Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Şehadet Yıldönümü Münasebetiyle: Abdülaziz Rantisi (1 Kullanıcı)

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
17 Nisan 2004 HAMAS'ın ileri gelenlerinden Prof. Dr. Abdülaziz Rantisi'nin şehit edildiği tarihtir.

Biz de onun şehit edilişinin birinci yıldönümü münasebetiyle kendisini rahmet ve minnetle anarken mücadele hayatı ve şehadeti hakkında bilgilendirme amacı taşıyan bu dosyayı yayınlıyoruz.

22 Mart 2004 sabahı bütün İslâm âlemi, Filistin davasıyla ismi özdeşleşen ve sadece HAMAS'ın değil genelde bütün Filistin direnişinin, Kudüs davasının önderi olan Şeyh Ahmed Yasin'in şehit edilmesiyle sarsıldı. Vahşette sınır tanımayan Siyonist işgalciler korkakça ve kahpe bir saldırı düzenleyerek, tekerlekli sandalyeye mahkûm ve muhtelif hastalıklarla boğuşan Şeyh Yasin'i sabah namazından çıktığı sırada üzerine havadan füzeler fırlatmak suretiyle şehit etmişlerdi.

rantisi.jpg
"İnsan hakları, demokrasi, barış" gibi sevimli kavramları öne çıkarmasına rağmen siyonist vahşete destek veren, bu vahşetin mağdur ettiği insanların kendilerini savunmalarını ise "terör" olarak nitelendiren hâkim güçler tarafından cüretlendirilen Siyonistler bu cinayetle yetinmeyerek Filistin direnişinin diğer önderlerini de hedef alacaklarına dair açıklamalar yaptılar. Onların bu tehditleri karşısında Filistin direnişinin öncülüğünü kabullenmek büyük bir fedakârlık gerektiriyordu. Çünkü bu, kelle koltukta yaşamak, her an ölüm tehdidiyle karşı karşıya olmak anlamına geliyordu. Ama direniş bayrağının da yere düşmemesi gerekiyordu.


Prof. Abdülaziz Rantisi, direniş bayrağının yere düşmemesi için kendisine tevdi edilen vazifeyi kabul etti. Bazıları böyle bir vazifeyi üstlenmeyi her halde bir nimete konmak sanıyorlardı ki, Şeyh Yasin'in şehit edilmesinden sonra HAMAS'ta liderlik tartışmasının, bölünmenin ortaya çıkabileceğini iddia ettiler. Oysa bu iddiaları vakıayı, gerçeği değil iddia edenlerin içlerindeki temennileri yansıtıyordu. Çünkü onlar böyle bir şeyi temenni eden Siyonist işgalcilerin hesabına ve onların ağızlarıyla konuşuyorlardı. Ama gerçek onların arzuladıklarından ve umduklarından çok farklıydı. HAMAS bırakın kendi içinde liderlik tartışmasından kaynaklanacak bir fitnenin içine sürüklenmeyi genel anlamda Filistin cephesinde bir fitne ve kavganın ortaya çıkmaması için büyük bir hassasiyet gösteren hareket olarak bilinmektedir. Bu yüzdendir ki özerk yönetimin kendisine yaptığı haksızlıklara hep sabretmeyi, fitnenin önünü açacak girişimlere engel olmayı tercih etmiştir.

Direniş bayrağını Şeyh Ahmed Yasin'den sonra devralan Prof. Rantisi daha ilk günden işgalci Siyonistlerin tehditleriyle karşı karşıya gelmeye başladı. Ama o işgalci saldırganlar karşısında taviz vermemeyi, mücadele konusunda gevşememeyi, tam bir kararlılıkla yoluna devam etmeyi tercih etti. İşgalcilerin tehditlerinin sorulması karşısında da, bir hastalıktan veya kalp krizinden ölenin de, Apaçi helikopterlerinin saldırısına uğrayanın da dünyaya veda etmek zorunda kaldığını, kendisine sorulsa Apaçi'yi tercih edeceğini ifade ederek iki mesaj vermeye çalıştı: Birinci olarak işgalcilerin tehditlerinden korkmadığını. İkinci olarak da ölümler arasında tercih yapma imkânı olsa şehadeti tercih edeceğini, şehadetin onun için en ulvi hedef olduğunu.

İşgalcilerin Prof. Rantisi'yi hedef alan saldırıları da diğerleri gibi haince ve korkakça bir saldırı olmuştur. Onlar bu saldırılarıyla aynı zamanda Gazze'den çekilmelerinin bir yenilgi olarak algılanmamasını sağlamak istediklerini ifade ettiler. Bu konudaki stratejilerini yetkililerin ağızlarıyla da dışa yansıttılar. Biz onların bu stratejilerine daha önce de dikkat çekmiştik. Ancak her ne kadar yeni ve vahşi cinayetlere imza atsalar da Gazze'den çekilmeyi kabullenmek zorunda kalmaları Filistin direnişinin bir zaferidir ve Siyonistler açısından da Güney Lübnan'dan çekilme gibi ciddi bir yenilgidir.

Burada üzerinde durulması gereken bir husus da Rantisi cinayetinin arkasındaki ABD rolüdür. Bu konuyla ilgili olarak cinayetin işgal devletinin başbakanı Şaron'un ABD ziyaretinin hemen arkasından ve Bush'un ona açık çek verdiğini açıklamasından hemen sonra gerçekleştirilmesine özellikle dikkat çekmek gerekir. Bush, Şaron'un söz konusu ziyaretinde onun geliştirdiği projelerine hayran kaldığını ve tam destek verdiğini dile getirdi. Gerçi onun görünüşte kastettiği Gazze'den çekilme ve Filistin halkıyla irtibatı kesme projesiydi. Ancak Rantisi cinayeti de bu projeyle bağlantılı olduğundan tahminimize göre bu cinayet de Bush - Şaron görüşmesinde ele alınmış ve karara bağlanmıştır. Cinayetin, ABD'nin Irak'taki direniş karşısında köşeye sıkıştığı ve büyük kayıplar verdiği günlerde gerçekleştirilmesinin de bir rastlantı olmadığını düşünüyoruz. ABD'nin o günlerde dünya kamuoyunun dikkatlerini bir başka yöne çekmeye ihtiyacı vardı ve Rantisi'nin şehid edilmesi böyle bir şeyi sağlayabilecek türden bir olay olacaktı ve nitekim öyle olmuştur.

Cinayette kullanılan teknoloji ise tamamen Amerikan emperyalizminin Siyonist işgal devletine ikram ettiği teknolojidir. Örneğin işgal devletinin nokta operasyonları adını verdiği cinayet saldırılarında, bu çerçevede Rantisi'yi hedef alan vahşi saldırısında kullandığı Apaçi helikopterlerini ABD, İsrail işgal devletinden başka hiçbir ülkeye vermemektedir. Bu helikopterlerin kullandığı füzelerin de ABD ürünü olduğunu tahmin ediyoruz.

Sonuç olarak cinayet kararının Şaron - Bush görüşmesinde verildiği anlaşılıyor. Cinayette kullanılan teknoloji ise tamamen ABD tarafından ikram edilen bir teknoloji. İnfaz işlemi ise Şaron tarafından planlanıp onun cani pilotları tarafından gerçekleştiriliyor. Bu durumda cinayetin İsrail - ABD ortak cinayeti olduğunu söylemek gerekir.

Prof. Rantisi Kimdir?
Şeyh Ahmed Yasin'in şehit edilmesinden sonra Filistin İslâmi Direniş Hareketi (HAMAS)'nin Gazze bölgesi genel sorumlusu olarak seçilen ve son dönemde ismi bayağı öne çıkan Prof. Abdülaziz Rantisi de direnişin, mücadelenin içinde yoğrulmuş biridir. Hicretten sürgüne, zindandan füze saldırısına kadar, siyonist vahşetin yansıması olan bütün zulümlere muhatap olmasına rağmen verdiği mücadeleden bir adım geri atmamıştır.

Abdülaziz Ali er-Rantisi 23 Ekim 1947'de bugün İsrail olarak gösterilen, ama gerçekte bütün halindeki Filistin'in gasp edilmiş bir parçası olan bölgedeki Yafa ile Uşdud arasında kalan Yebna köyünde dünyaya geldi. Ailesi köyün en zenginlerindendi ve geniş araziye sahipti. Ama o daha altı aylıkken ailesi işgalci siyonistlerin köylerini gasp etmeleri sebebiyle hicrete zorlandı ve böylece daha bebeklik çağında hicreti yaşadı. Ailesi hicretten sonra Gazze'nin güneyindeki Han Yunus kasabasına kurulan bir mülteci kampına yerleşti. Artık BM mültecilere Yardım Yüksek Komiserliği (UNRWA)'nin yardımlarına el uzatan oldukça yoksul bir aile haline gelmişti.

Siyonist saldırganların köylerini işgal etmeleri sebebiyle ailesinin bütün mal varlığını kaybederek UNRWA'nın yardımlarına el uzatan son derece yoksul aile haline gelmesi Rantisi'yi de küçük yaştan itibaren çalışmaya zorladı. Çünkü 11 fertten oluşan ailesinin geçimine bir katkıda bulunması gerekiyordu. Bu yüzden yaşıtlarıyla oynamaya fırsat bulamadan altı yaşından itibaren okulundan artan zamanlarda iş bulup çalışmaya başladı.

Bütün zorluklara ve ailesinin yoksulluğuna rağmen öğrenimini sürdüren ve üstün zekâsıyla öne çıkan Abdülaziz Rantisi 1965'te liseyi bitirerek üniversite tahsili için Mısır'ın İskenderiye şehrine gitti. 1970'te Kahire Tıp Fakültesi'nden üstün başarıyla mezun oldu. Daha sonra Gazze'ye döndü ve hem doktor olarak çalışmaya başladı hem de üniversitede yüksek lisans ve doktora tahsili yaptı. Yine Mısır'da çocuk sağlığı alanında yüksek lisans ve doktora yaptı. İhtisaslarını tamamladıktan sonra da 1976'dan itibaren Gazze'deki Han Yunus Nasır Hastanesi'nde çalışmaya başladı.

RantisiAPress.jpg
Sağlık alanında muhtelif sosyal kuruluşlarda çalışmalar yaptı. Bunlardan bazıları: İslâmi Külliye Yönetim Kurulu üyeliği, Gazze Arap Tıp Cemiyeti üyeliği, Filistin Kızılayı üyeliği.


1978'de Gazze İslâm Üniversitesi'nin açılmasından sonra bu üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. Bu üniversitede ırsi yollardan geçen hastalıklar ve çocuk sağlığı üzerine önce doçent sonra da profesör olarak dersler verdi.

Oldukça zeki ve başarılı bir şahsiyet olan Rantisi, meslek hayatına atıldıktan sonra çok değişik alanlarda yıldızı parladı. İlmi çalışmalarda, sosyal aktivitede, davette ve direnişte hızla tanınan, kendini gösteren bir şahsiyet oldu.

Rantisi, 1987'de HAMAS'ı kuran yedi kişiden biridir. Ancak HAMAS'ın biri birden ortaya çıkmış bir örgüt olmadığını, daha önce zaten var olan Filistin Müslüman Kardeşler cemaatinin işgale karşı fiili direniş amacıyla kurulan bir örgütlenmesi olduğunu hatırlatalım. Rantisi de HAMAS'ın şekillenmesinden önce Gazze'de Müslüman Kardeşler cemaatinin lider kadrosu içinde yer alıyordu.

Gazze'de Müslüman Kardeşler cemaatinin HAMAS adıyla bir örgütlenmeye gitmesinin amacı işgal devletine karşı fiili bir mücadele ve halk ayaklanması başlatmaktı. Bunda da 7 Aralık 1987'de bir siyonistin kamyonetiyle Filistinli işçileri taşıyan araca arkadan kasıtlı olarak çarpması ve dört işçinin ölümüne, dokuz işçinin de yaralanmasına sebep olması alevi çakan gelişme oldu. İşte bu olaydan sonra bir araya gelen yedi önder, işgal güçlerine karşı kitlesel hareket başlatma kararı aldı. Bu yedi önderden biri de Prof. Dr. Abdülaziz Rantisi'ydi. Aynı zamanda 1987 intifadasının başlangıcını teşkil eden bu gelişmede halkı örgütleme faaliyetleri de Rantisi'nin öğretim görevlisi olarak çalıştığı Gazze İslâm Üniversitesi'nden başlatıldı.

HAMAS'ın kuruluşu resmi olarak 9 Aralık 1987 tarihinde ilan edildi. Ondan bir gün önce de Gazze İslâm Üniversitesi Öğrenci Meclisi halkla irtibatı sağlamak amacıyla bir toplantı düzenlemişti. Bu mecliste bulunan öğrencilerin tümü de HAMAS'ın birer fertleriydiler. 10 Aralık 1987 tarihi ise HAMAS'ın ilk bildirisinin yayınlandığı tarihtir. Bu bildiriyle aynı zamanda işgale karşı Filistin halkının en kapsamlı cihadını başlattığı ilan ediliyordu.

1987 intifadasının başlamasından 37 gün sonra yani 15 Ocak 1988 tarihinde gece yarısından sonra kalabalık bir işgalci asker birliği Prof. Rantisi'nin evini kuşatmaya aldı. Evin kapısını büyük gürültülerle kırarak içeri giren askerler Rantisi'yi tutukladılar. Böylece onun için zindanlar dönemi başlamış oldu. Aynı zamanda o HAMAS'ın resmen kuruluşunun ilan edilmesinden sonra lider kadrosundan tutuklanan ilk kişi oluyordu. Bir ay zindanda tutulduktan sonra serbest bırakıldı. Ama çok geçmeden 4 Mart 1988 tarihinde tekrar tutuklandı. Bu ikinci tutuklanışından sonra 2.5 yıl zindanda tutuldu. Bu ikinci tutuklamayla birlikte aynı zamanda onun için yargı işkencesi başlamış oluyordu. Çünkü işgal devleti onu mahkeme önüne çıkarıp hakkında herhangi bir hüküm vermeden davasını erteliyordu. 4 Eylül 1990 tarihinde serbest bırakıldı. Ama aradan sadece 100 gün geçtikten sonra tekrar tutukladı ve bir yıl idari davadan zindanda tuttu. (İdari dava olağanüstü hal uygulaması gibi bir yargılama sistemidir.) Rantisi bütün bu ve benzeri tutuklamalarla, toplam yedi yıl süreyle işgal devleti zindanlarında kaldı.

Onun mücadele hayatının en önemli merhalelerinden birini de Güney Lübnan'ın Mercu'z-Zuhr bölgesine 415 arkadaşıyla birlikte sürgün edilmesi olayı oluşturmaktadır. Bir yıla yakın devam eden bu sürgünde sürgün edilenlerin sözcülüklerini yaptı.
 

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
İntifadanın ilk yıllarında sürgünler genellikle tek tek veya birkaç kişilik gruplar halinde yapılıyordu. Fakat 1992'nin sonunda, daha sonra sözde "barış kahramanı (!)" ilan edilen İzak Rabin'in başbakanlığı döneminde 415 Filistinli, gecenin geç saatlerinde evlerinden alınarak toplu bir şekilde ve gözleri ve elleri bağlı halde Güney Lübnan'ın Mercu'z-Zuhr bölgesine bırakıldılar. İsrail hükümetinin, çoğunlukla tahsilli kesimden ve birçoğu üniversite hocası olan bu 415 kişiyi sürgün etmekteki amacı onların dünyanın değişik ülkelerine dağılmalarını sağlamaktı. Böylece tamamı İslâmi anlayış sahibi olan bu insanların tasfiye edilmeleriyle intifada önemli bir manevi gücünü kaybetmiş olacaktı. İsrail'in zor durumda kalmamasını isteyen bazı ülkeler de sözde iyilik yapıyormuş gibi görünerek Güney Lübnan sürgünlerini kabul edebilecekleri yolunda açıklamalarda bulundular. Ancak o insanlar kendi vatanlarına dönmekten başka hiçbir öneriyi kabul etmeyeceklerini bildirdiler ve kışın soğuğuna yazın sıcağına dayanarak vatanlarına dönebilmek için direndiler. Bir ara İsrail hükümeti sürgünlerden bazılarını kabul edebileceğini söyledi. Ancak geri dönmelerine izin verilen kişiler diğer sürgünlere de kapılar açılmadıkça böyle bir teklifi kabul etmeyeceklerini açıklayarak büyük bir fedakârlık ve dayanışma örneği sergilediler.

Bu arada BM olayın dışında kalmadığını göstermek amacıyla Güney Lübnan sürgünlerinin vatanlarına dönmelerine imkân sağlanmasını isteyen 799 sayılı bir karar çıkardı. Ancak bu kararın peşine düşmediği gibi İsrail hükümetine de bu kararı uygulaması için hiçbir baskı yapmadı. Fakat BM'in bu ilgisizliğine rağmen Mercu'z-Zuhr sürgünleri direnmeye devam ettiler. Bu direniş bir yıla yakın bir süre yani 17 Aralık 1993 tarihine kadar devam etti. Bu süre içinde sürgündeki o 415 kişinin sözcülüğünü Prof. Abdulaziz Rantisi yaptı.

17 Aralık 1993 tarihinde İsrail hükümeti o insanların yeniden yurtlarına dönmelerine izin vermek zorunda kaldı. Ancak dönüş gerçekleşir gerçekleşmez Prof. Abdulaziz Rantisi'yi tutukladı. Siyonist rejimin, haksız yere yurtlarından çıkarılan insanların sözcülüğünü yapmak dışında Rantisi'ye nispet edebileceği hiçbir "suç (!)" yoktu. Bu yüzden onu tutukladıktan sonra uzun süre mahkeme önüne çıkarmadı ve duruşmasını oldukça basit gerekçeler ileri sürerek sürekli erteledi. Kendisini de Bi'ru's-Sebu hapishanesinde tek kişilik bir hücrede elleri ve ayakları bağlı bir şekilde tuttu. Ellerinin ve ayaklarının bağlı tutulmasına cezaevi yönetimi karar vermişti. Günde sadece bir saat, o da zincirlere bağlanmış bir şekilde hücre dışına çıkmasına fırsat veriliyordu. İşgal yönetimi bununla da yetinmeyerek ailesinin kendisiyle görüşmesine engel oldu ve ailesine sürekli baskı yaptı.

Prof. Rantisi, Eylül 1994'te şeker hastası olduğu için tedavi edilmek üzere hastaneye yatırılmasını istemiş ancak bu isteği dikkate alınmamıştı. Avukatı da müvekkilinin sağlık durumunun gittikçe kötüleştiğini açıklamıştı.

Rantisi aradan uzun bir süre geçtikten sonra mahkeme önüne çıkarıldı. Bu kez karar işkencesi başladı. Siyonist mahkeme onu tekrar tekrar mahkeme önüne çıkararak hakkında herhangi bir karar vermedi.

Haksız yere mağdur edilen insanların sözcülüğünü yaptığından dolayı zindana atılan Prof. Rantisi 1997 ortalarına kadar yani dört yıla yakın bir süre zindanda tutuldu. Şeker hastası olduğu ve sık sık tıbbi kontrolden geçirilmesi gerektiği halde işgal yönetimi onu bu kadar süre zindanda işkenceye tabi tuttu. Siyonist rejimin onu zindanda tutmasını haklı gösterecek hiçbir gerekçesi olmadığı halde uluslararası hukuk kuruluşları Prof. Rantisi'nin serbest bırakılması için ciddi bir girişimde bulunmadılar.

Rantisi dışarıda bir yılını doldurmadan, 9 Nisan 1998 tarihinde, HAMAS'ın askeri kanadının liderlerinden Muhyiddin eş-Şerif'in şehid edilmesi olayında özerk yönetimin İsrail'le işbirliği yaptığını söylemesi sebebiyle özerk yönetimin zindanına atıldı. Burada da hücre işkencesine maruz kaldı. İki yıla yakın bir süre de özerk yönetim zindanında kaldıktan sonra 14 Şubat 2000 tarihinde serbest bırakıldı. Ancak ilginçtir ki o daha ailesiyle görüşemeden siyonist işgal güçleri oğlu Muhammed'i tutukladılar.

Rantisi daha sonra da özerk yönetim tarafından tutuklanıp zindana atıldı. En son 2002'de Filistin halkını harekete geçirecek bir açıklama yapmaması şartıyla serbest bırakıldı. Ancak o özellikle Yol Haritası planının gündeme gelmesi üzerine bu plana karşı olduğunu ve işgal devletiyle masa üstünde bir anlaşmayı kabul etmediğini açıklama ihtiyacı duydu.

Rantisi, 10 Haziran 2003 sabahı işgal devleti uçaklarının füze saldırılarına maruz kaldı, ama yaralı olarak kurtuldu.

Bazıları bu suikast girişiminin başarılı olamaması üzerine hemen kendilerine göre komplo teorileri üretmeye başladılar. Güya Rantisi, uzlaşmacıymış da, İsrail onun öne çıkmasını istemiş de böyle bir oyun çevirmişmiş!!! Oysa Rantisi zaten önde olan, HAMAS'ın Gazze'de resmi sözcülüğünü yapan, hareketin en önde gelen elemanlarından biriydi ve öne çıkarılmaya da ihtiyacı yoktu. İkinci olarak Prof. Rantisi, birçok baskıya, sürgüne maruz kalmasına, birçok kez zindana atılmasına rağmen işgalci siyonistler karşısında bir adım bile geri atmış değildi. Üçüncü olarak söz konusu girişim, İsrail işgal devletinin başarısız kalan ilk suikast girişimi değildi. Ondan önce de yine aynı yolla, havadan nokta atışı yapmak suretiyle gerçekleştirdiği birçok suikast girişimi başarısız oldu. 10 Haziran 2003 tarihli girişiminde de Rantisi'nin aracına doğru ABD'nin verdiği helikopteri kullanarak ABD'nin ikram ettiği füzelerden yedi adet fırlattı. Ancak Allah'ın izniyle Rantisi yaralı olarak kurtuldu. Ama iki Filistinli olay yerinde, Rantisi'nin bir koruma görevlisi de hastanede hayatını kaybetti. Rantisi ve oğlu dâhil 25 kişi de yaralandı. Olayın komplo teorileriyle izah edilir bir yani yoktu, yapılan saldırının tamamen cinayet amacı taşıdığı apaçık ortadaydı.

Prof. Rantisi, Şeyh Ahmed Yasin'in şehit edilmesinden sonra HAMAS'ın Gazze'deki genel sorumluluğuna seçildi. İşgalci siyonistlerin sözcülüğünü yapar gibi konuşan ve onun temennilerini dile getiren birtakım uzaktan kumandalı yorumcular bu olay üzerine de hemen komplo teorileri geliştirmeye başladılar. HAMAS'ta liderlik kavgasının ve bölünmenin ortaya çıkacağını iddia ettiler. Oysa HAMAS'ta lider konumunu kabullenmek bir nimete konmak değil büyük bir fedakârlığı göze almaktır. Dolayısıyla böyle bir fedakârlığı göze alarak kelle koltukta yaşamaya razı olanların dünyevi çıkarlar, koltuk hesapları için birbirlerine düşecekleri yorumu yapanlar sadece ve sadece kendilerine yön veren siyonistlerin ve "büyük baba"ları emperyalist ABD'nin temennilerini yorum diye piyasaya sürmektedirler.

Rantisi, HAMAS'taki faaliyetine ek olarak Gazze İslâm Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışıyordu.

17 Nisan 2004 tarihinde Prof. Rantisi'nin arabası Gazze şehrinin kuzeyinde el-Gifari mahallesinde bulunan el-Cela caddesinde işgalci saldırganlarının helikopterleri tarafından atılan füzelere hedef oldu. Bu saldırıda ağır bir şekilde yaralanan Prof. Rantisi, Gazze'deki Şifa hastanesine kaldırıldı. Ancak gösterilen tüm gayretlere rağmen kurtarılamadı ve hayatını kaybetti.

Saldırıda Rantisi'nin iki koruma görevlisi ile 25 yaşındaki oğlu Muhammed olay yerinde şehit oldular. Bu üç kişinin cesetleri atılan füzelerle parçalanmış ve organları etrafa saçılmıştı.

vahdet.com.tr
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü değerli kardeşim.

Allah c.c razı olsun, bugün bu paylaşımınızdan çok istifadelendik..Rahman c.c ecrinizi versin inşallah..Bugün düzenlediğimiz Filistin Şehitlerini anma Gecesinden de Şehit Rantisi, Ahmet Yasin ve daha adını sayamadığımız, davanın nice isimsiz kahramanları da acizane dualarımızda ve gönüllerimizde idiler.. İnşallah onların bu kutsal mücadelelerinden ibretlenenlerden oluruz.. Onlar
çağımız İslam ümmetinin onurudur, Rahman c.c şehadetlerini katında makbul kılsın, Sapmışlar ordusuna karşı da bizleri izzetli ve üstün kılsın inşallah..

Cihad üzerine yine ziyadesiyle istifadelendiğim bir çalışma idi kardeşim.Ecrinizi, en hayırlısıyla versin Rabbimiz c.c..En Yüce'ye emanet olunuz.Selam ve dua ile.
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
S.a Allah Onlarin şefaatine Nail Eder Inş.allah Cihad Meydanlarinda Böyle Mücahid Ve Mücahideleri Eksik Etmesin Inş.rabbime Emanetsiniz.
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com

[FONT=verdana,geneva]Bismillahirrahmanirrahim[/FONT]
[FONT=verdana,geneva][/FONT]
[FONT=verdana,geneva]Müminlerden öyle adamlar vardır ki, Allah'a verdikleri söze sadık kaldılar. Onlardan kimi (Allah yolunda şehit edilmek suretiyle) adağını yerine getirdi, kimi de (şehit olmayı) beklemektedir. (Ahitlerinde) hiçbir değişiklik yapmamışlardır" (Ahzab, 33/23)[/FONT]

_____SELAMÜN ALEYKÜM
rabbim şehadetlerini katında kabul etsin bizleride
şefaatlerine nail etsin inşallah
selam ve dua ile_______
 

hafizkiz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
1,923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Konum
manevi iklimden selamlar
Sonuç olarak cinayet kararının Şaron - Bush görüşmesinde verildiği anlaşılıyor. Cinayette kullanılan teknoloji ise tamamen ABD tarafından ikram edilen bir teknoloji. İnfaz işlemi ise Şaron tarafından planlanıp onun cani pilotları tarafından gerçekleştiriliyor. Bu durumda cinayetin İsrail - ABD ortak cinayeti olduğunu söylemek gerekir.
SELAMÜN ALEYKÜM ŞARON HALA GEBEREMEDİ Mİ YA HASTAHANEDEYDİ Bİ ARA AMA
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
ALLAH(cc) RAZI OLSUN..

ALLAH(cc) RAZI OLSUN..

EŞ-ŞEHİD ABDÜLAZİZ RANTİSİ
Şeyh Ahmed Yasin'in şehit edilmesinden sonra Filistin İslâmi Direniş Hareketi (HAMAS)'nin Gazze bölgesi genel sorumlusu olarak seçilen ve son dönemde ismi bayağı öne çıkan Prof. Abdülaziz Rantisi de direnişin, mücadelenin içinde yoğrulmuş biridir. Hicretten sürgüne, zindandan füze saldırısına kadar, siyonist vahşetin yansıması olan bütün zulümlere muhatap olmasına rağmen verdiği mücadeleden bir adım geri atmamıştır.


EsSelamuAleykümVeRahmetullahiVeBerekatuhu
Kıymetli İSTİKBAL Kardeşim..

Hakk'ın rızasına ömrünü adamış..küfre-zulme boyun eğmemiş
Şehadet nişanıyla Şehidlik mertebesine layık görülmüş..Din ve imanın abide isimlerinden olmuş bu güzel insanın yaşantısını- şehadet yıldönümünü bizlere hatırlattığınız için Allah(CC) razı olsun
Kardeşim.. Rabbim bizleri de öncülerin yollarının takipçisi eylesin..
Filistini..İslam topraklarının kurtuluşunu görebilmeyi gaye edinmeyi Selahaddin şuuruyla cümlemize nasib eylesin inşaAllah..

Selam..saygı..sevgi ve baki dualarım ile Allah(CC)'a emanet olunuz..
 

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
Ve alaykum selam verahmetullahi vebereketuh
Allah c.c hepinizden razı olsun kardeşlerim,etmiş olduğunuz güzel samimi dularınızı Rabbim kabul eylediği duaların içine dahil eylesin .Rabbim emeklerinizi boşa çıkarmasın, azim ve sabrınızı artırsın,küfre karşı izzetli ve şerefli kılsın.günah ve kusurlarınızı affeylesin,ayaklarınızı islam yolunda sabit kılsın amin.Allah c.c emanet olun
 

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
Dr. Rantisi’nin Eşiyle Bîr Röportaj


Gazeteci Esma Enver Şuhate, Şehid Rantisi'nin eşiyle bir röportaj gerçekleştirdi. Bu röportaj "Afak Arabiy-ye" gazetesinde yayınlanmıştı. Aşağıdaki satırlarda bu röportajı okuyacaksınız.
*Şehid Rantisi ile ilk tanışmanız nasıl olmuştu?
**Liseyi bitirmiş bir genç kızdım o dönemde İslami hareketle bir ilişkim yoktu, ama ayaklarım yere basıyordu, yani genç kızlar gibi aşk vb. ilişkilere kulak aşmazdım. Üniversite öğrenimini tamamlamak için büyük bir arzu taşıyordum. Ancak babam bunu kabul etmedi. Çünkü üniversiteyi okumak demek Mısır'a gitmek demek... Ebu Muhammed ( Dr. Rantisi) beni istediğinde, gördüm ki bir genç kızın isteyebileceği bütün özellikler onda mevcut. Özellikle de doktor olması... Çok düzenli, disiplinli bir hayat sürmesine rağmen tek bir gün ne bir söz ne de birhareketle beni incitmediğine şahitlik ederim.
*Şehid Rantisi'nin karşılaştığı zorluklar sîzi nasıl et­kiledi?
**Hem birinci hem de ikinci intifada dönemindeki tutuklanması zamanında psikolojik olarak hazırlıklı durumdaydık. Hakikaten ilk günlerde bu durum bana zor gelmişti. Ancak' Allah'ın bunu bizim için bir kader olarak yazdığına imanın ve -eşimin yokluğunda onun bizleri koruyacağına plan güvenim, benim güçlü olarak ayakta kalmamı sağlamıştır. Hepimizin bilmesi gerekir ki, Ebu Muhammed'in Allah'ın rızasını talep için otuz yıla aşkın bir süre yürüdüğü cihad yolu hakiki saadete ulaştıran doğru yoldur. Cihad yolu güllerle değil engellerle doludur. Bu yolda fedakârlık göstermek gerekir. Ancak bu yolun sonun­daki hedeflere ulaşma umudum, yoldaki zorluklan tatlılaş-tırıyor. İlahi yolun kanunu budur, Hz. Adem ( a.s) babamızdan günümüze dek bu kanun geçerli ola gelmiştir.
* Dr. RANTİSİ çocuklarının eğitim ve terbiyesi konusunda nasıl biriydi?
** Dr. Rantisi işlerinin en yoğun olduğu anlarda bile gergin değildi. Ev gazetecilerle tıklım tıklım dolu bile olsa o herhangi bir odaya gider bir şey alır torunları, kayınvalidesi veya kızlarından birini görünce hemen gülümseyiverir ve hal hatırlarını sorardı. Akrabalarla ilişkileri sürdürme konusunda pek hırslıydı. Bir telefonla da olsa bu ilişkiyi devam ettirirdi. Çocukları ise çok severdi, özellikle sayıları 14'e ulaşmış torunlarını... Babasının suikastinde yaralanan Ahmet ( 21), ona hem ahlaken hem de şeklen benzeyen oğludur. Dileğim o ki Ahmed de babasının yolunda yürüsün. Rantisi vakit bulduğu zamanlar arkadaşlarıyla evde tenis oynardı. Gençleri de öz güven ve tevazu aşılamak mak­sadıyla kendisiyle tenis oynamaya teşvik ederdi.
* Rantisi, Şeyh Yasin'in Şehadet haberini nasıl kar­şılamıştı?
** Dr. Rantisi kendi komutanı Şeyh Yasin'in şehadetin-den fazlasıyla etkilendi. Bu durum Şeyh'in taziye günlerin­de belirgin bir şekilde görülüyordu. Şeyh Yasin'i anmak için düzenlenen programda onu gördüğümde Şeyh Yasin adını telaffuz eder etmez ağladı. Şeyh'in bıraktığı emaneti yük­lenmeden dolayı iki büklüm olmuş gibiydi. Ancak bu durum onun Şeyh Yasin ve şehid arkadaşlarının yolunda koşar adım yürümesine engel olmadı.
* Gitmeden önce Dr. Rantisi'nin size vasiyeti ne ol­du?
**Dr. Rantisi otuz yıl süren cihad hayatında Allah için cihad eden bir erdi. Hayatının ahlak, siyaset ve ibadet vb. bütün alanlarında Allah'ın yolunda yürüdü. Bu haliyle ör­nek bir şahsiyetti. İşte onun bize en büyük vasiyeti budur. Ve inşaallah biz onun yolunda yürüyeceğiz.
* Dr. Abdülaziz Rantisi'nin şehadet haberini nasıl karşıladınız?
**Kocasını kaybeden her bayanın hissettiklerini ben de hissettim. Ancak dengemi bozmadım. Allah'a olan iman ve güvenim kaybolmadı. Bu da Allah'ın bir nimeti ve fazlıdır elbette. Evden çıktıktan birkaç dakika sonraydı ki patlama sesini duydum. Hedefin eşim olduğuna kaniydim. HemenAksa'nın Sesi Radyosuna koştum. Artık yatsı ezanı okunuyordu. Namazdan sonra Rantisi'nin arabasına hedef alan bir saldırının olduğu ve bir arkadaşının şehid olduğu kendisinin de yoğun bakımda olduğu haberi yayınlandı. Dilim "Elhamdülillah" zikrini tekrarlayıp duruyordu. Son­ra abdest alıp yatsıyı kıldım ve bana çocuklarıma sabır ver­sin diye yüce Allah'a dua ettim.
* Dr. Rantisi şehadetinin yakın olduğunu hissetmiş miydi?
* *Bize hiçbir gün böyle bir şey söylemedi Fakat o her saniye her dakika, her saat ve hayatının her gününde buna hazırlıklı gözüküyordu. O, bu konuda Resulullah'ı ve onun ashabını örnek almıştı. Yaptığı amellerin başında takva, ihlâs ve vakti değerlendirmek yer alıyordu. İslam'ı olanca kapsamıyla uygulamaya, her hak sahibinin hakkını ver­meye çalışıyordu.
* Bütün şehidlerin kerametleri olur. Dr. Rantisi'nîn kerameti neydi?
** Vücudundan akan kan şehadetinden sonra 20 saat süreyle akmaya devam etti. Naaşmm çevresinden yayılan misk kokusu, ben ve çocuklarımdaki sabır ve sebat... Son olarak ön dişleri üzerinde yükselen tebessüm... Bana göre bunlar Dr. Rantisi'nin kerametleridir.
* Bir Mücahit, eş, baba ve dede olarak Rantisi nasıl bir insandı.
** Dr. Rantisi kâmil bir İslami şahsiyet sahibiydi. Onun hayatına şu ayet bütünüyle yansımıştı; "Ben cinleri ve insan­ları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım" (Zariyat: 56).
Rantisi ahlakında, cihadında, sosyal ve ailevi ilişkilerinde Resulullah'i örnek almıştı. O, annesine iyilikte bulunmayı, eşine güzel davranmayı, kız kardeşlerine güzel davran­mayı, kendi kızlarına ikramda bulunmayı ve torunlarıyla oynamayı bir ibadet sayar ve bu konudaki ilişkilerine pek önem verirdi. Allah'ın düşmanları olan kâfirlere ise pek şid­detliydi. Kendisiyle beraber çalışan herkese karşı pek müte­vazı idi.
* Dr. Rantisi'yle beraber geçirdiğiniz ve asla unuta­mayacağınız bir sahne anlatır mısınız?
** Rantisi'nin bütün hayatı unutulmayacak sahnelerdi. Ancak hiç unutamayacağım bir sahne var. Bunu bütün er­kek eşlere ithaf ediyorum. Bir gün evi temizliyordum. Televizyon ekranı üzerine yere düştü. Ve tamamen bozuldu. Buna çok üzüldüm. Çünkü Rantisi henüz cezaevinden çık­mış ve maddi durumu, çok zor vaziyetteydi. Hemen başka bir cihaz alabilecek durumumuz yoktu. Rantisi eve geldi ve üzüntümün sebebini sordu. Durumu anlattıktan sonra gülümseyerek şöyle dedi; "Eşyaların da ecelleri vardır. Al­lah'ın takdir ettiği şey olacak. Akacak kan damarda durmaz"
* Dr. Rantisi'nin Sizinle son anları nasıl geçti? Söy­lediği son sözler nelerdi. Şehid olacağı gün psikolojisi nasıldı?
** Bizimle geçirdiği son anları normal hayatından fark­lı değildi. Bütün meşgalelerine rağmen her hak sahibine hakkını verirdi. Biz bütün ailevi işlerimiz hakkında konuşurduk. Zaten kısa bir ziyaret amacıyla eve gelmişti. Konuştuğumuz anda konu, kendisine karşı düzenlenen birsuikast girişiminde yaralanmış oğlumuz Ahmed'in evlen-mesiydi. Gelinin seçimi, evin hazırlanması vb. bütün konu­ları konuştuk. Gerçekten mutluydu. Her zamanki gibi morali yerindeydi. Bizimle kaldığı bu son demlerinde söy­lediği en son kelimesi şuydu;
"Koysun cennetine Rabbitn,
Budur benim son dileğim7'
* Dr. Rantisi'nin idealleri nelerdi?
** Onun tak ideali Allah yolunda şehid olmaktı. Başka bir şey değil...
* Şeyh Ahmed Yasin'in şehad etlerin den sonraki dönemde Dr.'Rantisi'nin hayatı nasıl geçiyordu?
** Hayatında bir değişiklik olduğunu sanmıyorum. Kendisi hedefte olduğunu zaten daha önceleri de biliyordu. Evet, şehadet yolun sonudur.
* Eşinin, babasının ve oğlunun şehadeti ile rollerini belirlemekte olan Filistinli bayanlara neler söylemek is­tersiniz.
** Müslüman bayanın rolü yakınlarının şehadetinden sonra başlamaz. Onlar eşleriyle beraberken de rollerini oy­narlar. Çünkü Resul-i Ekrem (sav) şöyle buyuruyor; "Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Kadın, eşinin evinde çobandır ve güttüğün­den sorumludur." Müslüman kadın her alanda parlak ör­nekler sergilemiştir. Eşinin veya oğlunun şehadetinden son­ra senin rolün onların hayattayken yaptığı şeyleri tamam­lamaya çalışmandır. Ey yakınlarını şehid veren bacılar, Al­lah sizlere sabır, sebat ve muvaffakiyetleler ihsan buyursun,günahlarınızı bağışlasın ve cennetinde sevdiklerinizle beraber bir araya getirsin.
* Arap devletleri yöneticileri ile Filistin ve diğer Arap halklarına iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
** Arap yöneticilerine şu ayeti hatırlatırım: " Allah'a döndürüleceğiniz, sonra da herkese hak ettiğinin eksiksiz verileceği ve kimsenin haksızlığa uğratilmayacağı bir gün­den sakının" (Bakara; 281)
Arap halkına ise şöyle demek istiyorum: İzzet ve şere­finizin kaynağı olan İslam'a dönünüz ve Allah'ın kitabı olan Kur'an-ı Azimi kendinize hayat yolu edininiz.

alıntı
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Yaşayan Rantisi’nin karısıyım



Eşinin şahadetini metanetle karşılayan Raşa Rantisi, eşinin şahadetiyle ilgili olarak şunları söyledi: "Biz hayatımızda en değer verdiğimiz şeyleri kaybetmeye alıştık. Bana Rantisi'nin şahadet haberi geldiği zaman Şaron ve çetesini lanetlemesi için Rabbime dua ettim. Şahadetini büyük bir metanetle karşıladım. Çünkü ecel geldiği zaman ölüm ne bir dakika ileriye ne de geriye alınır. Biz Müslümanız ve böyle inanıyoruz."
17 Nisan 2004 tarihinde İsrail'in düzenlediği saldırıda şehit olan HAMAS Lideri Prof. Abdülaziz Rantisi'nin eşi Raşa Rantisi, İHH İnsani Yardım Vakfı'nın ev sahipliğinde düzenlenen Filistin Sivil Dayanışma Konferansı için Türkiye'ye geldi. Konferansta konuşan Raşa Rantisi, "Ben Rantisi'nin dul karısı değilim. Yaşayan karısıyım. Çünkü Allah yolunda ölenler şehittir ve şehitler ölmez" dedi. "Filistin kadınından bahsetmek istiyorum" diyen Raşa, "Filistin kadını, işgali, her türlü saldırıyı en ağır şekilde hissediyor. Ancak işgale karşı büyük bir sabır gösteriyor. Çünkü Filistinli kadınlar güçlerini imandan ve haklı olduklarını bilmelerinden alıyorlar. Doğru ve hak bir davaya sahip olduklarını biliyorlar. Kadınlar bugün direnişin en önemli bir ayağı. Filistin kadını bütün katliamlara rağmen, bütün saldırılara rağmen dimdik ayakta durmayı başarmıştır. Filistin kadını komploları bozmuştur, siyasi ve askeri her alanda mücadele etmiştir. Filistinli kadınlar gerçekten fedakârdır. Filistin kadını Peygamber Efendimizin ve sahabelerin eşlerini örnek aldığı için bugün örnek birer kadın olmuştur" şeklinde konuştu.
"Filistin'de direniş güçleniyor"

Filistin'de direnişin her geçen gün güçlendiğine dikkat çeken Raşa Rantisi, şöyle konuştu: "Filistin'deki ihtilaf Filistin halkı arasında değil. Asıl İhtilaf projeler arasındadır. Filistin'de bugün iki proje vardır. Birinci proje, Filistin halkının özgürlüğünü savunan ve bunun ancak direnişle olabileceğini savunan projedir. İkinci proje ise sadece hezimetçi ve teslimiyetçi, Siyonistlerle işbirliğini öngören projedir. Bu projedekiler İsrail saldırılarına karşı direnmek yerine işbirliğini, teslimiyetçiliği savunurlar. Oysa özgürlük ancak ve ancak direniş projesiyle gerçekleşir. Zafer ise ancak birlikte direnerek gerçekleşir. Filistin ihtiyacı olan bu birlikteliktir."
"Gazze'de yaşayacağım"

Gazze'de yaşamaya devam edeceğini ifade eden Raşa Rantisi, "6 çocuğumla birlikte Gazze'de yaşamaya devam edeceğim. Benim çocuklarım Filistin halkının bir parçası. Onlar kalplerinde Filistinli komutanların, liderlerin mesajlarını taşıyorlar. Biz açıkça söylemek gerekirse özgürlüğün ağır bedellerini ödemeye hazırız. Özgürlüğe ulaşmak için inanç ve çaba gerekiyor. Biz bu çabayı göstereceğiz" ifadelerini kullandı. Filistin'e destek veren bütün İslam ümmetini selamladığını ifade eden Raşa Rantisi, "Göstermiş olduğu duyarlılıktan dolayı Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan'ı ve Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez'i de selamlıyorum" şeklinde konuştu.
"Eşimin şahadetini metanetle karşıladım"

Raşa Rantisi eşinin şahadetiyle ilgili olarak ise şunları söyledi: "Biz hayatımızda en değer verdiğimiz şeyleri kaybetmeye alıştık. Bana Rantisi'nin şahadet haberi geldiği zaman Şaron ve çetesini lanetlemesi için Rabbime dua ettim. Şahadetini büyük bir metanetle karşıladım. Çünkü ecel geldiği zaman ölüm ne bir dakika ileriye ne de geriye alınır. Biz Müslümanız ve böyle inanıyoruz."
Haniye'den mesaj var

Filistin Başbakanı İsmail Haniye ise konferansa gönderdiği mesajda "Bu tür konferanslara çok ihtiyacımız var. Size dünyanın en büyük hapishanesinden sesleniyorum. Şehitler ve tutsaklar adına konuşuyorum. Kesinlikle direnişten vazgeçmeyeceğiz. Bölünmeyi ortadan kaldıracağız. Birliği sağlayacağız. Kardeş ülke Türkiye'yi selamlıyorum. İnşallah bu tür konferanslar Mescid-i Aksa ve Kudüs'te de yapılır" dedi.


 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt