Sahi neydi huzur! ...
“Eeeey rabbim ben de geldim şükürler olsun sonunda” diye bilmek belki de en son noktası….
Peki ya ben?
Gecenin bir vakti kalkarak ıslatmıyorsam da seccademi
Sevgilinin adı anıldığında arkadaşlarının yaptığı gibi kalbim yerinden fırlayacak gibi olduğundan sağ elimle bastıramıyorsam bütün gücümle yüreğimi kardeşim dediği halde bana,
“Ben acele etim kışta geldim sizler baharda geleceksiniz” denildiği halde baharda yaşarken bir çiçek derememenin, bir çiçek olamamanın ızdırabını yeterince yaşayamasam da,
Kararan kalbimin kirini göz yaşlarımla yıkayamasam da,
Günde beş vakit çağırılışımda talime giden bir asker coşkusuyla değil de işine giden bir memur alışkanlığı ile cevap veriyorsam çağrılarına,
“Duanız olmasa ne ehemniyetiniz var” dediğin halde hiç bir ehemniyetim olmadığı halde üşene sıkıla ve bütün yüzsüzlüğümle yinede vuruyorsam tek taraftan açılan kapının tokmağını,
Onun üzerine işkembeler konulduğu halde yinede sabrederken benim için, ben önüme çıkan en ufak engelde başlıyorsam da yakınmaya acaba isyan olur mu endişesini taşımadan
…Ve o son huzur anı geldiğinde başım dik olarak söyleyemesem de “eeey rabbim ben geldim” sözünü Tıpkı o hikayede ki adam gibi götürülürken son anda baksam arkama bende ve sorduğunda kulum neden baktı diye söyleyi versem boynu bükük olarak “bana rahim diye öğretmişlerdi seni,settar diye bahsetmişlerdi”.
İşte bu söz üzerine Yine de bütün bunlara rağmen affedip ayırır mıydın bana da bir köşe o bahçeden ve nasip eder miydin komşusu olmamı sevgilinin hiç hak etmediğim halde?
…Evet RABBİM biliyorum…
İşte bu yüzden birazda bu ümitle yaşaya bilmek huzur
“Eeeey rabbim ben de geldim şükürler olsun sonunda” diye bilmek belki de en son noktası….
Peki ya ben?
Gecenin bir vakti kalkarak ıslatmıyorsam da seccademi
Sevgilinin adı anıldığında arkadaşlarının yaptığı gibi kalbim yerinden fırlayacak gibi olduğundan sağ elimle bastıramıyorsam bütün gücümle yüreğimi kardeşim dediği halde bana,
“Ben acele etim kışta geldim sizler baharda geleceksiniz” denildiği halde baharda yaşarken bir çiçek derememenin, bir çiçek olamamanın ızdırabını yeterince yaşayamasam da,
Kararan kalbimin kirini göz yaşlarımla yıkayamasam da,
Günde beş vakit çağırılışımda talime giden bir asker coşkusuyla değil de işine giden bir memur alışkanlığı ile cevap veriyorsam çağrılarına,
“Duanız olmasa ne ehemniyetiniz var” dediğin halde hiç bir ehemniyetim olmadığı halde üşene sıkıla ve bütün yüzsüzlüğümle yinede vuruyorsam tek taraftan açılan kapının tokmağını,
Onun üzerine işkembeler konulduğu halde yinede sabrederken benim için, ben önüme çıkan en ufak engelde başlıyorsam da yakınmaya acaba isyan olur mu endişesini taşımadan
…Ve o son huzur anı geldiğinde başım dik olarak söyleyemesem de “eeey rabbim ben geldim” sözünü Tıpkı o hikayede ki adam gibi götürülürken son anda baksam arkama bende ve sorduğunda kulum neden baktı diye söyleyi versem boynu bükük olarak “bana rahim diye öğretmişlerdi seni,settar diye bahsetmişlerdi”.
İşte bu söz üzerine Yine de bütün bunlara rağmen affedip ayırır mıydın bana da bir köşe o bahçeden ve nasip eder miydin komşusu olmamı sevgilinin hiç hak etmediğim halde?
…Evet RABBİM biliyorum…
İşte bu yüzden birazda bu ümitle yaşaya bilmek huzur