Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

SAHABE HAYATINDAN TABLOLAR (1 Kullanıcı)

by-cansuyu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
160
Tepki puanı
0
Puanları
0
ARKADAŞLAR BURASI ASRI SAADET SAYFASI SİZLERLE BERABER BURAYI SAHABE HAYATINDAN TABLOLAR ADRESİ YAPACAZ İNŞALLAH BUYRUN SÖZ SİZİN

GÜNÜN KISSASINI YAZIYORUM
 

by-cansuyu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
160
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SAHABE HAYATINDAN TABLOLAR

HALİFENİN GÖMLEGİ
Ömer ibni Abdülaziz, halifeliği zamanında, bir gün minberde, söylevle meşguldü. Minberin yakınında olan, bir grup halk, konuşması esnasında halifenin zaman zaman elini götürüp, gömleğini hareket ettirdiğini görüyorlardı. Bu hareket orada bulunan ve dinleyenlerin dikkatlerini celbetti. Hepsi kendi kendilerine, neden halifenin konuşma esnasında, elini gömleğine götürüp, hareket ettirdiğini soruyorlardı.

Toplantı tamamlanarak sona erdi. Araştırıldıktan sonra belli oldu ki halifenin, kendisinden öncekilerin Beytülmaldan yaptıkları israfı telafi etmek ve müslümanların Beytülmalın gözetlemek için, bir taneden fazla gömleği olmadığı için yeni yıkanmış gömleğini tekrar aynısını giymişti şimdi de, daha çabuk kurusun diye, hareket ettiriyordu.
 

by-cansuyu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
160
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SAHABE HAYATINDAN TABLOLAR

peygamberimiz zamanındayız

peygambeimizin islamı anlatması için gönderilen elçiler şehit edilmişti

peygamberimiz çok üzülmüştü sahabelere hazırlanın dedi sefere çıkıyoruz

bütün sahabeler hazırlandı.ordunun yönü tebüktü.o yöne doğru ilerliyorlardı

ama içleinde biri vardı sürekli ALLAH RESULUNE dokunuyordu.bazıları bu kimdir dediler.onu bilenler anlatıyordu.bir gündü amcaları ona işkence yapmışlardı islamı kabul ettiği için.onu çırıl çıplak soymuşlardı.ama onun derdi ALLAH RESULUNE kavuşmaktı.bir çuval buldu ikiye böldü çuvalı üzerine geçirdi.giydiği çuvalla 500 km lik yolu yürümüştü.peygamberimizin yanına geldi sen kimsin dedi peygamberimiz.

senin adın ne dedi.ben dedi ABDULLAH BİN AMIR'ım hikayesini anlattı.peygamberimizn gözleri buğulandı.senin adın dedi bundan sonra (zulbicadeyn:iki çul sahibi adam)dedi.onun bu ismini sahabe çok sevmişti ona sürekli zulbicadeyn demişlerdi.peygamberimizin yanına gelmişti zülbücadeyn.peygamberimize demiştiki ben şehit olmak istiyorum bana kısmet olurmu?gittikleri yönde savaş yapmayacaklardı savaş çok uzaktı.onun bu isteği çok zordu.yine de şehit olmak istiyordu zülbicadeyn en büyük isteği buydu.peygambeimiz ona sadece hummaya yakalanırsan şehit olursun demişti.humma ateşli bir hastalıktı .

bir geceydi zulbicadeyn humma hastalığına yakalanmıştı.çok terliyordu ertesi gece şehit olmuştu.peygamberimiz ALLAHIN kendine gösterdiği kadar gaybı biliyordu...
 

emengen

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
121
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SAHABE HAYATINDAN TABLOLAR

B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)

EMEĞİNE BEREKET...


Duanızda bulunmak ümidi ile...B)
 

by-cansuyu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
160
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SAHABE HAYATINDAN TABLOLAR

allah razı olsun bu konu hakkında sizdende birşeyler bekliyorum çünkü bu sayfa ancak bu şekild e devam eder bunları sizi araştırmaya teşvik için yazıyorum
ilim senin ayağına gelmesin sen ilmin ayağına git
 

erdal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Nis 2006
Mesajlar
3,212
Tepki puanı
1
Puanları
38
RE: SAHABE HAYATINDAN TABLOLAR

N A S İ H A T

DÖRT BÜYÜK HALİFEDEN SONRA GELEN ONLARCA HALİFENİN EN BÜYÜĞÜ VE İLK DÖRDE MANACA EN YAKINI ÖMER B. ABDÜLAZİZ,BÜYÜK İLİM VE MANA GÜNEŞİ HASAN-I BASRİ'DEN KENDİSİNE NASİHAT ETMESİNİ İSTER.HASAN-I BASRİ,BASRA'DAN ŞAM'A BİR MEKTUP GÖNDERİR:

''İZZET VE CELAL SAHİBİ ALLAH SENİNLE OLUNCA KİMDEN KORKUYORSUN?
EĞER ALLAH SENİNLE DEĞİLSE,O ZAMAN DA KİME ÜMİT BAĞLAYACAKSIN?''



selam ve dua ile....................
 

by-cansuyu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
160
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SAHABE HAYATINDAN TABLOLAR


Peygamberlerden sonra insanların en üstünü: Hz. EBÛ BEKR-İ SIDDÎK


Hz. Ebû Bekir, daha Müslüman olmamıştı. Çok te’sîrinde kaldığı bir rü’yâ gördü. Gökten dolunay inip, Kâ’be-i muazzamaya gelmiş ve sonra parça parça olmuş, parçalar Mekke’deki her evin üzerine düşmüş, sonra da tekrar bir araya gelip göğe yükselmişti. Fakat, kendi evine düşen ay parçası evde kalmış tekrar göğe yükselmemişti. Hz. Ebû Bekir, evin kapısını kapayarak, ay parçasının çıkmasına mâni olmuştu.

Kavminden Peygamber gelecek

Sabahleyin heyecanla uyanan Hz. Ebû Bekir, hemen bir Yahûdî âlimine gidip, rü’yâsını anlattı. O da dedi ki:

- Bu rü’yâ karışık rü’yâlardan biridir. Bunun ta’bîri yapılamaz.

Fakat bu söz O’nu tatmin etmemişti. Devamlı bu rü’yânın ta’bîrini düşünüyordu.

Bir zaman sonra ticâret maksadıyla gittiği yerde, râhip Bahîra’ya rü’yâsını anlattı. Rü’yâ Bahîra’nın çok dikkatini çekti. Bunun için Hz. Ebû Bekir’e sordu:

- Sen nerelisin?

- Kureyş’tenim.

- Tamam. Şimdi rü’yânı ta’bîr edeyim. Mekke’de, bu kavimden bir peygamber gelecek, O’nun hidâyet nûru her yere yayılacak. Sen, O hayatta iken O’nun vezîri, vefâtından sonra da Halîfesi olacaksın!..

Hz. Ebû Bekir ne yapacağını şaşırmış hâldeyken, râhip Bahîra sözlerine şöyle devam etti:

- Şimdi sen hemen memleketine dön! O’na ulaş! O’na vahiy gelmeye başladığında, git herkesten önce O’na îmân et!

Hz. Ebû Bekir bu ta’bîri kimseye anlatmadı. Peygamber efendimiz, peygamberliğini teblîğe başlayınca sordu:

- Peygamberlerin, peygamber olduklarına dâir delîlleri vardır. Senin delîlin nedir?

Peygamber efendimiz buyurdu ki:

- Peygamberliğime delîl, o rü’yâdır ki, bir Yahûdî âliminden ta’bîrini istedin. O âlim, “Karışık bir rü’yâdır, i’tibâr edilmez” dedi. Sonra râhib Bahîra, doğru ta’bîr etti. Yâ Ebâ Bekr, seni Allahü teâlâya ve Resûlüne îmân etmeğe da’vet ederim.

Bunun üzerine, Hz. Ebû Bekir, kelime-i şehâdet getirerek Müslüman oldu.
 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
ankara
RE: SAHABE HAYATINDAN TABLOLAR

ALLAH RAZI OLSUN.
Cebrail (a.s.)'ın Hocası
Birgün Server-i Enbiyâ 's.a.v.' mescidde oturmuş idi. Cebrâîl aleyhisselâm geldi. Sultân-ı Enbiyâ, hazret-i Cebrâîl ile söyleşirdi. Eshâb-ı kirâm mescide gelip, Seyyid-i kâinâtı meşgûl görüp, bildiler ki, hazret-i Cebrâîl ile söyleşir. Sükût edip, oturdular. O sırada hazret-i Alî 'r.a.' içeri girip, selâm verip, yerine oturdu. Hazret-i Osmân 'r.a.' gelip, selâm verip, yerine oturdu. Sonra Ebû Bekr 'r.a.' gelip selâm verdikde, hazret-i Cebrâîl aleyhisselâm ayak üzerine kalkdı. Sultân-ı Enbiyâ hazretleri de ayak üzerine kalkdı. Eshâb-ı kirâm, Server-i kâinâtı ayak üzere kalkdığını görüp, hepsi ayağa kalkıp, hayret etdiler. Zîrâ Fahr-i âlem, Eshâb-ı güzînden kimseye ayak üzerine kalkmamışdır. Sonra bu husûsu, hazret-i Resûl-i ekremden sordular.
Buyurdular ki:
- Ebû Bekr-i Sıddîk mescide girip, selâm verdiği zemân, Cebrâîl aleyhisselâm Ebû Bekr-i Sıddîka ta'zîm için ayak üzerine kalkdı. Ben de ayak üzerine kalkdım. Sonra, yâ kardeşim Cebrâîl, Ebû Bekre ne için ta'zîm etdiniz, diye sordum.
Dedi ki:
- Yâ Resûlallah! Ebû Bekre ta'zîm bana vâcibdir. Zîrâ Ebû Bekr benim hocamdır. Ben sordum,
- Neden dolayı hocandır.
Cebrâîl aleyhisselâm dedi ki:
- Yâ Muhammed 'sallallahü aleyhi ve sellem'! Hak Sübhânehü ve teâlâ, Âdem aleyhisselâtü vesselâmı yaratdığı zemân, meleklere, hazret-i Âdeme secde ediniz, diye emr etdi. Benim hâtırıma geldi ki, secde etmiyeyim. Ben ondan efdalim. Zîrâ ki, o balçıkdan yaratılmışdır, dedim. Bunun üzerine olmağa niyyet eyledim. O zemân ki, Ebû Bekrin rûhu arş altında nûrdan bir köşk içinde idi. Köşkün kapısı açıldı, Ebû Bekrin rûhu çıkdı.
Bana dedi ki,
- Yâ Cebrâîl secde eyle. Sakın muhâlefet etme. Bunu üç kerre tekrârladı. Arkama üç kerre eliyle vurdu. O sırada kalbimden kibr ve enâniyyet ve inâd gitdi. Âdeme secde eyledim. Benden kibr ve enâniyyet, iblîse intikâl edip, Âdeme secde etmedi. Ebedî tard edilip, mel'ûn oldu ve ben de ebedî se'âdete kavuşdum. Yâ Muhammed 'sallallahü aleyhi ve sellem'! Ebû Bekr bu şeklde bana hoca olmuşdur, dedi.

Kaynak:
Menakıb-i Çihar Yar-i Güzin
 

by-cansuyu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
160
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SAHABE HAYATINDAN TABLOLAR

Hz. Peygamber, Medine'ye geldikten sonra bütün ensâr kendisine hizmet etmek hususunda yarışıyorlardı. Hz. Enes b. Mâlik'in annesinin, hizmet yarışında yapabilecek veya verebilecek hiçbir şeyi yoktu. Bundan dolayı hemen Enes b. Mâlik'i çağırıp elinden tutarak Resul-i Ekrem'in huzuruna çıktı: "Ya Resulullah, ben fakir bir kimseyim. Sizlere yardım edecek bir şeyimiz yok. Bu oğlumdur, yardım etmek ve hizmetinizde bulunmak üzere sizlere bırakıyorum. Onu kabul ediniz" dedi. Resûl-i Ekrem, bu içten gelen arzuyu kırmadı. Enes b. Mâlik'i yanına aldı. Bütün zamanlarında onu yanında bulundurdu.

Enes b. Mâlik, Resulullah'ın hizmetine girdikten sonra O'nun bütün emirlerini büyük bir dikkat ve itina ile yerine getirmeye çalıştı. Resul-i Ekrem ile aralarında sır olarak kalmasını arzu ettikleri şeyleri büyük bir dikkatle muhâfaza eder ve onları annesine bile söylemezdi.
 

by-cansuyu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
160
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SAHABE HAYATINDAN TABLOLAR

Hz. Enes b. Mâlik son derece yakışıklı ve nurânî yüzlü bir kimse idi. Zaman zaman sakalını boyardı. Bütün hayatı boyunca son derece sade ve basit bir hayat sürmüştür. Fakir-fukara gördüğü zaman hemen yanına giderek tasaddukta bulunur, talebelerine harçlıklar vererek onlara yardımcı olurdu. Kendisi son derece gayretli ve cesur idi. Hiçbir şeyden korkmaz ve çekinmezdi. En çok korkulan vali ve hükümdarlar karşısında her sözünü açıkça ve çekinmeden söyleyerek onların kötülüklerine engel olurdu. Cihada katıldığı zaman, sanki bir ordu imiş gibi gayet fütursuzca düşman üzerine saldırarak gözlerini yıldırır ve onları korkuturdu. Talebelerinin sayısı oldukça fazladır. Bunlar arasında tanınmış pekçok tâbiîn vardır. Hasan-ı Basrî, Süleyman Temri, Katâde, Muhammed b. Sîrin el-Ensârı, Saîd b. Cübeyr bunlardandır. Rivâyet etmiş olduğu hadis-i şeriflerin sayısı oldukça fazla olup bunların pek çoğu ittifak halinde hadis kitaplarında zikredilmiştir.

Hz. Enes (r.a.)'in rivâyet ettiği meşhur bazı hadis-i şerifler:

"Zâlime yardım, onu zulmünden alıkoymaktır. "

"İnsan sevdikleri ile beraberdir"

"Ey nas, takvânıza dikkat ediniz. Şeytan sizi aldatmasın"

"İçinizden bir kimse, bir felâkete uğraması yüzünden, ölümü temenni etmesin; ölümü dileyecek hale gelenler; 'Ya Rabbi, hayat hakkımda hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat, hayat hakkımda hayırlı olmadığı zaman ruhumu kabzet' desin"

"Resul'i Ekrem efendimize dokuz yıl hizmet ettim, onun bana bir kez bile, "şu işi yapmasaydın-da böyle yapsaydın" dediğini yahut onun benim bir işimi ayıpladığını görmedim. "
 

by-cansuyu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
160
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SAHABE HAYATINDAN TABLOLAR


Sâhib-ül ezân:
ABDULLAH BİN ZEYD


Hicretten sonra Medîne'de Peygamber efendimizin mescidi yapılmış, burada Müslümanlar cemâ'atle namaz kılıyorlardı. Ancak o günlerde namaz vakitlerini bildirmek, zahmetli oluyordu. Müslümanlar, Mescid'e toplanır; namaz vaktini beklerlerdi. Ba'zıları da tam vakti tesbit edemezlerdi.

Sevgili Peygamberimiz, buna bir çâre arıyorlardı. Bir gün arkadaşlarını topladılar. Meseleyi hep birlikte konuşmaya (istişâreye) başladılar. İlk önce şu teklif yapıldı:

- Namaz vakitlerinde çan çaldırsak!

Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyurdu ki:

- Çan çaldırma âdeti, Hıristiyanlara mahsûstur. Bize yakışmaz.

Sonra, başka bir düşünce ileri sürüldü:

- Boru çaldırsak!

- O da Yahûdîlere âittir. Doğru olmaz.

Ateş yaksak

- Yüksek yerlerde ateş yaksak. Böylece namaz vakitlerini, görerek öğrenmiş oluruz!

Bu teklife de Allahü teâlânın Resûlü şöyle buyurdu:

- Ateş yakmak, ateşperestlerin, ateşe tapanların işidir. Mecûsîlerin yaptığını taklîd edemeyiz. Son olarak:

- Namaz vakitlerinde, bir bayrak çekelim, teklifinde bulunuldu.

Peygamber efendimiz, bunu da beğenmediler. Neticede, karar veremeden dağıldılar. Müslümanlar üzgün olarak evlerine çekildiler.

O toplantıda bulunan Abdullah bin Zeyd, aynı gece bir rü'yâ gördü... Ertesi gün, sabah namazından sonra, Sevgili Peygamberimize gördüğü rü'yâyı anlattı:

" Yâ Resûlallah! Dün gece rü'yâmda, mübârek bir zât gördüm. Elinde parlak bir çan vardı. Ona sordum:

- Onu bana satar mısın?

- Çanı ne yapacaksın?

- Müslümanları namaza da'vet edeceğim.

O mübârek zât güldü ve dedi ki:

- Sana ondan daha hayırlı, bir şey öğreteyim mi?

- Öğret!.

O zaman bana, kelimesi kelimesine, Ezân-ı Muhammedî'yi okudu."

Abdullah bin Zeyd hazretlerinin rü'yâlarını anlatmasından sonra, Allahü teâlânın Resûlü de tebessüm ederek buyurdular ki:

- İnşâallah gördüğün hak rü'yâdır, sâlih rü'yâdır. Şimdi kalk da öğrendiklerini, Bilâl'e öğret! Ezânı, O okusun. Çünkü sesi, senden daha gür, daha yüksektir.

Aynı rü'yâyı ben de gördüm

Bu rü'yâ ve Ezân kelimelerini işiten Hz. Ömer dedi ki:

- Yâ Resûlallah! Seni hak Peygamber olarak gönderen Allaha yemîn ederim ki, aynı rü'yâyı ben de gördüm.

Bunun üzerine sevgili Peygamberimiz, ellerini semâya kaldırarak; cenâb-ı Hakka şükrettiler, hamdettiler.

Bundan sonra Sâhib-ül Ezân diye meşhûr olan Abdullah bin Zeyd, Medîneli Müslümanların Hazrec koluna mensuptur. Ebû Muhammed el-Medenî adı ile künyelenmiştir. Akabe bîâtında bulunarak Resûlullaha îmân edip Müslüman olmakla şereflenmiştir. Bedir muharebesine iştirak etmiş ve diğer bütün harplere katılarak, büyük kahramanlıklar göstermiştir.

Resûlullah ile beraber Vedâ Haccı'nda bulundu. Bu hac esnasında elinde bulunan bütün mallarını, hayvanlarını, fakirlere sadaka olarak dağıttı. 644 yılında 64 yaşında iken vefât etti.

Buyurdu ki:

"Dünyada olup da âhiret hayatı yaşıyan insan saâdet içindedir. Bir insan yaşadığı müddetçe Allahı hatırından çıkarmayıp, O'na hep yalvarırsa âhirette merhametine sebep olur. Böylece âhiret hayatı yaşamış olur
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt