Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sabr!! (1 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,590
Tepki puanı
954
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
FAKİR BİR GENÇ ADAM geceleyin kulübesinde uyurken, uyku ile uyanıklık arasında odasının ışıkla dolduğunu gördü. Gaipten gelen bir ses ona şöyle dedi: Bundan böyle Allah için çalışacak ve kulübenin önündeki büyük kayayı bütün gücünle iteceksin!
Bunun Allahtan gelen bir emir olduğuna inanan adam, ertesi sabah kayayı itmeye başladı. Daha ertesi gün, ve izleyen haftalar güneşin doğuşundan batışına kadar taşı itti durdu. Aylar süren uğraşı sırasında kaya yerinden bile kımıldamadı. Adam gece kulübesine yorgun-argın dönerken, gününün boşa geçtiğini düşünüyordu artık.
Onun şevkinin kırıldığını hisseden şeytan kalbine vesveseler vermeye başladı:Ne kadar zamandır bu kayayı itip duruyorsun, bir milim bile kımıldamadı. Kendine bunun için niye yazık ediyorsun? Onu yerinden oynatman zaten mümkün değil, vs. Böylece, gence görevi yerine getirmesinin imkansız olduğunu, dolayısıyla başarısızlığa uğradığı duygusunu aşılamaya çalıştı.
Bu tür düşünceler onun şevkini daha da kırdı ve ümidini gitgide yitirdi. Doğru ya, kendimi bu iş için niye paralıyorum ki? diye kendi kendisine söylendi. “Bundan sonra azıcık bir kuvvet harcayacağım. Bu da yeter de artar bile. Koca kaya yerinden kımıldamayacağına göre.
Ve kararını duasında Allaha bildirdi.
Allahım, uzun zamandır durmadan dinlenmeden Senin dediğin gibi hareket ettim. Bütün gücümle istediğin şeyi yaptım. Her gün yoruluyorum, ama kayayı bir milim bile kımıldatamıyorum. Neden böyle? Neden başaramıyorum?
Gaipten bir ses şefkatle cevap verdi: Ey kulum, uzun zaman önce sana emrime uymamı istediğimde kabul etmiştin. Sana görevinin kayayı bütün gücünle itmek olduğunu söylemiştim, ve sen de yapmıştın. Ben sana hiçbir zaman onu yerinden oynatmanı beklediğimi söylemedim ki! Senin görevin onu itmekti. Şimdi gücünün tükendiğini, başarısızlığa uğradığını söylüyorsun. Kendine bir bak bakalım. Kolların daha da güçlendi, pazuların büyüdü. Sırtın ağırlığa dayanıklı hale geldi. Bacakların kalınlaştı ve kuvvetlendi. Taşı itmeye başladığından çok daha kuvvetlisin şimdi. Evet, kayayı kımıldatamadın. Ama senden istenen emre itaat etmen ve onu sadece itmendi. Kayayı yerinden oynatacak olan Bendim. Hatasını anlayan genç, ertesi gün kendi görevinin kayayı yerinden oynatmak değil, onu var kuvvetiyle itmek olduğunu düşünerek verilen görevi yerine getirdi. İkinci gün, üçüncü gün derken, kaya birden yerinden kımıldadı. O zaman kayayı yerinden kımıldatanın kendisi değil Allah olduğunu anladı. Biraz daha uğraştığında, kaya biraz daha oynadı ve kenara yuvarlandı. Altından da kendisine ömür boyu yetecek kadar büyük bir hazine çıktı.
İlham Öyküleri kitabından alınmıştır. / Timaş Yayınları
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,590
Tepki puanı
954
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Marifetnâmeden Sabırla İlgili İbretlik Bir Hikaye




Bir bakırcı ustası müthiş bir ilim arzusuyla elindeki tencereleri ve eşyayı tamamen dağıtmış ve evindeki hamile karısına bütün masraflarını karşılayacak bir miktar bırakıp onun iznini ve rızasını da alarak ilim tahsil etmek için bir başka ülkeye yola çıkmış. Yirmi sene boyunca Arabî ve dînî ilimler üzerine tahsilini tamamlamış, sonra vatanına dönmek üzere yola çıkmış. Yolda erenlerden birine misafir olmuş ve ona durumunu anlatmş. O da ona: İlimlerin ve amellerin aslı nedir?￾ diye sormuş. Bu soruya cevap veremeyip yine o kâmil zatın cevap vermesini istemiş. O zat da: Eğer bize bir müddet hizmet edersen ilmin aslını öğrenip evine dönersin demiş. Bunun üzerine o alim, o mübarek zatın hizmetini kabul etmiş, onun yanında iki yıl kalmış.Sonra o yetkin insan, o alime şevkat edip şöyle demiş: Oğlum gel sana bunun cevabını vereyim de evine, zevcene dön ve ömrün oldukça bize hayırla dua et. Şunu kesinlikle bil ki, bütün ilim ve amellerin, her mârifet ve kemâlin aslı sabırdır, bunlar ancak sabırla kazanılır. Tahammül ve teenni de sabra dahildir. Eğer her işte sabırlı olursan her türlü pişmanlıktan kurtulur ve iki alemde de her yönden saadete kavuşursun. Bu nefis cevheri sana öğretmek için seni bir müddet alıkoydumsa, bunun kıymetini bilesin ve bunu kulağından çıkarmayıp, bu öğüdü çok iyi muhafaza edesin ve asla unutmayasın diyedir.Bunun üzerine, o âlim bu cevheri aldığından dolayı o zâta dua edip rızasını almış ve ülkesinin yolunu tutmuş. Nihayet yatsıdan sonra evinin kapısına ulaşmış. O anda: “yirmi iki yıldan beri haber alamadığım evin kapısını vurmadan önce pencereden şöyle bir bakayım, bunca zaman bu evde kim kalmış￾ diye düşünerek gizlice evin penceresinden içeriyi gözetlemiş. Bir de ne görsün, kendi karısıyla genç bir erkek yanyana oturmuş mutlu bir şekilde sohbet ediyorlar. O an aklı başından gitmiş ve kendinden geçip pencereden bir okla tam o genci öldürecekken, son anda aklına sabır gelmiş. İki yıl bekleyip de kazandığım cevheri acele edip kaybetmeyeyim, kapıya gideyim de o herifi öyle öldüreyim￾ diye düşünmüş. Nihayet kendini tutup kapıyı çalmış. İçerden o genç, Kimsin? diye sormuş, o da, Bu evin eski sahibiyim￾ diye cevap vermiş. Karısı sesinden hemen onu tanıyıp sevinçle, Aç oğlum kapıyı aç, sen doğmadan önce gurbete giden pederin geldi￾ diye bağırmış. Öfkesini yenip sabreden o alim, bu sözden o gencin kendi oğlu olduğunu anlamış. Böylece sabrın kerametini görmüş ve büyük bir pişmanlıktan kurtulmuş. Sevincinden ona sabrı ihsan eden Mevlâya hamdedip övgüler yükseltmiş. Ömrü boyunca sabra özen göstererek mutlu olmuş, kendisine sabrı telkin eden o üstün ve ermiş insana dualar etmiş. Kendisi de büyük bir âlim olup Hanefi fıkhını genişletmiş. Kudûrî kitabını telîf eden bu zattır..
Kaynak: Marifetnâme, syf. 396,397/Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri (k.s)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt