Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sakın kızma! (1 Kullanıcı)

imported_takva_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 May 2012
Mesajlar
44
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Küfürden sonra en kötü ahlak, en büyük günah, kibirli olmaktır. Aile içinde, cemiyet içinde, çektiğimiz her sıkıntı, kibirdendir. Peygamber efendimiz, (Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennete giremez) buyuruyor. Güzel ahlak, kalb kırmamaktır. Kibirli olan, tez öfkelenir. Öfkeli olan da, kalb kırar. Mümin hep güler yüzlü, tatlı sözlü olur, kimseyi incitmez, kalb kırmaz. Peygamber efendimiz, Müslümanı, (Elinden ve dilinden emin olunan kimse) diye tarif ediyor.
Kavgaların, gürültülerin baş sebebi, haddini bilmemektir, sınır tecavüzüdür, hakkına razı olmamak ve kendini haklı sanmaktır.
Başımıza gelen bir şey karşısında, nefsimizin arzusuna göre değil, dinimize uygun hareket etmeliyiz.
Emirle ve izinle yapılan işlerde, kazanan da, kaybeden de kârdadır. Çünkü o işi dine uygun yapmıştır. Kendi istek, düşünce ve iradesiyle yapılan işlerde, kazanan da, kaybeden de zarardadır. Çünkü o işe dine uygun başlamamıştır.
Savaşı başlatmak kolay, ama bitirmek zordur. Nerede, nasıl biteceği belli olmaz. Bir gün bir kabile reisi, Peygamber efendimizi ziyaret edip ayrılırken, (Yâ Resulallah, bana bir nasihat verin!) der. Kabile reisine sadece, (Sakın kızma!) buyurur. O da, (Peki) der, ama bu kısa nasihate şaşırır. Köyünün yolunu tutar. Köye gelince ne görsün! Herkes silahlanmış. (Hayrola ne oldu?) diye sorar. (Şu köydeki kabilenin hayvanlarına, bizim gençler zarar vermişler. Onlar silahlanıp buraya gelecekler, biz de kendimizi savunmak için silahlanıyoruz) derler. (Demek bize hücuma karar vermişler) diye düşünüp kabile reisi de derhal silahlanır.
Tam o anda hatırına, Resulullah’ın (Sakın kızma!) nasihati gelir. Hemen tevbe edip, silahı pusatı çıkarıp atar, (Ben karşı köye gidip onlarla görüşeceğim) der. Engel olmak isteseler de, gitmekten vazgeçmez. Karşı köye yaklaşınca, oradakiler dikkatle bakarlar, silahı olmadığını görünce, dokunmadan reislerinin yanına getirirler. İki reis aralarında konuşur. Giden kabile reisi, (Bizim gençler, sizin hayvanlara zarar vermiş. Elbette bizimkiler haksız. Kabul ederseniz, bütün zararı kendi şahsi malımdan tazmin edeceğim) der. Diğer reis, bu âlicenaplık karşısında, o kadar memnun olur ki, (O zaman ben de, bütün zararı bağışladım) der. Kan akmadan barış olur.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
“Size cennet ehlini haber vereyim mi? Her zayıf ve güçsüz olan kimsedir. Öyle bir kimsedir ki, bir konuda Allah’a yemin etse, Allah onun yeminini boşa çıkarmaz, yerine getirir. Size cehennem ehlini de haber vereyim mi? Her katı yürekli, şımarık, kibirli olan kimsedir.”(Buharî, tefsir, 68; Müslim, cennet, 46-47).- Hadiste Cennet ehlinin özelliği olarak belirtilen “zayıf”tan maksat, güçsüz, dünyanın mal-mülk, makam, mevki gibi bir nüfuza sahip olmayan kimse demektir. “Mütezaaf”tan maksat ise, dünya hali itibariyle güçsüz olduğundan, insanlar tarafından hor-hakir görülen kimse demektir. Az da olsa, bazı kimseler tarafından bu kelime “mutzaif” olarak okunmuştur. Buna göre manası, tevazu sahibi, Allah’a karşı nefsini küçük gören, ona boyun eğen kimse demektir.(bk. Nevevî, ilgili hadisin şerhi).

Buradaki zayıflıktan maksat, yumuşak kalpli olmak, imanın verdiği mahviyet anlamında olduğunu söyleyenler de vardır.(a.g.e).

- Cehennem ehli için kullanılan vasıflardan “utül” kelimesi, katı yürekli, sert ve kaba anlamına gelir. “Cevvaz “ ise, böbürlenerek yürüyen, mal biriktirip cimrilik eden, şımarıklık yapan kimse demektir. “mütekebbir” de kibirli, gururlu, büyüklük taslayan kimse anlamına gelir.(bk. a.g.e).

Bu özellikler, cennet veya cehennemliklerin hepsinin ortak paydası olduğu anlamına gelmez. Bilakis, bu vasıflar cennet veya cehenneme gidenlerden büyük bir kısmının özellikleridir.(b. a.g.e).

Bu hadis-i şerif bize gösteriyor ki; dünyanın malı-mülkü, makam-mevkii ahiret aleminde geçerli bir akçe değildir. Allah’ın değer verdiği hususların başında, kalbin, içinde barındırdığı düşüncelerdir. İçinden kendini yukarılarda gören, kibirli, katı yürekli insanların bu düşüncelerinin asıl yeri cehennemdir. Tevazu, yufka yüreklilik, cennete layık birer vasıftır.

İnsanlar, soy-sop, makam-mevki, mal-mülk sahibi olup olmamakla değil, belli karakterlerin kriterleriyle değerlendirilir. Hadiste numune olarak bunlardan bir kaçına işaret edilmiştir.

Yine bu hadisten anlaşılıyor ki, halim-selim olmak, yufka yürekli, şefkatli, mütevazı olmak, imanın özelliklerindendir. Katı yürekli olmak, başkasına hor bakmak, büyüklük taslamak küfrün özelliklerindendir. Müminler, kendilerini buna göre ayarlamalıdır.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt