"Hep 1400 sene önceki insanların muhabbetinden bahsediyorsun. Var mı öyleleri bugün ? Fedakarlıklarını yere göğe sığdıramıyorsun. Hayran oluyoruz."
Evden içeri adım atarken hissetti ne kadar yorulduğunu.Hanımı her zamanki gibi karşıladı; Sıradan ve hissiz...Mutfağa geçerken farketti; kızı yoktu ortalıkta.Yemeği yerken sordu.
"Unuttun herhalde konsere gittiğini !"
Bezgin bir ifadeyle başını salladı.Çayını yudumlarken haberleri dinleyeyim diye televizyona uzandı.Sehpanın yanındaki paket dikkatini çekince,vazgeçti.İçeri seslendi.
"Hanım bu paketi Semih'mi getirmişti?
"İçeriden tasdik gelince paketi açmaya başladı. Bir taraftan da zihni bir çnceki akşama gitmişti.Amcasının oğlu Semih'i ve hanımını misafir etmişlerdi.Hayran hayran dinlemişlerdi Semih'i.Bir noktaya kadar ama...İstihza ile gülümsedi.Yaşayamamanın başkasına açıklanamayan sızısı yüreğine gelip de oturacak olduğunda müdahale etmişti.
"Her şeye amenna;ama...Aması var Semih'ciğim."
Semih'in şaşkın gözlerle bakışını hatırladı.
"Bu şartları biliyorsun kardeşim; bir toplumda yaşıyoruz.Sosyalleşme diye bir dert var,yok mu? Hep 1400 sene önceki insanların muhabbetinden bahsediyorsun.Var mı öyleleri bugün?Fedakarlıklarını yere göğe sığdıramıyorsun.Hayran oluyoruz,ama göster bana bir numüne bugünün çıkarcı toplumunda?Toplumun sıtkı sıyrılmış azizim; düşene bir tekme de arkadaşları vuruyor.Herkesin derdi aynı. Kalmamış o eski zamanlar,o güzel insanlar..."
Nasıl da kendinden emin konuşmuştu! E,tabii canım; tam yarım saat Semih'i dinlememiş miydi?Dolmuş dolmuş,sonunda patlayıvermişti işte.Muhatabını mağlup etmenin başdöndüren,iç gıcıklayan,zehirli rahatlığını tekrar duydu içinde.
"Yok canım,kimse ile bir meselem yok;mesele şu;Dünün fedakarlığı ve muhabbeti-Semih'ce konuşmak gerekirse-bugüne tetabuk etmiyor, kardeşim...Al işte bu kitaplar..."
Paketten çıkan,Ashab-ı Kiram menakıbını anlatan bir kitaptı. Karıştırmaya başladı.
"İşte bu kitaplar...Bugün yaşadığımız hayatın neresine oturuyor bunlar...İlişkiler ne kadar kozmopolitleşmiş...bak işte..."
Rastgele açtığı bir yerin sanki tam tezini desteklediğini düşündü.
"Ashab-ı Kiram'da Peygamber Efendimiz'e muhabbet o derece ziyadeydi ki,Resulullah(SallallahuAleyhi ve Sellem) traş olduklarında, civar-ı saadetlerinde bekler,yere düşen,saç tellerini kapışır,sonra bunları aziz bir hatıra olarak çocuklarına bırakırlardı."
Zil çalınca kitabı sıkıntıyla kapatarak,kapıya bakmak için davrandı. Gelen kızıydı.Kız,sanki içeri girmemiş,içeriye taşmıştı.Sesi neşeyle çınlıyor,kahkahalar atıyor,yerinde duramıyordu.O da neşelendi, gülerek;
"Dur,dur bakalım,sakin ol;nedir bu sevinç böyle?"diye sordu.
Kızı cevap vermedi.Elinde tuttuğu bir şeyi havada sallayarak,dans ediyor,bir taraftan da şarkılar söylemeye devam ediyordu.Kızını gülerek izlemeye devam etti.Kız neden sonra sakinleşti:
"Babacığım bugün ne oldu inanamazsın?"
Yanağından bir fiske aldı:
"Ne oldu küçük canavar,cennetten bir müjde mi aldın?"-
"Öyle bir şey denebilir,bak..."
Kızının gösterdiği bir tutam saça bakakaldı:
"Kızım ne bu böyle?" -
"Bugün konsere gitmiştim ya babacığım.Biliyorsun en favori grubumun konseri.Bir tanesi,saçını kesmiş;çok harika olmuş...Seyircilere saçını fırlattı.Kızlar nasıl kapıştı,bir görecektin...Ve işte gördüğün gibi becerikli kızın,herkesi altedip,saçın en çoğunu kaptı...Babacığım inanabiliyor musun,yarın okuldaki havamı görmen lazım..."
Kızı konuşmaya devam ediyordu.Ama artık onun dinlediği şüpheliydi.Beyninin zonkladığını hissetti.Başını ellerinin arasına aldı.Oğuşturmaya başladı.Kızının sesi çok uzaklardan geliyor gibiydi.
"Neden zonkluyor,bu kafam?"diye düşündü.
Bugün hiç çay içmemişti, acaba ondan mıydı?...
ALINTIDIR.
Evden içeri adım atarken hissetti ne kadar yorulduğunu.Hanımı her zamanki gibi karşıladı; Sıradan ve hissiz...Mutfağa geçerken farketti; kızı yoktu ortalıkta.Yemeği yerken sordu.
"Unuttun herhalde konsere gittiğini !"
Bezgin bir ifadeyle başını salladı.Çayını yudumlarken haberleri dinleyeyim diye televizyona uzandı.Sehpanın yanındaki paket dikkatini çekince,vazgeçti.İçeri seslendi.
"Hanım bu paketi Semih'mi getirmişti?
"İçeriden tasdik gelince paketi açmaya başladı. Bir taraftan da zihni bir çnceki akşama gitmişti.Amcasının oğlu Semih'i ve hanımını misafir etmişlerdi.Hayran hayran dinlemişlerdi Semih'i.Bir noktaya kadar ama...İstihza ile gülümsedi.Yaşayamamanın başkasına açıklanamayan sızısı yüreğine gelip de oturacak olduğunda müdahale etmişti.
"Her şeye amenna;ama...Aması var Semih'ciğim."
Semih'in şaşkın gözlerle bakışını hatırladı.
"Bu şartları biliyorsun kardeşim; bir toplumda yaşıyoruz.Sosyalleşme diye bir dert var,yok mu? Hep 1400 sene önceki insanların muhabbetinden bahsediyorsun.Var mı öyleleri bugün?Fedakarlıklarını yere göğe sığdıramıyorsun.Hayran oluyoruz,ama göster bana bir numüne bugünün çıkarcı toplumunda?Toplumun sıtkı sıyrılmış azizim; düşene bir tekme de arkadaşları vuruyor.Herkesin derdi aynı. Kalmamış o eski zamanlar,o güzel insanlar..."
Nasıl da kendinden emin konuşmuştu! E,tabii canım; tam yarım saat Semih'i dinlememiş miydi?Dolmuş dolmuş,sonunda patlayıvermişti işte.Muhatabını mağlup etmenin başdöndüren,iç gıcıklayan,zehirli rahatlığını tekrar duydu içinde.
"Yok canım,kimse ile bir meselem yok;mesele şu;Dünün fedakarlığı ve muhabbeti-Semih'ce konuşmak gerekirse-bugüne tetabuk etmiyor, kardeşim...Al işte bu kitaplar..."
Paketten çıkan,Ashab-ı Kiram menakıbını anlatan bir kitaptı. Karıştırmaya başladı.
"İşte bu kitaplar...Bugün yaşadığımız hayatın neresine oturuyor bunlar...İlişkiler ne kadar kozmopolitleşmiş...bak işte..."
Rastgele açtığı bir yerin sanki tam tezini desteklediğini düşündü.
"Ashab-ı Kiram'da Peygamber Efendimiz'e muhabbet o derece ziyadeydi ki,Resulullah(SallallahuAleyhi ve Sellem) traş olduklarında, civar-ı saadetlerinde bekler,yere düşen,saç tellerini kapışır,sonra bunları aziz bir hatıra olarak çocuklarına bırakırlardı."
Zil çalınca kitabı sıkıntıyla kapatarak,kapıya bakmak için davrandı. Gelen kızıydı.Kız,sanki içeri girmemiş,içeriye taşmıştı.Sesi neşeyle çınlıyor,kahkahalar atıyor,yerinde duramıyordu.O da neşelendi, gülerek;
"Dur,dur bakalım,sakin ol;nedir bu sevinç böyle?"diye sordu.
Kızı cevap vermedi.Elinde tuttuğu bir şeyi havada sallayarak,dans ediyor,bir taraftan da şarkılar söylemeye devam ediyordu.Kızını gülerek izlemeye devam etti.Kız neden sonra sakinleşti:
"Babacığım bugün ne oldu inanamazsın?"
Yanağından bir fiske aldı:
"Ne oldu küçük canavar,cennetten bir müjde mi aldın?"-
"Öyle bir şey denebilir,bak..."
Kızının gösterdiği bir tutam saça bakakaldı:
"Kızım ne bu böyle?" -
"Bugün konsere gitmiştim ya babacığım.Biliyorsun en favori grubumun konseri.Bir tanesi,saçını kesmiş;çok harika olmuş...Seyircilere saçını fırlattı.Kızlar nasıl kapıştı,bir görecektin...Ve işte gördüğün gibi becerikli kızın,herkesi altedip,saçın en çoğunu kaptı...Babacığım inanabiliyor musun,yarın okuldaki havamı görmen lazım..."
Kızı konuşmaya devam ediyordu.Ama artık onun dinlediği şüpheliydi.Beyninin zonkladığını hissetti.Başını ellerinin arasına aldı.Oğuşturmaya başladı.Kızının sesi çok uzaklardan geliyor gibiydi.
"Neden zonkluyor,bu kafam?"diye düşündü.
Bugün hiç çay içmemişti, acaba ondan mıydı?...
ALINTIDIR.