mnihatmalkoc
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 25 Ocak 2008
- Mesajlar
- 10
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 54
ŞAH BEYİTLER–1
TEVAZU
Göğe değsin tevazu, kibir ateşte yansın
Zavallılar kendini sırça köşklerde sansın
GÜLÜN BUSESİ
Hasretin dudağına değer gülün busesi
Dağlar zikre durur da münkir duymaz bu sesi
SEVDA MAHKEMESİ
Sevda mahkemesinde yürek çekilir dara
Üstüne tuz ektikçe iyileşir mi yara?...
MUHACİR HİSSİYAT
Köz köz etti yüreği muhacir hissiyatım
Fetihler yarım kaldı tökezleyince atım…
DA-YANDIM
Yürek kapılarına yalın kılıç dayandım
Temmuzda pek üşürken zemherilerde yandım
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–2
AŞK NEFERİ
Sevgi tükendiğinde söner gözlerin feri
Ölümsüz kahramandır gönülde aşk neferi
UMUT DAĞI
Zamana yenilmeden umutlarım bir dağdı
Hasretin hoyrat eli gönülden sitem sağdı
ÖMRÜN YAMAÇLARI
Pamuk tarlası sanma aklaşan saçlarını
Dik nefes çıkacaksın ömrün yamaçlarını
YENİ KAPI
Hilkatin aynasıdır vücut denen bu yapı
Bir kapı sürmelense açılır yeni kapı
SEVGİ MÜREKKEBİ
Sevgi mürekkebiyle ölümsüzlüğü yazdın
Nefrete bulaşmadan kardan daha beyazdın
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–3
NEFRETİN BUZLARI
Yediveren misali umut yürekte nakış
Nefretin buzlarını çözer sıcak bir bakış
CERAHAT
Toprak ısıtsın teni, ruh tohumu çatlasın
Cerahat dolu çıban büyümeden patlasın
GÜL-DİKEN
Vesveseler dikendir, gül varsa yoktur tasa
İnsanı yaşatmaktır bizde uhrevî yasa
KUNDAKTA
Hayallerimiz taştı kundakta bebe iken
Güle kavuşmak için engel değildir diken
KABİRDE
Eser bir deli rüzgâr, çınardan düşer yaprak
Kabirde böcekler dost, yorgandır bize toprak
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–4
ŞAFAK
Karanlıklar dağılıp şafak sökecek bir gün
Zalimin saltanatı elbet çökecek bir gün
DAĞ DELDİREN SEVDALAR
Ölenlerin ardından canlandı hatıralar
Firar etti gönülden dağ deldiren sevdalar
HÜZÜN YASTIĞI
Yastık ettik gurbette hicranı, hüzünleri
Hayat değirmeninde ufaladık günleri
ARASAT
Nasıl geçti habersiz bir ömür, bunca sene?
Arasat meydanında buluşacağız yine
GARİB-İZ…
Baki kalır cihanda kim bırakırsa bir iz
Ruh sonsuzluğu özler, bu dünyada garibiz
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–5
DERBEDER
Kavuşmak hayal olur, sarar ruhu bir keder
Sevgisiz yürek gece, gönül aşksız derbeder
SÜVARİ
Gece bir yorgan gibi örter hissiyatını
Gümüşten ufuklara sür süvari atını
KARANFİLLER
Tutuşur bahçelerde kan kırmızı çiçekler
Sahipsiz karanfiller uzanacak el bekler
U-YANMAK…
Tamamlar noksanları aşk ateşiyle yanmak
Ölüm dediğimiz şey sonsuzluğa uyanmak…
BAHAR
Gözlerde mor halkalar, yükseklerde kar olur
Ruh bedenden ayrılır, mümine bahar olur
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–6
KIYAMET
Güneş batıdan doğar, ummanlar doyar suya
Can bedenden ayrılır, ruhun dalar uykuya
GÖNÜL KOCAMAZ
Bülbül yanar aşkından, bahçelerde solar gül
Beden ihtiyarlasa yine kocamaz gönül
AHİR ZAMAN
Bin sene de yaşasan ömrün nihayeti var
Ahir zaman gelince ölü diriye ağlar
KEFENİN CEBİ
Giden ne götürdü ki, cebi yoktur kefenin
Tepilenin hakkı var üzerinde tepenin
YOL
Kırılır bir gün elbet kanadımız, kolumuz
Nihayet bulur ömür, Hakk’a düşer yolumuz
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–7
A-YİNE
Bir tel kopar ruhundan ahenk kesilir yine
Sonsuzlukla paylaşır sırlarını ayine
SULTAN MAKAMI
Sultan makamındasın musallada bir anlık
İman olan yürekte barınamaz karanlık
VAKTİ KUŞANMAK
Namazı eda edip bırakmazsan kazaya
Vakti kuşanır yürek nefis gelir hizaya
AKLISELİM
İmanla cilalanır, paklanır aklıselim
Çoraklaşan kalpleri duayla yeşertelim
SIĞIN-AK
Günde beş vakit ezan ruhuma sığınaktır
Secdeye baş koyanın kalbi pak, alnı aktır
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–8
REHİN
Kalplerimiz tamtakır, rehin düşmüş şeytana
Alaşağı et nefsi ey mümin çık meydana!...
ELMA ŞEKERİ
Aşk bir elma şekeri, elimde kaldı sapı
Bulamadım gönlüme sığınacak bir kapı
KÜHEYLAN
Toy süvari elinde körpecik küheylandım
Ben de Mevlana gibi hamdım, piştim ve yandım
PASLI KILIÇ
Geriye küller kaldı ruhumun yangınından
Bilmem ne zaman çıkar paslı kılıç kınından
YARALAR
Dostun ağır bir sözü gonga gülü yaralar
Firar eder muhabbet yürek giyer karalar
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–9
KELAM
Hakk’ın tercümanıdır, kelam ruhun ilacı
Toyun dilinde diken, zehirden daha acı
VERA
Vera ruhun sükûnu, anahtarı takvanın
Allah görüyor bizi, lüzumu yok şekvanın
RUHUN KANATLANIŞI
Kanatlandı ruh tenden, konacak yer arar can
Ömür erdi kemale ne kadar yanarsan yan!...
RUHUN İLACI
Sevgi ruhun ilacı, her derdime dermandır
Kalp sevmekle kocamaz, her gönül bir ummandır
ÜMMET
Her telden bir ses çıkar, ruhuma kasvet çöker
Ümmetin zilletinden gözlerim kan yaş döker
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–10
EŞREF-İ MAHLÛKAT
Gerçeği görmüyorsun, gözüne inmiş perde
Ey eşref-i mahlûkat gölgen sürünür yerde
NE DİYE
İşi gücü bırakmış, hayaller kuruyorsun
Yollar seni bekliyor, ne diye duruyorsun?
TAŞ BAĞLAMAK
Bugüne ağıt yakar Fatihlerim, çağlarım
Düşman gülmesin diye bağrıma taş bağlarım
VİCDANLAR
Vicdanlar sağırlaşmış, bir hoş seda gelmiyor
Tanzimat’tan bu yana Türk’ün yüzü gülmüyor
ZEHİRLİ BAL
Şifa diye sundular Türk’e zehirli balı
Büküvermiş boynunu mahzun hilalin alı
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–11
KÖRLE YATANLAR
Her gün vatan kurtarır kuru sıkı atanlar
Sabah şaşı uyanır gece körle yatanlar
YANKI
Her dem yankılanacak gök kubbede ezanlar
İçine düşer bir gün Türk’e mezar kazanlar
SABAH
Pınarın başındayız, kabımız su dolmuyor
Bu gönül mabedinde yine sabah olmuyor
MENZİL
Kaldık dağlar başında, yol menzile varmıyor
Dost bellediklerimiz yaramızı sarmıyor
LÂL
Meydanlarda pervane sonra hayal oldular
Hatip seçtiklerimiz kürsüde lâl oldular
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–12
G-AİLE
Eşeler zihnimizi bin bir çeşit gaile
Saygı sevgi demode, bu ne biçim aile?...
MASKARA
İzzeti ve iffeti dönüştürüp paraya
Eşref-i mahlûkatı çevirdik maskaraya
GECELER
Azgın nefis derbeder, kalp ölümü heceler
Nice gizli günahın şahididir geceler
SEMİRENLER
Saatin tiktakları ömrümü kemiriyor
Garibanın sırtından zenginler semiriyor
AÇ GÖZÜNÜ
Hatırla Âdemoğlu yeminini, sözünü
İçi toprak dolmadan ey insan aç gözünü!...
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–13
İSYAN AHLAKI
Koyma aynı kefeye, ayır siyahla akı
İnattan besleniyor kokmuş isyan ahlakı
TİLKİ ZİHNİYETİ
Mühim değildir kulun kanı, kemiği, eti
İlham vermiş bu çağa tilkinin zihniyeti
YANGIN
Yüzyıldır koşuyoruz bata çıka batıya
Büyüdükçe büyüdü yangın vardı çatıya
ALIKLAR
Kalp gözünü köreltti kıymetsiz dünyalıklar
Balıklama dalıyor mala mülke alıklar
MAZLUM
Müminin boynu bükük, öne eğik başları
Zalimleri boğacak mazlumun gözyaşları
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–14
PİŞMANLIK
Bu dünya meydanında diri, ölüden pişman
Büyük küçükten aciz, ayna surete düşman
ARAFTA
Yerle gök arasında, arafta kaldı gönül
İntizardaki yârdan beddua aldı gönül
GURBETTEN SILAYA
Melal çöker ruhuma, yakar gurbet ocağı
Köz köz olmuş yarama derman sıla kucağı
BİTARAF
Ömür sayılı zaman, bir mum misali erir
Taraf tutmaz aynalar çirkini de gösterir
SOKAK YETİMLERİ
Şehrin aynalarına bir yetim suret düşer
Kaldırım emzirirken görmezden gelir beşer
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–15
ŞİMŞİR TARAK
Elinde şimşir tarak kelini tarıyorsun
İçindeki yitiği dışında arıyorsun
ATEŞ
Bir daha doğmayacak göğünde dünkü güneş
Ateş senin içinde, cehennemde yok ateş…
YI-KANMAK
Sevgiyle beslenir ruh, gönül sevdaya kanmaz
Bir ten aynı nehirde iki kere yıkanmaz
GÖZ MENZİLİ
Kavuşmaktan daha zor, seni unutmak seni
Gözümün menzilinde unutmuşsun gölgeni
MUHAYYİLE
Tutuşturur zihnimi düşüncenin alevi
Fikirle aydınlanır muhayyilenin evi
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–16
DİRENİŞ
Erisin nefesinle, buza döndürme karı
Direniş çiçekleri müjdeliyor baharı
ÇİZGİLER
Ruh aynasından yansır gözlerindeki mana
Alnındaki çizgiler acep ne söyler sana?
İNSA-NİYET
Vefa kalplerin süsü, ölmesin insaniyet
Amele dönüşmezse ne sağlar iyi niyet?
ZENGİNLİK
Ruhun genişlik ister, senin muhayyilen dar
Yanında götürdüğün sağken verdiğin kadar
KA-ZAN
Zannın çoğundan sakın, içimiz dışımız zan
Hesap verecek kadar; çok değil, helal kazan
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–17
SON YAPRAK
Asra müjdeler olsun, tohum düştü toprağa
Gökten boşaldı rahmet, can geldi son yaprağa
TEBESSÜM
İçime ayna tutar göklerin derinliği
Ruh çölünü yeşertir tebessüm serinliği
AŞK
Aşk yürekte kıvılcım, aşk hasretle yanıştır
Aşk gaflet uykusundan gerçeğe uyanıştır
GÖRDÜK
Işığını arayan kara geceler gördük
Kendisini dev sanan nice cüceler gördük
KAN-ATLAR
Fetih düşünü görür içimde yorgun atlar
Kanatır can evimi kırık dökük kanatlar…
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–18
GÖNÜL
Efkârın yangınında sırlara daldım gönül!
Yolların kavşağında şaşırıp kaldım gönül!
ALBAYRAK
Tarih şahittir buna, Türk’ün kolu bükülmez
Yürek semalarından al bayrağım çekilmez
YAŞ KEMALE ERİNCE
Yaş kemale erince kulaklar sağırlaşır
Ömrün sonbaharında adımlar ağırlaşır
DERDİMİZ
Ariflerin sevgisi gönüllerinden taştı
Dünyaya bağlandıkça derdimiz bini aştı
GÖNÜL SAZIMIZ
Genimize işlenmiş; kaderimiz, yazımız
Can bedenden uçunca susar gönül sazımız
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–19
MALAYANİ
Ölüm, fani kullara nefesinden de yakın
Ya hak konuş, ya da sus; malayaniden sakın
TÛL-İ EMEL
Karşılığını görür hesap gününde amel
Nefsi besler, büyütür, semirtir tûl-i emel
HİCRET
Yaradan’a kul olmak, yakışandır hilkate
İblise vur silleyi, hicret et hakikate
DİN NASİHATTİR
Din nasihattir kula, payına düşeni al
Terk et nefsin yolunu; Hak dairesinde kal
ATLARINIZ HAZIR MI?
Mümin, cihat deyince atı hazır olandır
Bir öksüz gördüğünde gözüne yaş dolandır
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–20
GÖLGEMİN IZDIRABI
Yıkma gönül Kâbe’mi, gönül Hakk’ın mihrabı
Ağır geldi yollara gölgemin ızdırabı
KIYAMETE ZORLAMAK
Nasıl olsun bereket, şükreden yok nimete
Asi kullar Allah’ı zorluyor kıyamete
ÇELİŞKİ
Kul, Yaradan’ı bilmez; bu ne kopuk ilişki
Şükretmeden istersin bu ne yaman çelişki
EBREHE
Çağın Ebreheleri hissedin bu nefesi
Duyulur Ebabil’in kanatlarının sesi
LANET YAĞMURU
İman şemsiyeni aç gökten lanet yağmadan
Kalbin dönsün Allah’a gün batıdan doğmadan
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–21
GEMİ
Anlayan beri gelsin; hasretimi, çilemi…
Karaya oturacak böyle giderse gemi
DA-YAN
Yalandan hakikate hicret vaktidir bu an
Ne kaldı ufuklara, dayan yüreğim dayan!...
KEYF-İNCE
Sırat mümine geniş, değildir kıldan ince
Cennet çağırır seni, karşıya geç keyfince
VARLIĞIN ÖZÜ
Varlığın özüsün sen, sen en büyük değersin
Âlemin gözbebeği başını ne eğersin?...
MUHT/AÇ
Varlığın idrakinde akıl yüreğe muhtaç
Seccaden olsun dostun, kalbini Allah’a aç!...
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–22
U/YANMALI
Kul, Allah’ın aşkıyla tutuşmalı, yanmalı
Musallanın üstüne konmadan uyanmalı
GARİBİN SALÂSI
Bir garibin salâsı seher vakti okunur
Ölümün gür sedası yüreklere dokunur
GÖK SOFRASI
Göçtü çok uzaklara insanların en hası
Maverada kurulmuş mümine gök sofrası
KANATLAR
Yeleleri rüzgârdan kır atlarımız vardı
Özgürlüğe yol alan kanatlarımız vardı
EBEMKUŞAĞI
Ne ifade eder ki köre ebemkuşağı?
Şeytan gafili atar uçurumdan aşağı
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–23
KIŞLARIM
Gönlünün kuytusunda kayboldu bakışlarım
Gölgen düşünce kalbe, yaza döndü kışlarım
SENSİZLİK
Sensizlik silahını şakağıma dayarım
Baktığın aynaları pek bahtiyar sayarım
HEDİYE
Suların cümbüşü var suretin düşmüş diye
Görmedi yakamozlar bundan büyük hediye
SEVDA
Nice gemiler yaktık, dönüşü yok bu yolun
Göklerin yangınına seherde tanık olun
HAYAT
Lanet etme, bir mum ol; karanlıklara inat
Nasırlı ellerinden akıp gidiyor hayat
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–24
ŞEHRİN SOKAKLARI
Hasretin şavkı düşmüş şehrin sokaklarına
Zaman mührünü vurur, vurur şakaklarına
TOPRAK
Yağmur yağar, eser yel, dalından düşer yaprak
Kutlu misafirini sabırla bekler toprak…
OMUZLARDAKİ YÜK
Şahit tuttum sevdaya gece nazenin ayı
Cılız omuzlarıma yüklemişler dünyayı
ÇORAP ÖRMEK
Mazlumların başına onca çorap örülür
Zalimlerin hesabı musallada görülür
ZEMBEREK
Boşalır bir gün elbet saatin zembereği
Mahkemede her suçun düşünülür gereği
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–25
HÜZÜN ATEŞİ
Hazan yapraklarını hüznün ateşi sarsın
Ellerin şakağında aynalara bakarsın
AYAK İZİ
Gölgeni takip eder mazinin ayak izi
Uzun yol kavşağında yollar kuşatır bizi
ALLAH BİR…
Şeytanın fitne fesat küpünden sızar kibir
Cümle mevcudat birden haykırıyor: “Allah bir!..”
PETEK
Toprak uyandığında çiçeğe durdu dallar
Tarumar oldu petek arıda kaldı ballar
TETİK
Yürek yüz görmeyince yarasına tuz eker
Sevgi firar edince gönül tetiği çeker
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–26
ATEŞTEN GÖMLEK
Hasret ateşten gömlek, yüreğimde köz olsun
Sürünsün yerde nefis, bir incecik toz olsun
DÜĞÜM
Çözdüm çetin düğümü, dertte buldum devayı
Başıma taç eyledim bu mukaddes davayı
ÇORAK BAKIŞLAR
Nasıl görmez kör akıl Hakk’ın nakışlarını?
Şükürle sula her gün çorak bakışlarını
AKLAR
Saçına düşen aklar haber veriyor sana
Kalp gözünü açıp da ne olur anlasana!...
BİR ÖMÜR
Bir ömür yalanlarla kandırdık kendimizi
Nefsin askerlerine çiğnettik bendimizi
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–27
HAYAT KAZANI
Toprağa yağmur düşer, sen yâdıma düşersin
Hayat denen kazanda yanıp yanıp pişersin
SUÇLULAR
Düşünce suçluları mürekkepte boğulur
Dik yaşamalı insan, zira bir kez doğulur
KUSMUK
Cehalet konuşunca bütün kitaplar susar
Tefekkür ehli zevat kafatasını kusar
ŞİİR
Şiir düş definesi, gönül sazının teli
Yürekte açan çiçek, ebedî ve ezeli
BOYNUZLU
Yol tükenecek bir gün yolcu yolda kalacak
Boynuzsuz boynuzludan haklarını alacak
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–28
UYKUDAYKEN…
Sen uykuda yüzerken doğmayabilir güneş
Günah galerisini yakar, kavurur ateş
BOŞ
Rabbim bu bina senin, senden gayri hep boştur
Güldürürken de hoştur, öldürürken de hoştur
CEVHERLER
Hayatın çöplüğünde nice cevherler saklı
Yaradılış sırrına yetişmez beşer aklı
FİTNE KAZANI
Dudağında tebessüm, için fitne kazanı
Yarın yevmü’l mahşerde çekeceksin cezanı
G/EZERSİN
Kayırırsın zalimi, mazlumları ezersin
İnsanlar arasında böbürlenir gezersin
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–29
TAĞUT
Gözün toprak dolmadan, ey insan aç gözünü!...
Sırt çevir tağutlara, Hakk’a döndür yüzünü!...
NİYAZ
Kul unutur Rabbini; cilve eder, naz eder
Kâinat vecde gelir, Hakk deyip niyaz eder
MÜEBBET
Boynumuza astılar müebbedi, idamı
Hiçbiri de değildi kalıbının adamı
AT GÖZLÜĞÜ
Çıkar at gözlüğünü, etrafına et nazar
Güç verir teslimiyet, şüphe imanı bozar
BÜYÜK GÜN…
Emin adımla yürü, koşan çabuk yorulur
Ettiklerin mahşerde birer birer sorulur
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–30
KUMAR
İmtihan için geldik, kim demiş hayat kumar?
İman ışığı yoksa gönül köşkü tarumar
AZGIN NEFİS
Semirir azgın nefis Hakk’a eğilmezse baş
Yarın mahşer gününde akar gözlerinden yaş
KEYİF SÜRENLER
Rabbim izin vermezse yaprak düşmez ağaçtan
Zenginler keyif sürer fakir ölürken açtan
GÖKDELENLER
İnsanlar alçaldıkça yükselir gökdelenler
Kafa yordunuz mu hiç nere gider ölenler?
GÜL DÜŞÜNCE
Gül düşünce toprağa şafakta gül kanıyor
Gözlerim yaşarıyor, yürek köz köz yanıyor
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–31
FECR
Fecre taşı ruhunu bu cinnet batağından
Toprak çağırır seni kuş tüyü yatağından
GELECEK
Sığmaz içim içime, can evimden taşarım
Maziden kuvvet alıp geleceğe koşarım
GÜZ
Her sima bir kitaptır, aynadır bana her yüz
Bahar kaldı geride, yüzünü gösterdi güz
VE SON…
Omzumdadır kefenim, korkum yoktur ölümden
Gün düşmez pencereme, su çekildi gölümden
CANLAR
Kalp acıyı hissetmez, sağırlaşmış vicdanlar
Söyle kervancı başı nere gider bu canlar?...
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–32
ADANMIŞLIK
Adanmışlık bağında umutlar filizlenir
Tembellik ruhumuzun mahzeninde gizlenir
UMARSIZ
Kafa tutar tevhide, burnundan aldırmaz kıl
Umarsızlık çölünde vahye sığınır akıl
DEVRAN
Bir tel kopar ruhundan, tenin ışığı söner
Bugün yarına gebe, gün gelir devran döner
İRADE SİLGİSİ
İradenle siliver şeytanın izlerini
Yoksa mahşer gününde döversin dizlerini
EBABİL
Uçur gönül göğünde ebabil kuşlarını
Ulaştır hedefine pişmiş sert taşlarını
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–33
MESCİD-İ AKSA
Ümmetin yetimisin sen ey Mescid-i Aksa!...
Öksüz kalır mısın hiç, mümin kıyama kalksa…
KABİLLER
Kanı kanla yuğuyor zamanın Kabilleri
Uyanın uykunuzdan çağın ebabilleri!...
SAPAN TAŞI
Yakar da yüreğimi gözünden süzülen yaş
Gazzeli çocukların sapanında olsam taş
BAKIŞLAR
Seccademde yeşerir, can bulur gözyaşlarım
Göklere kilitlenir, dualı bakışlarım
ONUR
Yürekler yangın yeri, sabır çeşmesi kuru
Yerlerde sürünmekte Müslüman’ın onuru
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–34
KIYAM
Suların yangınında ateş düşer tenime
Ruhum kıyama durur, dar gelir bedenime
GAZZE’NİN YETİMLERİ
Gazze’nin yetimleri hangi suçtan öldüler?
Yürekler kan ağlarken vicdansızlar güldüler
FELLUCELİ
Felluceli yetimin payına kurşun düşer
Garibin ocağında gece gün çile pişer
İNİLTİLER
Yaş kemale erince ayna surete güler
Münzevi iniltiler uykularımı böler
İNŞİRAH
Gönüller yangın yeri, neredesin ümmet âh!...
İnsin yağmur misali yüreklere inşirah!...
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–35
VERDA
Yüreklerin yitiği, gönül çölünde verda
Adınla hayat bulur yürek kalınca darda
NİSYAN
Kula şükür yaraşır, yakışmaz kula isyan
Vefanın kumasıdır kalbin kezzabı nisyan
İKİ BÜKLÜM
Boyunlar iki büklüm, taş kesilmiş yürekler
Baykuş gökte uçarken bülbül yerde emekler
MENEKŞELER
Gözyaşı yağmurunda tohum çürür toprakta
Can verir menekşeler kan kırmızı şafakta
LEYLA
Dümende sağır sultan, dört yanımız vaveyla
Mecnun buldu yârini, uğurlar olsun Leyla!...
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–36
GENÇLİK
Gençlik elden gidiyor, gençlik küfrün ağında
Cenneti umuyorsun sımsıcak yatağında!...
KEFENSİZ GÖMÜLENLER
Toprağın sigortası kefensiz gömülenler
Beter olsun inşallah mazlumlara gülenler
KALEMİN FERYADI
Kâğıt bile duymuyor kalemin feryadını
Pelesenk et diline Yaradan’ın adını
DİYET
Kaç asırdan beridir müminler öder diyet
Kemirir zihinleri lanetlenmiş zihniyet
SIN/AV
Sabırlıdır şer ehli, bekler bin yıl avını
Müslümanlar kaybetti kardeşlik sınavını
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–37
ŞİDDET
Şiddetten beslenirsin, her gelene çatarsın
İyi fiyat verseler vicdanını satarsın
NEFRET
Şeytanın askerleri nefretini kusuyor
Dilleri salya sümük, vicdanları susuyor
İMAN GÜLÜ
Sen ukbaya talip ol, dünya onların olsun
Yeşersin iman gülü, yapma çiçekler solsun
YÜREK YANGINLARI
Yürek yangınlarını gözyaşları söndürür
İmansızlık kalpleri sert bir taşa döndürür
MAZİ
Bugünün enkazında arıyoruz maziyi
Tükettik sermayeyi, düne dair her iyi
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–38
U/TANIRIM
Melekliğe soyunmuş Firavunlar tanırım
Aynalara bakıp da kendimden utanırım
TERAZİ
Fikrin ağır yükünü çekemez bu terazi
Büyüdükçe büyüyor gözlerimizde mazi
MESAFELER
Kaybolur mesafeler, mana sese karışır
Perdelenir ufuklar suret sise karışır
FER/YÂDIMA
Aklım firar edince mazi düşer yâdıma
Dost bildiğim aynalar ses vermez feryadıma
ŞEYTANIN AVUKATI
Yoktur ötede bezi, bu dünyayla avunur
İçindeki şeytanı savundukça savunur
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–39
MAZLUMUN AHI
Fikir gönlümün gülü, damarlarımda kandır
Mazlumun ahı hançer, duaları volkandır
TÜKÜRÜN!...
Tükürün ey yarenler zulmün kara yüzüne!...
Fikir fahişesinin kim inanır sözüne?...
VUSLAT
Ölüm sonsuzluğa göç, vuslattır ruh eşine
Bir bilsen takılırsın Azrail’in peşine…
RAHMET YAĞMURU
Teslimiyetten başka çare var mı ölüme?
Duayla sağnak sağnak rahmet yağar çölüme
YABAN ELLER
Mümin düşürmez dilden Hakk’ın yüce adını
Yaban elde uçanın kırarlar kanadını
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–40
NAFİLE
Ey ölümden kaçanlar, çırpınmanız nafile!...
Perdelenmiştir gözü anlatmak zor gafile
KARA ÇALMAK
Kapanmaz kolay kolay hicran denilen yara
Silinmez alınlardan dostun çaldığı kara
DİLSİZ ŞEYTAN
Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır
Hasta ruhun ilacı zikre banmış imandır
TIKINMAK
Açları görmez gözün, tıkındıkça şişersin
Dilin şükre yabancı, sen ne zalim beşersin!...
SİYAH
Ya Rab kaldır zulmeti, nereye baksam siyah!...
Bu karanlık gecenin ertesi olsun sabah!...
M.NİHAT MALKOÇ
TEVAZU
Göğe değsin tevazu, kibir ateşte yansın
Zavallılar kendini sırça köşklerde sansın
GÜLÜN BUSESİ
Hasretin dudağına değer gülün busesi
Dağlar zikre durur da münkir duymaz bu sesi
SEVDA MAHKEMESİ
Sevda mahkemesinde yürek çekilir dara
Üstüne tuz ektikçe iyileşir mi yara?...
MUHACİR HİSSİYAT
Köz köz etti yüreği muhacir hissiyatım
Fetihler yarım kaldı tökezleyince atım…
DA-YANDIM
Yürek kapılarına yalın kılıç dayandım
Temmuzda pek üşürken zemherilerde yandım
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–2
AŞK NEFERİ
Sevgi tükendiğinde söner gözlerin feri
Ölümsüz kahramandır gönülde aşk neferi
UMUT DAĞI
Zamana yenilmeden umutlarım bir dağdı
Hasretin hoyrat eli gönülden sitem sağdı
ÖMRÜN YAMAÇLARI
Pamuk tarlası sanma aklaşan saçlarını
Dik nefes çıkacaksın ömrün yamaçlarını
YENİ KAPI
Hilkatin aynasıdır vücut denen bu yapı
Bir kapı sürmelense açılır yeni kapı
SEVGİ MÜREKKEBİ
Sevgi mürekkebiyle ölümsüzlüğü yazdın
Nefrete bulaşmadan kardan daha beyazdın
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–3
NEFRETİN BUZLARI
Yediveren misali umut yürekte nakış
Nefretin buzlarını çözer sıcak bir bakış
CERAHAT
Toprak ısıtsın teni, ruh tohumu çatlasın
Cerahat dolu çıban büyümeden patlasın
GÜL-DİKEN
Vesveseler dikendir, gül varsa yoktur tasa
İnsanı yaşatmaktır bizde uhrevî yasa
KUNDAKTA
Hayallerimiz taştı kundakta bebe iken
Güle kavuşmak için engel değildir diken
KABİRDE
Eser bir deli rüzgâr, çınardan düşer yaprak
Kabirde böcekler dost, yorgandır bize toprak
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–4
ŞAFAK
Karanlıklar dağılıp şafak sökecek bir gün
Zalimin saltanatı elbet çökecek bir gün
DAĞ DELDİREN SEVDALAR
Ölenlerin ardından canlandı hatıralar
Firar etti gönülden dağ deldiren sevdalar
HÜZÜN YASTIĞI
Yastık ettik gurbette hicranı, hüzünleri
Hayat değirmeninde ufaladık günleri
ARASAT
Nasıl geçti habersiz bir ömür, bunca sene?
Arasat meydanında buluşacağız yine
GARİB-İZ…
Baki kalır cihanda kim bırakırsa bir iz
Ruh sonsuzluğu özler, bu dünyada garibiz
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–5
DERBEDER
Kavuşmak hayal olur, sarar ruhu bir keder
Sevgisiz yürek gece, gönül aşksız derbeder
SÜVARİ
Gece bir yorgan gibi örter hissiyatını
Gümüşten ufuklara sür süvari atını
KARANFİLLER
Tutuşur bahçelerde kan kırmızı çiçekler
Sahipsiz karanfiller uzanacak el bekler
U-YANMAK…
Tamamlar noksanları aşk ateşiyle yanmak
Ölüm dediğimiz şey sonsuzluğa uyanmak…
BAHAR
Gözlerde mor halkalar, yükseklerde kar olur
Ruh bedenden ayrılır, mümine bahar olur
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–6
KIYAMET
Güneş batıdan doğar, ummanlar doyar suya
Can bedenden ayrılır, ruhun dalar uykuya
GÖNÜL KOCAMAZ
Bülbül yanar aşkından, bahçelerde solar gül
Beden ihtiyarlasa yine kocamaz gönül
AHİR ZAMAN
Bin sene de yaşasan ömrün nihayeti var
Ahir zaman gelince ölü diriye ağlar
KEFENİN CEBİ
Giden ne götürdü ki, cebi yoktur kefenin
Tepilenin hakkı var üzerinde tepenin
YOL
Kırılır bir gün elbet kanadımız, kolumuz
Nihayet bulur ömür, Hakk’a düşer yolumuz
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–7
A-YİNE
Bir tel kopar ruhundan ahenk kesilir yine
Sonsuzlukla paylaşır sırlarını ayine
SULTAN MAKAMI
Sultan makamındasın musallada bir anlık
İman olan yürekte barınamaz karanlık
VAKTİ KUŞANMAK
Namazı eda edip bırakmazsan kazaya
Vakti kuşanır yürek nefis gelir hizaya
AKLISELİM
İmanla cilalanır, paklanır aklıselim
Çoraklaşan kalpleri duayla yeşertelim
SIĞIN-AK
Günde beş vakit ezan ruhuma sığınaktır
Secdeye baş koyanın kalbi pak, alnı aktır
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–8
REHİN
Kalplerimiz tamtakır, rehin düşmüş şeytana
Alaşağı et nefsi ey mümin çık meydana!...
ELMA ŞEKERİ
Aşk bir elma şekeri, elimde kaldı sapı
Bulamadım gönlüme sığınacak bir kapı
KÜHEYLAN
Toy süvari elinde körpecik küheylandım
Ben de Mevlana gibi hamdım, piştim ve yandım
PASLI KILIÇ
Geriye küller kaldı ruhumun yangınından
Bilmem ne zaman çıkar paslı kılıç kınından
YARALAR
Dostun ağır bir sözü gonga gülü yaralar
Firar eder muhabbet yürek giyer karalar
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–9
KELAM
Hakk’ın tercümanıdır, kelam ruhun ilacı
Toyun dilinde diken, zehirden daha acı
VERA
Vera ruhun sükûnu, anahtarı takvanın
Allah görüyor bizi, lüzumu yok şekvanın
RUHUN KANATLANIŞI
Kanatlandı ruh tenden, konacak yer arar can
Ömür erdi kemale ne kadar yanarsan yan!...
RUHUN İLACI
Sevgi ruhun ilacı, her derdime dermandır
Kalp sevmekle kocamaz, her gönül bir ummandır
ÜMMET
Her telden bir ses çıkar, ruhuma kasvet çöker
Ümmetin zilletinden gözlerim kan yaş döker
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–10
EŞREF-İ MAHLÛKAT
Gerçeği görmüyorsun, gözüne inmiş perde
Ey eşref-i mahlûkat gölgen sürünür yerde
NE DİYE
İşi gücü bırakmış, hayaller kuruyorsun
Yollar seni bekliyor, ne diye duruyorsun?
TAŞ BAĞLAMAK
Bugüne ağıt yakar Fatihlerim, çağlarım
Düşman gülmesin diye bağrıma taş bağlarım
VİCDANLAR
Vicdanlar sağırlaşmış, bir hoş seda gelmiyor
Tanzimat’tan bu yana Türk’ün yüzü gülmüyor
ZEHİRLİ BAL
Şifa diye sundular Türk’e zehirli balı
Büküvermiş boynunu mahzun hilalin alı
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–11
KÖRLE YATANLAR
Her gün vatan kurtarır kuru sıkı atanlar
Sabah şaşı uyanır gece körle yatanlar
YANKI
Her dem yankılanacak gök kubbede ezanlar
İçine düşer bir gün Türk’e mezar kazanlar
SABAH
Pınarın başındayız, kabımız su dolmuyor
Bu gönül mabedinde yine sabah olmuyor
MENZİL
Kaldık dağlar başında, yol menzile varmıyor
Dost bellediklerimiz yaramızı sarmıyor
LÂL
Meydanlarda pervane sonra hayal oldular
Hatip seçtiklerimiz kürsüde lâl oldular
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–12
G-AİLE
Eşeler zihnimizi bin bir çeşit gaile
Saygı sevgi demode, bu ne biçim aile?...
MASKARA
İzzeti ve iffeti dönüştürüp paraya
Eşref-i mahlûkatı çevirdik maskaraya
GECELER
Azgın nefis derbeder, kalp ölümü heceler
Nice gizli günahın şahididir geceler
SEMİRENLER
Saatin tiktakları ömrümü kemiriyor
Garibanın sırtından zenginler semiriyor
AÇ GÖZÜNÜ
Hatırla Âdemoğlu yeminini, sözünü
İçi toprak dolmadan ey insan aç gözünü!...
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–13
İSYAN AHLAKI
Koyma aynı kefeye, ayır siyahla akı
İnattan besleniyor kokmuş isyan ahlakı
TİLKİ ZİHNİYETİ
Mühim değildir kulun kanı, kemiği, eti
İlham vermiş bu çağa tilkinin zihniyeti
YANGIN
Yüzyıldır koşuyoruz bata çıka batıya
Büyüdükçe büyüdü yangın vardı çatıya
ALIKLAR
Kalp gözünü köreltti kıymetsiz dünyalıklar
Balıklama dalıyor mala mülke alıklar
MAZLUM
Müminin boynu bükük, öne eğik başları
Zalimleri boğacak mazlumun gözyaşları
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–14
PİŞMANLIK
Bu dünya meydanında diri, ölüden pişman
Büyük küçükten aciz, ayna surete düşman
ARAFTA
Yerle gök arasında, arafta kaldı gönül
İntizardaki yârdan beddua aldı gönül
GURBETTEN SILAYA
Melal çöker ruhuma, yakar gurbet ocağı
Köz köz olmuş yarama derman sıla kucağı
BİTARAF
Ömür sayılı zaman, bir mum misali erir
Taraf tutmaz aynalar çirkini de gösterir
SOKAK YETİMLERİ
Şehrin aynalarına bir yetim suret düşer
Kaldırım emzirirken görmezden gelir beşer
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–15
ŞİMŞİR TARAK
Elinde şimşir tarak kelini tarıyorsun
İçindeki yitiği dışında arıyorsun
ATEŞ
Bir daha doğmayacak göğünde dünkü güneş
Ateş senin içinde, cehennemde yok ateş…
YI-KANMAK
Sevgiyle beslenir ruh, gönül sevdaya kanmaz
Bir ten aynı nehirde iki kere yıkanmaz
GÖZ MENZİLİ
Kavuşmaktan daha zor, seni unutmak seni
Gözümün menzilinde unutmuşsun gölgeni
MUHAYYİLE
Tutuşturur zihnimi düşüncenin alevi
Fikirle aydınlanır muhayyilenin evi
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–16
DİRENİŞ
Erisin nefesinle, buza döndürme karı
Direniş çiçekleri müjdeliyor baharı
ÇİZGİLER
Ruh aynasından yansır gözlerindeki mana
Alnındaki çizgiler acep ne söyler sana?
İNSA-NİYET
Vefa kalplerin süsü, ölmesin insaniyet
Amele dönüşmezse ne sağlar iyi niyet?
ZENGİNLİK
Ruhun genişlik ister, senin muhayyilen dar
Yanında götürdüğün sağken verdiğin kadar
KA-ZAN
Zannın çoğundan sakın, içimiz dışımız zan
Hesap verecek kadar; çok değil, helal kazan
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–17
SON YAPRAK
Asra müjdeler olsun, tohum düştü toprağa
Gökten boşaldı rahmet, can geldi son yaprağa
TEBESSÜM
İçime ayna tutar göklerin derinliği
Ruh çölünü yeşertir tebessüm serinliği
AŞK
Aşk yürekte kıvılcım, aşk hasretle yanıştır
Aşk gaflet uykusundan gerçeğe uyanıştır
GÖRDÜK
Işığını arayan kara geceler gördük
Kendisini dev sanan nice cüceler gördük
KAN-ATLAR
Fetih düşünü görür içimde yorgun atlar
Kanatır can evimi kırık dökük kanatlar…
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–18
GÖNÜL
Efkârın yangınında sırlara daldım gönül!
Yolların kavşağında şaşırıp kaldım gönül!
ALBAYRAK
Tarih şahittir buna, Türk’ün kolu bükülmez
Yürek semalarından al bayrağım çekilmez
YAŞ KEMALE ERİNCE
Yaş kemale erince kulaklar sağırlaşır
Ömrün sonbaharında adımlar ağırlaşır
DERDİMİZ
Ariflerin sevgisi gönüllerinden taştı
Dünyaya bağlandıkça derdimiz bini aştı
GÖNÜL SAZIMIZ
Genimize işlenmiş; kaderimiz, yazımız
Can bedenden uçunca susar gönül sazımız
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–19
MALAYANİ
Ölüm, fani kullara nefesinden de yakın
Ya hak konuş, ya da sus; malayaniden sakın
TÛL-İ EMEL
Karşılığını görür hesap gününde amel
Nefsi besler, büyütür, semirtir tûl-i emel
HİCRET
Yaradan’a kul olmak, yakışandır hilkate
İblise vur silleyi, hicret et hakikate
DİN NASİHATTİR
Din nasihattir kula, payına düşeni al
Terk et nefsin yolunu; Hak dairesinde kal
ATLARINIZ HAZIR MI?
Mümin, cihat deyince atı hazır olandır
Bir öksüz gördüğünde gözüne yaş dolandır
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–20
GÖLGEMİN IZDIRABI
Yıkma gönül Kâbe’mi, gönül Hakk’ın mihrabı
Ağır geldi yollara gölgemin ızdırabı
KIYAMETE ZORLAMAK
Nasıl olsun bereket, şükreden yok nimete
Asi kullar Allah’ı zorluyor kıyamete
ÇELİŞKİ
Kul, Yaradan’ı bilmez; bu ne kopuk ilişki
Şükretmeden istersin bu ne yaman çelişki
EBREHE
Çağın Ebreheleri hissedin bu nefesi
Duyulur Ebabil’in kanatlarının sesi
LANET YAĞMURU
İman şemsiyeni aç gökten lanet yağmadan
Kalbin dönsün Allah’a gün batıdan doğmadan
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–21
GEMİ
Anlayan beri gelsin; hasretimi, çilemi…
Karaya oturacak böyle giderse gemi
DA-YAN
Yalandan hakikate hicret vaktidir bu an
Ne kaldı ufuklara, dayan yüreğim dayan!...
KEYF-İNCE
Sırat mümine geniş, değildir kıldan ince
Cennet çağırır seni, karşıya geç keyfince
VARLIĞIN ÖZÜ
Varlığın özüsün sen, sen en büyük değersin
Âlemin gözbebeği başını ne eğersin?...
MUHT/AÇ
Varlığın idrakinde akıl yüreğe muhtaç
Seccaden olsun dostun, kalbini Allah’a aç!...
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–22
U/YANMALI
Kul, Allah’ın aşkıyla tutuşmalı, yanmalı
Musallanın üstüne konmadan uyanmalı
GARİBİN SALÂSI
Bir garibin salâsı seher vakti okunur
Ölümün gür sedası yüreklere dokunur
GÖK SOFRASI
Göçtü çok uzaklara insanların en hası
Maverada kurulmuş mümine gök sofrası
KANATLAR
Yeleleri rüzgârdan kır atlarımız vardı
Özgürlüğe yol alan kanatlarımız vardı
EBEMKUŞAĞI
Ne ifade eder ki köre ebemkuşağı?
Şeytan gafili atar uçurumdan aşağı
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–23
KIŞLARIM
Gönlünün kuytusunda kayboldu bakışlarım
Gölgen düşünce kalbe, yaza döndü kışlarım
SENSİZLİK
Sensizlik silahını şakağıma dayarım
Baktığın aynaları pek bahtiyar sayarım
HEDİYE
Suların cümbüşü var suretin düşmüş diye
Görmedi yakamozlar bundan büyük hediye
SEVDA
Nice gemiler yaktık, dönüşü yok bu yolun
Göklerin yangınına seherde tanık olun
HAYAT
Lanet etme, bir mum ol; karanlıklara inat
Nasırlı ellerinden akıp gidiyor hayat
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–24
ŞEHRİN SOKAKLARI
Hasretin şavkı düşmüş şehrin sokaklarına
Zaman mührünü vurur, vurur şakaklarına
TOPRAK
Yağmur yağar, eser yel, dalından düşer yaprak
Kutlu misafirini sabırla bekler toprak…
OMUZLARDAKİ YÜK
Şahit tuttum sevdaya gece nazenin ayı
Cılız omuzlarıma yüklemişler dünyayı
ÇORAP ÖRMEK
Mazlumların başına onca çorap örülür
Zalimlerin hesabı musallada görülür
ZEMBEREK
Boşalır bir gün elbet saatin zembereği
Mahkemede her suçun düşünülür gereği
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–25
HÜZÜN ATEŞİ
Hazan yapraklarını hüznün ateşi sarsın
Ellerin şakağında aynalara bakarsın
AYAK İZİ
Gölgeni takip eder mazinin ayak izi
Uzun yol kavşağında yollar kuşatır bizi
ALLAH BİR…
Şeytanın fitne fesat küpünden sızar kibir
Cümle mevcudat birden haykırıyor: “Allah bir!..”
PETEK
Toprak uyandığında çiçeğe durdu dallar
Tarumar oldu petek arıda kaldı ballar
TETİK
Yürek yüz görmeyince yarasına tuz eker
Sevgi firar edince gönül tetiği çeker
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–26
ATEŞTEN GÖMLEK
Hasret ateşten gömlek, yüreğimde köz olsun
Sürünsün yerde nefis, bir incecik toz olsun
DÜĞÜM
Çözdüm çetin düğümü, dertte buldum devayı
Başıma taç eyledim bu mukaddes davayı
ÇORAK BAKIŞLAR
Nasıl görmez kör akıl Hakk’ın nakışlarını?
Şükürle sula her gün çorak bakışlarını
AKLAR
Saçına düşen aklar haber veriyor sana
Kalp gözünü açıp da ne olur anlasana!...
BİR ÖMÜR
Bir ömür yalanlarla kandırdık kendimizi
Nefsin askerlerine çiğnettik bendimizi
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–27
HAYAT KAZANI
Toprağa yağmur düşer, sen yâdıma düşersin
Hayat denen kazanda yanıp yanıp pişersin
SUÇLULAR
Düşünce suçluları mürekkepte boğulur
Dik yaşamalı insan, zira bir kez doğulur
KUSMUK
Cehalet konuşunca bütün kitaplar susar
Tefekkür ehli zevat kafatasını kusar
ŞİİR
Şiir düş definesi, gönül sazının teli
Yürekte açan çiçek, ebedî ve ezeli
BOYNUZLU
Yol tükenecek bir gün yolcu yolda kalacak
Boynuzsuz boynuzludan haklarını alacak
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–28
UYKUDAYKEN…
Sen uykuda yüzerken doğmayabilir güneş
Günah galerisini yakar, kavurur ateş
BOŞ
Rabbim bu bina senin, senden gayri hep boştur
Güldürürken de hoştur, öldürürken de hoştur
CEVHERLER
Hayatın çöplüğünde nice cevherler saklı
Yaradılış sırrına yetişmez beşer aklı
FİTNE KAZANI
Dudağında tebessüm, için fitne kazanı
Yarın yevmü’l mahşerde çekeceksin cezanı
G/EZERSİN
Kayırırsın zalimi, mazlumları ezersin
İnsanlar arasında böbürlenir gezersin
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–29
TAĞUT
Gözün toprak dolmadan, ey insan aç gözünü!...
Sırt çevir tağutlara, Hakk’a döndür yüzünü!...
NİYAZ
Kul unutur Rabbini; cilve eder, naz eder
Kâinat vecde gelir, Hakk deyip niyaz eder
MÜEBBET
Boynumuza astılar müebbedi, idamı
Hiçbiri de değildi kalıbının adamı
AT GÖZLÜĞÜ
Çıkar at gözlüğünü, etrafına et nazar
Güç verir teslimiyet, şüphe imanı bozar
BÜYÜK GÜN…
Emin adımla yürü, koşan çabuk yorulur
Ettiklerin mahşerde birer birer sorulur
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–30
KUMAR
İmtihan için geldik, kim demiş hayat kumar?
İman ışığı yoksa gönül köşkü tarumar
AZGIN NEFİS
Semirir azgın nefis Hakk’a eğilmezse baş
Yarın mahşer gününde akar gözlerinden yaş
KEYİF SÜRENLER
Rabbim izin vermezse yaprak düşmez ağaçtan
Zenginler keyif sürer fakir ölürken açtan
GÖKDELENLER
İnsanlar alçaldıkça yükselir gökdelenler
Kafa yordunuz mu hiç nere gider ölenler?
GÜL DÜŞÜNCE
Gül düşünce toprağa şafakta gül kanıyor
Gözlerim yaşarıyor, yürek köz köz yanıyor
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–31
FECR
Fecre taşı ruhunu bu cinnet batağından
Toprak çağırır seni kuş tüyü yatağından
GELECEK
Sığmaz içim içime, can evimden taşarım
Maziden kuvvet alıp geleceğe koşarım
GÜZ
Her sima bir kitaptır, aynadır bana her yüz
Bahar kaldı geride, yüzünü gösterdi güz
VE SON…
Omzumdadır kefenim, korkum yoktur ölümden
Gün düşmez pencereme, su çekildi gölümden
CANLAR
Kalp acıyı hissetmez, sağırlaşmış vicdanlar
Söyle kervancı başı nere gider bu canlar?...
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–32
ADANMIŞLIK
Adanmışlık bağında umutlar filizlenir
Tembellik ruhumuzun mahzeninde gizlenir
UMARSIZ
Kafa tutar tevhide, burnundan aldırmaz kıl
Umarsızlık çölünde vahye sığınır akıl
DEVRAN
Bir tel kopar ruhundan, tenin ışığı söner
Bugün yarına gebe, gün gelir devran döner
İRADE SİLGİSİ
İradenle siliver şeytanın izlerini
Yoksa mahşer gününde döversin dizlerini
EBABİL
Uçur gönül göğünde ebabil kuşlarını
Ulaştır hedefine pişmiş sert taşlarını
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–33
MESCİD-İ AKSA
Ümmetin yetimisin sen ey Mescid-i Aksa!...
Öksüz kalır mısın hiç, mümin kıyama kalksa…
KABİLLER
Kanı kanla yuğuyor zamanın Kabilleri
Uyanın uykunuzdan çağın ebabilleri!...
SAPAN TAŞI
Yakar da yüreğimi gözünden süzülen yaş
Gazzeli çocukların sapanında olsam taş
BAKIŞLAR
Seccademde yeşerir, can bulur gözyaşlarım
Göklere kilitlenir, dualı bakışlarım
ONUR
Yürekler yangın yeri, sabır çeşmesi kuru
Yerlerde sürünmekte Müslüman’ın onuru
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–34
KIYAM
Suların yangınında ateş düşer tenime
Ruhum kıyama durur, dar gelir bedenime
GAZZE’NİN YETİMLERİ
Gazze’nin yetimleri hangi suçtan öldüler?
Yürekler kan ağlarken vicdansızlar güldüler
FELLUCELİ
Felluceli yetimin payına kurşun düşer
Garibin ocağında gece gün çile pişer
İNİLTİLER
Yaş kemale erince ayna surete güler
Münzevi iniltiler uykularımı böler
İNŞİRAH
Gönüller yangın yeri, neredesin ümmet âh!...
İnsin yağmur misali yüreklere inşirah!...
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–35
VERDA
Yüreklerin yitiği, gönül çölünde verda
Adınla hayat bulur yürek kalınca darda
NİSYAN
Kula şükür yaraşır, yakışmaz kula isyan
Vefanın kumasıdır kalbin kezzabı nisyan
İKİ BÜKLÜM
Boyunlar iki büklüm, taş kesilmiş yürekler
Baykuş gökte uçarken bülbül yerde emekler
MENEKŞELER
Gözyaşı yağmurunda tohum çürür toprakta
Can verir menekşeler kan kırmızı şafakta
LEYLA
Dümende sağır sultan, dört yanımız vaveyla
Mecnun buldu yârini, uğurlar olsun Leyla!...
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–36
GENÇLİK
Gençlik elden gidiyor, gençlik küfrün ağında
Cenneti umuyorsun sımsıcak yatağında!...
KEFENSİZ GÖMÜLENLER
Toprağın sigortası kefensiz gömülenler
Beter olsun inşallah mazlumlara gülenler
KALEMİN FERYADI
Kâğıt bile duymuyor kalemin feryadını
Pelesenk et diline Yaradan’ın adını
DİYET
Kaç asırdan beridir müminler öder diyet
Kemirir zihinleri lanetlenmiş zihniyet
SIN/AV
Sabırlıdır şer ehli, bekler bin yıl avını
Müslümanlar kaybetti kardeşlik sınavını
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–37
ŞİDDET
Şiddetten beslenirsin, her gelene çatarsın
İyi fiyat verseler vicdanını satarsın
NEFRET
Şeytanın askerleri nefretini kusuyor
Dilleri salya sümük, vicdanları susuyor
İMAN GÜLÜ
Sen ukbaya talip ol, dünya onların olsun
Yeşersin iman gülü, yapma çiçekler solsun
YÜREK YANGINLARI
Yürek yangınlarını gözyaşları söndürür
İmansızlık kalpleri sert bir taşa döndürür
MAZİ
Bugünün enkazında arıyoruz maziyi
Tükettik sermayeyi, düne dair her iyi
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–38
U/TANIRIM
Melekliğe soyunmuş Firavunlar tanırım
Aynalara bakıp da kendimden utanırım
TERAZİ
Fikrin ağır yükünü çekemez bu terazi
Büyüdükçe büyüyor gözlerimizde mazi
MESAFELER
Kaybolur mesafeler, mana sese karışır
Perdelenir ufuklar suret sise karışır
FER/YÂDIMA
Aklım firar edince mazi düşer yâdıma
Dost bildiğim aynalar ses vermez feryadıma
ŞEYTANIN AVUKATI
Yoktur ötede bezi, bu dünyayla avunur
İçindeki şeytanı savundukça savunur
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–39
MAZLUMUN AHI
Fikir gönlümün gülü, damarlarımda kandır
Mazlumun ahı hançer, duaları volkandır
TÜKÜRÜN!...
Tükürün ey yarenler zulmün kara yüzüne!...
Fikir fahişesinin kim inanır sözüne?...
VUSLAT
Ölüm sonsuzluğa göç, vuslattır ruh eşine
Bir bilsen takılırsın Azrail’in peşine…
RAHMET YAĞMURU
Teslimiyetten başka çare var mı ölüme?
Duayla sağnak sağnak rahmet yağar çölüme
YABAN ELLER
Mümin düşürmez dilden Hakk’ın yüce adını
Yaban elde uçanın kırarlar kanadını
M.NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–40
NAFİLE
Ey ölümden kaçanlar, çırpınmanız nafile!...
Perdelenmiştir gözü anlatmak zor gafile
KARA ÇALMAK
Kapanmaz kolay kolay hicran denilen yara
Silinmez alınlardan dostun çaldığı kara
DİLSİZ ŞEYTAN
Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır
Hasta ruhun ilacı zikre banmış imandır
TIKINMAK
Açları görmez gözün, tıkındıkça şişersin
Dilin şükre yabancı, sen ne zalim beşersin!...
SİYAH
Ya Rab kaldır zulmeti, nereye baksam siyah!...
Bu karanlık gecenin ertesi olsun sabah!...
M.NİHAT MALKOÇ