Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Seher Vaktinin Fazileti (1 Kullanıcı)

meryem-hanne

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Kas 2007
Mesajlar
105
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Seher Vaktinin Fazileti








Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-den rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır;



"Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ her gece, gecenin son üçde biri kaldığı sırada dünyâ semâsına nüzul eder ve şöyle buyurur: '' Bana duâ eden var mı, duâsına icabet edeyim? İstediğini vereyim. Bana istiğfar eden var mı, onu mağfiret edeyim? (1)


Bu hadîs-i şerîf, gecenin son üçde birinin vakti icabet olduğuna büyük müjdelerle beraber delâlet etmektedir.


"Gece yarısında semânın kapıları açılır ve bir münâdî şöyle seslenir: "Hiç duâ eden var mı, icâbet olunsun, bir şey isteyen var mı verilsin, bir sıkıntıda olan var mı kurtarılsın. Her hangi bir duâ ile duâ eden hiç bir müslüman yoktur ki Allah Teâlâ ona icabet etmiş olmasın. Ancak şehveti için koşan zinâkâr kadınla ayyaş ve işret ehli müstesna. " (2)


"Gecede bir saat vardır. Müslüman bir kulun dünyâ ve âhiret işinden istediği her hangi bir hayır varsa ve duâsı o saate gelirse muhakkak Allah ona dileğini verir. Bu her geçe vardır. " (3)


"Saatlerin efdali gecenin son kısmıdır." (4)



Üç kişi vardır ki onlar İblis'den ve askerlerinin şerrinden masûndurlar:
1- Gece ve gündüz Allah'ı çok zikredenler,
2- Seher vakitlerinde istiğfar edenler,
3- Allah'ın haşyetinden ağlayanlar." (5)





--------------------------------------------------------------------------------
(1) Buhârî, Teheccûd, 14;
(2) İbn Hanbel, Müsned, 4/217, 3/34, 43, 94.
(3) Tirmizî, Vitr, 16; Nescî, Mevâkit, 35.
(4) Ibn Hanbel, Müsned, 4/385.
(5) el-Camiû's-Sağir.
 

meryem-hanne

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Kas 2007
Mesajlar
105
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde:

"Sizin hastalığınızın ve şifânızın ne olduğunu söyleyeyim mi? Hastalığınız günahlar, ilâcınızın da istiğfar olduğunu unutmayınız." buyurmuşlardır.

Yüce Rabbimiz peygamber ve velîlerini insanlığın mutluluğu için göndermiştir. Kıyamete kadar da yeryüzünde velî kullarını, dostlarını eksik etmeyecektir.

O velî kullar, kitab ve sünnet üzere dünyalarını kuran, ömürlerini bu çizgide tamamlayan mutlu kişilerdir. İslâm'ı öz benliğinde yaşayarak çevresine ışık tutan örnek insanlardır. Çok muntazam hayatları vardır. İntizam, disiplin onların en belirgin vasıflarıdır.

O velî kullar, alıp verdikleri her nefeste Allah'ı unutmama mücâdelesi içerisindedirler. Bunun için günlük hayatları son derece nizamlı ve saatlidir. Gece gündüz hayatları bir disiplin içerisinde ve devamlı Allah Teâlâ'yı zikir ve O'na istiğfar halinde akıp gider. Kendilerini her an Allah'ın huzurunda bildikleri için kalben ve rûhen doyuma ulaşmış, imanları kalbde sebat bulmuş ve çevresine rehber olmuş yiğitlerdir. Kalb-i selîm sâhibi, kimseyi kırmayan, kimseden incinmeyen, Allah'a ve yaratıklarına dost olmuş şefkat ve merhamet âbideleridir.

Muhterem Üstaz Mahmud Sâmi Ramazanoğlu kuddise sirruh hazretleri de son devrin yetiştirdiği böyle büyükbir Allah dostudur. O büyük Allah dostu hayatı ve eserleriyle topluma ışık tutmuş ve nice sâlih insanlar yetiştirmiştir. Sohbetlerinde insanlığın huzurunun Allah'a yakınlaşmakla mümkün olacağını duyurmuş ve sevenlerine Allah'ı çok zikretmelerini, seherlerde uyanık olmalarını tavsiye etmiştir.

Seher vakti Allah'ın sevgililerinin uyanık bulunduğu ve Allah'a ibâdât ve taat üzere oldukları lâhûtî bir zamandır. Rahmet-i ilâhiyye'nin yeryüzü semâsına kadar indirilip: "Yok mu derdine derman isteyen? Şifasını vereyim. Yok mu sıkıntılarını gidermek isteyen sıkıntılarını gidereyim" diye nida edilen, rahmetin saçıldığı ve kulun Rabbısına en yakın olduğu anlardır. Mânevî ikramların yapıldığı, ruhânî ziyafet sofralarının açıldığı ve Yâr ile buluşup kalbî alış-verişlerle ilâhi ünsiyetin gerçekleştiği bereketli vakitlerdir. Gözyaşlarıyla namaz, niyaz, istiğfar, tefekkür ve zikirle Yüce Rabbe en içten hislerle, samîmî, sıcak ilticâlar edilen demlerdir.

Muhterem Üstaz manevî evlâdlarının üzerinde seher nurunu görmek isterdi. Onların bir seher disiplini kazanması için gayret ederlerdi. Sık sık seherle ilgili âyet-i kerîmeler ve hadis-i şerifler okuyarak intibaha gelmelerine çalışırdı. Bu vakitlerin kıymetini bilmeyen gâfillerden olmayalım diyerek hatırlatmalarda bulunurlardı. Seher vaktinde yapılan derslerin farkını belirtmek için şöyle söylediklerini; yetiştirdiği güzel insanlardan, merhum Fatihli Hüseyin Coşkun amcadan sık sık dinlerdik.

"Seher vakti öyle bir vakittir ki, bir kıvılcım kalbe gelir ve bütün letâifleri harekete geçirir, çalıştırır. O vakitte evradlarıını ifa edenlerinzikirden aldıkları tat ve gönül zevki tarif edilemez. İnsan seher vaktinin dışında 24 saat seccâdesinden kalkmasa, devamlı Allah'ı zikretse yine de seherde aldığı feyzin tadını alamaz." buyururlardı. Kendisi devamla: "Seher vaktinde Allah'ı zikredenlerin evlerinin üstlerinden bir nur semâya doğru yükselir. Bu, kalb gözü açık olanlar tarafından görülür. Hangi apartmandan bu nur yükseliyorsa mutlaka orada Allah'ı zikreden, ibadet ve taatla, duâ ve niyazda bulunan veya Kur'an okuyan bir kimse vardır. Bizler de ehl-i gaflet değil ehl-i nur olalım. Seherlerde uyanık olmaya çalışalım. Allah'ın sevgililerinden olalım." derdi.

Seher vakti uyanık bulunma konusu bütün Allah dostlarının eğitiminde dikkat çekilen hususlardandır. O lâhûtî vakit insanoğlunun bedenen dinlenip zinde olduğu kâinatın bir sessizliğe bürünüp kalbin Allah Teâlâ'ya yakınlığınıdaha kolay hissedebildiği, kalb ve zihnin birlikte aynı hedefe yönelebildiği tatlı anlardır. İnsanın kendini rûhen zenginleştirebildiği ve fikrini derinleştirebildiği kalben ve ruhen Allah'ın nuruyla dolabildiği dolum anlarıdır.

Muhterem Üstaz sevenlerini seherde uyumaktan ikaz için "Mişkatü'l-Envar" adlı kitabdan şu şiiri nakletmişlerdir:

İşittim bir gece bir hoş hâmâme
Olup candan Hudâ zikrine kaim
Uyurdum beni uykudan uyardı.
Dedi olma sakın bu demde nâim
Revâ olmaz ki nâim ola insan
Durup zikrede Mevlâsını behâyim
Behâim zikrederken Hâlık'ını
Ulu'l-elbâb'a nevm olmaz mülâyim.


Mustafa Eriş (Altınoluk Dergisi)
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
38,799
Tepki puanı
5,459
Puanları
163
Yaş
50
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde:

"Sizin hastalığınızın ve şifânızın ne olduğunu söyleyeyim mi? Hastalığınız günahlar, ilâcınızın da istiğfar olduğunu unutmayınız." buyurmuşlardır.

Yüce Rabbimiz peygamber ve velîlerini insanlığın mutluluğu için göndermiştir. Kıyamete kadar da yeryüzünde velî kullarını, dostlarını eksik etmeyecektir.

O velî kullar, kitab ve sünnet üzere dünyalarını kuran, ömürlerini bu çizgide tamamlayan mutlu kişilerdir. İslâm'ı öz benliğinde yaşayarak çevresine ışık tutan örnek insanlardır. Çok muntazam hayatları vardır. İntizam, disiplin onların en belirgin vasıflarıdır.

O velî kullar, alıp verdikleri her nefeste Allah'ı unutmama mücâdelesi içerisindedirler. Bunun için günlük hayatları son derece nizamlı ve saatlidir. Gece gündüz hayatları bir disiplin içerisinde ve devamlı Allah Teâlâ'yı zikir ve O'na istiğfar halinde akıp gider. Kendilerini her an Allah'ın huzurunda bildikleri için kalben ve rûhen doyuma ulaşmış, imanları kalbde sebat bulmuş ve çevresine rehber olmuş yiğitlerdir. Kalb-i selîm sâhibi, kimseyi kırmayan, kimseden incinmeyen, Allah'a ve yaratıklarına dost olmuş şefkat ve merhamet âbideleridir.

Muhterem Üstaz Mahmud Sâmi Ramazanoğlu kuddise sirruh hazretleri de son devrin yetiştirdiği böyle büyükbir Allah dostudur. O büyük Allah dostu hayatı ve eserleriyle topluma ışık tutmuş ve nice sâlih insanlar yetiştirmiştir. Sohbetlerinde insanlığın huzurunun Allah'a yakınlaşmakla mümkün olacağını duyurmuş ve sevenlerine Allah'ı çok zikretmelerini, seherlerde uyanık olmalarını tavsiye etmiştir.

Seher vakti Allah'ın sevgililerinin uyanık bulunduğu ve Allah'a ibâdât ve taat üzere oldukları lâhûtî bir zamandır. Rahmet-i ilâhiyye'nin yeryüzü semâsına kadar indirilip: "Yok mu derdine derman isteyen? Şifasını vereyim. Yok mu sıkıntılarını gidermek isteyen sıkıntılarını gidereyim" diye nida edilen, rahmetin saçıldığı ve kulun Rabbısına en yakın olduğu anlardır. Mânevî ikramların yapıldığı, ruhânî ziyafet sofralarının açıldığı ve Yâr ile buluşup kalbî alış-verişlerle ilâhi ünsiyetin gerçekleştiği bereketli vakitlerdir. Gözyaşlarıyla namaz, niyaz, istiğfar, tefekkür ve zikirle Yüce Rabbe en içten hislerle, samîmî, sıcak ilticâlar edilen demlerdir.

Muhterem Üstaz manevî evlâdlarının üzerinde seher nurunu görmek isterdi. Onların bir seher disiplini kazanması için gayret ederlerdi. Sık sık seherle ilgili âyet-i kerîmeler ve hadis-i şerifler okuyarak intibaha gelmelerine çalışırdı. Bu vakitlerin kıymetini bilmeyen gâfillerden olmayalım diyerek hatırlatmalarda bulunurlardı. Seher vaktinde yapılan derslerin farkını belirtmek için şöyle söylediklerini; yetiştirdiği güzel insanlardan, merhum Fatihli Hüseyin Coşkun amcadan sık sık dinlerdik.

"Seher vakti öyle bir vakittir ki, bir kıvılcım kalbe gelir ve bütün letâifleri harekete geçirir, çalıştırır. O vakitte evradlarıını ifa edenlerinzikirden aldıkları tat ve gönül zevki tarif edilemez. İnsan seher vaktinin dışında 24 saat seccâdesinden kalkmasa, devamlı Allah'ı zikretse yine de seherde aldığı feyzin tadını alamaz." buyururlardı. Kendisi devamla: "Seher vaktinde Allah'ı zikredenlerin evlerinin üstlerinden bir nur semâya doğru yükselir. Bu, kalb gözü açık olanlar tarafından görülür. Hangi apartmandan bu nur yükseliyorsa mutlaka orada Allah'ı zikreden, ibadet ve taatla, duâ ve niyazda bulunan veya Kur'an okuyan bir kimse vardır. Bizler de ehl-i gaflet değil ehl-i nur olalım. Seherlerde uyanık olmaya çalışalım. Allah'ın sevgililerinden olalım." derdi.

Seher vakti uyanık bulunma konusu bütün Allah dostlarının eğitiminde dikkat çekilen hususlardandır. O lâhûtî vakit insanoğlunun bedenen dinlenip zinde olduğu kâinatın bir sessizliğe bürünüp kalbin Allah Teâlâ'ya yakınlığınıdaha kolay hissedebildiği, kalb ve zihnin birlikte aynı hedefe yönelebildiği tatlı anlardır. İnsanın kendini rûhen zenginleştirebildiği ve fikrini derinleştirebildiği kalben ve ruhen Allah'ın nuruyla dolabildiği dolum anlarıdır.

Muhterem Üstaz sevenlerini seherde uyumaktan ikaz için "Mişkatü'l-Envar" adlı kitabdan şu şiiri nakletmişlerdir:

İşittim bir gece bir hoş hâmâme
Olup candan Hudâ zikrine kaim
Uyurdum beni uykudan uyardı.
Dedi olma sakın bu demde nâim
Revâ olmaz ki nâim ola insan
Durup zikrede Mevlâsını behâyim
Behâim zikrederken Hâlık'ını
Ulu'l-elbâb'a nevm olmaz mülâyim.

Emeğinize sağlık Allah razı olsun Rabbbim yar ve yardımcımız olsun.Yeterki istemesini bilelim Rabbim bizleri affedip huzuruna layık edip ellerimizi dergahından boş çevirmesin inşallah.
Selam ve dua ile...
 

meryem-hanne

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Kas 2007
Mesajlar
105
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Allah razı olsun kardeşim dua nıza canı gönülden Amin diyorum selam ve dua ile
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt