Enes b. Malik (r.a.) anlatıyor: Peygamber'i (s.a.v.) görmek isteyen yaşlı bir adam gelmişti. Ahali ona yol açmakta ağır davranmıştı. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): "Küçüğümüze merhamet etmeyen ve büyüğümüze hürmet etmeyen kimse bizden değildir" buyurmuştur. (Tirmizi, Birr, 15. Ahmed ve Taberâni'nin de İbn Abbas'tan rivayet ettiği hadis sahihtir. Bkz. Sahîhul Câmi', Hadis No: 5445.)
Ebu Mûsâ'dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Saçı ağarmış yaşlı Müslüman’a, hükümlerini çiğnemeyen ve okumayı bırakmayan Kur'an hâfızı ve okuyucusuna, âdil sultana ikram etmek Allah'a saygıdandır." (Ebu Dâvud, Edeb, 20.)
Büyük olana ver!
İbn Ömer'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Kendimi rüyada bir misvakla misvaklanırken gördüm. Derken bana biri ötekine göre daha büyük iki adam geldi. Ben misvakı küçük olana verdim. Bunun üzerine bana "Büyüğe ver" denildi. Ben de onu büyük olana verdim." (Buhâri, Vude, 74; Müslim, Zehd, 70.)
Söz büyüğün!
Ebu Yahyâ el-Ensâri anlatıyor: Abdullah b. Sehl ile Muhayyısa b. Mes'ud, Hayber'e gittiler. O zaman Hayber sulh halinde idi. Orada işlerini görmek için birbirlerinden ayrıldılar. Derken Muhayyısa, Abdullah'ın yanına geldiğinde onu kanlar içinde ölü olarak buldu. Sonra Medine'ye geldi ve Mea'ud'un çocukları Abdurrahman b. Sehl ile Huveyyisa, Peygamber'in (s.a.v.) huzuruna gittiler. Orada Abdurrahman konuşmak isteyince Resulullah (s.a.v.) "Yaşça büyük olan konuşsun" buyurdu. Abdurrahman en küçükleri idi. (Buhârî, Cizye, 12, Diyet, 22; Nesai, Kasâme, 4.)
Böylece büyüklere ve âlimlere saygı âdâbının ve konuşmada onlara öncelik hakkı verilmesinin önemini görmüş oluyoruz. Ancak küçüğün konuşması arzu edildiğinde veya kendisi sual sorma ve sorulma konumunda ise o zaman önce konuşur.
Ana-babaya hitap şekli
Ebu Beddâh et-Tücibi der ki: Said b. el-Müseyyeb'e:
- "Ana babaya iyilik etmeye dair bütün ayetleri öğrendim.
Fakat "Onlara güzel ve tatlı söz söyle" (İsra, 17/23) ayetini bilmiyorum, bu ne demektir? dedim.
İbnu'l-Müseyyeb şu cevabı verdi:
- "Bu, suçlu kölenin, efendisine sert ve kaba konuşmasıdır." (Râzî, Tefsir, XX, 190; Kurtubi, Tefsir, X, 243.) Hz. Ömer sözkonusu ayeti, ana babasına çocuğun "babacığım, anacağım demesi şeklinde açıklamıştır. (Râzî, a.g.e., aynı yer.)
Tâcuddin es-Sübki der ki: Evimizin girişinde oturuyordum. Bir köpek geliverdi. Hemen ben:
- "Köpek oğlu köpek defol!" dedim. Bunun üzerine içerden babam bana serzenişte bulundu. Ben "O köpek oğlu köpek değil mi? deyince, bana şu cevabı verdi:
- "Öyle diyebilmenin şartı hor görmemektir." Ben de: - "Bu faydalı bilgidir" dedim. (Muhâsibi, a.g.e., s. 125. (Ebu Gudde'nin notu).)
Buna göre çocuklar, ana babalarından bir şey öğrendiklerinde "Gerçekten bu faydalı bilgidir (veya baş üstüne)" diyerek onların gönüllerini hoş tutmak ve kendilerini de tevâzua alıştırmak durumundadır.
Ana - babaya öf bile demeyin!
Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) yanında bir oğlu olan adam gördü. Rasûlüllah (s.a.v.) çocuğa:
- Bu kimdir? dedi.
Çocuk:
- Babamdır, cevabını verdi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.):
- O halde onun önünde yürüme, onun hoşlanmayacağı ve karşı çıkacağı bir şey yapma, ondan önce oturma ve onu adıyla çağırma" (Nevevî, Ezkâr, s. 257-258 (İbnu's-Sünni'den naklen)
Ebu Ğassân ed-Dabbi anlatıyor: Babamla birlikte yürüyordum. Derken Ebu Hüreyre (r.a.) ile karşılaştık. Ebu Hureyre:
- Bu kimdir? dedi. Ben:
- Babamdır, dedim. Bunun üzerine o şöyle dedi:
- Babanın önünde yürüme, onun arkasından veya yanıbaşından yürü. Seninle onun arasına birisini alma, babanın bulunduğu yerin çatısında dolaşma onu korkutursun, baban sana bakarken önünde eti sıyrılmış kemik yeme, belki onu canı ister." (Heysemî, Mecmau'z-Zevaid, VIII, 137.)
Ana-babaya bakma adabı
İbn Abbas'dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Baba çocuğuna bakar da çocuk onu sevindirirse, çocuğa bir köleyi azat etme sevabı verilir." Denildi ki "Ya Resulullah! üçyüz altmış defa bakarsa ne olur7" Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): "Allahu Ekber (Allah her şeyden daha büyüktür)" buyurdu.
İbn Abbas'ın da (r.a.): "Ana babasının yüzüne rahmet nazarıyla bakan kimseye Allah makbul bir hac sevabı yazar" dediği rivayet edilmiştir.
Ebu Mûsâ'dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Saçı ağarmış yaşlı Müslüman’a, hükümlerini çiğnemeyen ve okumayı bırakmayan Kur'an hâfızı ve okuyucusuna, âdil sultana ikram etmek Allah'a saygıdandır." (Ebu Dâvud, Edeb, 20.)
Büyük olana ver!
İbn Ömer'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Kendimi rüyada bir misvakla misvaklanırken gördüm. Derken bana biri ötekine göre daha büyük iki adam geldi. Ben misvakı küçük olana verdim. Bunun üzerine bana "Büyüğe ver" denildi. Ben de onu büyük olana verdim." (Buhâri, Vude, 74; Müslim, Zehd, 70.)
Söz büyüğün!
Ebu Yahyâ el-Ensâri anlatıyor: Abdullah b. Sehl ile Muhayyısa b. Mes'ud, Hayber'e gittiler. O zaman Hayber sulh halinde idi. Orada işlerini görmek için birbirlerinden ayrıldılar. Derken Muhayyısa, Abdullah'ın yanına geldiğinde onu kanlar içinde ölü olarak buldu. Sonra Medine'ye geldi ve Mea'ud'un çocukları Abdurrahman b. Sehl ile Huveyyisa, Peygamber'in (s.a.v.) huzuruna gittiler. Orada Abdurrahman konuşmak isteyince Resulullah (s.a.v.) "Yaşça büyük olan konuşsun" buyurdu. Abdurrahman en küçükleri idi. (Buhârî, Cizye, 12, Diyet, 22; Nesai, Kasâme, 4.)
Böylece büyüklere ve âlimlere saygı âdâbının ve konuşmada onlara öncelik hakkı verilmesinin önemini görmüş oluyoruz. Ancak küçüğün konuşması arzu edildiğinde veya kendisi sual sorma ve sorulma konumunda ise o zaman önce konuşur.
Ana-babaya hitap şekli
Ebu Beddâh et-Tücibi der ki: Said b. el-Müseyyeb'e:
- "Ana babaya iyilik etmeye dair bütün ayetleri öğrendim.
Fakat "Onlara güzel ve tatlı söz söyle" (İsra, 17/23) ayetini bilmiyorum, bu ne demektir? dedim.
İbnu'l-Müseyyeb şu cevabı verdi:
- "Bu, suçlu kölenin, efendisine sert ve kaba konuşmasıdır." (Râzî, Tefsir, XX, 190; Kurtubi, Tefsir, X, 243.) Hz. Ömer sözkonusu ayeti, ana babasına çocuğun "babacığım, anacağım demesi şeklinde açıklamıştır. (Râzî, a.g.e., aynı yer.)
Tâcuddin es-Sübki der ki: Evimizin girişinde oturuyordum. Bir köpek geliverdi. Hemen ben:
- "Köpek oğlu köpek defol!" dedim. Bunun üzerine içerden babam bana serzenişte bulundu. Ben "O köpek oğlu köpek değil mi? deyince, bana şu cevabı verdi:
- "Öyle diyebilmenin şartı hor görmemektir." Ben de: - "Bu faydalı bilgidir" dedim. (Muhâsibi, a.g.e., s. 125. (Ebu Gudde'nin notu).)
Buna göre çocuklar, ana babalarından bir şey öğrendiklerinde "Gerçekten bu faydalı bilgidir (veya baş üstüne)" diyerek onların gönüllerini hoş tutmak ve kendilerini de tevâzua alıştırmak durumundadır.
Ana - babaya öf bile demeyin!
Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) yanında bir oğlu olan adam gördü. Rasûlüllah (s.a.v.) çocuğa:
- Bu kimdir? dedi.
Çocuk:
- Babamdır, cevabını verdi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.):
- O halde onun önünde yürüme, onun hoşlanmayacağı ve karşı çıkacağı bir şey yapma, ondan önce oturma ve onu adıyla çağırma" (Nevevî, Ezkâr, s. 257-258 (İbnu's-Sünni'den naklen)
Ebu Ğassân ed-Dabbi anlatıyor: Babamla birlikte yürüyordum. Derken Ebu Hüreyre (r.a.) ile karşılaştık. Ebu Hureyre:
- Bu kimdir? dedi. Ben:
- Babamdır, dedim. Bunun üzerine o şöyle dedi:
- Babanın önünde yürüme, onun arkasından veya yanıbaşından yürü. Seninle onun arasına birisini alma, babanın bulunduğu yerin çatısında dolaşma onu korkutursun, baban sana bakarken önünde eti sıyrılmış kemik yeme, belki onu canı ister." (Heysemî, Mecmau'z-Zevaid, VIII, 137.)
Ana-babaya bakma adabı
İbn Abbas'dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Baba çocuğuna bakar da çocuk onu sevindirirse, çocuğa bir köleyi azat etme sevabı verilir." Denildi ki "Ya Resulullah! üçyüz altmış defa bakarsa ne olur7" Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): "Allahu Ekber (Allah her şeyden daha büyüktür)" buyurdu.
İbn Abbas'ın da (r.a.): "Ana babasının yüzüne rahmet nazarıyla bakan kimseye Allah makbul bir hac sevabı yazar" dediği rivayet edilmiştir.