Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Said-i Nursî ne demek istiyor!? (1 Kullanıcı)

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
Kur’an ayetlerinden bazılarının mensuh/hükmü artık geçersiz,
Hadis–i şeriflerin bazılarının mevzu/uydurma sayılabilmesi mümkün iken, Said–i Nursî’nin risaleleri hakkında İslamî ölçüler dahilinde bir eleştiriye kalkışsanız cevap hemen hazırdır; “çarpılırsın ha!” Bu manevî tehdidi alan özellikle de üniversite öğrencisi çok gençle karşılaştım.
Bütün bu riski göze alarak ve de imanımın gereği bu eleştiriyi mukayese ölçüsünde yapacağım bu yazıda.
Önce Said–i Nursî’nin “dokunulmaz” risalelerinden biri olan İşarat’ül İcaz’da geçen bir cümleye buyurun:
“Kur’an–ı Kerim, o cümlede Ehl–i Kitab’ı imana teşvik etmekle onlara bir ünsiyet, bir suhulet gösteriyor. Şöyle ki: Ey Ehl–i Kitab! İslâmiyet’i kabul etmekte size bir meşakkat yoktur. Size ağır gelmesin! Zira, size bütün bütün dininizi terketmenizi emretmiyor. Ancak itikadatınızı ikmal ve yanınızda bulunan esasat–ı diniye üzerine bina ediniz; diye teklifte bulunuyor” (İşarat–ül İ’caz, s. 49–50). Yeri gelmişken kaynağı bir türlü bulunamayan(!) Zaman Gazetesi yazarı Ahmet Şahin’in 24.05.2004 tarihli yazısını da buraya alalım.

“(Ehl–i kitap) Kendi kitaplarını, kendi peygamberlerini inkar etmeden, eksiklerini tamamlamaları, yani Hazreti Muhammed’le Kur’an’ı da tanımaları...
Nitekim biz onların peygamberlerini ve kitaplarını tanıyoruz. Onlardan da aynı centilmenlikte bulunmalarını makul ve mantıklı buluyoruz...

Bu, onlar için zor bir kabul de değildir. Çünkü kendi inançlarını inkar etmeleri gerekmiyor, kendi inançlarını korumakla birlikte sadece eksiklerini ikmal etmelerinin gereği oluyor bu kabul.”
Görüldüğü gibi, Ahmet Şahin üstadının yazısını Türkçe’ye tercüme etmiştir.
Bu sürecin asıl mimarı Said–i Nursî’dir görüşü doğru bir yaklaşımdır.
Peki nedir ehl–i kitabın/Hıristiyanların “esasat–ı diniyeler?” ya da “inkar etmeleri gerekmeyen kendi inançları”?
Bir dinin “esasat–ı diniyesi/inkar etmeleri gerekmeyen kendi inançlar” o dinin ‘amentüsü’nden başka bir şey midir? Hayır.
Piyasada birilerine şu cümle ezberletildi; “Diğerleri öyle ama Katolikler İslam’a çok yakın ve saygılıdırlar.”
Buyurun size, birilerince “İslam’a en yakın ve çok saygılı” Katoliklerin amentüsü:
1–Ben, yeri ve göğü yaratan, her şeye Kadir Baba Tanrı’ya.
2–Ve efendimiz olan, onun biricik oğlu İsa’ya,
3–Ruh’ül Kudüs’ten gebe kalana.
4–Ve bakire Meryem’den doğana.
5–O’nun Pontus Pilatus’tan zulüm gördüğüne.
6–Çarmıha gerildiğine, öldüğüne, gömüldüğüne.
7–Cehennemlere indiğine.
8–Üçüncü gün tekrar canlandığına.
9–Göklere çıkıp Kadir olan Baba Tanrı’nın sağına oturduğuna.
10–Oradan gelip ölüleri dirileri hesaba çekeceğine....
İşte size İslam’a en yakın ve dost Katoliklerin “esasat–ı diniyeleri”
Bütün bu “İslam açısından şirk/küfür inanışı” terketmeden, değiştirmeden ve biraz da “centilmenlik yaparak” ve dahi “inançlarını koruyarak” “eksikleri ikmal” edecekler.
Aynı Ahmet Şahin’in bir başka makalesini de “Ehl–i Kitab’la amentüde ittifakımız var” başlığıyla yayımladığını (Zaman Gazetesi, 17 Nisan 2000) hatırlamanız lazım.
Peki İslam ölçüsüne göre Ehl–i Kitap’ın Müslüman olabilmesi hangi şartlara bağlıdır.
Hanefi Mezhebi’nin İmam Azam’dan sonra gelen ikinci imamı ve aynı zamanda İmam Şafii hazretlerinin de hocası İmam Muhammed b. Hasan’ın bu konudaki görüşlerine bir bakalım.
Ehl–i Kitab’ın İslam Olabilmesi Hangi Şartlarda Mümkündür. Büyük İslam alimi İmam Muhammed’in “Siyer–i Kebir” isimli eserindeki ifadelere geçmeden kendisini biraz tanıyalım. İmam Muhammed b. Hasan, mezhep imamımız İmam–ı Azam’ın İmameyn/iki imam diye anılan iki büyük öğrencisinden biridir. Diğeri ise İmam Ebu Yusuf’tur. İmameynin görüşleri bir konuda ittifak ederse fetva bu görüşe göre verilir ve buna “ve bihî yüfta/yani fetva bu görüşe göredir” şeklinde ifade edilir. İmam Muhammed b. Hasan, büyük mezhep imamı İmam Şafii’nin hocasıdır. İmam Azam’ın en etkili talebesi olan İmam–ı Muhammed b. Hasan Hanefî Mezhebi’nin dünya üzerinde yayılmasında en fazla etkisi olan zattır. İmam Muhammed’e ait olan Siyer–i Kebir’in İslam başlıklı bölümünde Ehl–i Kitab’ın Müslüman olabilmesi için bakın hangi şartlar var.
Hasan–ı Basri’den (ra), Rasullullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet edilir: “Müşrikler, “La ilahe illallah” deyinceye dek onlarla savaşmakla emrolundum. Bu sözü söyledikleri zaman can ve mallarını benden kurtarmış olurlar. Ancak hak ile (ölüm cezasını hakeden ile maldan verilen araç ve zekat olarak) alınanı hariç (içlerinde gizlediklerinden dolayı) hesaba çekilmeleri ise Allah’a aittir.
 

MSTF06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Eyl 2006
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: cevap

RE: cevap

Allah senı hıdayete erdırsın ve tevbe edenlerden eylesın aslanların sofrasında kıtmırlere laf dusmez
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt