suskuun025
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 21 Haz 2009
- Mesajlar
- 310
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 36
Kusursuz bir padişah var ve bu padişah muhteşem bir saray inşa etmek istiyor.Sarayı kuruyor ve sarayın içini öyle güzel sanatlarla süslüyor ki duvarlarını çeşit çeşit resimlerle, içini gözalıcı süs eşyalarıyla ve çeşit çeşit tabaklarda yemeklerle, meyvelerle ve renklerle süslüyor.Ve bu yaptığı sarayı anlamlı hale getirmek için saraya veziriyle insanları davet etmek istiyor.Vezirine diyor ki: Al bu fermanı git insanlara ferman et sarayda büyük bir ziyafet var herkese duyur...Vezir denileni aynen yapıyor.Bu fermanı duyan herkes saraya akın akın geliyor.Ama insanlar iki şekilde saraya giriyorlar. Birinci kısım insanlar saraya girer girmez saraydaki göz alıcı meyvelere, yemeklere odaklanıp masaya hücum ediyor ve günlerce yiyip içip yatarak gaflete düşüyorlar. İkinci kısım insanlar ise saraya girdiğinde o sanatlı ve muhteşem yapılar dikkatini çekiyor ve onları incelemeye bu sanatların nasıl yapıldığını anlamaya ve o sanatlardan onu yapanı anlamaya çalışıyorlar.Anladıkça büyük bir haz ve zevk alıyorlar ve padişahı merak ediyorlar.Padişahı öyle merak ediyorlar ki sarayda usulüne göre gezip padişahın kızacağı şekilde hareketlerden kaçınıyorlar ve ona bağlanıyorlar.Yemeklere odaklananlar ise padişahı hiç düşünmüyor ve sarayda usulsüz, görgüsüz bir şekilde yiyip içip yatıyorlar.Padişah birinci grubu neden sarayımda benim kurallarıma uymak yerine kendi başınıza hareket ettiniz diyerek hapse atıyor. İkinci gruba ise siz sarayda adabına uygun gezdiniz ve sanatlarımı incelediniz ve beni takdir edip bana hayran kaldınız diyerek bir kapı daha açıyor ve siz bu kapıdan girin o kapının arkasında bu saraydan daha güzel bir saray daha var.İşte o sarayda ben varım diyor ve onları çok daha güzel bir saraya alıyor.
Şimdi bu hikayeyi daha iyi anlamak için somutlaştıralım.
Padişah:Allah
Saray: Kainat dolayısıyla dünya sarayı
Vezir: Peygamberimiz (s.a.v.)
Fermanı: Kur'an-ı Kerim
Saraydaki süslü sanatlar ve süs eşyaları
eniz, gökyüzü, çimenler, çiçekler, ağaçlar, kuşlar, hayvanlar, dağlar, ovalar,yıldızlar, güneş, ay, rüzgarlar, kelebekler,toprak, vs. vs..
Saraydaki meyveler ve yemekler:Elma ağaçları, muz ağaçları, erik ağaçları, kavun, karpuz, dometes, buğday (ve tek bir topraktan çıkan çeşit çeşit nimetler, ve tek bir toprakla insanların beslenmesini sağlayan büm bitkiler yemekler meyveler.. Vs.. vs...)
Saraya Giren Birinci Kısım İnsanlar
ünyaya niçin geldiğini unutup sadece karınlarını doyurmaya odaklanan, işe, makama, şöhrete, odaklanıp dünyayı sadece bedenen yaşaması için çalışması gereken bir yer olarak gören ve sonsuz nimetlerden sonsuz istifade edip saray sahibini ve yaratıcısını hiç düşünmeyen delalete düşmüş ve gafletele yaşayan insanlar.
İkinci Kısım İnsanlar: Nimetlerden istifade edip aynı zamanda şükrünü de eda eden, daima kainattaki güzel sanatları bakarak tefekkür içerisinde olan ve herşeyde Yaratıcının bir parçasını görebilen ve onları gördükçe de imanları artan insanlar...
Hapis:Cehennem
İkinci Kapı:Cennet Kapısı
Sözün özü:Acaba biz bu dünyada hangi kısım insanlar arasındayız.Bu saraya davetliyiz.Saray bizim değilken bizimmişçesine yaşayanlardan mı yoksa misafirliğimizi bilip misafir gibi davrananlardan mı?
Kaynak: Risalelerden Esinlenerek Yazılmıştır.
Şimdi bu hikayeyi daha iyi anlamak için somutlaştıralım.
Padişah:Allah
Saray: Kainat dolayısıyla dünya sarayı
Vezir: Peygamberimiz (s.a.v.)
Fermanı: Kur'an-ı Kerim
Saraydaki süslü sanatlar ve süs eşyaları
Saraydaki meyveler ve yemekler:Elma ağaçları, muz ağaçları, erik ağaçları, kavun, karpuz, dometes, buğday (ve tek bir topraktan çıkan çeşit çeşit nimetler, ve tek bir toprakla insanların beslenmesini sağlayan büm bitkiler yemekler meyveler.. Vs.. vs...)
Saraya Giren Birinci Kısım İnsanlar
İkinci Kısım İnsanlar: Nimetlerden istifade edip aynı zamanda şükrünü de eda eden, daima kainattaki güzel sanatları bakarak tefekkür içerisinde olan ve herşeyde Yaratıcının bir parçasını görebilen ve onları gördükçe de imanları artan insanlar...
Hapis:Cehennem
İkinci Kapı:Cennet Kapısı
Sözün özü:Acaba biz bu dünyada hangi kısım insanlar arasındayız.Bu saraya davetliyiz.Saray bizim değilken bizimmişçesine yaşayanlardan mı yoksa misafirliğimizi bilip misafir gibi davrananlardan mı?
Kaynak: Risalelerden Esinlenerek Yazılmıştır.