H
hado77
selamün alyküm ve rahmetullahi ve berakatühü
Halekal'insane min salsalin kelfahhari.
ALLAH(CC) insanı kurumuş balçıktan yarattı. adli tıp verileri cesedin sertleşme safhalarından birinin insanın heykel gibi olduğu safha olduğunu bildirir. bu hale gelen ceset burnunun altından tutulup kaldırılsa direk gibi ayakta bekletilebilir. insan vefat ettiğinde ilk yaratan eski haline iade eder. derste özllikle burnunun altından denmişti. burun kibrin sembolü. insanı süzme balçktanyaratan HAK(cc) onu pişirir ve heykel gibi yapar. sonra onu bir yaratışla başka hale çevirir. insan RAB(cc) izniyle ayakta yürür giderde bu salsalayı taşır. vefat edince burnundan yukarı kaldırılmak için. namaz ve onun en önemli bir neticesi o salsalayı heykel olmaktan kurtarıp düşünene kendi ayakları üzerinde yürüyen ve amelleri ile özgür bireyler haline getirmektir. böylece hak(CC) ondan vesayetini bir nebze kaldırır, kula iradey-i cüziyesini iade eder. kelamın ifadesi ile kul bir alışverişle heykeli verir ruhu alır. yürüyen hykeller veya yaratılışın bir evresinde salsala olan bizler bu en büyük vazifeyi yerine getirmediğimiz sürece hep yaratılışın bu safhasında kalacak ve kendi egosu ile bir ömür boyu yalnızlığa mahkum olacağız. namaz ile yeni bir yaratılma merhalesine girer insan. ALLAH(cc) bu kudretini anlamak ancak namazla elde edilir. bir çok kişi için anlamsız olabilme ihtimali olan inanaç değil din değil salsalanın düşünme ve hareket serbestisisnin yetersizliğidir. boyut ve yaşam farkı vardır. ALLAH(cc) daha onun yaratılış merhalesini bitirmemeiştir. o daha kendi özbenliği ile kibirli ve vakarlı ancak yalnız ve nadim sözde yürüryüşüne ancak sabit bir halde kalıp tekrar eden dünyanın demirbaşı olmaya aday bir haldedir. heykel gibi düşünür ve hareket eder. esasında insan namazsız olduğundan HAK(cc) şu sözünü anlamaz yalnız benden korkun. çünkü insan aciz olmakla yaratılışını tamamlamadığı sürece acziyetiyle kaim. yaratılışı tamamlayan insan ona ruh üflenmekle artık korkusuz kendini yaratanı ihata eden olur. artık boyutu ve anlayışı değir. gerçek merhale budur. çevredeki insanlar ALLAH(cc) emrine riayetsizliği ölçüsünde ağızda ve fikirde veanlayışta pişmiş çamur etkisi bırakır ama namazla ve ibadetle artık hareketler ivnelenir can kazanır camekan kazanır. ve artık varlık 3. boyuttan dünyayı görür bütün kısırdöngüler artık o ruhun üflenmesiyle HAK(cc) nuruyla bakışa gidişe kalb eder. ve insan artık yaratılma merhalesini bitirmiş olur. bunu ne kadar geç anlamak olan dünya ve ukbada haktan uzaklaşmışlık cehennemi haletlerle o balçığı devamlı pişirerek ruh üflenecek merhaleye taşımaya başlar. esasında eza yaratılmanın ezasıdır. bir insan halketmek rab(CC) emrine uymayla kolay. onun emrine riayetsizlikte süzme çamurun devamlı pişirilmesi kadar acıklı. düşünebilen ve amellerinin hakkını verenlarden eylesin ALLAH(cc).
RAB(cc) BİZLERDEN RAZI OLSUN. SAĞLICAKLA KALIN.
Halekal'insane min salsalin kelfahhari.
ALLAH(CC) insanı kurumuş balçıktan yarattı. adli tıp verileri cesedin sertleşme safhalarından birinin insanın heykel gibi olduğu safha olduğunu bildirir. bu hale gelen ceset burnunun altından tutulup kaldırılsa direk gibi ayakta bekletilebilir. insan vefat ettiğinde ilk yaratan eski haline iade eder. derste özllikle burnunun altından denmişti. burun kibrin sembolü. insanı süzme balçktanyaratan HAK(cc) onu pişirir ve heykel gibi yapar. sonra onu bir yaratışla başka hale çevirir. insan RAB(cc) izniyle ayakta yürür giderde bu salsalayı taşır. vefat edince burnundan yukarı kaldırılmak için. namaz ve onun en önemli bir neticesi o salsalayı heykel olmaktan kurtarıp düşünene kendi ayakları üzerinde yürüyen ve amelleri ile özgür bireyler haline getirmektir. böylece hak(CC) ondan vesayetini bir nebze kaldırır, kula iradey-i cüziyesini iade eder. kelamın ifadesi ile kul bir alışverişle heykeli verir ruhu alır. yürüyen hykeller veya yaratılışın bir evresinde salsala olan bizler bu en büyük vazifeyi yerine getirmediğimiz sürece hep yaratılışın bu safhasında kalacak ve kendi egosu ile bir ömür boyu yalnızlığa mahkum olacağız. namaz ile yeni bir yaratılma merhalesine girer insan. ALLAH(cc) bu kudretini anlamak ancak namazla elde edilir. bir çok kişi için anlamsız olabilme ihtimali olan inanaç değil din değil salsalanın düşünme ve hareket serbestisisnin yetersizliğidir. boyut ve yaşam farkı vardır. ALLAH(cc) daha onun yaratılış merhalesini bitirmemeiştir. o daha kendi özbenliği ile kibirli ve vakarlı ancak yalnız ve nadim sözde yürüryüşüne ancak sabit bir halde kalıp tekrar eden dünyanın demirbaşı olmaya aday bir haldedir. heykel gibi düşünür ve hareket eder. esasında insan namazsız olduğundan HAK(cc) şu sözünü anlamaz yalnız benden korkun. çünkü insan aciz olmakla yaratılışını tamamlamadığı sürece acziyetiyle kaim. yaratılışı tamamlayan insan ona ruh üflenmekle artık korkusuz kendini yaratanı ihata eden olur. artık boyutu ve anlayışı değir. gerçek merhale budur. çevredeki insanlar ALLAH(cc) emrine riayetsizliği ölçüsünde ağızda ve fikirde veanlayışta pişmiş çamur etkisi bırakır ama namazla ve ibadetle artık hareketler ivnelenir can kazanır camekan kazanır. ve artık varlık 3. boyuttan dünyayı görür bütün kısırdöngüler artık o ruhun üflenmesiyle HAK(cc) nuruyla bakışa gidişe kalb eder. ve insan artık yaratılma merhalesini bitirmiş olur. bunu ne kadar geç anlamak olan dünya ve ukbada haktan uzaklaşmışlık cehennemi haletlerle o balçığı devamlı pişirerek ruh üflenecek merhaleye taşımaya başlar. esasında eza yaratılmanın ezasıdır. bir insan halketmek rab(CC) emrine uymayla kolay. onun emrine riayetsizlikte süzme çamurun devamlı pişirilmesi kadar acıklı. düşünebilen ve amellerinin hakkını verenlarden eylesin ALLAH(cc).
RAB(cc) BİZLERDEN RAZI OLSUN. SAĞLICAKLA KALIN.