Sus! diyorlar, susamıyorum. İçimde fırtınalar kopuyor. Gördüklerime, duyduklarıma kayıtsız kalamıyorum. Allah indinde beş para etmez birileri inançlı insanları her fırsatta ezmeye, aşağılamaya çalışıyor. Şükür ki midem bunları kaldıracak kadar geniş değil!
**************
"Sakın,Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma!Ancak,Allah onları(cezalandırmayı),korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor." İbrahim Suresi 42.Ayet
Çağdaşlaşmış kadınları savunan, kokoş hatunları tanırmısınız?
Hani bazen yol keser, durduk yere "burası laik bir ülke, şeriata hayır" gibi büyük(!) laflar ederler. Ya da öldürülmüş bir köpeğin başına toplanır, çocukları ölmüşcesine ağlaşır ve belli mercilere bir dizi tehditler savururlar. Çağdaş cenazelerde elleri patlarcasına alkış tutarlar. Hah işte onlar çağdaş kadınları destekleyen işbilir bayanlar!
Nerede ahlaksızlıkların toplumu bozmasından dem vuran bir laf edilse, nerede bekaretin öneminden bahsedilse, nerede içki yasağı dense, nerede İslama az yakın söylemler duyulsa, bu çağdaşları orada öfkeyle havaya sallanan ojeli parmaklarıyla görürsünüz.
Asla yalnız değiller. Her daim bir şakşakçı, bir yağcı güruh vardır yanlarında. Bir sapık ressam, bir ateist yazar, feminist bir tv sunucusu, elit(!) bir holding başkanı…
Peki bu insancıl, bu hümanist kesim kimi destekler? Başörtüsünü çıkarmadan okumak isteyen bir genç kızı, karma eğitime karşı çıkan bir anneyi, hastahaneye, çocuğunun okuluna, çarşafıyla gidip öcü gibi görülmek istemeyen kadını destekler mi? Erkeklerle toka yapmayan, çalışırken namaz vakitlerinde küçük bir mola isteyen, otobüse bindiğinde bir erkeğin yanına oturmak istemeyen kadınları da destekler mi? Desteklemez elbette. Çünkü onlar yalnızca çağdaş kadınları destekler.
Bir dergi kapağında, kocaman bilbordlarda, çağdaş gazetelerin ön orta ve arka sayfalarında, iç çamaşır kutularında resimleri olan bir nevi mezbahane malı olan kadınları destekler. Tek gecelik aşklara hayır demeyen, şarabı şampanyayı markasıyla isteyen, diz altı etek giymeyi, dekoltesizliği gericilik gören zihniyeti destekler.
Sokakta önünüzden yarı çıplak bedenleriyle, davetkar parfüm kokularıyla yürürler. Siz, eşiniz gözünü kaçırmaya çalışsanız da, o kirli bedenlerini gözünüze gözünüze sokarlar. Bir alışveriş mağazasında moda ve magazin dergilerinin üzerinde çırılçıplak bedenleriyle karşımıza çıkarlar.
Ne hikmetse başımızda kim olursa olsun bu çağdaşların borusu öter. Sanki özgürlükler sadece onlar için vardır. Toplumda değer gören, dediğini yaptıranlar hep bu kesimden çıkar. Müslüman kaç kişi olursa olsun, hep azınlıkta kalır. Toplumun şımarık çocukları gibidir onlar. Ne yapsalar hoş görülür, ses çıkarılmaz, dava açılmaz. Hastanede doktor olur hastane kendisininmiş gibi davranır. Okulda öğretmen olur, okul kendi mülküymüş gibi size kafa tutar. İnancınız gereği giydiğiniz kıyafeti küçümser, çocuğunuzun Kur’an okumasını aşağılar, çocuğa ikinci sınıf muamelesi yapar.
Kamuda memur olur. Mecbur olduğu evrakları imzalarken bile size lutfediyor gibi davranır. Sakallı veya başörtülü birini gördümü nefreti okunur gözlerinden. Döver gibi yapar mecburi işlerini…
Geçtiğimiz 10 kasımlardan birinde !! başörtülü bir kızımıza salyasını akıtarak saldıran kokoş hanım kadar cesur olamadık ne yazık ki. Onları her zaman olduğu gibi kabul ettik. "Aman islamcılar şöyle", "islamcılar böyle" demesinler diye vermediğimiz taviz kalmadı. Necis vücutlarına, kin dolu bakışlarına, her fırsatta aşağılamalarına asla ses çıkarmadık. Onlar hep saldıran, parmak sallayan, bizler ise ağlayan, susan, sabreden ve saygı gösteren olduk…
Takvalı dediklerimiz gün geldi tv programcısı oldu. Konuk ettiği hanım, karşısında mini eteğiyle, düşük omuzlu bluzuyla otururken normalmiş gibi davrandı.
Yıllardır onların ve efendilerinin doğrularına olur vermek zorunda bırakıldık. Sevmediğimize sevmiyoruz bile diyemedik. Onların kutsallarına hem ses çıkarmamamız, hemde zorla sevmemiz gerekiyordu. Buna karşın kendi kutsallarımıza küfredilirken susmamız şarttı.
Ecdadımız kadın düşkünü bir zevk ehli olarak anlatıldı, sustuk....
Efendimiz (s.a.v) e kabile şefi denildi susuyoruz…sustuk...
Başörtüsünden dolayı kızımıza hakaret ediliyor. Bazı üniversitelerde hâlâ kızlar okullara alınmıyor susuyoruz…
Dinimize dahl edeni zorla sev diyorlar susuyoruz…
Domuz eti kasaplık et olmuş, aldığımız hangi ürünle midemize giriyor bilmiyoruz ama susuyoruz…
Nereye baksak fuhşiyat, nereye baksak hayasızlık akıyor, susuyoruz…
Gözümüzün önünde zina ediliyor susuyoruz…
Devletin televizyonunda bile ahlaksızlık diz boyu, susuyoruz…
Eşitlik denilen mefhum herkes için olsun istiyoruz. Biz kimsenin kutsalına ses çıkarmıyorsak, birileride bizim kitabımıza dil uzatmasın, Efendimize Kabile şefi demesin,diyene gereken yaptırım uygulansın dinimize rahatça edepsizlik edemesin istiyoruz…
Biz de kız çocuğumuzu yaşı kaç olursa olsun istediğimiz kıyafetle okula göndermek istiyoruz. Namaz kılan çocuğumuza okulunda da uygun şartlar oluşturulsun istiyoruz. Çocuklarımızın kendi inançlarımıza göre eğitim alabileceği alternatif, eğitimhaneler istiyoruz. Okullarda din bir "Kültür" olarak değil, lâyıkıyla dosdoğru anlatılsın istiyoruz. Kimse dillendirmese, kabul etmesede ziyadesiyle hissettiğimiz, ikinci sınıf insan gibi görülmekten kurtulmak istiyoruz…
Sahi, biz çok şey mi istiyoruz?