Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Şakası da Ciddi (1 Kullanıcı)

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
30


Peygamber efendimizin,
(Ciddisi de, şakası da ciddidir) buyurduğu hususlar vardır. Bunlardan birkaçı şunlardır:

Bir kimse, şakadan veya rol gereği, iki şahit yanında evlense, gerçekten evlenmiş olur. Yine bir kimse, şaka ile, alay olsun diye veya hanımını korkutmak niyetiyle (seni boşadım) dese, hanımı gerçekten boş olur. (talak konusunu okumanızı rica ederim.çok küçük şeyler nikahı düşürebiliyor.ve sonra o eşim dediğiniz kişi ile yıllarca zina ediyorsunuz da haberiniz olmuyor.Allah muhafaza.)

Bir kimse, kölesine (seni azat ettim) dese, gerçekten kölesi azat edilmiş olur. Sözünden vazgeçemez. Bir kimse, bir gün oruç nezretmek isteyip de yanlışlıkla bir ay dese, bir ay oruç tutması gerekir. Dinimizin emri budur.
(Dürer, Redd-ül Muhtar)

Bir kimse şaka olarak Hristiyanların 3 kutsal işaretini yapsa yine imanı gider.
Tehdit edilmeden, bir zaruret yok iken, şaka ile, alay ile kâfir olayım demek, dini bilgilere hurafe ve inanmıyorum demek, günah işletenlere helal olsun demek küfürdür. Böyle söyleyen müslüman ise mürted olur. Mürted olanın bütün ibadetlerinin sevapları yok olur. Birkaç kişiyi güldürmek için ibadetleri yok etmek akıllı kimseye yakışır mı?

(Ameller niyete göredir) hadis-i şerifi, taatlara ve mubahlara niyete göre sevap verileceğini bildirmektedir. Günahlar, niyetsiz veya iyi niyetle de işlenirse, günah olmaktan çıkmaz. Mesela, (Mümini sevindireni Allahü teâlâ sevindirir) hadis-i şerifine uyabilmek için, bir mümini sevindirmek niyetiyle içki masasına oturmak sevap olmaz, günah olur.

Bir hıristiyan kızı, bir müslüman erkeğe, (Benimle dans edersen müslüman olurum) dese, müslümanın, iyi niyetle onunla dans etmesi veya başka günah işlemesi caiz olmaz.

 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
30
Üç şeyin şakası olmaz dedi Resulullah:

1)Nikâh
2)Talâk (boşama)
3)Ridde (Küfür)

Nikâh:
Nikâh kadın ve erkeğin, iki Müslüman erkek şahidin huzurunda:”Ben seni hanımım (karım) olarak kabul ettim “karşı tarafında ”Ben seni beyim (kocam) olarak kabul ettim” demeleridir.Bunu şakayla demiş olsalar bile, nikâhlı olurlar. Cinsel manada beraber olsalar günaha girmezler.Yani, nikâhın şakası yoktur.

Boşama yetkisi:
Bir bayan nikâhı kıyılırken, boşama yetkisini eşinden isteyebilir.Erkek eğer izin verirse, kadında da boşama yetkisi olabilir.Boşama yetkisi olan kadın veya erkek şakayla bile olsa “Ben seni boşadım” derler ise, boş olurlar. Toplumun hukuku için boşanan kadın yakınlarına haber verdiğinde boşayan eş bunu doğrular ise, o zaman o yakınlar boşanmayla ilgili hukuki işlemleri başlatabilirler.
-“Boşadım” ile “boşuyorum” veya “boşayacağım” bir değildir.”Ben seni boşadım” dendiği zaman boş olunur.Veya “boş ol” cümlesi halk arasında “boşadım” ile aynı anlamda kullanılıyor ise “boş ol” diyerek de boş olunur.Bir tâlak gider.
Talâk bir insan eşini üç talâk ile bir daha geri dönmeksizin boşayabilir.Birinci boşamadan sonra tekrar nikâhlanabilirler.İkinci kez boşarsa, yine nikâhlanabilirler.Fakat üçüncü talâktan sonra o eşiyle bir daha evlenemez.
Tek şart (Hulle) gerçekleşir ise boşanan eşlerin tekrar nikâhlanması mümkün olur.Bu da boşadığı hanımı başka bir erkekle kendi rızaları ile evlenir ve evlendiği erkek onu yine kendi rızası ile boşarsa, kadın tekrar ilk eşi ile nikâhlanabilir.
Batıl Hulle boşanmak şartı ile ikinci eş ile evlenip tekrar ilk eş ile nikâhlanmaya denir. Bu nikâh geçerli değildir.

Küfür:
Bir insan Dini tahrif ederse, bir Ayeti yalanlar ise veya İslâm Dinini kabullenmez ise Müslümanlıktan çıkar.İster tiyatro oynasın ister piyes yapsın; bunların şakası olmaz.
Kitaba ve Dine sövüldüğünde kişiyi mutlaka sorguya almak gerekir. Yani:”Ne demek istiyorsun?”Diye sormalı.”Benim Dinim İslâm, kitabım Kur’an” dediğinde sövenin bunları kastettiği anlaşılırsa söven kişinin kâfir olduğuna hükmolunur. Fakat kitaptan kastı “Senin hayat tarzın” v.b. ise, bu ağır bir sözdür fakat küfür değildir.
 

ahmet_99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
1,767
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Kardeşim çok çok faydalı bir konu açmış, çok önemli bir mevzuyu paylaşmışsınız.. Allah razı olsun sizden..
 

selimoglu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Ara 2006
Mesajlar
504
Tepki puanı
0
Puanları
0
Tek şart (Hulle) gerçekleşir ise boşanan eşlerin tekrar nikâhlanması mümkün olur.Bu da boşadığı hanımı başka bir erkekle kendi rızaları ile evlenir ve evlendiği erkek onu yine kendi rızası ile boşarsa, kadın tekrar ilk eşi ile nikâhlanabilir.

Yazıyı okurken aklıma şu geldi; hulle yapan adam ''hulle'' gerçekleşdikten sonra, ''ben boşamaktan vaz geçtim'' demiş olsa acaba fıkhi yönden durum ne olur?

 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Yazıyı okurken aklıma şu geldi; hulle yapan adam ''hulle'' gerçekleşdikten sonra, ''ben boşamaktan vaz geçtim'' demiş olsa acaba fıkhi yönden durum ne olur?


Hülle nedir​

Sual: Dine saldırmak için hülleyi dillerine dolayıp alay konusu yapanlar oluyor. Hülle nedir?
CEVAP
Hüllenin meşru ve gayri meşru olanı vardır. Gayri meşru olanını gösterip İslamiyet böyle yapıyor demek insafsızlık olur. Dinimizde, bir erkek bir kadını üç talakla boşadıktan sonra, artık o kadınla evlenmesi helal olmaz. Yani nikah yapılsa da nikah geçerli olmaz. Erkek, kadını boşayınca kadın, üç hayız müddeti iddet bekler. Sonra, isterse bu kadın, başka bir erkekle evlenebilir. Kadın, bu erkekle de geçinemeyip ayrılırlarsa, o zaman bu kadın yine iddet müddeti bekledikten sonra, istediği erkekle evlenebilir. Eski kocası talip olursa, onunla da evlenebilir.

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İki defa boşadıktan sonra, ya iyilikle tutulur veya güzellikle bırakılır. Kadınlarınıza verdiklerinizi [mehirlerini] geri almanız size helâl olmaz. Eğer, bu karı kocanın Allah'ın emirlerini yerine getirmelerinden korkarsanız, o zaman kadının [serbestçe boşanması için] fidye vermesinde [hakkından vazgeçmesinde] günah yoktur. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır, onları çiğnemeyin, Allah'ın sınırlarını aşanlar ancak zalimlerdir.) [Bekara 229]

(Eğer erkek kadını
[üçüncü defa da] boşarsa, ondan sonra kadın bir başka erkekle evlenmedikçe [zifaf olmadıkça] onunla evlenmesi kendisine helâl olmaz. Eğer bu kişi de onu boşarsa, Allah’ın koyduğu sınırları muhafaza edeceklerine inandıkları takdirde, yeniden evlenmelerine engel yoktur. İşte bunlar, Allah'ın tayin ettiği sınırdır. Bunlar, anlayan [emri yerine getirecek olan] bir kavim için Allah’ın açıkladığı sınırlardır.) [Bekara 230]

(Kadınlara mehirlerini gönül rızası ile verin.)
[Nisa 4]

Bu şekilde kadının evlenmesi meşrudur, dinimizin emrine aykırı değildir.

Boşanan kadının mehrini ödememek kul hakkıdır. Ödenmezse, ahirette azabı çok şiddetlidir.
Mehir, evliliğin düzenli, mutlu olarak devam etmesi, kadının hak ve hürriyetlerinin korunması, din cahili huysuz erkeğin elinde oyuncak olmaması içindir. Mehir parasını vermek ve çocukların nafaka paralarını her ay ödemek korkusundan, erkek, hanımını boşayamaz. Mehir parası, kadın için bir sigorta sayılır. Erkeğin zor ödeyeceği bir mehir ile evlenen kadını, erkek boşayamaz. Boşarsa, maddi hayatı felce uğrar. Mehir vermek korkusu, erkeğin iyi geçinmesine de sebep olur.

Hülle yapmak demek, bir erkeğin, üç talakla boşadığı eşi ile tekrar evlenebilmesi için, o kadını rızasıyla başka bir erkekle nikahlayıp, bir geceliğine zifafa sokması demektir. Şayet o erkek zifaftan sonra boşarsa, o zaman bu kadın da isterse ilk kocasıyla evlenebilir. Böyle bir uygulama ise bir erkek için zillettir, aşağılıktır. Allahü teâlâ, erkeklere boşamak hakkını verdi ise de, bu hakkı gelişi güzel kullanmamaları ve kadınlar, erkeklerin elinde oyuncak olmamaları için, erkeklere bu hülle zilletini yüklemiştir. Hülle korkusundan bir erkek, boşama lafını ağzına bile alamaz. Aile arasında boşamanın şakası da olamaz.

Hülle için, hileye baş vuranlar olmuş, iddet beklemeden evlenmek caiz değil iken, nikah yapanlar çıkmıştır. Bu gece evlenip sabah boşayacak kiralık adam aramışlardır. Dinimizde böyle geçici nikah yoktur. Birisi ile anlaşıp bu gece evlen, yarın boşarsın diye bir anlaşma yapmak, yani belli bir süreliğine evlenmek sahih değildir. Peygamber efendimiz, hülleciyi kiralık teke olarak vasıflandırıp buyurdu ki: (Hülle yapana da, yaptırana da Allah lanet etsin.) [İbni Mace, Taberani, Hâkim, Beyheki]

Boşadığı kadını kiralık tekeye nikahlayan kişi zillete düştüğü gibi, kiralık teke de, nikahladığı karısını sabahleyin boşayıp ona vermekle de aynı zillete düşmüş oluyor.
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Bu da içimi yakan bir konu...alay etti Rabbimin emriyle , geri dönülmez yola imza attı diliyle
En sevmediğin, sevdiğini başkası ile görmek ise, sus söyleme...
Acı tecrübe, dönüşü olmayan yol, böyle...
Sakın ha, sakın dalga gecme Rabbinle...
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Âlemlerin Rabbi olan ’a hamd olsun. Salât ve selâm efendimiz Muhammed aleyhisselâmın üzerine olsun.
Üç şeyin şakası olmaz dedi Resulullah:
1)Nikâh
2)Talâk (boşama)
3)Ridde (Küfür)
Nikâh:
Nikâh kadın ve erkeğin, iki Müslüman erkek şahidin huzurunda:”Ben seni hanımım (karım) olarak kabul ettim “karşı tarafında ”Ben seni beyim (kocam) olarak kabul ettim” demeleridir.Bunu şakayla demiş olsalar bile, nikâhlı olurlar. Cinsel manada beraber olsalar günaha girmezler.Yani, nikâhın şakası yoktur.
Boşama: Boşama yetkisi:
Bir bayan nikâhı kıyılırken, boşama yetkisini eşinden isteyebilir.Erkek eğer izin verirse, kadında da boşama yetkisi olabilir.Boşama yetkisi olan kadın veya erkek şakayla bile olsa “Ben seni boşadım” derler ise, boş olurlar. Toplumun hukuku için boşanan kadın yakınlarına haber verdiğinde boşayan eş bunu doğrular ise, o zaman o yakınlar boşanmayla ilgili hukuki işlemleri başlatabilirler.
-“Boşadım” ile “boşuyorum” veya “boşayacağım” bir değildir.”Ben seni boşadım” dendiği zaman boş olunur.Veya “boş ol” cümlesi halk arasında “boşadım” ile aynı anlamda kullanılıyor ise “boş ol” diyerek de boş olunur.Bir tâlak gider.
Talâk: Bir insan eşini üç talâk ile bir daha geri dönmeksizin boşayabilir.Birinci boşamadan sonra tekrar nikâhlanabilirler.İkinci kez boşarsa, yine nikâhlanabilirler.Fakat üçüncü talâktan sonra o eşiyle bir daha evlenemez.
Tek şart (Hulle) gerçekleşir ise boşanan eşlerin tekrar nikâhlanması mümkün olur.Bu da boşadığı hanımı başka bir erkekle kendi rızaları ile evlenir ve evlendiği erkek onu yine kendi rızası ile boşarsa, kadın tekrar ilk eşi ile nikâhlanabilir.
Batıl Hulle: Boşanmak şartı ile ikinci eş ile evlenip tekrar ilk eş ile nikâhlanmaya denir. Bu nikâh geçerli değildir.
Küfür:
Alimler dediler ki:”Küfür üç çeşittir:
1)İtikâdi (inanç ile)küfür
2)Lafzi (söz ile) küfür
3)Fiili (hareket ile)küfür
İtikâdi küfre misal:
Bir insan ’ın sıfatlarından bir tanesine, Peygamberlerden bir tanesine veya meleklerin varlığına kalben inanmaz ise Dinden çıkar.
Lafzi küfre misal:
Bir insan Dini tahrif ederse, bir Ayeti yalanlar ise veya İslâm Dinini kabullenmez ise Müslümanlıktan çıkar.İster tiyatro oynasın ister piyes yapsın; bunların şakası olmaz.
Kitaba ve Dine sövüldüğünde kişiyi mutlaka sorguya almak gerekir. Yani:”Ne demek istiyorsun?”Diye sormalı.”Benim Dinim İslâm, kitabım Kur’an” dediğinde sövenin bunları kastettiği anlaşılırsa söven kişinin kâfir olduğuna hükmolunur. Fakat kitaptan kastı “Senin hayat tarzın” v.b. ise, bu ağır bir sözdür fakat küfür değildir.
Mesela bazıları “Allahsız, Kitapsız” diyorlar.Burada eğer bu söz “’ın emirlerini yerine getirmeyen.Onun kurallarını dikkate almayan” manasında söyleniyor ise, bu da yine küfür olmaz.Ancak eğer direkt olarak ’a sövülürse, o zaman zamir ’a isnat edilmiş oluyor.Bu küfürdür.Bunun tevili (açıklaması) yoktur.
Fiili küfre misal:
Bir kimse Kur’an-i Kerimi pis bir yere,çöpe atarsa veya ayağının altına alırsa, onu çiğnerse küfre düşer.Ehil olmayan kişilerin küfür konusunda hüküm vermeleri sakıncalıdır.Sakıncalı sözü söyleyen kişiyi kurtaracak tevili yapamaz ise, buda yine sıkıntılıdır.Fakat bazı küfürlerin tevili olmaz.Mesela “Ben Dinimi değiştirdim.hristiyan oldum” demek gibi.Veya “Ben on sene sonra İslâm dininden çıkacağım” demek gibi.Bunlar küfürdür.
Çünkü küfrü kendi nefsine yakıştırmış onu meşrulaştırmış olur.
Soru: Bir kimse “Ben Dinimi değiştirdim.Hristiyan oldum” derse, bu kişinin iman ve buna bağlı olarak nikâh durumu ne olur?Böyle söyleyen erkeğin eşinin nasıl davranması gerekir?
Cevap:
-Dinimizde bir hanımın şahitliği ile hüküm verilmez.
-Telefonda erkek bile karşı tarafın küfür içeren sözlerine şahit olsa, sesin mutlaka konuşmak istediği kişiye ait olduğuna yüzde yüz emin olması gerekir.
-Yüz yüze yapılan konuşma ile telefonda yapılan konuşma bir değildir. Telefon belki yanıltabilir. Fesadı kaldırmak için sadece tam emin olunca hüküm verilir.
-Kim olursa olsun Müslümanken “Ben Dinimi değiştirdim. Ben hristiyan oldum” der ise o kimse Dinden çıkmıştır.Hanımıyla boş olmuştur.Hanımın evi hemen terk etmesi lâzımdır.Onunla bir arada durması zina halidir.Ne zaman ki yeniden Müslüman olur, o zaman hanımı dilerse, yeniden nikâhlanırlar ve beraberlikleri devam edebilir.
İmam-ı Şafii ile İmam-ı Hanefi’nin görüşleri, küfre düşme sonrası nikâh konusunda ihtilaflıdır:
-Hanefi mezhebi bu konuda hiç taviz vermemiştir.Hanefi mezhebine göre ister erkek Dinden çıksın, ister kadın Dinden çıksın (ikisinden biri Dinden çıkaran bir amel işlemiş veya söz söylemiş ise),diğerinin onunla beraber kalması doğru değildir. İlişkileri zina olur.Tek başına bir odada kalmaları halvet olur, haram olur.Ancak zaruri bir durum mevcut ise, ayrı odalarda kalabilirler.Hanefi mezhebine göre beraberliklerini sürdürebilmeleri için önce küfre düşen taraf tekrar Müslüman olması, sonra tekrar nikâh kıymaları farzdır.
-İmam Ebu Hanife , İmam Şafii gibi bu konuda mühlet vermemiştir.Yani bir insan küfre düştüğü andan itibaren nikâhı düşmüştür .Ve ”Yeniden Müslüman olup nikâhını da yeniden kıyması gerekir” hükmünü vermiştir.
-İmam Şafii de, Dinden çıkan kişi eğerki iddet müddeti içerisinde (yaklaşık dört ay kadar bir süre) Müslüman olursa ve eşi de Müslümanların yanında buna şahit olur ise, yeniden nikâh kıyma şartı yoktur.Bu sadece iddet süresi içerisinde Müslüman olursa böyledir.Yoksa iddet süresi geçtikten sonra tekrar Müslüman olursa,
mecbur yeniden nikâh kıyması gerekmektedir.
Nasıl kıyılır bu nikâh?
Aynı ilk nikâhtaki gibi :İki Müslüman erkek şahidin yanında erkek: “Seni nikâhım altına aldım”, kadında: “Kabul ettim” diyecekler.
Soru:Cuma namazı için camiye gidildiğinde, hoca’nın söylediği bazı Âyetlerle, İmanın ve nikâhın tazelendiği söyleniyor. Bu yeterlimidir?
Cevap:
-Cumadaki nikâh tazelemenin küfre düşme durumundaki nikâh yenilemesi ile bir alâkası yoktur.Bu bir adettir.Bunu sadece zikir niyeti ile yaparlar.Bu Dinden çıkan kişinin tekrar Müslüman olmasını sağlamaz.
-Yine Dinden çıkan bir kimse namazda Tahiyyat’taki Kelime-i Şehâdeti söylemesi ile tekrar Müslüman olmuş sayılmaz.Çünkü dinden çıkış sebebini önce itiraf edecek, hatasını anlayacak ve Dinden çıkış sebebinden dolayı Kelime-i Şehadet getirerek tekrar Müslüman olacak.Yoksa zikir niyeti ile getirmiş olduğu Kelime-i Şehâdetin ona bir faydası olmaz.
Dinden çıkaran sözü kişi ister şakayla söylesin, ister ciddi söylesin, aynen ciddi hükmündedir.Dini konuların şakası da ciddi hükmündedir.
Bir erkeğin bir yerde Dinden çıktığına şahit olan kimseler, bunu derhal onun hanımına bildirmelidirler.Müslümanlar bu konuda iki sıkıntı yaşıyorlar. ”Şikayet olur” korkusu ile hanımına böyle şeyleri söylememeyi tercih ediyor.Veya “inanç özgürlüğü” bahanesi ile eşler arasında böyle bir nasihati yapmamayı uygun gösteriyorlar.Buradaki iki sıkıntıyı bir Müslüman’ın aşması lâzım.Ancak kendisine fiili bir zararın (ölüm tehdidi gibi) geleceğini biliyorsa susabilir.Burada susmasına bir derece ruhsat vardır.Ama bunların dışında yok “insanlar benim için ne derler”,yok “dedikodu üretirler” gibi bahanelerden dolayı susulmaz, tepkisiz kalınmaz. Neticede bu dedikoduları üreten insanlar zaten cahil insanlardır.Hem zaten bunlar aynı zaman da onu sevmeyen insanlardır da.Çünkü onun ahireti ile alâkalı bir konunun düzelmesini istememektedirler.Küfür gibi bir hataya düşen kişiyi en iyi etkileyecek kimse onun eşidir.Demek ki eşler ilim öğrenip, tavırları ile karşı tarafın düzelmesini sağlayacak.Siz istediğiniz kadar nasihat edin;size karşı o insanın bir gururu, kibri olabilir,sizi sevmeyebilir.Ama hanımına karşı öyle değildir.Hele hanımı o evi bir terk etsin; bakın ikinci gün nasıl Müslüman olup özür diliyor.
Çünkü Dinden çıkarak işlediği kusur en büyük kusurdur.Dinden çıkmak kadar büyük bir kusur, bir ayıp olamaz.
Bir hanımın eşi onu aldatmış ise ona sabretsin ve evi terk etmesin.Fakat kocası Dinden çıkmış, ona ise sabretmesin.Çünkü bir erkeğin hanımını aldatması büyük günahtır, fakat küfür değildir.Böyle olmasına rağmen bu konuda kadınlar çok şiddetli tepkiler verdikleri halde (evi terk etmek, ailesinden yardım istemek gibi) ,kocaları dinden çıktıkları zaman susuyor, tepki göstermiyorlar.Böyle yapan hanımlar çok cahildirler.Böyle hanımların mutlaka Dinlerini öğrenmeleri lâzımdır.Hatta bu konularda Müftülüklerden (Diyanet İşlerinden) yazılı cevap istesinler.Aynen durumu, eşinin söylediklerini,ilişkilerinin durumunu ve ne yapmaları gerektiğini sorsunlar. Yazılı cevap talep etsinler.İnşa onlarda bu önemli meseleye acilen cevap verirler.Çünkü bu konu insanların ahireti ile alâkalı bir konudur.Bir kimsenin kalbinden eşinin küfrüne rıza göstermesi kendisinin de Dinden çıkmasına sebep olur.
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Nikah ne kadar kolaymış, oysa günümüzde ne zorlaştırılır. (Alınacak eşyalar olmadan nikah olmaz)
Boşanma da kolay, sıkıysa dene... aa başlama gene ... tuşlar böyle yazdı kusura bakmayın
Hey bir dakika, Hakkın emrini dinle, ne?? Yazı yazdıysa, ne bozan olur, yazmadıysa , ne yazan olur... Amenna...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt