Rivayete göre bir gün sultan Harun Reşit’in huzuruna dilenci kılıklı bir zat gelip şöyle der:
- Ey melik! Sana öyle bir hediye getirdim ki senden evvel gelen hiçbir melik onu görmüş değildir. O mücevhere sahip olmak ister misin?
Halife meraklanır ve "Göster bakalım" der.
Bunun üzerine adam sarığının içinden katlanmış bir kağıt çıkarır ve uzatır. Kağıtta Hz. Peygamberin hilyesi vardır. Harun kağıttaki yazıları okudukça ferahlar ve fakire bağış üzerine bağış yapar. Her cümleye ayrı bir ihsanda bulunur. En sonunda da sırtındaki kaftanını çıkarıp adamın omuzlarına koyar ve onu zengin bir kişi olarak yolcu eder.
Peygamber aşkına tutulmuş olan halife bütün gün elindeki kağıtta yer alan satırları tekrar tekrar okur ve ezberler. Geceleyin Hz. Peygamber onun rüyasına girer ve kendisine şöyle der:
- Ey Harun! Hilyemi görüp sevdiğin ve onu sana getiren fakire sayısız ihsanlarda bulunduğun için şimdi bende şu haberi vererek seni sevindireceğim. Allah-u Teala bana buyurdu ki:
“Ya Muhammed!
Hilyeni gören şâd olsun.
Onu üzerinde taşıyan beladan emniyette olsun.
Kıyamet gününde de cehennem ateşi ona haram olsun.
O kişi ne bu dünyada ne de ukbada azap görmesin,
didârımı görmeye layık olsun!
/inşallah!
İ. Pala / Aşina güzeller