Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Safer ayı üzerine (1 Kullanıcı)

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Safer ayı, Hicrî ayların ikincisidir. Hicrî ayların birincisi, bilindiği gibi Muharrem ayı idi ve içinde aşûre günü vardı. Üçüncüsü ise Rebîül-Evvel ayıdır ve bu ayın 12. Gecesinde Kâinatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz (asm) arzımıza, aramıza ve gönlümüze teşrif etti.

Hicrî takvimde bazı ayların ve günlerin gerek içinde farz kılınan ibadetler, gerekse bir kudsî tarihin unvanı olmaları hasebiyle mukaddes tanındığı biliniyor. Meselâ Recep, Şaban ve Ramazan ayları, nafile ve farz ibadetlerin içerisinde teşrî kılındığı üç ibâdet ayı olarak bilinir bu aylardan bilhassa Ramazan ayı ve bu ay içindeki Kadir Gecesi Kur’ân’da da ifâdesini bulur; diğer ikisi de muhtelif nafile ibâdetler için münbit birer zemin teşkil ettiği sahih hadislerde beyan edilir. İslâmiyet öncesi Araplar arasında da Muharrem, Recep, Zil-Kâde ve Zil-Hicce aylarının hürmet duyulan aylardan olduğu ve bu aylarda Arapların savaş yapmaktan çekindikleri biliniyor. Sahih kaynaklarda mübarek olduğu bildirilen diğer gün ve geceleri de burada zikretmek lâzım: Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı, Arefe gün ve geceleri, Kandil geceleri, Cuma günleri, Aşûre günü vs. gibi. Bu günlerde de gerek nafile, gerek vacip, gerekse farz olmak üzere değişik eda şekilleriyle muhtelif ibadetler yapılır.

Görüldüğü gibi İslâmiyette hürmet duyulan ve belli ibadetler için tahsis edilen aylar, günler ve geceler bulunmakla beraber âfetler, musibetler ve semavî belâlar için tahsis edilen muayyen her hangi bir zaman diliminden söz etmek mümkün değildir. Böyle bir tahsisat, İslâmın ruhuna uygun değildir. Belli ayları İlâhî musibet ayı olarak ilân etmek doğru da değildir. Allah’ın irâdesini aylarla veya günlerle sınırlamak mümkün olmadığı gibi; böyle bir sınırlama çabası kulluk terbiyesine de yakışmaz.

İlâhî îkâz ve felâketler başka aylarda olmuyor mu? Kaldı ki, belli aylarda İlâhî ikazların yoğunlaştığını farz etsek bile, o ayların musibet ve uğursuzluk ayı olarak ilân edilmesi Resûlullah (asm) tarafından nehy edilmiştir.

Safer ayı cahiliye Arapları tarafından uğursuz ay olarak tanınıyor ve bu ayda umre yapmak büyük günahlardan sayılıyordu. Resûlullah (asm) ise Umre her zaman helâldir! buyurarak bu aya atfedilen uğursuzluk inancını kırmıştı1. Ama ne yazık ki bu ayda akdedilen nikâhların uzun ömürlü olmayacağı, bu ayda yapılan faaliyetlerin sonuçsuz kalacağı, bu ayda başlanılan işlerin uğursuzlukla biteceği tarzındaki inançların, cahiliye Araplarından beri halk arasında yer yer varlığını sürdüre gelen hurafelerden olduğunu görüyoruz.

Ebû Hüreyrenin (ra) rivâyetiyle Resûlullah (asm) Efendimiz şöyle buyurmuştur: Hastalığın kendiliğinden sirâyeti yoktur; uğursuzluk ve baykuş ötüşünün olumsuz etkisi yoktur Safer ayının hayır ve şerle bir alâkası yoktur; bunlar cahiliye hurafeleridir. Cüzzamlıdan, aslandan kaçtığınız gibi kaçınız!2

Safer ayının normal aylardan olduğunu tespit ettikten sonra; her ne kadar güvenilir kaynaklarla teyit edilmese de, burada, Safer ayında yapılması uygun bulunan şu duâyı zikredebiliriz: “Bismillâhirrahmânirrahîm: Allahım hamd ve şükür Sana mahsustur! Minnetim Sana’dır! Ben Senin kulunum ve ben bundan dolayı huzurluyum! Nefsimi, dînimi, dünyamı, âhiretimi, işlerimin sonunu ve amelimi Sana emânet ediyorum. Bütün Muhammed (asm) ümmetini Senin gücünün, havlinin, kudretinin ve kuvvetinin şiddetinden, Sana emânet ediyorum! Muhakkak Sen, emâneti koruyansın; hükmü nâfiz olansın; kazâsı gâlib olansın! Yâ AhkemelHâkimîn ve yâ Esrael-Hâsibîn ve yâ Ekrame memûlin ve ecvede mesûlin yâ Hayyu yâ Kayyûmu yâ Kadîmü yâ Ferdu yâ Vitru yâ Ehadu yâ Samedu yâ men lem yelid ve lem yûled ve lem yekun lehû küfüven ehad! Yâ Azîzu Yâ Vehhâbu Salla’lâhu alâ hayri halkıhî Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn! Âmin!

Bu ayın son Çarşamba gününde de iki rekat namaz kılınması; bu namazda her rekatte bir Fatiha ve on bir İhlâsı Şerif okunması; namazdan sonra da on bir istiğfar ile, on bir salavâtı şerîfe okunması tavsiye edilmiştir.

Sadakanın bu aya özel bir konumu yoktur. Diğer aylarda olduğu gibi, bu ayda da sadaka vermeye devam etmelidir.


Dipnotlar:
1- Buhârî, Kitâbul-Hac, H. No:777
2- Buhârî, Kitâbut-Tıp, H. No: 1927
KAYNAK:
www.fıkıh.info
 

Nur Şakirdi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Şub 2008
Mesajlar
5
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Rabbim razı olsun kardeşim çok değerli paylaşımlar bilgilendirdiğiniz için teşekkürler
 

Dünya-Ahireti

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2009
Mesajlar
149
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
27
Soru: Safer ayına girmiş bulunuyoruz. Safer ayı, bazı felâketlerin sıklaştığı bir zaman dilimi, binaenaleyh uğursuz bir ay olduğu söyleniyor. Bu hususta bir açıklama yapar mısınız?

Cevab: Bismillâhirrahmânirrahîm.

Safer, kameri ayların ikincisinin adıdır. Resmi vesikalarla hususî mektuplarda ve takvimlerde �Saferu�l-hayr� şeklinde yazılır ve (s) rumuzuyla gösterilirdi. Bilindiği gibi kamer (ay)ın doğuş ve batışına tabi olan ay hesabına �kamerî aylar� denilmektedir ki şunlardır: Muharrem, Safer, Rebîu�l-evvel, Rebîu�l-ahir, Cemaziye�l-evvel, Cemaziye�l-ahir, Receb, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade ve Zilhicce. Bu hususta Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

�Hakikatte ayların sayısı ALLAH katında, ALLAH�ın kitabında -ta gökler ve yeri yarattığı günden beri- on iki aydır. Onlardan dördü haram olanlardır. İşte bu, en doğru hesaptır. O halde bilhassa bunlarda, o haram aylarda nefislerinize zulmetmeyin. Bununla beraber müşrikler sizinle nasıl topyekûn harb ederlerse, siz de onlarla topyekûn harb ediniz. Bilin ki ALLAH, haramlardan, fenalıklardan sakınanlarla beraberdir.� (Tevbe Sûresi: 36)

Ebû Bekre (R.A.)den rivayete göre, Veda haccında okuduğu hutbesinde:

Takvim düzeni açısından zaman, ALLAH�ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki ilk durumuna dönmüştür. Artık sene on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır. Ve üçü peşi peşinedir ki, Zilkade, Zilhicce ve Muharremdir. Bir de Cemaziye�l-âhir ile Şaban arasında yer alan Müdar�in Receb�idir.� (Buhari, Tefsir (9) 8, Bed�ül�l-Halk: 2, Megazi: 77, Edahi: 5, Tevhid: 24, Müslim, Kasame: 29, Ebu Davud, Menasik: 67, Ahmet b. Hanbel, 4/37,73) buyuran Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz haram ayların: �Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb� ayları olduğunu belirtmiştir. Araplar daha İslâmiyet gelmeden önce Haram ay denilen bu ayları kutsal tanır ve bu aylarda savaştan, yağmacılıktan kaçınırlardı.

Çünkü müşrik de olsalar, inanç ve yaşantılarında �Hak Din�den kalıntılar vardı. Haram aylara hürmet, Kâbe�yi tavaf etmek ve hac yapmak gibi. Tabii bütün bunlar da tahrif edilerek, aslından uzaklaştırarak yapıyorlardı. Aslında bütün batıl dinler, hep �Hak Din�den uzaklaşma neticesinde oluşmuşlardır. Hiçbir batıl din, birileri tarafından kurulmamıştır. Bu bakımdan dinimizi, olduğu gibi dosdoğru öğrenmek ve yaşamak mecburiyetindeyiz.

Araplar her yıl kendi adetlerine göre gelip hacceder, ALLAH�a iman ile putlara tapmayı birbirine karıştırıp içinden çıkılmaz garip bir inanç sistemi meydana getirirlerdi. Ama her şeye rağmen mal ve can güvenliği yoktu. Mekke�ye hac mevsiminde gelebilmek bile başlı başına bir problem idi. O yüzden kabile reisleri hac aylarından olan Zilkade ile Zilhicce�de bir de onu izleyen Muharrem�de savaşmayı kaldırırlar ve bu ayları hürmetli sayıp kesinlikle uyulmasında ısrarla dururlardı. Böylece uzak yerlerden hac için gelenler bu üç ayda hem ibadetlerini yerine getirirler, hem de güven içinde evlerine dönme imkanı bulurlardı.

Cahiliyye devrinde, birbiri ile çarpışmaya ve talana alışmış olan Araplara fasılasız üç ay güvenlik ve sulh içinde yaşamak çok ağır geliyordu. Onun için Hz. İbrahim (A.S.) ve Hz. İsmail (A.S.)dan beri devam ede gelen bu tertibi canlarının istediği gibi bozmaya, mesela Muharrem ayındaki haramlığı Safer ayına çevirmeye, diğer haram ayları da ileri geri götürmeye başladılar ve hadis-i şeriflerde de belirtildiği üzere:

�Muharrem ayını Safer diye isimlendirerek�, (Bak. Buhari, Hacc: 34, Menakıbu�l-ensar: 26, Müslim, Hacc: 198, Ebu Davud, hacc: 80) Muharrem�i haram ayı olmaktan çıkarıyorlar, haram ayındaki yasakları işliyorlardı. Böylece, Muharrem�in haramlığını Safer ayına tehir ediyorlardı. Maksatları ardarda gelen üç haram ayı ikiye indirmek, üçüncüyü bir ay geriye bırakmaktı. Çünkü üç ay üst üste, savaşmak, yağmalamak ve öldürmek gibi alışkanlıklardan uzak kalmak onlara zor geliyordu. Cenâb-ı Hak, Kur�an-ı Kerim�de:

�Haram ayları ertelemek, sadece kâfirlikte ileri gitmektir. Çünkü onunla, kâfir olanlar saptırılır. ALLAH�ın haram kıldığının sayısını bozmak ve O�nun haram kıldığını helal kılmak için haram ayını bir yıl helal sayarlar, bir yıl da haram sayarlar. Böylece onların kötü işleri kendilerine güzel gösterilmiştir. ALLAH kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.� (Tevbe Sûresi: 37) buyurarak, onların bu nesi� tatbikatlarını �küfürde artış� olarak değerlendirmiştir.

Bu hal hicretin 10. yılına kadar devam etti. Veda Haccında Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz ayların o sene tam yerini bulduğunu açıkladı.

Binaenaleyh, Safer ayının uğursuzluğu hakkında söylenenlerin asıl menşei işte bu cahiliyye devri davranışlarıdır. Öyle ya! Bir adamın yurdunda ve ailesi yanında rahatça oturmasını ve dağda, bayırda serbestçe gezip-dolaşmasını değiştiren, şehirlileri gurbete çıkarıp bedevilerden bir kısmını savaşa gönderen, bir kısmını da sakınmaya, korunmaya, korkmaya mecbur eden bir ay; uğursuz sayılmaz da ne yapılır? İşte Arabistan çöllerinde meydana gelen bu hadiseler, Safer ayının �Saferu�l-hayr� diye vasıflandırılmasına rağmen uğursuz sayılmasına sebep olmuştur. (Geniş bilgi için bak. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, 3/89-90)

Safer; ayrıca cahiliyye devri arablarının inandığı bir uğursuzluk çeşididir. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz bunu reddetmiştir. Ebû Hureyre (R.A.)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:

�Hastalığın, sahibinden bir başkasına kendi kendine sirâyeti yoktur, eşyâda uğursuzluk yoktur. Ükey ve baykuş ötmesinin te�sîri ve kötülüğü de yoktur. Safer ayında uğursuzluk yoktur. Bunlar Cahiliyet hurâfeleridir. Fakat ey mü�min! Sen cüzzâmlıdan, arslandan kaçar gibi kaç!� buyurdu. (Buhari, Tıp: 19)

Hadis-i şerifte geçen �Safer� iki şekilde te�vil edilmiştir. Birinci te�vile göre bundan maksat: �Safer ayı�dır. Yukarıda da izah edildiği gibi, Cahiliyyet devrinde Araplar Nesi� usûlüne göre, Muharrem ayının haram ay oluşunu Safer�e naklederlerdi. Ve bu sûretle Safer, haram aylardan sayılırdı. Resûlü Ekrem (S.A.V.) Efendimiz bunu da men edip: �Artık Safer ayı için hürmet yoktur!� Buyurmuştur.

Asr-ı Saâdet�ten zamanımıza kadar devam edip gelen halk inanışına göre, bu ayda akdedilen nikahı devamsız sayarlar. Hatta halk arasında bu aya boş ayı derler. Çünkü �Safer� lûgatta boş demektir. Dilimizdeki Sıfır kelimesi de buradan gelir. Araplar bu ayda birbirlerine yağmada bulunurlar ve evlerini eşyadan hâli ve boş (Safer) bırakırlardı. Bu sebeple yağma ayına Safer denmiştir. İşte bu hadis-i şerif ile, Safer ayının uğursuz kabul edilmesi men olunmuştur. Çünkü Safer ayının diğer aylardan hiçbir farkı yoktur. Diğer aylar zamanın bir dilimi olduğu gibi Safer ayı da zamanın bir dilimidir. Bu batıl akide cahil halk arasında yaşamakta ve Safer ayında nikah yapmanın uğursuzluk getireceğine inanılmaktadır. Bu batıl inancı yıkmak için İslâm alimleri mücadele etmişler, hatta pek çok alim özellikle bu ayda nikah kıymışlardır. Buharî�nin bir rivayetine göre, Hz. Âişe (R.Anha) validemiz: Benim nikahım da, zifâfım da Safer ayında idi, buyurduklarına göre, Resûl-i Ekrem (S.A.V.) Efendimiz bu hurâfevi fikrin izâlesine fiilen de çalışmıştır.7 Bu bakımdan safer ayında evlenilmez, yoksa devam etmez; safer ayında doğan çocuklar uğursuz olur v.b. inanışlar tamamen batıldır, hurafedir.

İmam Malik�e, hadis-i şerifte geçen: �La safere� sözünün manası soruldu da: Cahiliye halkı Safer ayını helâl aylardan sayarlardı. Sonradan onu bir sene helâl, bir sene de haram saymaya başladılar. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz de onların bu âdetini kaldırmak için: �Böyle bir sene helâl, bir sene de haram sayılan bir Safer ayı yoktur� buyurdu, cevabını verdi. (Ebu Davud, Tıp: 24, No:3914)

İkinci te�vile göre Safer karında yaşayan bir takım kurtlardır. Câhiliyet devri itikatlarından biri de budur. Araplar karın boşluğunda yılana benzeyen bir hayvanın yaşadığına, insan acıktığı zaman o hayvanın heyecanlanıp, çok defa sahibini ısırıp öldürdüğüne inanırlardı. Hatta bunu uyuz hastalığından daha bulaşıcı sayarlardı. Bunun, insan veya havyan karnında bulunup, bulaşıcı bir hastalık olduğuna da inanırlardı.

Cahiliyyet devrinde bulaşıcı hastalıkların ilâhî bir te�sîre tâbi olmaksızın bizâtihi, yani kendi kendilerine sirâyet edip geçtiklerine inanılırdı. Halbuki her şeyde hakîkî müessir, ALLAH�ın irâdesidir. Bu irâde de hastalıkların geçmesinde bir takım sebepleri vasıta kılar. Bunlardan biri, hasta olan kimselerle temâstır. Hadisteki �Cüzâmlıdan kaç!� emri, hastalığın başkasına geçme sebeplerinden birini en açık şekilde belirtmiştir.

İşte Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz, �Yok� diye buyurmakla her iki manaya gelen Safer�in batıl ve asılsız olduğunu belirtmektedir. Hadis-i şerifte işaret buyrulan cahiliyye devrinin diğer batıl inançlarından bazıları:

a- Tıyere: Bir yolcunun sefere çıktığı sırada önünden bir kuşun uçması uğursuzluk sayılırdı ve böyle bir durumla karşılaşan yolcu yolculuğundan vaz geçerdi.

b- Hâme: Hâme, baykuştur. Bu kuşun bir evin üzerine konup da ötmesinin uğursuzluk getireceğine inanılırdı. Bugün bile cahil halk arasında böyle bir endişe vardır.

c- GûI: Cahiliyye Araplarının inancına göre Gûl, tenha ve ıssız çöllerde insana değişik suretlerde görünerek yolunu şaşırtır, sonunda onu helâk eder. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz bunların aslının olmadığını, cehalet devri Araplarının batıl inançları arasında yer aldığını bildirmiş ve bunlara itibar edilmemesini öğütlemiştir.
 

gamzeli73

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
103
Tepki puanı
1
Puanları
0
safer ayında yapılacak ibadetler; bildiğim kadarıyla peygamberimizin vefat ettiği ay

safer ayında yapılacak ibadetler; bildiğim kadarıyla peygamberimizin vefat ettiği ay

Safer ayının çarşamba günü , özellikle son çarşamba günü bir takım sıkıntılara duçar olabilir.
bununla ilgili Nakşibendi Şeyhlerinden Şeyh Feridüddin hz. den nakledilmiştir ki , " her sene Levh-i Mahfuzdan dünya semasına 320 bin bela iner ki bunlar, Saferin son çarşamba gecesinde ve gününde iner. bu yüzden o gün, sene günleri içerisinde en zor gün olur.
işte o gece (özellikle akşam ile yatsı arasında olsa daha iyidir) ;
7 selam ayetini bir kaba (veya kağıda) yazıp su olan kap içerisine koymak suretiyle o sudan içen kimseye ALLAHü tealanın izniyle o seneki belalardan hiçbirşey isabet etmez. bunlar şu ayaetlerdir.
1-Meyem suresi 15
2-Meryem suresi 33
3-Saffat suresi 79
4-Saffat suresi 109
5-Saffat suresi 120
6-Saffat suresi 130
7-Saffat suresi 181



Safer ayının ilk salıyı çarşambaya bağlayan gecesindeki namaz

Safer ayının ilk salısını çarşambaya bağlayan gece yeryüzüne inecek belalardan ALLAHü tealanın izniyle muhafaza olmak için teheccüt vaktinde(sabah namazından evvel dört rekat nafile namaz kılıp)
4 rekat namaz kılınmalıdır şöyleki;

1- rekatta: fatihadan sonra 17 kevser suresi
2- rekatta: fatihadan sonra: 5 (bir rivayette 15) ihlas suresi
3- rekatta: fatihadan sonra 1 felak suresi
4- rekatta : fatihadan sonra 1 nas suresi okunur

YA DAFİ'AL-BELAYA, İDFA'ANNA'L BELAYA,FALLAHU HAYRUN HAFİZAN VE HÜVE ERHAMÜRRAHİMİN,İNNEKE ALA KÜLLİ ŞEY'İN KADİR.
NOT: kab içine konan 7 sure ayetleri bilen arkadaşlar lütfen yazılışıyla buraya eklesin.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt