Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

sahabe sözü ve kıyas (1 Kullanıcı)

nartdode

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Haz 2008
Mesajlar
14
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
88
Bazıları derler ki; SahabîJerden nakledilen sözleri bir kısım alimler kendilerine dayanak ediyorlar. Bu geniş bir ka*pıdır. Bazıları sahabî sözünün olduğu gibi kabul eder, bazı-larıysa muhalefet ederler. Bu durumda iki sözden biri sahih kıyasa hatta sarih nassa ters düşer. Şüphe götürmez bir hu*sustur ki; raşid halifelerin Müslümanlar için koymuş ol*dukları hükümlere sahabîlerden hiçbirinin muhalefet ettiği duyulmamıştır. Bu durumda sözkonusu hükümler tereddüt*süz, icmâ statüsüne girmiş olurlar. Ki bunun böyle olması gerektiğine Rasulullah'ın (s.a.s.) şu kutlu sözü delalet etmek*tedir;

"Benim sünnetime, benden sonraki râşid halifelerin sünnetlerine uyun. Onlara tutunun ve azı dişlerinizle onları ısırın (yani elden bırakmayın). Sonradan uyduru*lan şeylerden sakının. Çünkü (sonradan uydurulan) her bid'at, sapıklıktır."

Örneğin Hz. Ömer ile Hz. Osman fethedilen arazileri . elde tutup ganimet olarak mücahitlere dağitmamışlardı. Bu caiz olmayan bir davranıştır, diyenler kendileri için delil ola*rak ta, peygamberin (s.a.s.), Hayber arazilerini taksim etme*sini ileri sürmektedirler. Bu delile dayanarak ta devlet baş*kanının, fethedilen arazileri ganimet olarak dağıtmaması halinde sünnete muhalefet ettiği gerekçesiyle başkanlıktan düşeceğini iddia etmektedirler. Bu söz serapa hata olup râ*şid haliflere karşı saygısızlıktır. Peygamber Efendimizin Hayber'deki arazileri aksim etmiş olması, taksimatın ola*bilirliğine delalet etmektedir, zorunluluğuna değil.

Fethedilen arazileri mücahitlere paylaştırmanın vacip olmadığına ilişkin bir delilimiz olmasa bile râşid halifelerin bu yoldaki uygulamaları bizim için bu hususta yeterli bi*rer delil sayılırlar. Peki, ya şu anlatacağımız şeyler için ne buyurulur?

Mekke'nin şiddet kullanılarak fethedildiği tarihen sa*bittir. Ayrıca bu doğrultuda meğazî ve siyer bilimcilerin ya*nında mevcut mütevatir, sahih hadisler de vardır:

Mekkeli müşrikler, anlaşmayı bozdukları için İslâm or*dusu Merrii'z-zahrân mevkiine geldi.[60] Peygamberle sulh yapmak için müşrikler bir kimseyi göndermedikleri gibi; Peygamberin kendisi de sulh yapmak için müşriklere bir kimseyi göndermemişti. Ancak Ebû Süfyan, kendiliğinden çıkıp gelerek islâm askerinin durumunu gözetledi. Hz. Ab-bas, onu bir esir gibi yanma alarak Rasulullah'ın huzuruna götürdü. Ebû Süfyan'ın men olunca da yani kendisine eman verilince de müslümanlığı kabul etti. Ebû Süfyan'ın Mekke-lilerin iznini almadan kendi başına, hem de müslüman olduk*tan sonra bir kâfir gibi sulh anlaşması yapması mümkün olur mu? Ayrıca peygamber efendimizin: "Kim Ebû Süfyan'm evine girerse emniyette olur, kapısını kilitleyen emniyet*te olur,"

demesi de bunu açıklamaktadır. Eğer daha önce peygaberimizle Mekkeliler arasında bir anlaşma yapılmış ol*saydı, bu güvenlik bildirisini yayınlamasına gerek kalır . mıydı? Yine bu cümleden olmak üzere Rasulullah, "ser*best bırakılmışlar" adını takarak gerçekten de üzerlerine egemen olduktan sonra Mekkelileri salıverip serbest bırak*tı. Esaret bağından kurtulmuş köleler gibi oldular. Örneğin Sümame bin Usal ve diğerleri gibi... Ayrıca görüldükleri yer*de öldürülmelerini emrettiği bazı kadın ve erkeklerini adla*rını da ilân etti. Bunlardan ayrı olarak fetih nutkunda da şöy*le buyurduğu rivayet edilir:

"Mekke benden önce kimseye helâl olmadığı gibi, ben*den sonra da kimseye helâl olmayacaktır. Yalnız gündü*zün bir saatinde bana helâl kılındı." diyerek ihramsız ve başında da bir miğfer olarak Mekke'ye girdi. Eğer Mekkeli müşrikler kendisiyle sulh yapmış olsalardı, helâl şehirlerden biri olan Medinelilerle sulh yapmış olmasına rağmen Medine'yi bile helâl kılmayan peygamber (s.a.s.), halkı teslim alman ve haram bir şehir olan Mekke'yi nasıl helal kılardı?. Zaten ara*da bir sulh anlaşması mevcut olsaydı, İslâm ordusunun Mek*ke'ye giren bir kolunun başında kumandan olarak bulunan Halid bin Velîd (r.a.) ile çarpışır ve o da kendilerinden birka*çını öldürür müydü? Özetleyecek olursak deriz ki: Nakledilen rivayetler üzerinde düşünen bir kimsenin, Mekke'nin şiddet kullanılarak fethedildiğini anlaması kaçınılmazdır. Evet şid*det kullanarak fethetmesine rağmen Rasulullah, Mekke arazi*lerini mücahitlere dağıtmamış, Mekkeli erkekleri de esir alma*mıştı. Hayber'i zorla almış, topraklarını mücahitlere dağıt*mıştı. Böylece de her iki uygulamanın caiz olabileceğini be*lirtmiş oluyordu. Bu durumda ne gibi bir uygulama yapılaca*ğı konusunda üç görüş mevcuttur:

1- Akarları mücahitlere paylaştırmak gereklidir. (Şafiî)

2- Akarları mücahitlere paylaştırmak haramdır. Devletin elinde tutulması vaciptir. (Maliki)

3- Bu iki şıktan biri tercih edilebilir. (Ebû Hanife, Sev-rî, Ebû Ubeyd, Ahmed bin Hanbel ve daha birçokları bu gö*rüştedirler.)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt