H
hado77
selamun aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu
savaş esnasında hukuk diğer tarafı etkisiz bırakma adına yapılacak her şeydir. telekominikasyon levazım ve askeri gücün yıkımı ve toplumun destabilitesi bu açıdan harbin tamamı olarak kabul edilir.
taraflardan diğeri diğerinin özgürlük alanını maksimum derecede kısıtlar ve ona vaad ettiği şeyi 5. özgürlük olarak tanımlar.
dilci naom chamski nin tanımladığı 5. özgürlük çalıp çırpma yoketme özgürlüğü olarak mevcut hukukun boşluğunun hile ile dolaşılması halidir. hukuktaki boşluk ve bu boşluğun meydana getirdiği infial mevcutsa bu ülke işgal edilmiş ve özgürlüğü tek başlık altında toplanmıştır denebilir.
ilk 4 özgürlüğün artık bir anlamı kalmamıştır. eğer toplum destabilize de edilmişse infial artık yerini kabullenmeye bırakır. 3 çocuğu doğrayan adamın hukuku tartışma mevzu olur. ülke içerisindeki bu allame kitlenin okuduğunu anlamadığı ve yetiştiği batı toplumuna ihanet ettiği de 5. özgürlüğünü doyasıya kullandığı her hal ile sabittir.yetiştiği elin ne dediğini ne anlattığını bilmeyen alimler olarak tartışma programlarında yer işgal etmektedirler.
1. ve 2. dünya savaşından sonra bu dönem içerisindeki mevcut anlaşmalar ve devletlerin kahir güçle diğerini ezmesi özgürlük alanlarını anlayışsız ve duyuşu ve gözü kör olan bir dünyaya 5. özgürlüğü bahşedecek bu idraksizlik kendisinin yetiştirdiği toplumla arasında diyalog eksikliğine neden olacaktır.
batı tarzıyla yetişmiş kişi daha batının dilini anlamamış şakır şakır ingilizce konuşan bu kimseler ingiliz ahkamında hindu yetiştirme prensibince tigonometri cetvelinde özgürlük aramaya başlamıştır denebilir.
savaşın genel geçer prensipleri içerisindeki bu hukukun mevcut zaman ve mekandaki anlayışı daim bir savaşın mevcudiyeti ve bu halde 4 tarafı savaşan veya savaş tehditi bulunan bir ülkede zaten adı konulmayan olağanüstü bir halin mevcudiyetini temellerden bir esas olarak kabul edecektir.
böyle bir ülkede ihtiyaçlar levazım adı altında değerlendirilir. bu ihtiyaca sahip olmayan babası yerine koyduğu ingilizin kurtuluş harbinde yaptığı pislikleri unutarak yad eden nice alim evlatlarımız da basra da ırak da olanın kendi başına gelmeyeceğine inanır.
bu olağanüstü hal gereği hırsızlık artık toplam da devletin deruhte ettiği toplam rızkı çalmaktır. bu olağanüstü halde cinayet veya ahlakı ve toplumu sarsan her olay toplumdaki değer yargılarının destabilitesidir. bu açılardan işbirlikçi sıfatını haiz bu kimseler sarıkamış misali tek kurşun atmadan ülkenin teslim şartlarını sağlayan kimselerdir denebilir.
savaş hukukunda bir kimsenin din ve maddi değer olarak düşman tarzı ve tavrı kuran-ı hakimce değerlendirilmiş ve arabistanlı lawrens gibi diğerinin dilini konuşan içten çökerticiler bir bir kullanılmaya başlanmıştır.seninle aynı dili konuşan değil rızkı kazanırken dürüst olan kimse senin dindaşındır denmiştir.
devletlerin diğerine din ve ırk bakımından benzeşmesi savaşmasına engel olamadığını anlayan binlerce insanımız şayet onlara benzersek savaşın en az hasarla atlatılacağına da inanmaktadırlar.eğitim vesair konularındaki bu ikiliğin kaldırılamamış olması üniversiteler nezdinde görülmekte ve tevhid-i tedrisat amacına ulaşmamış görülmektedir.
halbuki diyn denilen bir rızkın paylaşımındaki metodu kabul etmedikçe diğer taraf nezdinde düşman olarak kalacağımız kesin gerçek olarak belleklerde yer etmektedir.
bu ülkeler insan kanı içer ve yamyamdırlar. bizim de bu konudaki test mekanımız doğudaki çatışma alanı olarak gözükmekte gerek bölünme gerekse sert müdahale dahil her türlü şey bizim onların dininine karşı yaklaşımımızı belirlemektedir.
bu açılardan savaş hukukunda uygulanması gereken hususların evvel emirde içselleştirilmesi denen şeylerin çok katı hükümlere tabi olması hal gereğidir.
99 depreminde evlerini silahla korumak isteyen insanları tvde görünce, kaçırılan çocukların olduğu şayiaları duyulunca anlaşıldı ki zor zaman denen olağanüstü halde bu milletin bir kısmı bariz şekilde çuvallamaktadır.
mevcut mezkur bir harpte yani böyle bir depremde sizin rızkınızı paylaşma kastı olmaksızın çalan kimseye ne der? böyle bir depremde çocuğunuzu kaçıracak bir zihniyetin varlığını bilirseniz ne şekilde davranırsınız?
bütün bunlar akademik olarak tartışılmakta ve sonuçlar bakımından destabilitenin boyutları öğrenilmektedir.
şayet toplum 5. özgürlüğe inanır ve ondan dahi medet bulamaz hale gelirse kendini tatmin denen şeylere başvuracak, gemisi batırılacak bir vadide hayalen dünya şampiyonu olacaktır.
bu kadar tahayyülün bir anda yerle yeksan olması denen telekominikasyonun berbat edilmesi hali internet basın vesair yollarla yapılmış levazımın boşa sarfiyatı denen israf halleri her türlü görülmüş, islamı savunan kimseler 4*4 süz ve makyajsız iş göremez hale gelmiş, hukuka olan inanç 2 yıl içinde çıkar nasılsaya dönmüştür.
demek ki yaşanan özgürlük 5. özgürlüktür ve çalma çırpma ve bu iş için kullanılan ilimlerin reklamlarından müteşekkil bir dünyada resmen yaşama zorunluluğuna sahip olmuşuzdur.
televizyonlardaki reklamlardan tutun da yaşam standartı adına atılan her türlü yalan kişileri uyuşturmakta ve olası bir savaş tehditini kabul ettiği için silahlı kuvvetleri olan bir ülkeyi işbirlikçi sıfatıyla zayıflatmaktadır.
bu nedenlerle savaşın öncesi ve sonrasında yapılacak her türlü tahkimatın asgari düzeyde doğru kullanımı ve halk içerisindeki paniğin engellenmesi hali denen şey olağanüstü tedbir olarak anlamlıdır.askeri manada tedbir yoludur.
dinimizin getirdiği kurallar savaş hukuku prensibine dayanmakta olup bu halde yapılacak şeylerin kültür haline getirilmesi prensibi mevcuttur. israildeki askerlik anlayışı bunu gözler önüne sermektedir de denebilir.
özetle ayrıca ve açıkça ve maalesef anlaşılamış bir şekilde 5. özgürlüğü hak etmiş bir toplumun diğer toplumlar nezdindeki yeri dostluk veya müttefiklik prensibiyle değerlendirilmeyecektir.
kıyamete inanan bir dünyada ahmak olma hakkı sadece size tanınmış bir haktır.böylece ingiliz ahkamında cehennemin uygun katında buzağıya tapan bir hindu zaten yetişmiş olmaktadır.
pkk dahil kıbrıs vesair konularında batını verdiği cevaplar malumdur. bizim kendi iç dinamiklerimiz ile kendimizle barışık olmamız ve şapkamızı önümüze almamız gerekliliği vardır.
ALLAH teala bizlerden razı olsun.
savaş esnasında hukuk diğer tarafı etkisiz bırakma adına yapılacak her şeydir. telekominikasyon levazım ve askeri gücün yıkımı ve toplumun destabilitesi bu açıdan harbin tamamı olarak kabul edilir.
taraflardan diğeri diğerinin özgürlük alanını maksimum derecede kısıtlar ve ona vaad ettiği şeyi 5. özgürlük olarak tanımlar.
dilci naom chamski nin tanımladığı 5. özgürlük çalıp çırpma yoketme özgürlüğü olarak mevcut hukukun boşluğunun hile ile dolaşılması halidir. hukuktaki boşluk ve bu boşluğun meydana getirdiği infial mevcutsa bu ülke işgal edilmiş ve özgürlüğü tek başlık altında toplanmıştır denebilir.
ilk 4 özgürlüğün artık bir anlamı kalmamıştır. eğer toplum destabilize de edilmişse infial artık yerini kabullenmeye bırakır. 3 çocuğu doğrayan adamın hukuku tartışma mevzu olur. ülke içerisindeki bu allame kitlenin okuduğunu anlamadığı ve yetiştiği batı toplumuna ihanet ettiği de 5. özgürlüğünü doyasıya kullandığı her hal ile sabittir.yetiştiği elin ne dediğini ne anlattığını bilmeyen alimler olarak tartışma programlarında yer işgal etmektedirler.
1. ve 2. dünya savaşından sonra bu dönem içerisindeki mevcut anlaşmalar ve devletlerin kahir güçle diğerini ezmesi özgürlük alanlarını anlayışsız ve duyuşu ve gözü kör olan bir dünyaya 5. özgürlüğü bahşedecek bu idraksizlik kendisinin yetiştirdiği toplumla arasında diyalog eksikliğine neden olacaktır.
batı tarzıyla yetişmiş kişi daha batının dilini anlamamış şakır şakır ingilizce konuşan bu kimseler ingiliz ahkamında hindu yetiştirme prensibince tigonometri cetvelinde özgürlük aramaya başlamıştır denebilir.
savaşın genel geçer prensipleri içerisindeki bu hukukun mevcut zaman ve mekandaki anlayışı daim bir savaşın mevcudiyeti ve bu halde 4 tarafı savaşan veya savaş tehditi bulunan bir ülkede zaten adı konulmayan olağanüstü bir halin mevcudiyetini temellerden bir esas olarak kabul edecektir.
böyle bir ülkede ihtiyaçlar levazım adı altında değerlendirilir. bu ihtiyaca sahip olmayan babası yerine koyduğu ingilizin kurtuluş harbinde yaptığı pislikleri unutarak yad eden nice alim evlatlarımız da basra da ırak da olanın kendi başına gelmeyeceğine inanır.
bu olağanüstü hal gereği hırsızlık artık toplam da devletin deruhte ettiği toplam rızkı çalmaktır. bu olağanüstü halde cinayet veya ahlakı ve toplumu sarsan her olay toplumdaki değer yargılarının destabilitesidir. bu açılardan işbirlikçi sıfatını haiz bu kimseler sarıkamış misali tek kurşun atmadan ülkenin teslim şartlarını sağlayan kimselerdir denebilir.
savaş hukukunda bir kimsenin din ve maddi değer olarak düşman tarzı ve tavrı kuran-ı hakimce değerlendirilmiş ve arabistanlı lawrens gibi diğerinin dilini konuşan içten çökerticiler bir bir kullanılmaya başlanmıştır.seninle aynı dili konuşan değil rızkı kazanırken dürüst olan kimse senin dindaşındır denmiştir.
devletlerin diğerine din ve ırk bakımından benzeşmesi savaşmasına engel olamadığını anlayan binlerce insanımız şayet onlara benzersek savaşın en az hasarla atlatılacağına da inanmaktadırlar.eğitim vesair konularındaki bu ikiliğin kaldırılamamış olması üniversiteler nezdinde görülmekte ve tevhid-i tedrisat amacına ulaşmamış görülmektedir.
halbuki diyn denilen bir rızkın paylaşımındaki metodu kabul etmedikçe diğer taraf nezdinde düşman olarak kalacağımız kesin gerçek olarak belleklerde yer etmektedir.
bu ülkeler insan kanı içer ve yamyamdırlar. bizim de bu konudaki test mekanımız doğudaki çatışma alanı olarak gözükmekte gerek bölünme gerekse sert müdahale dahil her türlü şey bizim onların dininine karşı yaklaşımımızı belirlemektedir.
bu açılardan savaş hukukunda uygulanması gereken hususların evvel emirde içselleştirilmesi denen şeylerin çok katı hükümlere tabi olması hal gereğidir.
99 depreminde evlerini silahla korumak isteyen insanları tvde görünce, kaçırılan çocukların olduğu şayiaları duyulunca anlaşıldı ki zor zaman denen olağanüstü halde bu milletin bir kısmı bariz şekilde çuvallamaktadır.
mevcut mezkur bir harpte yani böyle bir depremde sizin rızkınızı paylaşma kastı olmaksızın çalan kimseye ne der? böyle bir depremde çocuğunuzu kaçıracak bir zihniyetin varlığını bilirseniz ne şekilde davranırsınız?
bütün bunlar akademik olarak tartışılmakta ve sonuçlar bakımından destabilitenin boyutları öğrenilmektedir.
şayet toplum 5. özgürlüğe inanır ve ondan dahi medet bulamaz hale gelirse kendini tatmin denen şeylere başvuracak, gemisi batırılacak bir vadide hayalen dünya şampiyonu olacaktır.
bu kadar tahayyülün bir anda yerle yeksan olması denen telekominikasyonun berbat edilmesi hali internet basın vesair yollarla yapılmış levazımın boşa sarfiyatı denen israf halleri her türlü görülmüş, islamı savunan kimseler 4*4 süz ve makyajsız iş göremez hale gelmiş, hukuka olan inanç 2 yıl içinde çıkar nasılsaya dönmüştür.
demek ki yaşanan özgürlük 5. özgürlüktür ve çalma çırpma ve bu iş için kullanılan ilimlerin reklamlarından müteşekkil bir dünyada resmen yaşama zorunluluğuna sahip olmuşuzdur.
televizyonlardaki reklamlardan tutun da yaşam standartı adına atılan her türlü yalan kişileri uyuşturmakta ve olası bir savaş tehditini kabul ettiği için silahlı kuvvetleri olan bir ülkeyi işbirlikçi sıfatıyla zayıflatmaktadır.
bu nedenlerle savaşın öncesi ve sonrasında yapılacak her türlü tahkimatın asgari düzeyde doğru kullanımı ve halk içerisindeki paniğin engellenmesi hali denen şey olağanüstü tedbir olarak anlamlıdır.askeri manada tedbir yoludur.
dinimizin getirdiği kurallar savaş hukuku prensibine dayanmakta olup bu halde yapılacak şeylerin kültür haline getirilmesi prensibi mevcuttur. israildeki askerlik anlayışı bunu gözler önüne sermektedir de denebilir.
özetle ayrıca ve açıkça ve maalesef anlaşılamış bir şekilde 5. özgürlüğü hak etmiş bir toplumun diğer toplumlar nezdindeki yeri dostluk veya müttefiklik prensibiyle değerlendirilmeyecektir.
kıyamete inanan bir dünyada ahmak olma hakkı sadece size tanınmış bir haktır.böylece ingiliz ahkamında cehennemin uygun katında buzağıya tapan bir hindu zaten yetişmiş olmaktadır.
pkk dahil kıbrıs vesair konularında batını verdiği cevaplar malumdur. bizim kendi iç dinamiklerimiz ile kendimizle barışık olmamız ve şapkamızı önümüze almamız gerekliliği vardır.
ALLAH teala bizlerden razı olsun.