Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

SAHABELERDEN (1 Kullanıcı)

bernab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Nis 2007
Mesajlar
8
Tepki puanı
0
Puanları
0
-------İMAMI AZAM HAZRETLERİNİN PRATİK ZEKASI------
İmam-i Âzam Hazretleri'ni sevmeyen bir kişi, onu aciz bırakmak için bazı sorular ayarlayıp sormak için, huzuruna geldi.
Dedi ki:
- Ya imam, bir kişi şöyle diyor: "Cenneti ümit etmiyorum, cehennemden korkmuyorum, Allah(c.c.)'tan korkmuyorum, ölü eti yiyorum, rükû ve secdesiz namaz kılıyorum, hakka buğzediyorum, fitneyi seviyorum, yahudi ve hıristiyanları tasdik ediyorum, görmeden şahitlik yapıyorum." Bu adam hakkında ne dersiniz?


İmam-ı Âzam Hazretleri, adamın kendisine:
- Senin, bu hususta şahsî bilgin nedir? diye sordu. Adam:
- Ben bir şey bilmiyorum, deyince talebelerine sordu. Onlar:
- Bu sayılan şeyler küfür alâmeti olduğu için, bu sözleri söyleyen adamın felâketine delalet eder, dediler, İmam Hazretleri ise:
- Aksine, bu sözleri söyleyen adam Allah(c.c.) dostlarındandır. Bakın bunların manalarını açıklayayım, diyerek şu açıklamayı yaptı:
- Cenneti ümit etmiyor, yani cennetin Rabbini ümit ediyor. Cehennemden korkmuyor, cehennemin Rabbinden korkuyor. Allah(c.c.)'tan korkmuyor, çünkü Allah(c.c.)'ın rahmetle muamele edeceğini ümit ediyor. Ölü eti yiyor, yani balık eti yiyor. Rükusuz, secdesiz namaz kılıyor, yani cenaze namazı kılıyor. Hakka buğzediyor, ölüm haktır, ona buğzediyor, yani daha fazla yaşayarak daha fazla ibadet etmek istiyor. Fitneyi seviyor, çünkü Kur'ân-ı Kerim'de "Evlatlarınız sizin için birer fitnedir" buyuruluyor. O şahıs çocuklarını seviyor. Yahudi ve hıristiyanları tasdik ediyor, yani onların birbirleri hakkında söylediklerini tasdik ediyor. Görmeden şahitlik yapıyor ki onun da manası şudur: Allah(c.c.)'ı görmediği halde Allah(c.c.)'ın varlığı hakkında şahitlik yapıyor.
Bu cevabı verdikten sonra, bunları soran adama dönerek:
- Cevabını aldın. Fakat bundan sonra kendine lâzım olmayan şeylerle meşgul olma, diye tenbih etti.
Adam:
- Senin söylediklerinin hepsi doğrudur yâ imam, diyerek kalktı ve gözlerinden öptü.
İmam-ı Âzam Hazretleri o kadar kuvvetli bir zekaya sahipti ki, onun hakkında:
- Numan bin Sabit, bir direğin altun olduğunu söylese onu isbat eder, denilmiştir.
İmam-ı Âzam Hazretleri'nin ismi Numan, babasının ismi Sabit'ti


------AĞLAYAN ÇOCUK-------
Hazret-i Ömer'in Halifeliği (Devlet Başkanlığı) zamanıydı. Başkent Medine'ye yabancı bir kervan geldi. Develerini yıkıp, konakladılar... Halife her zaman olduğu gibi, gece şehri dolaşmaya çıktı. Yolda, Eshâb'dan (Sevgili Peygamberimizin arkadaşlarından) Hazret-i Abdurrahman'a rastladı. Ona dedi ki: <
<
- Ey Avfın oğlu! Gel, seninle bu gece misafirimiz olan kervanı bekleyelim.Onlar rahat uyusunlar. Çünkü yorgundurlar.Canları ve malları herhangi bir zarara uğramasın!... Hazret-i Ömer bu teklifte bulununca, Hazret-i Abdurrahman da seve seve kabul etti. Birlikte kervanın etrafında göz-kulak olmaya başladılar.

O sırada yakındaki bir evden çocuk ağlaması işitildi.Çocuğun sesi kesilmediği için, Halife evin kapısına gitti. İçeride bulunanlara, ''Küçüğü susturmalarını rica'' etti. Sonra dönüp geldi. Gece boyunca, çocuğun sesi işitildikçe, birkaç kere daha evin kapısına gitti.Çocuğun ağlaması bir türlü dinmiyordu. Seher vakti olunca, Hazret-i Ömer son defa oraya gitti. Çocuğun annesine:

- Sen ne biçim anasın! Bütün gece evlâdını ağlattın. Belli ki, açtı! diye çıkıştı. Kadıncağız cevap verdi:

- Halimi anlamadan niçin beni azarlıyorsun? Hazret-i Ömer, kendini tanıtmadan sordu:

- Haline ne olmuş?

- Çocuğu sütten kesmiştim..

- Sütün yoksa başka şeyler yedirseydin.

- Evde onun yiyeceği birşey yok ki, biz çok fakiriz...

- Çocuğun kaç yaşında?

- Daha yaşını doldurmadı. İşte bu cevap üzerine Hazret-i Ömer öfkelendi.

- Peki niçin bu kadar küçük bir yavruyu sütten kestin? Kadıncağız içini çekti:

- Halifemiz Hazret-i Ömer'e Cenâb'ı Hak insaflar versin.Çocuklar sütten kesilmeyince, bizim gibi bir fakire nafaka vermez.Fakirlik maaşı bağlamaz. Onun için yavrumu erkenden sütten kestim.Bunun üzerine Halife ağlayarak mescide girdi. Gözyaşları yüzünden namazı zorla kıldırdı. Selâm verdikten sonra cemâate döndü. Gene ağlayarak:

- Sizin Ömer'inize yazıklar olsun!.. Sizin Ömer'inize yazıklar olsun!.. diyerek kendini suçladı.Sonra bütün Medine halkına, tellallar (haberciler) çıkarttı. Onlar da bildirdiler ki:

- Hangi Müslümanın oğlu veya kızı dünyaya gelirse, hemen Halifeye bildirsin.Beytülmal'dan (hazineden) nafaka (maaş) verilecektir. Hiç kimse nafaka yüzünden evladını vaktinden önce sütten kesmesin!.. O günden sonra artık Medine'de, açlık sebebiyle ağlayan çocuk sesi işitilmedi. Bu hadiseden epeyce zaman sonra Medine'de kıtlık baş gösterdi. Hazret-i Ömer, hemen bir deve kestirdi ve ''Etini fakirkere dağıtın!'' diye emretti. Görevli, etlerin güzel bir parçasını da Hazret-i Ömer'e ayırdı. Yemek zamanı olunca, iyice pişirip Halifenin önüne getirdi.Hazret-i Ömer hayretle sordu:

- Bu yemek neredendir?

- Efendim, kesilmesini emir buyurduğunuz deveden size düşen paydır... Hazret-i Peygamberin sevgilisi''Koca Ömer''in rengi değişti:

- Devenin iyi yerlerini kendisi yiyip, artanı fakirlere vermek çok kötü bir şeydir,dedi. Hemen bu yemeği kaldır ve çocuk sahibi, fakir bir aileye götür. Az sonra önüne gelen ''Kuru arpa ekmeği ile zeytinyağını''Bismillahirrahmanirrahim'' diyerek afiyetle ve gönül rahatlığıyla yedi. İşte bu yüzden bütün âlimler fikir birliği etmişlerdir ki:

''Hazret-i Ömerin adâleti, kendinden önce ve sonrakilerden
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt