve Batı Şeria’daki üniversite ve enstitüler’deki öğrencilerin İslami Cihad’a gelmeye başladıklarını, 1981 yılının sonunda Gazze’deki İslam Üniversitesinde İslami Cihad’a bağlı öğrenci birliğinin kurulduğunu, 1982 yılındaki öğrenci seçimlerinde de olumlu sonuçlar elde ettiklerini söylemekteydi.
İlerleyen aylarda üniversitelere ilave olarak mülteci kamplarında ve mescidlerde de etkinliğini hissettirmeye başladı. Harekete bağlı gençler tarafından hareketin ideolojisini ve siyasi anlayışını yansıtan Nur isminde dergi çıkartılmaya başlandı. 1982 yılının sonuna kadar devam ettikten sonra bu dergi kapatıldı. Dergi Filistin’de kapatıldıktan sonra, aynı çizgide yayın yapan başka bir dergi İngiltere’de yayınlanmaya başladı. Derginin ismi, Talıyat’il-İslam’dı. Bu dergi Filistin’de de gizlice dağıtılmaktaydı. Etkisi yüksek derecede olduğu, Siyonistlere cihad çağrıları yapıldığı için Siyonistler bu durumdan rahatsız olarak, teftiş ve tutuklamalara başladılar. 1983 yılında tutuklananlar arasında Fethi Şikaki de vardı. Şikaki 5 aylık şiddetli işkenceler sonrasında serbest bırakıldı.
İslami Cihad saflarındaki bu tutuklamalar, 1967 yılından sonraki ilk tutuklamalardı. 1983 yılına kadarki İslami hareketlerin mücadelesi, İşgalcileri doğrudan hedef almamaktaydı.
Bugünlerde İslami Cihad, halkı sokaklara inerek, Mescid-i Aksa’ya gelerek, Siyonistlere karşı mücadeleye çağırmaktaydı.
İslami Cihad’ın ikinci dönemi silahlı mücadeleydi. 1981 yılında ilk silahlı gurup oluşturuldu. Fakat 1985 yılına kadar bu silahlı gurup, mücadelesine gizli ve tedrici bir yöntemle devam etti. 1983 yılında başlayan tutuklamaların hedefi de bu silahlı gurupları, daha büyümeden çökertmekti. Fakat işgalciler bunda başarısız oldular.
Şikaki 02.03.1986 yılında 2. defa da tutuklandı. Tutuklanmasının sebebi de Gazze’de 18.02.1986 yılında bir Siyonist askerin el bombası ile öldürülmesiydi.
Bu eylem, İsrail’de şok etkisi yaparken, Filistinlileri kendilerine getirmiş, cesaretlendirmiş, içlerindeki devi uyandırmıştı. Çünkü bir gün önce aynı noktada bir Filistinli şehid edilmişti. Şikaki, bu eylemi ile kana kan dişe diş bir mücadelenin çok yakında daha da şiddetli bir şekilde başlayacağının mesajlarını vermekteydi. Şikaki, çıkarıldığı mahkemede, Siyonistleri hedef alan 8 farklı eylemden yargılandı.
06.10.1986 tarihinde Burak eylemi ile başlayan bu cihadi eylemler, 06.01.1987 tarihinde kahramanca düzenlenen eylemlere dönüştü. Mücahidler ellerinde bıçaklar ile Siyonistlerin üzerinde korku salıyor ve ilerleyen günlerde de çok sayıda mücahid Siyonistlerin hapishanelerinden kaçmaya başlayacaklardı. 02.08.1987 tarihinde askeri polis liderlerinden Ron Tol’un Gazze’de öldürülmesini savaş bakanı İzak Rabin “olağanüstü bir hadise… karşılığı da olağanüstü olacak” şeklinde değerlendirmişti. 05.07.1987 yılında ise yine başka bir kale gibi hapishaneden Filistinli mücahidler kaçacak, Siyonistler de şaşkınlıklarını gizleyemeyeceklerdi.
06.10.1981 tarihi, İslami Cihad’ın üçüncü dönemini oluşturmaktadır. Bu tarih aynı zamanda intifadanın da başlangıç tarihidir. Elbette İntifada’nın başlamasında sadece İslami Cihad etkili olmamış, diğer hareketler de intifadanın fitilini ateşlemişlerdir. Fakat İslami Cihad, halkı meydanlara çağırmasıyla, intifadanın başlamasına önemli derecede etkili olmuştur.
05.12.1987 tarine gelindiğinde, Şeyh Abdulaziz Udeh’in Filistin’den sürgün edilmesini protesto etmek isteyen İslami Harekete üye bir genç, Siyonist askeri öldürerek Şeyh Udeh’in intikamını alacaktı. 07.12.1987 tarihinde ise 4 Filistin mücahid şehid olurken, 9 tanesi de yaralanmıştı. 08/09.12.1987 tarihinde ise İsrail’e cehennem ateşini hissettirecek İntifada tüm şehirlere, mahallelere ve köylere yayılmıştı.
İslami Cihad hareketi kurulduğu günden bu güne kadar binlerce şehid, yaralı ve esir verdi. Farklı alanlarda siyonistleri sarsıcı, şok edici binlerce eyleme imza attı.
Şuan siyonist terör rejimine bağlı hapishanelerde 2500 civarında İslami Cihad Hareketi lideri ve müntesibi bulunmaktadır. İslami cihad, elindeki imkansızlıklara rağmen, açtığı eğitim merkezleri ve yardım dernekleri ile Filistin halkının maddi ve manevş yaralarını kapatmaya, acılarını dindirmeye çalışıyor.
İslami Cihad ile İslami Direniş Hareketi Hamas, bir ailenin öz kardeşleri gibidir. Birinci intifada ile birlikte her ikisi de Oslo sürecine karşı çıkmış, direniş ve cihad'ın Filistin'in kurtuluşu, Filistinlilerin gasbedilen haklarına kavuşabilmesi için tek yol olduğuna inanmışlardır.
Şallah da iki hareket arasındaki bağların Filistin’deki diğer hareketlere oranla çok kuvvetli olduğunu, Filistin’deki durumun bazı sorunlara rağmen iyi, dışarıdaki ilişkilerin ise çok daha iyi olduğunu söylemiştir. Şallah’a göre ittifaka varılan hususların eyleme dökülmesinde kısmi zorluklar yaşanmaktadır.
İslami Cihad’ın önemli ilkeleri şunlardır:
Her şeyde temel kaynak İslamdır.
Denizinden nehirlerine kadar Filistin toprakları Filistinlilerinder. Bundan bir karış dahi verilmesi dinen ve vatani ilkelere kabul edilemez. İsrail’in Filistin topraklarında kalması mümkün değildir. İsrail, tanınamaz.
İslami Cihad, Filistin topraklarının özgürleştirilmesi için mücadele etmektedir. İsrail’i tanımanın haram olduğunu kabul eden hareket, silahlı mücadeleden yandadır. İsrail’i Filistin’den defettikten sonra, Filistin’de İslam’ın hükmünü uygulamayı hedeflemektedir
İslami Cihad, ümmetin bu önemli sorun karşısında Filistin direnişini desteklemesinin zaruretine inanmaktadır.
Filistinlilerin haklarından herhangi birisinden taviz vermek kabul edilemez.
İslami Cihad, Filistinli hareketin birliğinin korunması taraftarıdır.
 

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
Şehid Öğretmen Dr. Fethi Şikaki'nin dilinden İntifada
Şehid Dr. Fethi Şikaki, intifada’nın başlangıç tarihi hakkında: “İntifada resmi olarak 09.12.2007 tarihinde başladı. Fakat hakikatte 06.10.2007 tarihinde, Filistinli gençlerin Gazze’deki Şucaiyye mahallesinde istişhad eylemleri düzenlemesi ile resmi tarihten iki ay önce başlamıştır. Ümmet bu mücahidlerin yeni kanıyla uyandı” demiştir.
Şikaki, Siyonist teröristlerin saldırıları karşısında kesintisiz silahlı direniş taraftarıydı. Silahlı direnişin yani intifadanın Filistin halkı için meşru bir hak olduğuna inanan Şikaki, silahlı mücadelenin Filistin halkının özgürlüğüne giden yolda engel olduğunu iddia edenleri eleştirmekte ve silahın Filistin halkına güven verdiğini vurgulamaktaydı. Şikaki, buna delil olarak da düzenlenen istişhad eylemleri sonucunda Filistin halkında canlanan özgüveni göstermekteydi.
Şikaki, halkların gücünün tağutların gücünden daha fazla olduğunu, yaşadığımız çağın sadece emperyalistlerin değil zalimleri kahreden, hezimete uğratan halkların da çağı olduğuna inanmaktaydı.
Şikaki, devrim olarak nitelendirdiği İntifada’nın 1948 ve 1967 yılındaki nekbelerden sonra halkın patlaması olarak gerçekleştiğini söylemiştir. İntifadanın 3. Yılına girildiği günlerde yaptığı bir konuşmasında , intifadayı müslümanların önüne konulmuş önemli bir fırsat olarak görmekteydi
İsrail’in Filistin halkını ve haklarını ortadan kaldırmak istediğini, fakat intifadasını ortaya koyan bu halkın İsrail’den daha çok bu toprakların sahibi olduğunu, bu halkı yok etmenin mümkün olmadığını gösterdiğine inanmaktaydı.
İntifadayı eleştirenlere Şikaki’nin cevabı sert olmuştur: “Bize kendi yaptıklarınızdan dolayı yok olacaksınız diyorlar. Esasında oturdukları yerden bunu söyleye kişiler yok olacaktır. Bizim ölümüz, Allah yolundadır. Bu ölüm ise hayatın ta kendisidir.
Müslüman fakihler diyor ki: “Düşman, müslümanların yaşadığı bir yere veya ülkeye gelirse, bütün Müslümanların düşmanla savaşa başlaması gerekir. Hiçbir kimseye bu görevini ihmal etmesi, bu görevinden geri durması helal değildir”
Direniş ve cihad ateşini tutuşturun! Siyonistleri bu topraklardan söküp atana kadar Filistin’i özgürleştirene kadar her birimiz, silahını Siyonizmin kalbine çevirsin!
Ben inanıyorum ki hiçbir güç, bizim yürüyüşümüzü durduramayacaktır. Halkımız, hedeflediği şeylere ulaşıncaya kadar hiçbir gücün intifada yürüyüşüne engel olacağına inanmamaktayım. Halkımızın hedefi Filistin’in kurtarılmasıdır.
Evet, bizler bunun kolay bir hayal olmadığını bilmekteyiz. İntifada tüm hayallerimizi ve arzularımızı gerçekleştirmek için yeterli değildir. Kim böyle düşünüyorsa şüphesiz ki hata yapıyordur. Fakat İntifada, ayaklarımızı doğru yola koymamızı sağladı.
Araplardan, Arap kuruluşlardan ve yöneticilerden İntifada’nın son bulmasını temenni eden sesler duymaktayız. Çünkü İntifada, sadece İsrail’e karşı değildi. İsrail’in yanı sıra Arap idarecilerine de yöneliktir.
Arap halklarının ve İslam ümmeti sadece Filistin’de değil her yerdeki emperyalistlerden ciddi olarak kurtulmak istiyorsa önünde bugün nadir bulacağı bir fırsat (intifada) vardır. Tüm dürüst kişilerin bu tarihi fırsatı kaçırmaması gerekmektedir.
Bizler biliyoruz ve farkındayız ki İslam halkları intifada için harekete geçmek, bizimle beraber durmak istediler. Fakat idarecileri, tağutları ve emperyalistler onların intifadalarını bastırdı. Sadece iki yerde intifada ile dayanışma ve destek yürüyüşleri engellenemedi. Bunlardan birincisi Tanran’da oldu ki milyonlar dersek için meydanlara indiler. Orada yönetici konumunda olan kişiler gösterilerin en ön safında yer alarak halkımızın intifadasına olan desteklerini ilan ettiler. Lübnan’da da insanlar, halkımızın intifadasına destek olmak için dışarıya çıktılar. Halkımız bunu anlamaktadır. Nelerin olduğunu bilmektedir.”
Şikaki konuşmasının devamında Mısır ile Rafah arasında 20 metrelik mesafe olmasına rağmen Mısır’ın Filistin halkına olan zulmünü de Filistinlilerin gördüğünü belirtmektedir.
Şikaki, intifada yıllarındaki Filistinli hareketlerin intifada karşısındaki tavırlarını da şöyle özetlemektedir: “Herkes intifadaya katılıyor. Tüm Filistinli hareketler intifadaya katılıyor. Yaşlılar, çocuklar ve gençler intifadaya katılıyor. Hatta geçmiş dönemde direniş saflarından ayrılan işgalcilere kendilerini ve vicdanlarını satan uşakların çoğu da intifada saflarına katılıyor.”
Şikaki, bu konuşmasında Allah’a iman eden, Allah’tan hakkıyla korkan 20 yaşının altında bir gençten söz ediyor. Genç işgalcilerin bulunduğu yerlerde 20’den fazla yangın çıkarmış. Sonra genç, tutuklanmış. Mahkemeye sevk edilmiş. Mahkemede “yaptıklarımdan pişman değilim. Çünkü 20 sene sonra İsrail diye bir devlet olmayacak” demiş. Şikaki de bunun ardından “Allah’ın izniyle vatanımızı kurtaracağız. Denizden nehirlerine kadar… Nakura’dan Rafah’a kadar tüm Filistin’ini kurtaracağız” demiştir.
Bizler 1987 yılının sonunda intifadanın meşalesini tutuşturduğumuz zaman hiç kimse bizlerin dengeleri altüst edecek büyük bir olayla karşı karşıya olduğumuzu düşünemiyordu. Çoğu kişi intifadanın uzun sürmeyeceği ve kapsamlı olmayacağını zannetmekteydi.
Savaş bakanı İshak Rabin o günlerde Amerika’dan gelmiş ve şu açıklamayı yapmıştı:”İsyancılar kısa bir süre sonra ezilecek” İki ay sonra Şamir ise “Esasında bu savaş sadece Gazze’yi ve el-Halil’i isteyenlerin değil aynı zamanda Hayfa’yı ve Yafa’yı da isteyenlerin savaşıdır.” Düşmanın gelkurmay başkanı Dan Shomron, “İntifada’nın mucizesi durmayacak” Rabin de daha sonra defalarca “Tek bir gücün intifadayı durdurması mümkün değildir” demiştir. Tunus’ta bulunan resmi Filistin liderleri de olanlara çok şaşırmışlardı.
İntifada’ya tüm tabakalardan ve guruplardan insanlar katılmıştı. İşçiler, çiftçiler, öğrenciler, müfekkirler, tüccarlar, kadını, erkeği, cocuk ve yaşlısıyla mülteci kamplarından, şehirlerden ve köylerden intifadaya katılmışlardı. Hatta müslümanların sancağı altında durmalarına rağmen hristiyanlar da katılmışlardı.
Dan Shomron, 2006 Temmuz harbinde Siyonistlerin genelkurmay başkanı olan Dan Halutz istifa etmek zorunda bırakan raporu hazırlayan heyette yer almıştı. Shomron, bu raporda “Ordunun 2 hedefi vardı. Hizbullah’ın kaçırdığı askerleri kurtarmak ve sınırda yaşayan vatandaşların güvenliğini sağlamak... Bunların hiçbiri başarıya ulaşmadı” demişti.
Şikaki, iki yıllık intifada’nın sonunda (1989), İsrail’in intifadaya son vermek için her türlü vahşi metoda başvurduğunu, çocukların üzerine kurşun sıktığını, 700 şehid, on binlerce yaralı ve binlerce kişiyi de tutuklamasına rağmen intifada ateşinin devam ettiğini söylemiştir.
Yine iki yıllık intifada dönemi değerlendiren Şikaki, elektiriklerin ve suların kesilmesi, her türlü ticari ve gıda maddelerine uygulanan ambargoya rağmen Filistin halkının direnişe kesintisiz devam edeceğinin açıkça ortaya çıktığını vurgulamıştır.
Şikaki 40 yıllık işgalin ardından ilk defa Siyonist sistemin bu denli bir krizle karşı karşıya olduğunu, bu krizin sebebinin de hilelerle galip geldiği masaya İntifada’nın öncülerini çekememesiydi.
Şikaki, şehadet felsefesinin medeniyetimizin gelişmesinde ve ümmetin şerefine ulaşmada önemli derecede etkili olduğunu, şehadeti terk eden ümmet zillet içine düşerken, şehadeti terk etmeyenler Allah’ın vaadine ve zaferine yaklaştıklarını söylemekteydi...

alıntı
 

savaş78

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Nis 2008
Mesajlar
31
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
S.A Sağol kardeş. Emeğine Sağlık
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt