Resul Aydın
Kayıtlı Kullanıcı
Kudretli bir hükümdar, fakir bir Allah dostuna çok kırılmıştı. Derviş hükümdara hoşlanmadığı bir şey söylemiş, hükümdadar da kızmıştı. Sonunda dervişi zincire vurdurup zindana gönderdi.
Bu zavallıya dostlarından biri şöyle haber gönderdi.
"Böyle söylemen doğru değildi."
Derviş şöyle cevap verdi:
"Allah' ın emrini bildirmek ibadettir. ben zindandan korkmam, çünkü bir Saat sürer."
"Böyle söylemen doğru değildi."
Derviş şöyle cevap verdi:
"Allah' ın emrini bildirmek ibadettir. ben zindandan korkmam, çünkü bir Saat sürer."
Bu sözler gizli söylenmişti ama yinede hükümdarın kulağına gitti. Padişah acı acı tebessüm ederek: "Bunlar onun boş hayalleri. bilmiyor ki o artık zindanda ölecek!"
Kölelerden biri bu sözü dervişe duyurdu. Derviş tebessüm etti:
"Ey köle, sultanına söyle, gönlümde ne üzüntü var, ne de sevinç. Çünkü bu dünya bir Saatten fazla sürmez. Şimdi o kudretiyle dilediğini yapıyor, ben ise azap içindeyim. Lakin kabre girince, ikimizde aynı oluruz."
"Ey köle, sultanına söyle, gönlümde ne üzüntü var, ne de sevinç. Çünkü bu dünya bir Saatten fazla sürmez. Şimdi o kudretiyle dilediğini yapıyor, ben ise azap içindeyim. Lakin kabre girince, ikimizde aynı oluruz."
Bu sözleri duyan zalim hükmdar, dervişe daha çok kızdı, ona işkence yapılmasını, dilinin koparılmasını emretti.
Derviş şöyle karşılık verdi:
"İşkenceden de, dilsiz kalmaktan da korkmam. Sonum hayra çıktıktan sonra çektiğim acılar bana zor gelmez! Eğer sonu mutluysa, matemle düğün olur."
"İşkenceden de, dilsiz kalmaktan da korkmam. Sonum hayra çıktıktan sonra çektiğim acılar bana zor gelmez! Eğer sonu mutluysa, matemle düğün olur."