Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN (1 Kullanıcı)

bezmi safa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
1,241
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Konum
KAYSERİ
Bediüzzaman Said Nursi,1873 te Bitlis in Hizan ilçesine bağlı İsparit nahiyesinin Nurs köyünde doğdu. Babasının adı Mirza,annesinin Nuriyedir.Ağabeyi Molla Abdullah'ın ilim tahsil etmesinin kendisine kazandırdığı itibara imrenerek 9 yaşında Tağ köyünde Muhammet Emin Efendi'nin medresesinde(alttaki resim) öğrenime başladıysa da çok geçmeden Nurs'a döndü ve haftada bir gün gelen ağabeyinden temel bilgileri öğrenmekle tahsilini devam ettirdi. Öğreniminin en verimli safhası, 15 yaşındayken 1888'de Muhammet celalî'den ders aldığı üç aylık devredir. O zattan Molla Cami'den nihayete kadar, ortalama on yılda okutulan bütün metinleri üç ayda okuyup diploma aldı. Kitaplardan sadece anahtar bilgileri öğreniyordu.alet ilimlerini kapsayan bu Öğrenimin ardından,sıcaktan kavrulmuş toprağın suyu yutması gibi temel ilimlere yöneldi. Usûl'den Cem'ül-cevâmi, Kelâm'dan Şerhül-Mevâkıf gibi ağır metinlerden günde ortalama iki yüz sayfalık bir kısmı anlayarak okuyordu.Bu sıralarda Şirvandaki ağabeyinin yanına gittiğinde icâzet aldığını söyleyince o inanmamış, sıkı bir sınamadan sonra küçük kardeşinin kendisini geçtiğini görerek talebelerinden gizlice ondan ders almaya başlamıştı.

Siirt'teMolla Fethullah da imtihan sonucunda durumunu tespit etmiş, yanında bulunduğu bir hafta içinde, günde bir-iki saatlik meşguliyetle Sübkî'nin Usûl-i Fıkh'a dair Cem'ül Cevâmi eserini ezberlediğini görünce ''zeka ile hafıza kuvvetinin ifrat derecede bir kimsede bir araya gelmesi nadirdir'' deyip hayretini belirtti ve kitabına şu cümleyi yazdı (Cem'ul Cevâmi Kitabının tamamını bir haftada ezberlemiştir.) sonunda ünü, Siirt, Bitlis gibi bölge valilerinin, O'nu korumaya mecbur kalacakları boyutlara vardı.
Tillo'da Kubbeyi Hasiye türbesinde inzivada Kamus'u Muhit'i ezberlerken bir gece Abdülkadir Geylâni'yi rüyasında görür. ''Git Miran aşireti reisi Mustafa Paşa'yı hidâyete davet et; zulümden vazgeçip namaza, emr'i ma'rûfa başlasın der'' Molla Said, derhal Miran aşiretine doğru Tillo'dan hareket eder. Büyük bir cesaretle tebliğini yapar. Paşa,onu öldürmeye kalkar fakat sonunda yola gelir. Bir süre Mardin'de ikamet eden Molla Said, çok genç yaşta içtimayî ve siyasî hadiselerle ilgilenmeye başlar. Kendisinden endişelenen Mardin mutasarrıfı onu, muhafızlarla kelepçeli olarak Bitlis Valiliğine sevk ettirir. Namaz kılmak için kelepçelerinin çözülmesini ister. Jandarmalar kabul etmeyince kendisi açar. Jandarmalar, bu hali keramet addedip hayretler içnde kalırlar; özür dileyip her türlü hizmete amade olduklarını söylerler. İleriki yıllarda Bediüzzaman'a; ''kelepçeleri nasıl açtın?'' diye sorulunca ''Bende bilmiyorum, olsa olsa namazın kerametidir''diye cevap vermiştir. Bitlis'te vali ile bazı memurların
içki alemi yaptıklarını öğrenince emr-i maruf yapar. Önce hiddetlenen vali, az
sonra onu geri çağırtarak, ''Herkesin bir üstadı vardır. Artık benim de üstadım
sensin der.'' Der. İşbu Vali Ömer Paşa ona sarayında yer ayırır, ısrarla iki
sene misafir eder, kızı ile evlendirme isteğini Bediüzzaman kabul etmez. Birgün
meşhur şeyhlerden Muhammet Küfrevî'nin kendisine bedua ettiğini işitince onu
ziyaret eder. Küfrevi hazretleri kendisine iltifat edip teberrüken ders verir.
Said'in bir hocadan okuduğu en son ders budur. Böylece o haberin asılsız olduğu
da ortaya çıkmıştır. Van Valisi Hasan Paşa'nın daveti üzerine 1893'te 15 yıl
sürecek olan Van ikametini başlar. Burada öğretim ve irşad hizmetini yaparken
hükûmet görevlileri ve muallimlerle de temasta bulunur; geleneksel ve Kelâm
ilminin, islam akâidini yeni dünya şartları karşısında açıklamaya yetmediği
kanaatine vardı ve fen bilimlerini öğrenmeye koyuldu. Coğrafya, matematik,
fizik,kimya, jeoloji, astronomi, biyoloji, tarih ve felsefe'ye dair kitapları, o
ilimlerin uzmanlarıyla konuşacak derecede öğrendi. Molla Said, kendisine has bir
öğretim usûlü geliştirdi. İlim ehli ona ''Bediüzzaman'' lakabını vererek değişik
özelliklerini ifade etmek istediler. Bulunduğu ortamda yaşayan âlimlerden, şu
yönlerde farklı bir tutumu vardı: 1-Maaş ve hediye kabul etmiyordu. 2-Kendisine
sorulan tüm sorulara cevap verdiği halde ilim ehlinden hiç kimseye soru
sormuyordu. 3-talebelerini da zekât ve hediye kabülünden men ediyordu. 4-
Dünyada mücerred kalmak istiyor; ev,bark, eşya, aile kaydı altına girmiyordu.
Günün birinde Vali Tahir Paşa, bir gazetedeki şu müthiş haberi gösterir:
İngiltere Sömürgeler Başkanı Gladston, mecliste Kur'an'ı gösterip ''müslümanları
bu kitaptan uzaklaştımadıkça onlara tam hâkim olamayız.'' Demiştir. Bu dehşetli
haber, Bediüzzaman'ın şahikasına ulaşmış olan iman heyecanında dalgalanmalar
meydana getirerek ; ''Kur'an'ın sönmez ve söndürelemez mânevi bir güneş olduğunu
Dünyaya isbat edeceğim ve göstereceğim! Der. Fen bilimleri adına Batı'dan
gelecek dalâletlere karşı koymak üzere ideal edindiği üniversiteyi Van veya
Diyarbakır'da açmak düşüncesiyle 1896'da İstanbula gider.Netice alamayınca aynı
maksatla 1907 yılında İstanbul'a ikinci defa gitti.İstanbul Fatih semtindeki Şekerci Han'a yerleşir(alttaki resim.)

Kısa zamanda İstanbul'da
şöhreti yayıldı.Dinî ilimler alanında sorulan her soruya ikna edici cevaplar dair o zaman üniversite öğrencisi olup bizzat kendisine soru soran Hasan Fehmi Başol (Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi ve başkanı), Ali Himmet Berki (Yargıtay Başkanı) gibi- birçok şahid vardır.

Hilafet merkezinde siyasî temaslarla İslâm'ahizmeteden Bediüzzaman meydanlarda, kürsülerde sık sıgörünüyordu.meşrutiyetin ilanından sonra bazı arkadaşlarıyla İttihad-ı Muhammedî cemiyetini kurdu.Bütün müslümanları üyesi sayan bu cemiyet, hızlı bir gelişme kaydetti. Geldiği ileri sürülen ''Hürriyet''in şer'î sınırlar çerçevesinde kalması için gayret gösteriyordu. Tanin, İkdam, Serbesti, Mizan, Şark ve Kürdistan,Volkan gibi çeşitli gazetelerde yazıyordu. Devrin siyasi şartları içerisinde ve kaygan siyaset zemininde,geleneksel saltanat idaresinin devamının zor olduğun düşünüyor,bundan dolayı meşrutî idareyi bir çare olarak görüyordu. ''Eski hal muhal,ya yeni hal ya izmihlâl'' diyordu.Said Halim Paşa, Babanzade Ahmet Naim,Filibeli Ahmet Hilmi, Mehmet Akif, Elmalılı M.Hamdi gibi birçok İslâmcı ilim ve fikir adamı da böyle düşünüyorlardı. Fakat çok geçmeden İttihat ve Terakki hükümetinin, daha çok menfi tesirler altına girdiğini görünce doğru bildiğini söylemekten geri durmamıştır. Bu arada 31 Mart hadisesi oldu; birçok hoca arasinda o da tutuklanıp idam istemiyle yargılandı. Sıkı Yönetim Mahkeme Başkanı Hurşit Paşa'nın:''Sende Şeriat istemisşin öyle mi?'' sorusuna şu cevabı verdi: ''Şeriatın bir hakikatına bin ruhum olsa feda etmeye hazırım.Zira Şeriat,sebeb-i saadet ve adalet-i mahz ve fazilettir.Fakt ihtilalcilerin istediği gibi değil!'' Kendisine yapılan ithamlara karşı yaptığı uzun savunma,daha sonra iki defa tab edilmiştir. Cesurca müdafaası neticesinde idam beklerken beraat etti. Mahkeme heyetine teşekkür etmeksizin mahkemeden çıktı. Beyazıd'dan sultanahmed'e kadar kendini izleyen bir halk kitlesi önünde ''Zalimler için yaşasın cehennem!'' nidasıyla ilerledi. İsyan eden sekiz taburu itaate sevk ettiği sabit olunca Sıkı Yönetim Mahkemesi, onun isyana katılmadığını anlamış ve beraat ettirmişti. bu olaydan sonra İstanbul'da fazla kalmaz, 1910 yılında Van'a gitmek üzere İstanbul'dan ayrılır, Batum yoluyla Van'a giderken Tiflis'e uğrar. Tiflis'te Şeyh San'an tepesinde bir Rus polisiyle ilginç bir konuşması olur.İslam'ın geleceğinden ümitli olduğunu ifade etmesi üzerine polisin çağdaş müslümanların esir, zayıf fakir olup varlık göstermelerinin imkansız olduğunu söylemesine karşılık verdiği şu keramet cevap 90'lı yıllardan sonra meşhur olmuştur: ''Müslümanlar tahsile gitmişler ; işte Hindistan, İslâm'ın kabiliyetli bir evladıdır,İngiliz lisesinde okuyor. Mısır İslam'ın, zeki bir mahdumudur,İngiliz Mülkiye mektebinden ders alıyor,Kafkas ve Türkistan İslamın iki bahadır oğullarıdır,Rus harbiyesinde talim ediyorlar''(Nur talebelerin'den bir hizmet grubu 1995 yılında Tiflis şehrinde bir özel lise açmışlardır.) Daha sonra Van bölgesini dolaşarak ilmî içtimaî konularda etrafı aydınlatır. Gezileri esnasında kendisine sorulan surulara verdiği cevaplar,Münâzarat adlı bir kitapta toplanmıştır. 1911 kışında Şam'a gittiğinde oralı bazı âlim dostlarının ricası üzerine Emevi Camii'nde(alttaki resim) tarihi bir hutbe verdi(bu hutbenin Arapça orijinali küçük bir kitap halinde iki defa yayınlandılktan sonra bizzat müellif tarafından Türkçe tercümeside yayınlanmıştır).


Bu hutbede İslâm dünyasını geri bırakan etkenlerin şunlar
olduğunu tespit eder: 1-Yeis. 2-Toplum hayatında sıdkın (doğruluğun) ölmesi. 3-Düşmanlık arzusu.4-Mü'minleri birbirine bağlayan manevi bağları bilmemek.5-İsdibdat. (Baskı).6-Şahsî menfaat peşinde koşma. Bu hastalıkların ardından tedavi yollarını da göstermektedir. Bu hutbenin bir yerinde, 50 sene sonra gelecek nesillere hitab ettiğini söyler ki,yirminci asrın son üçte birinde onun eserlerinin daha büyük bir yayılma göstermesi,bu hitabın tam yerinde olduğuna delil teşkil eder. 1913 yılında, Van'da kurmayı planladığı üniversite için devlet, 19 bin altın tahsis ettiysede şim- diki üniversite kampüsünün de yerleştiği Edremit semtinde temeli atılan üniversite, 1. Dünya Savaşı sebebiyle tamamlanamadı. 1915 yılında cihad fetvasına beş alimden biri olarak imza attı. Fetvayı kuzey Afrika'da dağıtıp Van'a döndü.BEDİÜZZAMAN,fiilî olarak da cihadın içindeydi. Kafkas cephesinden sonra Van ta- rafına geçip, Anadolu savunmasına katıldı Çoğunu talebelerinin oluşturduğu gönüllü milis kuvveti, beş bin kadar askerden meydana geliyordu. Bir yandan bu alaya kumanda eder iken fırsat buldukça at üstünde talebelerinden Molla Habib'e İşârât'ül-İ'caz tefsirini arapça olarak yazdırıyordu. Bitlis müdafaası esnasında birliğinden üç talebesiyle kalıncaya kadar çarpıştı.

Sonra yaralı bir vaziyette esir düşüp Sibirya'daki Koşturmaya'ya gönderildi.
(yandaki resim) Bir esir kampını teftişe gelen Rus Başkumandanı Nikola Nikolaviç'in önünde herkes ayağa kalkarken o kalkmadı.Sebebi sorulunca ''ben İslâm alimiyim. İmanlı kimse gayri müslime kıyam edemez'' cevabını verdi.Kum- andan idamını emretmişken Bediüzaman'ın son arzusu olan iki rek'âtlık namazından sonra emri- ni geri aldı.Bu hadiseyi kendisi anlatmamış,esir kampında beraber bazı zâtların tanıklığına dayanarak tarihçi Abdurrahim Zapsu (Ehl-i Sünnet Mecmuası,1948,c.2,sayı: 46) yayınladıktan sonra tasdik etmiştir. Komünizm ihtilali ile sarsılıp bölünen Rusya'nın karmaşıklığından faydalanarak 4 yıl süren esaretten firar ile kurtulup Petrsburg, Varşova, Viyana yoluyla 1334 yılında İstanbul'a dönmeye muvaffak olur.
Dünya savaşından donra, 1918 yılında kurulup Osmanlı Devleti'nin en din kurulu durumunda olan Dar'ül-Hikmeti'l-İslâmiye üyeliğine Orduy-ı Hümayun adayı olarak tayin edildi. Bu kurulda İzmirli İsmail Hakkı,Şeyh Saffet (yetkin) gibi zâtlar üye olup Mehmet Akif de kurulun genel sekreteriydi. Harbin sonuna doğru İngiliz siyasetinin iç yüzünü ortaya koyan Hutuvvât-ı Sitte adlı risâlesini yayınlamış ve İstanbul'un her tarafına dağıttırmıştı. İngilizler 1920 yılında İstanbul'u işgal edince bu risâle, İngiliz Başkumandanına gösterilir ve BEDİÜZZAMAN'ın bütün kuvvetiyle aleyhte bulunduğu kendisine ihbar edilir. Kumandan onu idam etmeye niyetlendiyse de böyle bir hareketin,Doğu Anadolu'da büyük bir kargaşaya ve İngiliz aleyhtarlığına sebeb olacağı yönün - deki uyarıları dikkate alarak bu kararından vazgeçer. İşgal döneminde İngiltere Angligan Kilisesi baş papazı, İslâm hakkında kapsamlı altı soru ha- zırlamış ve yetkili din âlimlerinin cevaplarını istemişti. Elmalı'lı Muhammet Hamdi Yazır, Abdülaziz Çavuş gibi bir kaç zât,küçük bir kitap çapında cevaplar hazırladılar. BEDİÜZZAMAN ise ''Ben onlara bir tek kelimeyle bile cevap vermem Cevabım tükürüktür'' deyip bu tutumunun sebebini şöyle açıklamıştır:''Çünkü zalim devletin,ayağını boğazımıza bastığı dakikada, papazlarının mağrur bir eda ile suâl sormasına karşı yüzüne tükürmek lâzım gelir.'' Bu cevap, onun farkını ve mizacını gösteriyor. Üstad, bu kişilerin maksatlarını keşfedip: ''İşte biz, adamı böyle yeneriz. Şayet sizin dininiz hak olsaydı bu perişan vaziyete düşmezdiniz. Şimdi bizim üstünlüğümüzü anlayın bakalım!'' dercesine bu soruları yönelttiklerini keşfedip bu ağır cevabı vermişti. 5 Mart 1920'de Hamdullah Suphi, V. Ebuziyya, Mazhar Osman, F. Kerim Gökay, Süheyl Ünver, M. Şekip Tunç ve Hakkı Tarık Us ile Yeşilay'ı kurdu. 1921 yılının Ocak ayında İskilipli Atıf Mustafa Sabri, Ermenekli Saffet efendilerle Müderrisler Cemiye'tini kurdu. Anadolu'da başlatılan İstiklâl hareketini destekledi. Şeyhülislâm Dürrizâde'nin bu hareket aley- indeki fetvasının, esaret altında verilmiş olduğundan geçersiz olduğunu belirtti.İstanbul'daki önemli ve başarılı hizmetlerinden dolayı Ankara hükûmeti, onu Ankara'ya davet etti. ''Ben tehlikeli yerde mücadele etmek istiyorum'' diyerek bu teklifi kabul etmedi. Zaferden sonra 9 Kasım 1920' de davet tekrarlandı ve bu defa kabul etti. Meclis'de,resmî karşılama töreni yapılmasına dair karşı çıktı.Mebusların dinî yönden lâkayd olduklarını görünce 19 Ocak 1923'te üç sayfalık bir beyannname dağıtarak onları uyardı.Namaz kılanlara altmış mebus daha katıldı.Namazgâh olan küçük bir odayı, büyük bir mescid haline getirtti.İdealindeki üniversiteyi gündeme getirdi; 163 milletvekilinin oyu ile bu iş için yüzellibin banknot ödenek ayrıldı. Bediüzzaman, İslâm âleminde bir dirirliş olacağına dair kuvvetli ümidi sebebiyle Ankara'ya gelmişti.Gençliğinden bu yana tüm çabaları hep bunun içindi.Siyasî açıdan bu yöndeki son teşebbüsü,Ankara'da oldu.Fakat karşısına kuvvetli engeller çıktı. Bir gün Meclis'te, Mustafa Kemal Paşa ile iki saat kadar görüşmüş; yapılacak inkılâbın Kur'an'dan kaynaklanması gerektiğini,Avrupalıları taklit etmenin doğru olmayacağını anlatmıştı.Mustafa Kemal,Bediüzzaman'ın nüfûzundan istifade etmek için ona mebusluk,Darü'l-Hikmeti'l-İslâmiye gibi Diyanet'te azalık ve Şark Umumi Vaizliği'ni teklif eder.Fakat Bediüzzaman kabul etmez.Meclis'teki ortamı da değerlendirerek siyaset alanında yapacağı bişey kalmadığını düşünür;Van'a gidip Erek dağında bir mağarada inzivaya çekilir.Bu düşünce, aslında başka bir alandaki hareketi planlamak gayesiyle yapılan bir gerilim, koşmak için yapılan bir geri çekilmeydi.Dalâletin, ilim ve medeniyet kisvesiyle girdiği, yöneticilerin çoüunun Avrupai fikirlere meftun olduğu, dini faaliyetlerin yasaklandığı,dinî eğitim veren okulların kapatıldığı, totaliter tek parti yönetimin hâkim olduğu bir dönemde teşkilâttan mahrum olarak dinî hizmetrealitede yok sayılırdı.Bediüzzaman, neticesiz kalmaya mahkum ani çıkışlara iltifat etmemiş;İslâm beldelerinden birine yerleşme,orada hizmete devam etme tekliflerini de kabul etmemiştir.O,her zaman mücadelenin kzıştığı yeri tercih etmiştir. SÜRGÜN EDİLMESİ Diyarbekir tarafında ortaya çıkan şeyh Said harekeine katılmadığı halde o kıyamın neticesinde(Şubat 1925),kış mevsiminde Erzurum ve İstanbul'dan sonra Burdur'a sürüldü.7 ay orada kaldıktan sonra büsbütün tecrid etmek gayesiyle 1926'da, Isparta'ya bağlı dağlık ücra bir köy olan Barla'ya gönderildi.


Barla da tecrit edmesine rağmen,Allah Teâlâ, kendi hesabının, mahlukların hesabını bozacağına aşikar bir delil göstermek istiyordu.dağ başında bir köydeki birkaç köylüyle bile görüşmesi yasaklanmış, devamlı gözetim altında ihtiyar, garip, fakir bir insanın yazdığı hakikatleri dünyanın her tarafına yayıp hidayete susamış gönüllere ulaştırabileceğini gösterdi.Yanında Kur'ân-ı Kerîm'den başka kitabı yoktu. Barla öyle bir dirilişe kaynak oldu ki bir tarihçinin tesbitiyle "Türkiye'de dinsizlerin planını altüst etti."İman hareketi, dolaylı olarak içtimaî bir de netice aldı; Ceberrut Halk Parti idaresini de -şefi İsmet İnönü'nün ikrarı ile- deviren hareket oldu. Barla sürgünü ile Bediüzzaman'ın, 1925-1960 yılları arasında otuzbeş yıl süren hapis,sürgün,baskı dönemi başlamıştı.Üstad, yazma bilmekle beraber hattı düzgün ve güzel değildi.Bazı kâtiplere yazdırır,elden ele kopyalar çıkarmak suretiyle eserler yayılır, yazılanları da müellif bizzat tashih ederdi.Matbaadan istifade imkânı yoktu.Bunun siyasî ve malî sebepleri vardı elbette.Fakat asıl kültürel boyut üzerinde durmak gerekir.Üstad,harf inkılâbının bir emirle bin yıllık mazi ve kültürle ilgisinin kesilmesine karşı yeni nesile,Kur'ân harfleriyle yazılan eski kültürümüzü tanıtmak istiyordu.Risale-i Nur, yazılışından otuz yıl sonra,1956'da matbaada basılabildi.Üstad, o kadar zor şartlarda otuz sene boyunca bu işin ekol olaerak belki de tek temsilcisi oldu.Fotokopi hatta teksir makinasının bile olmadığı zamanda tek çare, bakarak el yazısı ile nüsha çoğaltmak oluyordu.Bir kitaptan tek bir suret elde edebilmek için haftalarca aylarca yazmak gerekiyordu.Kâtip sayısı sınırlıydı.İşte Risale-i Nur hizmeti, şakirtlerin kollarını matbaa haline getirti.Altıyüzbin nüsha eser böylece çoğaltıldı ki böyle bir çalışma, tarihte misli görülmemeiş bir çalışmadır.Kısa bir zaman sonra Üstad'ın sade fakat en şiddetli baskı dönemlerinde olduğu gibi serbestlik zamanında da pek semereli olan teşkilâtı kurulmuş bulunuyordu:Yerleşim merkezlerinde talebelerin irtibat merkezi olan medrese(dershane),kâtip talebeler, kitap ve mektup taşıyan Nur postacıları.Üstad, barla 'da sekizbuçuk yıl kaldı.Onun boş durmadığını gören islâm aleyhtarları rejim aleyhinde cemiyet kuruyor iddasında bulundular.1935'de Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi, hakkında dava açtı.Neticede keyfî olarak , tesettürle ilgili ayetin tefsirinden ötürü kendisine onbir ay hapis cezası verildi.


Halbuki isnad edilen devlet düzenini değiştirmek için teşkilat kurma suçu sabit olsaydı ya idam veya müebbed hapis cezası verilmesi gerekirdi. Geçimini nasıl sağladığı hep merak edilmiştir.Mahkemede şöyle demişti : "Darü'l -Hikme-ti'l-İslâmiye'de aldığım maaştan çoğunu, o zaman yazdığım kitapların tab'ına sarf ettim;az bir kısmını hacca gitmek için ayırmıştım.İşte iktisat ve kanaat bereketiyle o cüz'i para bana dokuz yıl kâfî geldi.Hâlâ o mübarek paradan bir miktar var.Geçim konusunda Emirdağ'da da şöyle diyecektir.Ondokuz sene iki yüz banknot ile şiddetli iktisat ile idare ettim. Palto ve fanila ve pabucunu satmakla maişetini temin eden.... 27 Mart 1936'da Eskişehir hapishanesinden çıktıktan sonra Kastomonu'ya sürgün edilip polis karakolunun karşısında bir eve yerleştirildi.

Tedbirli bir tarzda, civardan hizmete gelenler vasıtasıyla eserlerini yayıyor,Isparta ve diğer yerlerle irtibatı devam ediyordu.Kastamonu'da sekiz yıl kaldıktan sonra, bu hizmetin durdurulamayıp daha da yayıldığı görülünce 1943'de 126 talebesiyle Denizli Ağır Ceza Makhemesi'ne sevkedildi.Prof Necati Lügal,Prof Y.Z.Yörükkan ve Türk Tarih Kurumu'nunda incelemesi neticesinde:"Bediüzzaman'ın siyasî faaliyeti yoktur.Eserleri ilmî ,îmânîdir.Kur'ân'ın tefsiri mahiyetindedir.Onun mesleğinde cemiyetçilik ve tarîkatçılık yoktur."dedi.Mahkemece 130 parçalık külliyatın hepsine 15 Haziran 1944 günü beraat kararı verilip bu karar temyizce de tasdik edildi. Denizli mahkemesinde kendiside tarihi bir müdafada bulunmuştu.Müdafasının bir yerinde şöyle demişti: "Evet,biz bir cemiyetiz ve öyle bir cemiyetimiz var ki;her asırda üçyüzelli milyon mensupları var.Ve her gün beş defa namazla,o mukaddes cemiyetin prensiplerine kemâl-i hürmetle alâkalarını ve hürmetlerini gösteriyorlar....İşte biz,bu mukaddes ve muazzam cemiyetin efrâdındanız ve hususi vazifemiz de Kur'ânın imanî hakikatlarını tahkiki bir suretle ehl-i imana bildirip,onları ve kendimizi kurtarmaktır. Eğer laik cumhuriyeti soruyorsanız,ben biliyorum ki laik manası,bitaraf kalmak,yani hürriyet-i vicdan düsturuyla dinsizlere ve sefahatçilere ilişmediği gibi,dindarlara ve takvacılara da ilişmez bir hükümet telakki ederim.Yirmi senedir ki hayat-ı siyasiye ve içtimaiyeden çekilmişim.Hükümet-i cumhuriye ne hal kesbettiğini bilmiyorum.El-iyazu billah,eğer dinsizlik hesabına,imanına ve ahiretine çalışanları mes'ul edecek kanunları yapan bir dehşetli şekle girmiş ise,bunu size bilâ-pervâ ilan ve ihtar ederim ki bin canım olsa,imâna ve âhirete feda etmeye hazırım....." Denizli hapishanesinden çıktıktan sonra hükümet,o'nu Emirdağı nda ikamete gönderdi.Fakat hizmeti ilerledikçe hakkındaki kanunsuz şiddet uygulaması artıyordu.Kendisi : "Denizli hapishanesindeki bir aylık sıkıntıyı,Emirdağ ikametinde bir günde çekiyordum..." demiştir.Bir süre sonrakaymakamlık,camiye çıkmasını menetti.Prensip olarak,sadece hizmetle ilgili olanlarla zaruret miktarı görüşürdü.Halk ile temas etme fırsatını,yaptığı gezintilerde bulurdu.Rastladığı insanlara kısa dersler verir,irşad ve nasihatte bulunurdu. Derken 1948 ocak ayında,ülkenin çeşitli yerlerinden toplanmış ellidört talebesiyle Afyon da tutuklandı.


Afyon un soğuk kışında yetmişbeş yaşındaki ihtiyar birinin yirmi ay hücre hapishanesinde tutuklu kalması,ölüme terkedilmesi demekti.Şahsına verilen sıkıntıların fazlalığını,bütün cemaate duyulan hiddeti teskin vasıtası saymakla memnun olmuştu.Hapishanede onunla gizlice görüşmeye çalışan talebeleri falakaya yatırılıyordu.Herşeye rağmen diğer hapishaneler gibi Afyon hapishanesi de "Medresey-î Yusufiye" ye dönüştü.Caniler ıslah-ı hal ettiler.Hatta ceza süresini tamamlayan bazı mahkumlar:"Kendimizi suçlu göstermek suretiyle onlarla beraber kalacağız dediler.Burada hapishane müdürüne yazıp dedi ki:" Rusya da bolşevizm fıtınası ve fransız ihtilali önce hapishanede başladı.Fakat Risale-i Nur şakirdleri Eskişehir,Denizli,Afyon da hapishaneleri ıslah etti.... Mahkeme kendisini yirmi ay mahkum etme kararı aldı.Yargıtay ın bu kararı bozmasına rağmen kanunsuz oylamalar ile tekrar aynı karar mahkum edildi.Mahkeme devam ederken demokrat parti iktidara gelip genel af ilan etti.Tahliye edildiler.Mahkeme ancak 11 eylül 1956 da beraat verdi.Tahliyeden sonra Emirdağ da ikamet etti.Afyon hapishanesinden sonra mektepliler ve memurlar,hissedilir derecede onun halkasına dahil oldular.Bazı üniversiteli gençlerin yayınladığı Gençlik Rehberi adlı kitabı dava konusu olunca mahkeme için 1952 de İstanbul a geldi.Aşağıdaki resimler Bediüzzaman hazretlerinin 1952 yılında İstanbul'a geldiğinde çekilmiştir.


Abdurrahman Şeref Laç ve Mihri Helav gibi değerli avukatlar savunmada yer aldılar.Mahkeme beraatla neticelendi.Halk,özellikle gençlik,kendisine büyük ilgi gösterdi.Uzun bir ayrılıktan sonra istanbul a,sılaya gelir gibi gelmişti.1953 te Isparta da ikamete başladı.Demokrat parti iktidarının,ezanı asli şekliyle okunmasına imkan vermesi sebebiyle tebrik edip vatan ve millet hizmetinde muvaffakiyet temennisinde bulundu.Ayrıca Risale-i Nur u serbest bırakıp,Ayasofya yıda cami haline irca eden bir mesaj gönderdi.1953 te üç ay İstanbul da kalıp,fethin 500. yıl dönümü kutlamalrına katıldı.1956 da eserleri,talebelerinden bir kaç heyetçe yeni türk harfleriyle yayınlanmaya başladı. 1960 başlarında Ankara ve Konya'ya gitmesi siyasi çevreleri telaşa verince Hükümet, radyodan bildiri yayınlayarak Emirdağ'da ikamet etmesini istedi. İşte o hapishane dışındayken bile -1925 ve 1960 yılları arasında- böyle mahkum muamelesi gördü. Fakat Osman Yüksel'in dediği gibi o ''Mahkemelerden mahkemelere sürüklendi. Ama mahkumken bile hükmediyordu.'' 18 Mart 1960'da Emirdağ'dan Isparta'ya oradan da gizlice Urfa'ya gitti (21 Mart). Bakanlığın a- cele Urfa'yı terketme emrine, Urfa'lı siyasilerve halk karşı koydu. Emri tebliğ eden Emniyet Müdürü'ne : ''Ağır hastayım.Dönecek takatim yok. Zaten buraya ölmeye geldim'' dedi. 23 Mart sabaha karşı Kadir Gecesi vefat etti.


Tereke hakimi, saat, cübbe ve yirmi lira tespit edip kardeşine verilmesini hükme bağladı. 24 mart perşembe günü Halilurrahman Dergâhı 1960 gecesi Urfa'nın her tarafı askeri zırhlı birliklerce tutuldu. Saat 01.00'de demir parmaklıklar kesilip varyozlarla mezar yıkıldı. Ceset hiç bozulmamıştı. Sadece kefen biraz sararmıştı. Konya'dan askeri uçakla getirilen kardeşi Abdülmecid Nursî, mezarın naklinde hazır bulundurulmuştu. Onun verdiği bilgiye göre ceset, askeri uçakla geceleyin Afyon askeri havaalanına nakledildi. Oradan da karayoluyla Isparta tarafına ****ürülüp meçhul bir yere defnedildi. Yirminci asırda devlet yönetimini elinde bulunduranlar tarafından mezarda bile ona yapılan bu muamele, Üstâdın dalâleti ne derece çılgına çevirdiğinin bir göstergesidir. Kadir Mısıroğlu, Sebil dergisinde, 1970'de onu anarken kapak resmi olarak onun resmini koyup altına şu cümleyi yazmıştı: ''Türkiye'de dinsizlerin planını altüst eden adam.'' Bu tarihi tespitin doğruluğunun yüzlerce delilinden biri de zalimlerin onun ölüsünden bile korkarak meza- rını bilinmeyen bir yere nakletmeleridir. Ne var ki zalim insanların eliyle kader-i ilahî, onun ihlâslı bir dileğini gerçekleştiriyordu. Bir çok talebesinin yanında söylediği ve yazılı mektupları içinde neşredilen bir sözünde şöyle demişti: '' Benim kabrimi, gayet gizli bir yerde bir-iki talebemden hiç kimse bilmemek lâzım geliyor... Dünyada beni sohbetten meneden bir hakikat, elbette vefa- tımdan sonra da, bu suretle, beni sevap cihetiyle değil, dünya cihetiyle menetmeye mecbur e- decek.''(Bu hakikat ihlas olup, onu şöhretten, insanların---manevi kabilden dahi olsa--ücretlerin- den menetmektedir.) Vefatından uzun seneler önce 1923'de yazdığı ve yeni harflerle de vefatından beşyıl önce yayınlanan Sözler kitabının sonunda imza kabilinden koyduğu ed-Dâi hatimesinde 1379'da vefat tarihini ve sonra mezarının yıkılacağını ve Asya'da İslâmiyet'in inkişaf edeceğini Allah'ın bildirmesiyle bildirmişti.(Bu satırları yazan Üstad vefât ettiğinde, A.Ü. Hukuk Fakültesi 1.sınıf öğrencisi idin ve o günlerde memleketim olan Ergani'de bulunuyordum. Bediüzzaman'ın vefat haberinin radyodan duyurulduğu gece, ilçenin müftüsü olan babam merhum M. Zeki Yıldırım'ın etrafında geniş bir terâvih cemaati ile çayhanede oturuyorduk.Haber duyulunca babam beni evegöndererek Sözler'i getirmemi söyledi. Getirdim. Üstâd'ın imzam dediği ed-Dâi kıtasını okuduk. / S. Yıldırım / .)

RİSALE-İ NUR'un ÖZELLİKLERİ
Mehmet Akif'in: ''Doğrudan doğruya Kur'an'dan alarak İlhâmı Asrın idrakine anlatmalıyız İslâm'ı.'' şeklinde güzelce ifade ettiği özlemi, Bediüzzaman, Risale-i Nur'la kısmen gerçekleştirmiştir. Hadîs-i Şeriflerin de Kur'an'ın tefsiri olduğunu ve ondan ayrı sayılmaması gerçeğini unutmaksızın Bediüzaman, İslâm'ın esas meseleleri ile meşguldür. İsrailiyat, menkıbeler, âdetler yönü ile fazla meşgul olmaz. Risale-i Nur, iman hakikatlerini, akla yaklaştırarak aklî delillerle izah ikna etmeye çalışır.Akla hi- tab ederken kalbi, duyguları ve nafsi ihmal etmez. Bundan dolayı okuyanların nefislerini tezkiye edip ahlâklarını düzeltmesi,Müellif'in, rızâ-yı ilahiden başka bir tesir altında kalmamasından ileri gelir. Risale-i Nur'da Bediüzzaman,mevzuya girerken ona esas teşkil eden, hareket noktası olan ayeti veya ayetleri yazar.Bazen misallerin de yardımıyla ayetin hedefi olan hidayetin aydınlığına ulaştırır ve yazılanın, ilgili ayetin yüzlerce, binlerce inceliklerinden biri olduğunu söyler.Bu arada son asırlarda ortaya çıkan dalâletlerin, batıl felsefî ve ideolojik fikirlerin kötü etkileri izale edilir, adları verilmeksizin, o akımlar, kuvvetli aklî delillerle çürütülür.( İ. K. Salihi, s, 125---129. Onun ''Ehl-i Küfür'',''Ehli Dalâlet'', ''Ehl-i Sefahet'' genel isimleriyle kastettiği bâtıl cerayanları, onları tanıyanlar bilir.) Bazen konu, suâl-cevap üslûbuyla verilir.Risale-i nur'un kendine has üslûbu, meş- gul olanlar tarafından hemen farkedilir. Etkisinin sebebi de sorulanın, müellifin nefsinin veya dalâlet temsilcilerinin sorduğu sorulara, dolasıyla umumî derde tercüman olmasından ileri gelir.
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN

S.A. ABLAM,
EVET PAYLAŞIMINIZDADA ANLATILDIĞI GİBİ ÜSTAD BEDUİZAMAN SAİD- NURSİ HAZRETLERİ, ASRI ALİMİDİR VE ASRIMIZIN EN BÜYÜK HASTALIĞI OLAN İMAN'I KORUMA VE KURTARMA ADINA HAYATI BOYUNCA MÜCADELE ETMİŞTİR. ÖMRÜNÜN 25 KÜSUR YILINI ZİNDANLARDA, GEÇRİMİŞTİR. HATTA ZALİMLER NAAŞINI BİLE RAHAT BIRAKMAYARAK GÖMÜLÜ BULUNDUĞU YERİNDEN ÇIKARTARAK BİLİNMEYEN (BİR RİVAYETE GÖRE AKDENİZİN ÜSTÜNDEN GEÇERKEN DENİZE ATILMIŞTIR. UÇAKTAKİLERDEN BİRİSİNİNDE TÜRKEŞ OLDUĞU SÖYLENİR) YERLERE GÖTÜRÜLMÜŞTÜR.
BURAYA KADAR GÜZEL, AMA BEN DİYORUM Kİ, MAALESEF O MÜBAREK İNSANIN TALEBELERİ ONUN YOLUNDAN GİDEMEMİŞTİR. O MÜBAREK ZAAT MECLİSTE NAMAZIN HAFİFE ALINDIĞINI GÖRDÜĞÜNDE BUNA MÜDAHELE ETMİŞ VE BİR HUTBE İRAD ETMİŞTİR. KENDİSİNE KARŞI ÇIKAN BİR ZAATA İSE O MEŞHUR SÖZÜ SÖYLEMİŞTİR. "PAŞA PAŞA ŞU İKİ PARMAĞIMLA GÖZÜNÜ OYARIM........ "
AYNI ÜSTADIN TALEBELERİ ŞİMDİ İMANDAN BİR PARÇA OLAN, BAŞÖRTÜSÜ HAKKINDA TEFERRUATTIR DİYORLAR VE BİNLERCE BACIMIZIN GÜNAHINA GİRİYORLAR.
K.S.E.O.
 

bezmi safa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
1,241
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Konum
KAYSERİ
RE: SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN

mtekik yazdı:
S.A. ABLAM,
EVET PAYLAŞIMINIZDADA ANLATILDIĞI GİBİ ÜSTAD BEDUİZAMAN SAİD- NURSİ HAZRETLERİ, ASRI ALİMİDİR VE ASRIMIZIN EN BÜYÜK HASTALIĞI OLAN İMAN'I KORUMA VE KURTARMA ADINA HAYATI BOYUNCA MÜCADELE ETMİŞTİR. ÖMRÜNÜN 25 KÜSUR YILINI ZİNDANLARDA, GEÇRİMİŞTİR. HATTA ZALİMLER NAAŞINI BİLE RAHAT BIRAKMAYARAK GÖMÜLÜ BULUNDUĞU YERİNDEN ÇIKARTARAK BİLİNMEYEN (BİR RİVAYETE GÖRE AKDENİZİN ÜSTÜNDEN GEÇERKEN DENİZE ATILMIŞTIR. UÇAKTAKİLERDEN BİRİSİNİNDE TÜRKEŞ OLDUĞU SÖYLENİR) YERLERE GÖTÜRÜLMÜŞTÜR.
BURAYA KADAR GÜZEL, AMA BEN DİYORUM Kİ, MAALESEF O MÜBAREK İNSANIN TALEBELERİ ONUN YOLUNDAN GİDEMEMİŞTİR. O MÜBAREK ZAAT MECLİSTE NAMAZIN HAFİFE ALINDIĞINI GÖRDÜĞÜNDE BUNA MÜDAHELE ETMİŞ VE BİR HUTBE İRAD ETMİŞTİR. KENDİSİNE KARŞI ÇIKAN BİR ZAATA İSE O MEŞHUR SÖZÜ SÖYLEMİŞTİR. "PAŞA PAŞA ŞU İKİ PARMAĞIMLA GÖZÜNÜ OYARIM........ "
AYNI ÜSTADIN TALEBELERİ ŞİMDİ İMANDAN BİR PARÇA OLAN, BAŞÖRTÜSÜ HAKKINDA TEFERRUATTIR DİYORLAR VE BİNLERCE BACIMIZIN GÜNAHINA GİRİYORLAR.
K.S.E.O.

RABBİM İSLAH EYLER HEPSİNİ İNŞALLAH ABİCİĞİM
 

tebessumd

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Tem 2006
Mesajlar
1,010
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN

mtekik yazdı:
S.A. ABLAM,
EVET PAYLAŞIMINIZDADA ANLATILDIĞI GİBİ ÜSTAD BEDUİZAMAN SAİD- NURSİ HAZRETLERİ, ASRI ALİMİDİR VE ASRIMIZIN EN BÜYÜK HASTALIĞI OLAN İMAN'I KORUMA VE KURTARMA ADINA HAYATI BOYUNCA MÜCADELE ETMİŞTİR. ÖMRÜNÜN 25 KÜSUR YILINI ZİNDANLARDA, GEÇRİMİŞTİR. HATTA ZALİMLER NAAŞINI BİLE RAHAT BIRAKMAYARAK GÖMÜLÜ BULUNDUĞU YERİNDEN ÇIKARTARAK BİLİNMEYEN (BİR RİVAYETE GÖRE AKDENİZİN ÜSTÜNDEN GEÇERKEN DENİZE ATILMIŞTIR. UÇAKTAKİLERDEN BİRİSİNİNDE TÜRKEŞ OLDUĞU SÖYLENİR) YERLERE GÖTÜRÜLMÜŞTÜR.
BURAYA KADAR GÜZEL, AMA BEN DİYORUM Kİ, MAALESEF O MÜBAREK İNSANIN TALEBELERİ ONUN YOLUNDAN GİDEMEMİŞTİR. O MÜBAREK ZAAT MECLİSTE NAMAZIN HAFİFE ALINDIĞINI GÖRDÜĞÜNDE BUNA MÜDAHELE ETMİŞ VE BİR HUTBE İRAD ETMİŞTİR. KENDİSİNE KARŞI ÇIKAN BİR ZAATA İSE O MEŞHUR SÖZÜ SÖYLEMİŞTİR. "PAŞA PAŞA ŞU İKİ PARMAĞIMLA GÖZÜNÜ OYARIM........ "
AYNI ÜSTADIN TALEBELERİ ŞİMDİ İMANDAN BİR PARÇA OLAN, BAŞÖRTÜSÜ HAKKINDA TEFERRUATTIR DİYORLAR VE BİNLERCE BACIMIZIN GÜNAHINA GİRİYORLAR.
K.S.E.O.

kardeş genel olarak konuşmayalım bence.ben şimdiyaekadar öyle bir şey duymadım.
vede hiç uzatmadanda bu konuyu kapatalım.
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN

tebessumd yazdı:
mtekik yazdı:
S.A. ABLAM,
EVET PAYLAŞIMINIZDADA ANLATILDIĞI GİBİ ÜSTAD BEDUİZAMAN SAİD- NURSİ HAZRETLERİ, ASRI ALİMİDİR VE ASRIMIZIN EN BÜYÜK HASTALIĞI OLAN İMAN'I KORUMA VE KURTARMA ADINA HAYATI BOYUNCA MÜCADELE ETMİŞTİR. ÖMRÜNÜN 25 KÜSUR YILINI ZİNDANLARDA, GEÇRİMİŞTİR. HATTA ZALİMLER NAAŞINI BİLE RAHAT BIRAKMAYARAK GÖMÜLÜ BULUNDUĞU YERİNDEN ÇIKARTARAK BİLİNMEYEN (BİR RİVAYETE GÖRE AKDENİZİN ÜSTÜNDEN GEÇERKEN DENİZE ATILMIŞTIR. UÇAKTAKİLERDEN BİRİSİNİNDE TÜRKEŞ OLDUĞU SÖYLENİR) YERLERE GÖTÜRÜLMÜŞTÜR.
BURAYA KADAR GÜZEL, AMA BEN DİYORUM Kİ, MAALESEF O MÜBAREK İNSANIN TALEBELERİ ONUN YOLUNDAN GİDEMEMİŞTİR. O MÜBAREK ZAAT MECLİSTE NAMAZIN HAFİFE ALINDIĞINI GÖRDÜĞÜNDE BUNA MÜDAHELE ETMİŞ VE BİR HUTBE İRAD ETMİŞTİR. KENDİSİNE KARŞI ÇIKAN BİR ZAATA İSE O MEŞHUR SÖZÜ SÖYLEMİŞTİR. "PAŞA PAŞA ŞU İKİ PARMAĞIMLA GÖZÜNÜ OYARIM........ "
AYNI ÜSTADIN TALEBELERİ ŞİMDİ İMANDAN BİR PARÇA OLAN, BAŞÖRTÜSÜ HAKKINDA TEFERRUATTIR DİYORLAR VE BİNLERCE BACIMIZIN GÜNAHINA GİRİYORLAR.
K.S.E.O.

kardeş genel olarak konuşmayalım bence.ben şimdiyaekadar öyle bir şey duymadım.
vede hiç uzatmadanda bu konuyu kapatalım.

KARDEŞ KONUYU BEN AÇMADIM BİİİR. AÇILAN FORUMA FİKRİMİ YAZDIM İKİİİİİİİ. BEN BÖYLE ŞEY DUYMADIM DİYORSUN, ONUDA AÇARSIN ÜSTAD HAZRETLERİNİN "TARİHÇE-İ HAYAT" ADLI ESERİNDEN OKURUSUN ÜÇÇÇÇÇÇ.
KAPATMA MESELESİNE GELİNCEDE İSTEYEN İSTEDİĞİNİ (TABİ HAKARET VE KÜFÜR OLAMDIKÇA) YAZAR, YAZAN OLMAZSADA KAPANIR.
"NEDEN KRALIN ÇIPLAKLIĞI AYIP SAYILMAZDA, ONA ÇIPLAKSIN DİYEN AYIPLANIR.
TEŞEKKÜR EDERİM.

K.S.E.O.
 

bezmi safa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
1,241
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Konum
KAYSERİ
RE: SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN

tebessumd yazdı:
mtekik yazdı:
S.A. ABLAM,
EVET PAYLAŞIMINIZDADA ANLATILDIĞI GİBİ ÜSTAD BEDUİZAMAN SAİD- NURSİ HAZRETLERİ, ASRI ALİMİDİR VE ASRIMIZIN EN BÜYÜK HASTALIĞI OLAN İMAN'I KORUMA VE KURTARMA ADINA HAYATI BOYUNCA MÜCADELE ETMİŞTİR. ÖMRÜNÜN 25 KÜSUR YILINI ZİNDANLARDA, GEÇRİMİŞTİR. HATTA ZALİMLER NAAŞINI BİLE RAHAT BIRAKMAYARAK GÖMÜLÜ BULUNDUĞU YERİNDEN ÇIKARTARAK BİLİNMEYEN (BİR RİVAYETE GÖRE AKDENİZİN ÜSTÜNDEN GEÇERKEN DENİZE ATILMIŞTIR. UÇAKTAKİLERDEN BİRİSİNİNDE TÜRKEŞ OLDUĞU SÖYLENİR) YERLERE GÖTÜRÜLMÜŞTÜR.
BURAYA KADAR GÜZEL, AMA BEN DİYORUM Kİ, MAALESEF O MÜBAREK İNSANIN TALEBELERİ ONUN YOLUNDAN GİDEMEMİŞTİR. O MÜBAREK ZAAT MECLİSTE NAMAZIN HAFİFE ALINDIĞINI GÖRDÜĞÜNDE BUNA MÜDAHELE ETMİŞ VE BİR HUTBE İRAD ETMİŞTİR. KENDİSİNE KARŞI ÇIKAN BİR ZAATA İSE O MEŞHUR SÖZÜ SÖYLEMİŞTİR. "PAŞA PAŞA ŞU İKİ PARMAĞIMLA GÖZÜNÜ OYARIM........ "
AYNI ÜSTADIN TALEBELERİ ŞİMDİ İMANDAN BİR PARÇA OLAN, BAŞÖRTÜSÜ HAKKINDA TEFERRUATTIR DİYORLAR VE BİNLERCE BACIMIZIN GÜNAHINA GİRİYORLAR.
K.S.E.O.

kardeş genel olarak konuşmayalım bence.ben şimdiyaekadar öyle bir şey duymadım.
vede hiç uzatmadanda bu konuyu kapatalım.

KARDEŞİM BU KONUYU AÇAN BENİM YANİ ART NİYETLE AÇMADIM HATTA ÜZÜLDÜM BÖYLE BENİM YÜZÜMDEN BAŞKA ÇOK SEVDİĞİM Bİ ABİMİN ZOR DURUMDA KALMASINA AMA BEN AÇTIM BU KONUYU AMACIM SAİD NURSİ HAZRETLERİNİN HAYATINI HERKEZİN BİLMESİYDİ KAPATILACAK YÖNÜ Bİ YÖNÜ OLDUĞUNUDA DÜŞÜNMÜYORUM VE NEDEN BU KADAR ALINDIN ONUDA BİLMİYORUM FİKRİMİZİ YAZDIK SADECE HAKKINI HELAL ET
 

serife07

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Kas 2006
Mesajlar
446
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN

ALLAH RAZI OLSUN . EMEĞİNE, ELLERİNE VE DE EN ÖNEMLİSİ YÜREĞİNE SAĞLIK.
 

bezmi safa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
1,241
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Konum
KAYSERİ
RE: SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN

mtekik yazdı:
tebessumd yazdı:
mtekik yazdı:
S.A. ABLAM,
EVET PAYLAŞIMINIZDADA ANLATILDIĞI GİBİ ÜSTAD BEDUİZAMAN SAİD- NURSİ HAZRETLERİ, ASRI ALİMİDİR VE ASRIMIZIN EN BÜYÜK HASTALIĞI OLAN İMAN'I KORUMA VE KURTARMA ADINA HAYATI BOYUNCA MÜCADELE ETMİŞTİR. ÖMRÜNÜN 25 KÜSUR YILINI ZİNDANLARDA, GEÇRİMİŞTİR. HATTA ZALİMLER NAAŞINI BİLE RAHAT BIRAKMAYARAK GÖMÜLÜ BULUNDUĞU YERİNDEN ÇIKARTARAK BİLİNMEYEN (BİR RİVAYETE GÖRE AKDENİZİN ÜSTÜNDEN GEÇERKEN DENİZE ATILMIŞTIR. UÇAKTAKİLERDEN BİRİSİNİNDE TÜRKEŞ OLDUĞU SÖYLENİR) YERLERE GÖTÜRÜLMÜŞTÜR.
BURAYA KADAR GÜZEL, AMA BEN DİYORUM Kİ, MAALESEF O MÜBAREK İNSANIN TALEBELERİ ONUN YOLUNDAN GİDEMEMİŞTİR. O MÜBAREK ZAAT MECLİSTE NAMAZIN HAFİFE ALINDIĞINI GÖRDÜĞÜNDE BUNA MÜDAHELE ETMİŞ VE BİR HUTBE İRAD ETMİŞTİR. KENDİSİNE KARŞI ÇIKAN BİR ZAATA İSE O MEŞHUR SÖZÜ SÖYLEMİŞTİR. "PAŞA PAŞA ŞU İKİ PARMAĞIMLA GÖZÜNÜ OYARIM........ "
AYNI ÜSTADIN TALEBELERİ ŞİMDİ İMANDAN BİR PARÇA OLAN, BAŞÖRTÜSÜ HAKKINDA TEFERRUATTIR DİYORLAR VE BİNLERCE BACIMIZIN GÜNAHINA GİRİYORLAR.
K.S.E.O.

kardeş genel olarak konuşmayalım bence.ben şimdiyaekadar öyle bir şey duymadım.
vede hiç uzatmadanda bu konuyu kapatalım.

KARDEŞ KONUYU BEN AÇMADIM BİİİR. AÇILAN FORUMA FİKRİMİ YAZDIM İKİİİİİİİ. BEN BÖYLE ŞEY DUYMADIM DİYORSUN, ONUDA AÇARSIN ÜSTAD HAZRETLERİNİN "TARİHÇE-İ HAYAT" ADLI ESERİNDEN OKURUSUN ÜÇÇÇÇÇÇ.
KAPATMA MESELESİNE GELİNCEDE İSTEYEN İSTEDİĞİNİ (TABİ HAKARET VE KÜFÜR OLAMDIKÇA) YAZAR, YAZAN OLMAZSADA KAPANIR.
"NEDEN KRALIN ÇIPLAKLIĞI AYIP SAYILMAZDA, ONA ÇIPLAKSIN DİYEN AYIPLANIR.
TEŞEKKÜR EDERİM.

K.S.E.O.

ABİM ÖZÜR DİLERİM BİLMEDEN BÖYLE Bİ ORTAM YARATTIM HAKKINIZI HELAL EDİN GERÇEKTEN ÇOK ÜZÜLDÜM BÖYLE BİŞEYE SEBEBİYET VERDİĞİM İÇİN HAKKINIZI HELAL EDİN
 

takan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
1,377
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN

KARDEŞ ALLAH RAZI OLSUN. BEN ÜSTAD SAİD NURSİNİN HAYATINI VE
RİSALELERİNİN ÇOĞUNU OKUDUM GERÇEKTEN ALLAH DOSTU BİR
İNSAN. ONUN ÇEKTİĞİ ÇİLELERİ HİÇ KİMSE KALDIRAMAZ DI NE BÜYÜK
BİR İNSANMIŞKİ HAYATINI İNSANLARIN HİZMETİNE ADAMI.DÜŞÜNÜNKİ
HİÇ EVLENMEMİŞ BİLE, ÇÜNKİ KENDİNE AYIRACAK HİÇ ZAMANI OLMAMIŞ.
BEN ŞİMDİ SAİD NURSİ'NİN ISPARTADAKİ EVİNİN YANIN DA OTURUYORUM
VE BU BANA ÇOK MUTLULUK VERİYOR.HERGÜN EVİNİN ÖNÜNDEN GEÇİYORUM,
SANKİ EVDEN BİR AN ÇIKACAKMIŞ GİBİ GELİYOR BANA...

SİZE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.A.E.O
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN

bezmi safa yazdı:
mtekik yazdı:
tebessumd yazdı:
mtekik yazdı:
S.A. ABLAM,
EVET PAYLAŞIMINIZDADA ANLATILDIĞI GİBİ ÜSTAD BEDUİZAMAN SAİD- NURSİ HAZRETLERİ, ASRI ALİMİDİR VE ASRIMIZIN EN BÜYÜK HASTALIĞI OLAN İMAN'I KORUMA VE KURTARMA ADINA HAYATI BOYUNCA MÜCADELE ETMİŞTİR. ÖMRÜNÜN 25 KÜSUR YILINI ZİNDANLARDA, GEÇRİMİŞTİR. HATTA ZALİMLER NAAŞINI BİLE RAHAT BIRAKMAYARAK GÖMÜLÜ BULUNDUĞU YERİNDEN ÇIKARTARAK BİLİNMEYEN (BİR RİVAYETE GÖRE AKDENİZİN ÜSTÜNDEN GEÇERKEN DENİZE ATILMIŞTIR. UÇAKTAKİLERDEN BİRİSİNİNDE TÜRKEŞ OLDUĞU SÖYLENİR) YERLERE GÖTÜRÜLMÜŞTÜR.
BURAYA KADAR GÜZEL, AMA BEN DİYORUM Kİ, MAALESEF O MÜBAREK İNSANIN TALEBELERİ ONUN YOLUNDAN GİDEMEMİŞTİR. O MÜBAREK ZAAT MECLİSTE NAMAZIN HAFİFE ALINDIĞINI GÖRDÜĞÜNDE BUNA MÜDAHELE ETMİŞ VE BİR HUTBE İRAD ETMİŞTİR. KENDİSİNE KARŞI ÇIKAN BİR ZAATA İSE O MEŞHUR SÖZÜ SÖYLEMİŞTİR. "PAŞA PAŞA ŞU İKİ PARMAĞIMLA GÖZÜNÜ OYARIM........ "
AYNI ÜSTADIN TALEBELERİ ŞİMDİ İMANDAN BİR PARÇA OLAN, BAŞÖRTÜSÜ HAKKINDA TEFERRUATTIR DİYORLAR VE BİNLERCE BACIMIZIN GÜNAHINA GİRİYORLAR.
K.S.E.O.

kardeş genel olarak konuşmayalım bence.ben şimdiyaekadar öyle bir şey duymadım.
vede hiç uzatmadanda bu konuyu kapatalım.

KARDEŞ KONUYU BEN AÇMADIM BİİİR. AÇILAN FORUMA FİKRİMİ YAZDIM İKİİİİİİİ. BEN BÖYLE ŞEY DUYMADIM DİYORSUN, ONUDA AÇARSIN ÜSTAD HAZRETLERİNİN "TARİHÇE-İ HAYAT" ADLI ESERİNDEN OKURUSUN ÜÇÇÇÇÇÇ.
KAPATMA MESELESİNE GELİNCEDE İSTEYEN İSTEDİĞİNİ (TABİ HAKARET VE KÜFÜR OLAMDIKÇA) YAZAR, YAZAN OLMAZSADA KAPANIR.
"NEDEN KRALIN ÇIPLAKLIĞI AYIP SAYILMAZDA, ONA ÇIPLAKSIN DİYEN AYIPLANIR.
TEŞEKKÜR EDERİM.

K.S.E.O.

ABİM ÖZÜR DİLERİM BİLMEDEN BÖYLE Bİ ORTAM YARATTIM HAKKINIZI HELAL EDİN GERÇEKTEN ÇOK ÜZÜLDÜM BÖYLE BİŞEYE SEBEBİYET VERDİĞİM İÇİN HAKKINIZI HELAL EDİN

ABLAM ÖZÜRE FALAN GEREK YOK, ASLINDA İYİDE OLDU DİYEBİLİRİM. İNSANLAR ARTIK ÖZEL AKVARYUMLARINDAN ÇIKIP OKYANUSLARA AÇILMALI Kİ, OKYANUSTAKİ BALIKLARIN BİZİM GİBİ BİRER VARLIK OLDUĞUNUN FARKINA VARSINDA KORKUP SİNMEKTEN VAZGEÇSİN. ONURLU BİR HAYAT SÜRSÜN. BİZ DAHA NEREYE KADAR AMAN KONUŞMA, AMAN GÖRME, AMAN YAPMA İLE GİDECEĞİZ. BİZ MÜSLÜMANIZ VE ONURLU VE İTİBARLI OLMALIYIZ. TABİ ONUR VE İTİBARDAN NE ANLADIĞIMIZDA SORGULANMALI.
DOLAYISIYLA ABLAM SEN CANINI SIKMA, BEN DOĞRU BİLDİĞİMİ HER YERDE SÖYLERİM. KRAL ÇIPLAK OLDUĞUNU SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİM.
SEÇTİĞİN KONUDA ÇOK GÜZEL, BEN NUR TALEBESİ DEĞİLİM AMA, GÜCÜM YETTİĞİNCE RİSALE OKUYORUM, ŞİMDİLERDE "SÖZLERİ" BİTİRMEK ÜZEREYİM.
K.S.E.O.

K.S.E.O.
 

bezmi safa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
1,241
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Konum
KAYSERİ
RE: SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN

takan yazdı:
KARDEŞ ALLAH RAZI OLSUN. BEN ÜSTAD SAİD NURSİNİN HAYATINI VE
RİSALELERİNİN ÇOĞUNU OKUDUM GERÇEKTEN ALLAH DOSTU BİR
İNSAN. ONUN ÇEKTİĞİ ÇİLELERİ HİÇ KİMSE KALDIRAMAZ DI NE BÜYÜK
BİR İNSANMIŞKİ HAYATINI İNSANLARIN HİZMETİNE ADAMI.DÜŞÜNÜNKİ
HİÇ EVLENMEMİŞ BİLE, ÇÜNKİ KENDİNE AYIRACAK HİÇ ZAMANI OLMAMIŞ.
BEN ŞİMDİ SAİD NURSİ'NİN ISPARTADAKİ EVİNİN YANIN DA OTURUYORUM
VE BU BANA ÇOK MUTLULUK VERİYOR.HERGÜN EVİNİN ÖNÜNDEN GEÇİYORUM,
SANKİ EVDEN BİR AN ÇIKACAKMIŞ GİBİ GELİYOR BANA...

SİZE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.A.E.O

NE MUTLU SİZE BİZİM YERİMİZEDE BAKIN EVİNE MERAK ETMEYE BAŞLADIM
ALLAH RAZI OLSUN
 

bezmi safa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
1,241
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Konum
KAYSERİ
RE: SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN

mtekik yazdı:
bezmi safa yazdı:
mtekik yazdı:
tebessumd yazdı:
mtekik yazdı:
S.A. ABLAM,
EVET PAYLAŞIMINIZDADA ANLATILDIĞI GİBİ ÜSTAD BEDUİZAMAN SAİD- NURSİ HAZRETLERİ, ASRI ALİMİDİR VE ASRIMIZIN EN BÜYÜK HASTALIĞI OLAN İMAN'I KORUMA VE KURTARMA ADINA HAYATI BOYUNCA MÜCADELE ETMİŞTİR. ÖMRÜNÜN 25 KÜSUR YILINI ZİNDANLARDA, GEÇRİMİŞTİR. HATTA ZALİMLER NAAŞINI BİLE RAHAT BIRAKMAYARAK GÖMÜLÜ BULUNDUĞU YERİNDEN ÇIKARTARAK BİLİNMEYEN (BİR RİVAYETE GÖRE AKDENİZİN ÜSTÜNDEN GEÇERKEN DENİZE ATILMIŞTIR. UÇAKTAKİLERDEN BİRİSİNİNDE TÜRKEŞ OLDUĞU SÖYLENİR) YERLERE GÖTÜRÜLMÜŞTÜR.
BURAYA KADAR GÜZEL, AMA BEN DİYORUM Kİ, MAALESEF O MÜBAREK İNSANIN TALEBELERİ ONUN YOLUNDAN GİDEMEMİŞTİR. O MÜBAREK ZAAT MECLİSTE NAMAZIN HAFİFE ALINDIĞINI GÖRDÜĞÜNDE BUNA MÜDAHELE ETMİŞ VE BİR HUTBE İRAD ETMİŞTİR. KENDİSİNE KARŞI ÇIKAN BİR ZAATA İSE O MEŞHUR SÖZÜ SÖYLEMİŞTİR. "PAŞA PAŞA ŞU İKİ PARMAĞIMLA GÖZÜNÜ OYARIM........ "
AYNI ÜSTADIN TALEBELERİ ŞİMDİ İMANDAN BİR PARÇA OLAN, BAŞÖRTÜSÜ HAKKINDA TEFERRUATTIR DİYORLAR VE BİNLERCE BACIMIZIN GÜNAHINA GİRİYORLAR.
K.S.E.O.

kardeş genel olarak konuşmayalım bence.ben şimdiyaekadar öyle bir şey duymadım.
vede hiç uzatmadanda bu konuyu kapatalım.

KARDEŞ KONUYU BEN AÇMADIM BİİİR. AÇILAN FORUMA FİKRİMİ YAZDIM İKİİİİİİİ. BEN BÖYLE ŞEY DUYMADIM DİYORSUN, ONUDA AÇARSIN ÜSTAD HAZRETLERİNİN "TARİHÇE-İ HAYAT" ADLI ESERİNDEN OKURUSUN ÜÇÇÇÇÇÇ.
KAPATMA MESELESİNE GELİNCEDE İSTEYEN İSTEDİĞİNİ (TABİ HAKARET VE KÜFÜR OLAMDIKÇA) YAZAR, YAZAN OLMAZSADA KAPANIR.
"NEDEN KRALIN ÇIPLAKLIĞI AYIP SAYILMAZDA, ONA ÇIPLAKSIN DİYEN AYIPLANIR.
TEŞEKKÜR EDERİM.

K.S.E.O.

ABİM ÖZÜR DİLERİM BİLMEDEN BÖYLE Bİ ORTAM YARATTIM HAKKINIZI HELAL EDİN GERÇEKTEN ÇOK ÜZÜLDÜM BÖYLE BİŞEYE SEBEBİYET VERDİĞİM İÇİN HAKKINIZI HELAL EDİN

ABLAM ÖZÜRE FALAN GEREK YOK, ASLINDA İYİDE OLDU DİYEBİLİRİM. İNSANLAR ARTIK ÖZEL AKVARYUMLARINDAN ÇIKIP OKYANUSLARA AÇILMALI Kİ, OKYANUSTAKİ BALIKLARIN BİZİM GİBİ BİRER VARLIK OLDUĞUNUN FARKINA VARSINDA KORKUP SİNMEKTEN VAZGEÇSİN. ONURLU BİR HAYAT SÜRSÜN. BİZ DAHA NEREYE KADAR AMAN KONUŞMA, AMAN GÖRME, AMAN YAPMA İLE GİDECEĞİZ. BİZ MÜSLÜMANIZ VE ONURLU VE İTİBARLI OLMALIYIZ. TABİ ONUR VE İTİBARDAN NE ANLADIĞIMIZDA SORGULANMALI.
DOLAYISIYLA ABLAM SEN CANINI SIKMA, BEN DOĞRU BİLDİĞİMİ HER YERDE SÖYLERİM. KRAL ÇIPLAK OLDUĞUNU SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİM.
SEÇTİĞİN KONUDA ÇOK GÜZEL, BEN NUR TALEBESİ DEĞİLİM AMA, GÜCÜM YETTİĞİNCE RİSALE OKUYORUM, ŞİMDİLERDE "SÖZLERİ" BİTİRMEK ÜZEREYİM.
K.S.E.O.

K.S.E.O.

HAKKINIZI HELAL ETMEDİNİZ ABİM AMA.ALLAH RAZI OLSUN BENDE NUR TALEBESİ DİĞİLİM AMA ARKADAŞLARIM HASTANE ÇALIŞANLARININ VE PATRONLARIMIZIN BÜYÜK KISMI NUR TALEBESİ HAMDOLSUN HEPSİDE ÇOK İYİ İNSANLAR

ABİ İÇİM RAHATLADI GERÇEKTEN .ÜZÜLMÜŞTÜM :)
 

takan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
1,377
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN

bezmi safa yazdı:
takan yazdı:
KARDEŞ ALLAH RAZI OLSUN. BEN ÜSTAD SAİD NURSİNİN HAYATINI VE
RİSALELERİNİN ÇOĞUNU OKUDUM GERÇEKTEN ALLAH DOSTU BİR
İNSAN. ONUN ÇEKTİĞİ ÇİLELERİ HİÇ KİMSE KALDIRAMAZ DI NE BÜYÜK
BİR İNSANMIŞKİ HAYATINI İNSANLARIN HİZMETİNE ADAMI.DÜŞÜNÜNKİ
HİÇ EVLENMEMİŞ BİLE, ÇÜNKİ KENDİNE AYIRACAK HİÇ ZAMANI OLMAMIŞ.
BEN ŞİMDİ SAİD NURSİ'NİN ISPARTADAKİ EVİNİN YANIN DA OTURUYORUM
VE BU BANA ÇOK MUTLULUK VERİYOR.HERGÜN EVİNİN ÖNÜNDEN GEÇİYORUM,
SANKİ EVDEN BİR AN ÇIKACAKMIŞ GİBİ GELİYOR BANA...

SİZE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.A.E.O

NE MUTLU SİZE BİZİM YERİMİZEDE BAKIN EVİNE MERAK ETMEYE BAŞLADIM
ALLAH RAZI OLSUN

NASİP SE GELME FIRSATINIZ OLUR.
BENDE SİZİ GEZDİRİRİM EVİNİ İNŞALLAH
 

bezmi safa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
1,241
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Konum
KAYSERİ
RE: SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN

takan yazdı:
bezmi safa yazdı:
takan yazdı:
KARDEŞ ALLAH RAZI OLSUN. BEN ÜSTAD SAİD NURSİNİN HAYATINI VE
RİSALELERİNİN ÇOĞUNU OKUDUM GERÇEKTEN ALLAH DOSTU BİR
İNSAN. ONUN ÇEKTİĞİ ÇİLELERİ HİÇ KİMSE KALDIRAMAZ DI NE BÜYÜK
BİR İNSANMIŞKİ HAYATINI İNSANLARIN HİZMETİNE ADAMI.DÜŞÜNÜNKİ
HİÇ EVLENMEMİŞ BİLE, ÇÜNKİ KENDİNE AYIRACAK HİÇ ZAMANI OLMAMIŞ.
BEN ŞİMDİ SAİD NURSİ'NİN ISPARTADAKİ EVİNİN YANIN DA OTURUYORUM
VE BU BANA ÇOK MUTLULUK VERİYOR.HERGÜN EVİNİN ÖNÜNDEN GEÇİYORUM,
SANKİ EVDEN BİR AN ÇIKACAKMIŞ GİBİ GELİYOR BANA...

SİZE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.A.E.O

NE MUTLU SİZE BİZİM YERİMİZEDE BAKIN EVİNE MERAK ETMEYE BAŞLADIM
ALLAH RAZI OLSUN

NASİP SE GELME FIRSATINIZ OLUR.
BENDE SİZİ GEZDİRİRİM EVİNİ İNŞALLAH

KARDEŞİM ALLAH RAZI OLSUN AMA BAYAN OLUNCA BU FIRSAT SIFIRA DÜŞÜYOR İLERDE BELKİ KIMSTSE
 

takan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
1,377
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN

bezmi safa yazdı:
takan yazdı:
bezmi safa yazdı:
takan yazdı:
KARDEŞ ALLAH RAZI OLSUN. BEN ÜSTAD SAİD NURSİNİN HAYATINI VE
RİSALELERİNİN ÇOĞUNU OKUDUM GERÇEKTEN ALLAH DOSTU BİR
İNSAN. ONUN ÇEKTİĞİ ÇİLELERİ HİÇ KİMSE KALDIRAMAZ DI NE BÜYÜK
BİR İNSANMIŞKİ HAYATINI İNSANLARIN HİZMETİNE ADAMI.DÜŞÜNÜNKİ
HİÇ EVLENMEMİŞ BİLE, ÇÜNKİ KENDİNE AYIRACAK HİÇ ZAMANI OLMAMIŞ.
BEN ŞİMDİ SAİD NURSİ'NİN ISPARTADAKİ EVİNİN YANIN DA OTURUYORUM
VE BU BANA ÇOK MUTLULUK VERİYOR.HERGÜN EVİNİN ÖNÜNDEN GEÇİYORUM,
SANKİ EVDEN BİR AN ÇIKACAKMIŞ GİBİ GELİYOR BANA...

SİZE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.A.E.O

NE MUTLU SİZE BİZİM YERİMİZEDE BAKIN EVİNE MERAK ETMEYE BAŞLADIM
ALLAH RAZI OLSUN

NASİP SE GELME FIRSATINIZ OLUR.
BENDE SİZİ GEZDİRİRİM EVİNİ İNŞALLAH

KARDEŞİM ALLAH RAZI OLSUN AMA BAYAN OLUNCA BU FIRSAT SIFIRA DÜŞÜYOR İLERDE BELKİ KIMSTSE

İNŞALLAH AMA BEN SİZİ ERKEK ZANNEDİYORDUM ONDAN DEMİŞTİM.
BENİM ISPARTADA FAZLA ZAMANIM KALMADI OKUL BİTİYO,ODA
DEMEK OLUYOKİ İLERDEDE OLMAYACAK. GÖRDÜĞÜNÜZDE HAYRAN KALACAÜINIZ
BİR YER ONU SÖYLEYİM
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN

bezmi safa yazdı:
mtekik yazdı:
bezmi safa yazdı:
mtekik yazdı:
tebessumd yazdı:
mtekik yazdı:
S.A. ABLAM,
EVET PAYLAŞIMINIZDADA ANLATILDIĞI GİBİ ÜSTAD BEDUİZAMAN SAİD- NURSİ HAZRETLERİ, ASRI ALİMİDİR VE ASRIMIZIN EN BÜYÜK HASTALIĞI OLAN İMAN'I KORUMA VE KURTARMA ADINA HAYATI BOYUNCA MÜCADELE ETMİŞTİR. ÖMRÜNÜN 25 KÜSUR YILINI ZİNDANLARDA, GEÇRİMİŞTİR. HATTA ZALİMLER NAAŞINI BİLE RAHAT BIRAKMAYARAK GÖMÜLÜ BULUNDUĞU YERİNDEN ÇIKARTARAK BİLİNMEYEN (BİR RİVAYETE GÖRE AKDENİZİN ÜSTÜNDEN GEÇERKEN DENİZE ATILMIŞTIR. UÇAKTAKİLERDEN BİRİSİNİNDE TÜRKEŞ OLDUĞU SÖYLENİR) YERLERE GÖTÜRÜLMÜŞTÜR.
BURAYA KADAR GÜZEL, AMA BEN DİYORUM Kİ, MAALESEF O MÜBAREK İNSANIN TALEBELERİ ONUN YOLUNDAN GİDEMEMİŞTİR. O MÜBAREK ZAAT MECLİSTE NAMAZIN HAFİFE ALINDIĞINI GÖRDÜĞÜNDE BUNA MÜDAHELE ETMİŞ VE BİR HUTBE İRAD ETMİŞTİR. KENDİSİNE KARŞI ÇIKAN BİR ZAATA İSE O MEŞHUR SÖZÜ SÖYLEMİŞTİR. "PAŞA PAŞA ŞU İKİ PARMAĞIMLA GÖZÜNÜ OYARIM........ "
AYNI ÜSTADIN TALEBELERİ ŞİMDİ İMANDAN BİR PARÇA OLAN, BAŞÖRTÜSÜ HAKKINDA TEFERRUATTIR DİYORLAR VE BİNLERCE BACIMIZIN GÜNAHINA GİRİYORLAR.
K.S.E.O.

kardeş genel olarak konuşmayalım bence.ben şimdiyaekadar öyle bir şey duymadım.
vede hiç uzatmadanda bu konuyu kapatalım.

KARDEŞ KONUYU BEN AÇMADIM BİİİR. AÇILAN FORUMA FİKRİMİ YAZDIM İKİİİİİİİ. BEN BÖYLE ŞEY DUYMADIM DİYORSUN, ONUDA AÇARSIN ÜSTAD HAZRETLERİNİN "TARİHÇE-İ HAYAT" ADLI ESERİNDEN OKURUSUN ÜÇÇÇÇÇÇ.
KAPATMA MESELESİNE GELİNCEDE İSTEYEN İSTEDİĞİNİ (TABİ HAKARET VE KÜFÜR OLAMDIKÇA) YAZAR, YAZAN OLMAZSADA KAPANIR.
"NEDEN KRALIN ÇIPLAKLIĞI AYIP SAYILMAZDA, ONA ÇIPLAKSIN DİYEN AYIPLANIR.
TEŞEKKÜR EDERİM.

K.S.E.O.

ABİM ÖZÜR DİLERİM BİLMEDEN BÖYLE Bİ ORTAM YARATTIM HAKKINIZI HELAL EDİN GERÇEKTEN ÇOK ÜZÜLDÜM BÖYLE BİŞEYE SEBEBİYET VERDİĞİM İÇİN HAKKINIZI HELAL EDİN

ABLAM ÖZÜRE FALAN GEREK YOK, ASLINDA İYİDE OLDU DİYEBİLİRİM. İNSANLAR ARTIK ÖZEL AKVARYUMLARINDAN ÇIKIP OKYANUSLARA AÇILMALI Kİ, OKYANUSTAKİ BALIKLARIN BİZİM GİBİ BİRER VARLIK OLDUĞUNUN FARKINA VARSINDA KORKUP SİNMEKTEN VAZGEÇSİN. ONURLU BİR HAYAT SÜRSÜN. BİZ DAHA NEREYE KADAR AMAN KONUŞMA, AMAN GÖRME, AMAN YAPMA İLE GİDECEĞİZ. BİZ MÜSLÜMANIZ VE ONURLU VE İTİBARLI OLMALIYIZ. TABİ ONUR VE İTİBARDAN NE ANLADIĞIMIZDA SORGULANMALI.
DOLAYISIYLA ABLAM SEN CANINI SIKMA, BEN DOĞRU BİLDİĞİMİ HER YERDE SÖYLERİM. KRAL ÇIPLAK OLDUĞUNU SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİM.
SEÇTİĞİN KONUDA ÇOK GÜZEL, BEN NUR TALEBESİ DEĞİLİM AMA, GÜCÜM YETTİĞİNCE RİSALE OKUYORUM, ŞİMDİLERDE "SÖZLERİ" BİTİRMEK ÜZEREYİM.
K.S.E.O.

K.S.E.O.

HAKKINIZI HELAL ETMEDİNİZ ABİM AMA.ALLAH RAZI OLSUN BENDE NUR TALEBESİ DİĞİLİM AMA ARKADAŞLARIM HASTANE ÇALIŞANLARININ VE PATRONLARIMIZIN BÜYÜK KISMI NUR TALEBESİ HAMDOLSUN HEPSİDE ÇOK İYİ İNSANLAR

ABİ İÇİM RAHATLADI GERÇEKTEN .ÜZÜLMÜŞTÜM :)

ABLAM HAKKIMIZ GEÇMİŞSE KIYAMETE KADAR HELAL OLSUN. SİZİN GEÇTİ İSEDE SİZ HELAL EDİN.
K.S.E.O.
 

bezmi safa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
1,241
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Konum
KAYSERİ
RE: SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN

mtekik yazdı:
bezmi safa yazdı:
mtekik yazdı:
bezmi safa yazdı:
mtekik yazdı:
tebessumd yazdı:
mtekik yazdı:
S.A. ABLAM,
EVET PAYLAŞIMINIZDADA ANLATILDIĞI GİBİ ÜSTAD BEDUİZAMAN SAİD- NURSİ HAZRETLERİ, ASRI ALİMİDİR VE ASRIMIZIN EN BÜYÜK HASTALIĞI OLAN İMAN'I KORUMA VE KURTARMA ADINA HAYATI BOYUNCA MÜCADELE ETMİŞTİR. ÖMRÜNÜN 25 KÜSUR YILINI ZİNDANLARDA, GEÇRİMİŞTİR. HATTA ZALİMLER NAAŞINI BİLE RAHAT BIRAKMAYARAK GÖMÜLÜ BULUNDUĞU YERİNDEN ÇIKARTARAK BİLİNMEYEN (BİR RİVAYETE GÖRE AKDENİZİN ÜSTÜNDEN GEÇERKEN DENİZE ATILMIŞTIR. UÇAKTAKİLERDEN BİRİSİNİNDE TÜRKEŞ OLDUĞU SÖYLENİR) YERLERE GÖTÜRÜLMÜŞTÜR.
BURAYA KADAR GÜZEL, AMA BEN DİYORUM Kİ, MAALESEF O MÜBAREK İNSANIN TALEBELERİ ONUN YOLUNDAN GİDEMEMİŞTİR. O MÜBAREK ZAAT MECLİSTE NAMAZIN HAFİFE ALINDIĞINI GÖRDÜĞÜNDE BUNA MÜDAHELE ETMİŞ VE BİR HUTBE İRAD ETMİŞTİR. KENDİSİNE KARŞI ÇIKAN BİR ZAATA İSE O MEŞHUR SÖZÜ SÖYLEMİŞTİR. "PAŞA PAŞA ŞU İKİ PARMAĞIMLA GÖZÜNÜ OYARIM........ "
AYNI ÜSTADIN TALEBELERİ ŞİMDİ İMANDAN BİR PARÇA OLAN, BAŞÖRTÜSÜ HAKKINDA TEFERRUATTIR DİYORLAR VE BİNLERCE BACIMIZIN GÜNAHINA GİRİYORLAR.
K.S.E.O.

kardeş genel olarak konuşmayalım bence.ben şimdiyaekadar öyle bir şey duymadım.
vede hiç uzatmadanda bu konuyu kapatalım.

KARDEŞ KONUYU BEN AÇMADIM BİİİR. AÇILAN FORUMA FİKRİMİ YAZDIM İKİİİİİİİ. BEN BÖYLE ŞEY DUYMADIM DİYORSUN, ONUDA AÇARSIN ÜSTAD HAZRETLERİNİN "TARİHÇE-İ HAYAT" ADLI ESERİNDEN OKURUSUN ÜÇÇÇÇÇÇ.
KAPATMA MESELESİNE GELİNCEDE İSTEYEN İSTEDİĞİNİ (TABİ HAKARET VE KÜFÜR OLAMDIKÇA) YAZAR, YAZAN OLMAZSADA KAPANIR.
"NEDEN KRALIN ÇIPLAKLIĞI AYIP SAYILMAZDA, ONA ÇIPLAKSIN DİYEN AYIPLANIR.
TEŞEKKÜR EDERİM.

K.S.E.O.

ABİM ÖZÜR DİLERİM BİLMEDEN BÖYLE Bİ ORTAM YARATTIM HAKKINIZI HELAL EDİN GERÇEKTEN ÇOK ÜZÜLDÜM BÖYLE BİŞEYE SEBEBİYET VERDİĞİM İÇİN HAKKINIZI HELAL EDİN

ABLAM ÖZÜRE FALAN GEREK YOK, ASLINDA İYİDE OLDU DİYEBİLİRİM. İNSANLAR ARTIK ÖZEL AKVARYUMLARINDAN ÇIKIP OKYANUSLARA AÇILMALI Kİ, OKYANUSTAKİ BALIKLARIN BİZİM GİBİ BİRER VARLIK OLDUĞUNUN FARKINA VARSINDA KORKUP SİNMEKTEN VAZGEÇSİN. ONURLU BİR HAYAT SÜRSÜN. BİZ DAHA NEREYE KADAR AMAN KONUŞMA, AMAN GÖRME, AMAN YAPMA İLE GİDECEĞİZ. BİZ MÜSLÜMANIZ VE ONURLU VE İTİBARLI OLMALIYIZ. TABİ ONUR VE İTİBARDAN NE ANLADIĞIMIZDA SORGULANMALI.
DOLAYISIYLA ABLAM SEN CANINI SIKMA, BEN DOĞRU BİLDİĞİMİ HER YERDE SÖYLERİM. KRAL ÇIPLAK OLDUĞUNU SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİM.
SEÇTİĞİN KONUDA ÇOK GÜZEL, BEN NUR TALEBESİ DEĞİLİM AMA, GÜCÜM YETTİĞİNCE RİSALE OKUYORUM, ŞİMDİLERDE "SÖZLERİ" BİTİRMEK ÜZEREYİM.
K.S.E.O.

K.S.E.O.

HAKKINIZI HELAL ETMEDİNİZ ABİM AMA.ALLAH RAZI OLSUN BENDE NUR TALEBESİ DİĞİLİM AMA ARKADAŞLARIM HASTANE ÇALIŞANLARININ VE PATRONLARIMIZIN BÜYÜK KISMI NUR TALEBESİ HAMDOLSUN HEPSİDE ÇOK İYİ İNSANLAR

ABİ İÇİM RAHATLADI GERÇEKTEN .ÜZÜLMÜŞTÜM :)

ABLAM HAKKIMIZ GEÇMİŞSE KIYAMETE KADAR HELAL OLSUN. SİZİN GEÇTİ İSEDE SİZ HELAL EDİN.
K.S.E.O.

ALLAH RAZI OLSUN ABİM BENİMDE HAKKIM VARSA HELAL OLSUN:)
 

haktan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Tem 2006
Mesajlar
7
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN

böyle mubarek bi adam için ne söyleseniz az
 

zeynur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
518
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SAİD NURSİ BEDİÜZZAMAN

ALLAH RAZI OLSUN ARKADAŞ BENDE NUR TALEBESİ OLARAKTAN KİTAPLARINI OKUYORUM ALLAH NASİP EDERSE KÜLLİYATI BİTİRCEM HERKEZEDE TAVSİYE EDERİM BEN ONLARDAN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİMB)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt