Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

sana şükürler olsun Allahım (1 Kullanıcı)

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
Yaslı kadın, bir antika dükkanından aldıgı yüzyıllık fincanı özenle salon vitrinine yerlestirdi. Fincanın bicimi, üzerindeki islemeler, renkler onun bir sanat eseri oldugunu söylüyordu. Ödedigi fiyatı hatırladı; hayır, hic de pahalıya almamıstı.

Hayranlıkla fincanı seyretmeye devam etti. Derken, birden fincan dile geldi ve kadına söyle dedi;

"Bana hayranlıkla baktıgının farkındayım. Ama bilmelisin ki, ben hep böyle degildim. Yasadıgım sıkıntılar beni bu hale getirdi."

Kadın simdi hayret icindeydi. Önündeki kahve fincanı konusuyordu!

Kekeleyerek:

"Nasıl? Anlayamadım?" diyebildi yaslı kadın.

"Demek istiyorum ki, ben bir zamanlar camurdan ibarettim ve bir sanatkâr geldi. Beni eline aldı, ezdi, dövdü, yogurdu. Cektigim sıkıntılara dayanamayıp:

"Yeter! Lütfen dur artık!" diye bagırmak zorunda kaldım.

Ama usta sadece gülümsedi ve;

"Daha değil!" diye cevapladı beni.

Sonra beni alıp bir tahtanın üzerine koydu. Burada döndüm, döndüm, döndüm. Döndükce başım da döndü. Sonunda yine haykırdım:

"Lütfen beni bu seyin üzerinden kurtar. Artık dönmek istemiyorum!"

Ama usta bana bakıp gülümsüyordu:

"Henüz degil!"

Derken beni aldı ve fırına koydu. Kapıyı kapayıp ısıyı arttırdı. Onu simdi fırının penceresinden görebiliyordum. Fırın gitgide ısınıyordu. Aklımdan söyle geciyordu:

"Beni yakarak öldürecek!"

Fırının duvarlarına vurmaya basladım. Bir taraftan da bagırıyordum:

"Usta usta! Lütfen izin ver buradan cıkayım!"

Pencereden onun yüzünü görebiliyordum. Hala gülümsüyor ve:

"Daha degil!" diyordu.

Bir saat kadar sonra, fırını actı ve beni cıkardı. Simdi rahat nefes alabiliyordum, fırının yakıcı sıcaklıgından kurtulmustum. Beni masanın üstüne koydu ve biraz boyayla bir fırca getirdi.

Boyalı fırcayla bana hafif hafif dokunmaya basladı. Fırca her tarafımda geziniyor ve bu arada ben gıdıklanıyordum.

"Lütfen usta! Yapma, gıdıklanıyorum!" dedim. Onun cevabı ise aynıydı:

"Henüz değil!"

Sonra beni nazikce tutup yine fırına dogru yürümeye basladı. Korkudan ölecektim.

"Hayır! Beni yine fırına sokma, lütfeeen!" diye bagırdım.

Fırını acıp beni iceri iteleyip kapagı kapattı. Isıyı bir öncekinin iki katına cıkardı.

"Bu sefer beni gercekten yakıp kavuracak!" diye düsündüm.

Pencereden bakıp ona yine yalvardım, ama o yine:

"Daha degil!" diyordu.

Ancak bu defa ustanın yanaklarından bir damla gözyasının yuvarlandıgını gördüm.

Tam son nefesimi vermek üzere oldugumu düşünüyordum ki, kapak acıldı ve ustanın nazik eli beni cekip dısarı cıkardı. Derin bir nefes aldım, hasret kaldıgım serinlige kavusmustum. Beni yüksekce bir rafa koydu ve usta söyle dedi:

"Simdi tam istedigim gibi oldun. Kendine bir bakmak ister misin?"

Ona:

"Evet" dedim.

Bir ayna getirip önüme koydu. Gördügüme inanamıyordum. Aynaya tekrar tekrar baktım ve:

"Bu ben degilim. Ben sadece bir camur parcasıydım."

"Evet bu sensin!" dedi usta.

"Senin acı ve sıkıntı diye gördügün seyler sayesinde böyle mükemmel bir fincan haline geldin.

Eger seni bir camur parcası iken üzerinde calısmasaydım, kuruyup gidecektin.

Döner tezgahın üstüne koymasaydım, ufalanıp toz olacaktın.

Sıcak fırına sokmasaydım, catlayacaktın.

Boyamasaydım, hayatında renk olmayacaktı.

Ama sana asıl güc ve kuvveti veren ikinci fırın oldu.

Simdi arzu ettigim her sey var üzerinde."

Ve ben kahve fincanı, su sözlerin agzımdan cıktıgını hayretle fark ettim:

"Ustam! Sana güvenmedigim icin beni affet!

Bana zarar verecegini düsündüm.

Beni benden fazla sevip iyilik yapacagını fark edemedim.

Bakısım kısaydı, ama simdi beni harika bir sanat eseri yaptıgını görüyorum.

Benim sıkıntı ve acı diye gördügüm seyleri bana verdigin icin tesekkür ederim?

Tesekkür ederim."




Usta fincanı, yaratıcı insanı sekillendirir. Yeter ki acı da ki hikmeti görelim.

Kahrın da hos, lûtfun da hos demesini bir ögrenebilsek?


Sait Camlıca...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt