Cenâb-ı Hak bir âyet-i kerimede şöyle buyurur:
“Eğer sadakaları (zekât ve benzeri hayırları) açıktan verirseniz ne âlâ! Eğer onu fakirlere gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah da bu sebeple sizin günahlarınızı örter. Allah, yapmakta olduklarınızı bilir.” (Bakara, 271)
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyururlar:
“Gizli verilen sadaka, Rabbin gazabını söndürür.” (Beyhakî, Şuab, III, 244; VI, 255; Heysemî, III, 115)
Ebû Zer -radıyallahü anh- şöyle anlatır: Peygamber Efendimiz’e:
“–Yâ Nebiyyallah! Hangi sadaka daha faziletlidir?” diye sordum. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Fakire gizlice verilen ve malı az olan kimsenin zorlanarak verdiği sadakadır” buyurdu. (Ahmed, V, 265, 178-179. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Zekât, 40/1677)
Osmanlı toplumunda Ramazan günlerinde pek çok zengin, hiç tanımadıkları muhitlerde tebdîl-i kıyâfet üzere gezerler, bölgedeki bakkal, manav ve dükkânlara giderek onlardan veresiye defterini çıkarmalarını isterlerdi. Baştan, ortadan ve sondan rastgele bâzı sayfalarda yazılı borçları toplattırıp çıkan miktârı öder ve:
“–Bu borçları silin! Allâh’ım kabûl eyle!” deyip, kendilerini tanıtmadan giderlerdi.
Borcu ödenen, borcunu kimin ödediğini; borcu sildiren de kimi borçtan kurtardığını bilmezdi. Gizli verilen nâfile sadakanın, açıktan verilenden daha makbûl olduğunu bilen zevât, yardımlarını mümkün mertebe gizlice yapmaya gayret ederlerdi. Ecdâdımız sağ eliyle verdiğini, sol elinden bile saklar, yaptıkları iyilikleri de hemen unuturlardı.
“Eğer sadakaları (zekât ve benzeri hayırları) açıktan verirseniz ne âlâ! Eğer onu fakirlere gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah da bu sebeple sizin günahlarınızı örter. Allah, yapmakta olduklarınızı bilir.” (Bakara, 271)
* * *
“Gizli verilen sadaka, Rabbin gazabını söndürür.” (Beyhakî, Şuab, III, 244; VI, 255; Heysemî, III, 115)
Ebû Zer -radıyallahü anh- şöyle anlatır: Peygamber Efendimiz’e:
“–Yâ Nebiyyallah! Hangi sadaka daha faziletlidir?” diye sordum. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Fakire gizlice verilen ve malı az olan kimsenin zorlanarak verdiği sadakadır” buyurdu. (Ahmed, V, 265, 178-179. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Zekât, 40/1677)
* * *
“–Bu borçları silin! Allâh’ım kabûl eyle!” deyip, kendilerini tanıtmadan giderlerdi.
Borcu ödenen, borcunu kimin ödediğini; borcu sildiren de kimi borçtan kurtardığını bilmezdi. Gizli verilen nâfile sadakanın, açıktan verilenden daha makbûl olduğunu bilen zevât, yardımlarını mümkün mertebe gizlice yapmaya gayret ederlerdi. Ecdâdımız sağ eliyle verdiğini, sol elinden bile saklar, yaptıkları iyilikleri de hemen unuturlardı.