Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Secdeye in, göğe yüksel... (1 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
secde+k%25C4%25B1zlar.jpg


Secdeye in, göğe yüksel...

Yüzünü toprağa sür şimdi.

Evine koş.
Sılana koş.
''Subhane Rabbiye'l Alâ ''Başını yere koyarak sıfırla kendini.
Rabbine deki;''Sen varsın,Sen Alâsın.
Eksikliklerden uzaksın,noksanlıktan muallasın,kusurdan mukaddessin.
Kusur bende.
Benden yana eksiklik.
Bende saklı acizlik.
Bende bekler fakirlik.
Yalnız sana muhtaç olma zengimliğimdir secdem.
Yalnız sana kul olma şerefimdir secdem...
Secdeler ruhun saltanatıdır.
Kendi varlığını O'nun huzurunda hiçlediğin andır secden''
Rabbinin şah damarı yakınlığından''kalbine''yakınlık emdiğin yerdir secden''...
Ruhunun muştular bulduğu demdir secden.
Miracının ''kab-ı kavseyn-i''dir secde...
Seni-beni aradan çıkardığın yerdir secde...
Deki;Dediğini yapıyorum,secde edip yaklaşıyorum.
Tüm uzaklıkları uzaklara bırakıyorum.
Tüm aldanışları tuzaklara bırakıyorum.
Deki;Yüzümde secdelerimin izini bırak Ey Rabbim !
Alnıma rahmetinin nefhasını bırak Ey Rabbim !
Kalbime en sevgili'nin aşkını bırak Ey Rabbim !
Secdemde dirilt beni.
Secdemde durult beni.
Secdemde doldur beni...!
Alnının değdiği yer kadar elle dokunulurdur artık teslimiyetin.
''Sübhane Rabbiye'l Alâ''ifadesine emanet edersin kanayan sızılarını,ağlayan yakarışlarını,konuşmaya korkan arzularını,yüz üstü bıraktığın özlemlerini.
O'ki Sübhan'dır;düşeceğin bütün karanlıklardan ayağını çekecektir.
O'ki Sübhan'dır;korktuğun cümle zulümlerden bedenine kurtuluşlar sunacaktır.
O'ki Sübhan'dır;titrediğin,ürktüğün bütün yalnızlıklardan kalbini inşirahla sevindirecektir.
O'ki Sübhan'dır;omzuna yük ettiğin tüm ağırlıkları taze bahar kelebekleri gibi,ılık ikindi yağmurları gibi hafifletip ellerine ve alnına koyacaktır.
O'ki Sübhan'dır;alnın gibi varlığında toprağa değdiğinde,seni yalnız bırakmayacak,senin yalnız bırakmaktan korktuklarını da ebedî bahçelerde buluşturacaktır.
O'ki Sübhan'dır;secde seni yakınlığına kabul ettiği gibi,kutsî cemalinin eşiğinde,dost bildiklerinin yanında seni ebediyyen ağırlayacaktır.
Secde varlığın baş köşesine taşır seni...
Alıntı.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Geleneksel İslam anlayışı olan hadis kaynaklı mezhepçi İslam’da, Peygamberimizin miraç olayı ile Allah katına yükseltildiği çok yaygın bir inanıştır. Buna göre Hz. Muhammed gece vakti Kâbe’den alınıp Mescid-i Aksa’ya götürülmüş. Burada diğer bütün peygamberlere namaz kıldırmış, ardından da göğe yükselmiştir. Bu miraç olayının nakledildiği hadis olan miraç hadisine göre Peygamberimiz miraçta Allah’ın huzuruna çıkar ve Allah namazı burada 50 vakit farz kılar. Daha sonra Hz. Musa’ya rastlayan Peygamberimiz’i Hz. Musa, bu kadar namazın çok olduğu, ümmetin buna güç yetiremeyeceği şeklinde uyarır, sonra Peygamberimiz Allah’tan indirim ister; Allah da günlük namazın sayısını indirir. Yolda Hz. Musa yine bu kadar namaz vaktinin de çok olduğunu söyler. Bu git gel böylece namaz günde beş vakte inene kadar dokuz kez gerçekleşir. Nitekim namazın sayısı beşe gelince Hz. Musa yine indirimi tavsiye etse de Peygamberimiz artık utandığı için namaz sayısı ile ilgili pazarlığı durdurur. Bu hadise göre Allah insanların kaç vakit namaza güç yetireceğini bilmez, Peygamberimiz ise hiçbir şeyden haberi olmayan bir garibandır. Hz. Musa ise hem Peygamberimiz’in akıl hocası, hem Allah’ın hükmünün düzelticisi, hem de insanların kurtarıcısıdır.Bu hadisin Kuran’da ‘Gece Yürüyüşü’ anlamına gelen İsra suresinin ilk ayetinden hareketle uydurulduğu düşünülebilir.

DEVAMI GELECEK
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
30
secde..,
keşke bizim secdemiz de adına şiirler yazılabilecek kadar güzel olabilse..:a36:
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
17 – İsra Suresi –
1. Bazı ayetlerimizi kendisine göstermek için kulunu geceleyin (Mekke’deki) Kutsal Mescitten, çevresini kutlu kıldığı en uzak mescide (secde yerine) alıp götüren çok Yücedir. O kuşkusuz İşitendir, Görendir.
Yukarıdaki ayetle ilgili birinci olarak Mekke’deki Kutsal Mescitten en uzak mescide götürülmesinden bahsedilmektedir. Bu ayette geçen “el-mescid-il aksa” ifadesi, “secdenin yapıldığı en uzak yer” anlamına gelir. Bu ayetteki bu ifadenin anlamı hikâye ve uydurma hadislerle saptırılmak istenmiştir. Kudüs’teki mescidin adı Kudüs’ün müslümanlarca alınmasından sonra Mescidi Aksa olarak değiştirilmiştir. İkinci olarak ise ayette Mescid-i Haramdan en uzak mescide gidilmesinden bahsedilmesine rağmen gerek bu surede gerek Kuran’ın diğer surelerinde miraç yani peygamberimizin Allah katına yükselişi olayından hiçbir şekilde bahsedilmemektedir. Miraç hadisesi tamamen hadisler yolu ile uydurulmuştur. Ayette Mescid-i Haramdan en uzak mescide gidilmesinden bahseden Allah miraç olayı gibi büyük bir olay gerçekleşmiş olsaydı kuşkusuz bundan da bahsederdi. Böyle bir şey olmamasına rağmen ne yazıkki hadisçi, mezhepçi din anlayışı miraç olayını ve bununla ilgili saçma hikâyeleri İslam geleneğine sokmuştur. Burada ilginç olan nokta gerek Kuran’dan gerekse hadislerden habersiz olan insanların bu hadiste geçen hem Miraç olayını hem de namazın 5 vakit olarak farz kılınmasını kesin bir dini gerçek sanmalarıdır. Hâlbuki Kuran’da ne 5 vakit namazdan ne de miraç olayından bahsedilmektedir. Kuran’da inananlara günlük 3 vakit namaz farz kılınırken; yukarıdaki ayette belirtilen şekilde sadece gece Mescid-i Haramdan en uzak mescide götürülme olayından bahsedilmektedir. Yani miraç hadisesi ve miraç ile ilgili diğer uydurma hikâyelere Kuran’da ve Allah’ın dininde yer yoktur. Bu konu bile bence tek başına dinde kaynak olarak sadece Kuran’ı rehber edinmenin önemini görebilmek için yeterlidir.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
3084578161_c9da4a42b0_z.jpg

Secde et ve yaklaş.!!!

Kıymetini bilmediğimiz bir hazine, sanki küçük bir Ramazan. Muhteşem bir fırsat: Zilhicce'nin ilk on günü.
Kur’an-ı Kerim’de Fecr Suresinin başında, “On geceye yemin olsun ki…” ifadeleriyle bahsedilen bu on gecenin ne muazzam bir hazine olduğunu ne yazık ki hakkıyla bilemiyoruz. Bazı kaynaklarda bu on gecenin Ramazan’ın son on günü veya Muharrem’in onuncu gününe (Aşure Gününe) kadar olan on gün olduğu kayıtlı olsa da genel görüş ve kabul, bu mübarek on günün Zilhicce ayının ilk on günü olduğudur.
İşte bu günlerin kıymetini anlatan
Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) muhteşem müjdesi:
“Allah'a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesine denktir.”
Bugünlerde oruç tutup, gündüzünü ve gecelerini de ibadetle geçirmek hem affa, hem de büyük sevaplar elde etmeye vesile olur.
Bu on gün içinde Arefe gününün yeri ise bambaşkadır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Arefe günü tutulan oruç hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Arefe günü tutulan oruç, geçmiş bir senenin ve gelecek senenin günahlarına kefaret olur''
On günün tümünde oruçlu olamadıysanız fırsat bulduğunuz gün Cuma’ya denk gelse bile yine oruç tutun. Çünkü, başka günlerde tutmaya imkanı olduğu halde Cuma günü tutmak mekruhtur. Öyle bile olsa, mekruh sevabından biraz eksilir demektir, yoksa hiç tutmayan zaten hiç sevap kazanmamış olur.
Rabbim değerlendirenlerden ve kazanlardan olmamızı nasip etsin inşallah...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt